EĞİTİM/ÖĞRETİM

10 Ekim katliamını unutturmayacağız!

9 yıl önce bugün ülkenin başkenti kana bulanmış, akıllardan hiç çıkmayacak bir vahşet yaşanmıştı. Başkent’in göbeğinde barış ve demokrasi talebiyle bir araya gelen ve çoğunluğu gencecik çocuklardan oluşan kitleye düzenlenen bombalı saldırıyla gerçekleştirilen 10 Ekim Katliamı, Albert Camus’nün "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" sözünü hatırlatırcasına AKP’nin ‘Yeni Türkiye’sini tanıtır nitelikteydi.

Ortadoğuyu kana bulayan şeriatçı terör örgütü IŞİD'in bu bombalı saldırısı sonucunda 103 yurttaşımız yaşamını yitirdi, onlarca insanımız sakat kaldı. Başta saldırıya uğrayıp sağ çıkanlarda, sonra tüm toplumda hiç geçmeyecek bir travma oluştu.

Böylesi bir vahşetin peşi sıra yaşananlar ve sonradan ortaya çıkan ayrıntılar da toplumun yüreğinde açılan yaraya tuz basar nitelikteydi.

Kötü zamanlar iyi öğretmenlerdir ve gerçekten öğrenmenin yolu da ancak hafızadan geçer. Bu nedenle Birleşik Kamu-İş olarak o dönemde yaşananları hatırlatmayı, karanlıkta kalan noktalara dikkat çekmeyi ve adalet talebini daha da güçlü biçimde örgütlemeyi kendimize vazife sayıyoruz:

  • Katliamda siyasetin sorumluluğuna dair hiçbir inceleme yapılmadı. Oysa 10 Ekim Katliamı, kanlı bir sürecin parçasıydı. 7 Haziran 2015’teki seçimlerin ardından AKP tek başına iktidar olma şansını kaybetmişti. IŞİD’in 5 Haziran’da HDP’nin Diyarbakır mitinginde, 20 Temmuz’da Şanlıurfa Suruç’ta ve 10 Ekim’de Ankara’da gerçekleştirdiği saldırıların gölgesinde 1 Kasım seçimlerine gidildi. Hemen sonrasında AKP’den gelen “oylarımız arttı” açıklaması da, dönemin başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun “2015 Haziran-Kasım’ı arasında olanları açıklasam kimsenin birbirinin yüzüne bakacak hali kalmaz” ifadeleri de sorgulanmadı. Oysa Arap şeyhleri öldüğünde bile ‘milli yas’ ilan eden iktidarın, kendi vatandaşı olan 103 insanın katline karşı takındığı sessizlik tavrı dahi manidardı.
  • Tüm Ortadoğu’yu kana bulayan bir terör örgütünün faal ve uluslararası düzeyde aranan üyelerinin nasıl olup da Türkiye’ye geldiği ve ülkenin başkentinde planlı bir katliam yaptığı sorusu cevap bulmadı. Üstelik bu teröristlerin MİT’in yakın takibinde olduğu, MİT’in emniyeti katliamdan 2 ay önce ‘saldırı olabilir’ diye resmi olarak uyardığı ortaya çıktığı halde neden harekete geçilmediği öğrenilemedi.
  • Böyle bir katliama dair başlatılan yargılamada tam 16 firari sanık var. Ülkenin başkentini kana bulayan bu teröristlerin çoğunun -tıpkı ülkeye girme biçimleri gibi- nasıl elini kolunu sallayarak firar ettiği aydınlatılmadı.
  • En ufak bir mitingde alınan üst arama önlemlerinin planlı bir miting olan 10 Ekim mitinginde neden uygulanmadı, kolu-bacağı kopan, can çekişen yurttaşlara biber gazı ve tazyikli su sıkıldı, katliam noktasına çok yakın bir yerden gelmeye çalışan ambulansın polis araçlarının ablukası nedeniyle olay yerine çok geç ulaştı ve vicdanları yaralayıp akıllarda derin soru işaretleri bırakan bu hususların hiçbiri açıklığa kavuşturulmadı.

Aradan tam 9 yıl geçti ve can alıcı bu soruların hiçbirinin cevabı verilmedi. Katliama ilişkin başlatılan yargılama, gerçek faillere ulaşmadı, toplumun adalet talebini gidermedi ve kederli ailelerin acılarını pekiştirdi.

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki gelinen noktada 10 Ekim Katliamı zamana yayarak unutturulmak isteniyor. Unutturmayacağız!

10 Ekim, Türkiye’nin yakın geçmişte yaşadığı karanlık bir dönemin en kanlı basamağıdır. 10 Ekim, ülkenin cihatçı teröristler için nasıl dinlenme tesisine dönüştürüldüğünün resmidir. 10 Ekim yurttaşın canının, güvenliğinin nasıl umursanmadığının cevabıdır.

Ve 10 Ekim, bizim adalete kavuşana kadar asla peşini bırakmayacağımız bir karanlıktır!

Unutmuyoruz! Unutturmuyoruz! Adalet istiyoruz ve alacağız!

{ "vars": { "account": "G-DWD9KP42D3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }