TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplandı.
Genel Kurulda milletvekilleri, maddeler üzerinde söz alarak görüşlerini dile getirdi.
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinin süregelen hükümet sisteminin aksayan bazı yönlerini ortaya koyduğunu savundu.
Özbudun, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle yürütme alanındaki tüm yetkilerin Cumhurbaşkanına devredildiğini, yasama organının bazı yetkilerinin sınırlandırıldığını, bazılarının da tamamen kalktığını ileri sürdü.
Bu sistemle TBMM'nin bütçe kanun teklifi üzerindeki yetkisini "görünüşteki" bir yetkiye dönüştürdüğünü öne süren Özbudun, "TBMM'nin bu yetkiyi menfi yönde kullanmasını yani ret olarak kullanmasının hiçbir hukuki ve siyasi sonucu yoktur. Halbuki parlamenter hükümet sisteminde yasama organı bütçe kanun teklifini reddederse, bunun sonucu hükümetin istifasıdır." dedi.
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildikten sonra Türk milletinin bütçe hakkını kullanamadığını ve komisyon sürecinden itibaren milletvekillerinin tek bir itirazına kulak verilmediğini savundu.
Milletin beklentileri doğrultusunda teklifte tek bir değişikliğe gidilmediğini söyleyen Taşcı, gelecek yıl bütçe görüşmelerinin bir şekil şartını yerine getirmenin ötesine geçmesini dilediğini belirtti.
MHP Niğde Milletvekili Cumali İnce, bu bütçede toplumun beklentilerinin esas alındığına inandıklarını belirterek, "Bütçeye bakıldığında, ödenek tutarlarının tahsisi, yatırımı, üretimi, istihdamı artıracak, deprem bölgesini ihya çalışmalarına, eğitimde fırsat eşitliğine, kaliteli sağlık hizmetine, kadın ve gençlerimize imkan sağlayacak, çalışan ve emeklilerimizin yaşam standardını yükseltecek, muhtaçlarımızı sosyal koruma şemsiyesi altına alacak bir anlayışla yapıldığı unutulmamalıdır." dedi.
DEM Parti Hakkari Milletvekili Vezir Coşkun Parlak, Meclisin şu an halktan toplanan vergilerin nereye harcanacağını tartıştığını ve bu durumun siyasi olduğunu savundu.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Türkiye'de yaşayan 10 milyon yoksul çocuğa bütçeden 17 milyar lira ayrılmasını eleştirdi.
"Bu bütçe çocukların, emeklinin, asgari ücretlinin bütçesi değil, bu bütçe yandaş müteahhitlerin, kirli koalisyonların bütçesi" ifadesini kullanan Tezcan, Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Töreni sonrası bazı teğmenlerin disipline sevk edilmesine ilişkin de konuştu.
Tezcan, "Gencecik çocuklarımız bizim evlatlarımız. Okullarında başarılı çocuklar. Her konuda başarılı olmuş, dönem birincisi olmuş, Türkiye'nin geleceği ile ilgili umut olan gencecik teğmenlere kancayı takmışsınız, hırpalayacaksınız." dedi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya, insanlık kavramının meydan okumalarla karşı karşıya kaldığı günlerden geçildiğini belirterek 438 gündür Gazze'de soykırım yaşandığını ve insanlığa ait tüm değerlerin ayaklar altına alındığını söyledi.
İnsanlığı katleden bu zalim anlayışa karşı ses yükselten, elini taşın altına koyan ve mazlumun derdiyle dertlenen tek ülkenin neredeyse Türkiye olduğunu vurgulayan Sırakaya, Gazze ve başka coğrafya ve iklimlerde zulme karşı mazlumun yanında olmaya devam edeceklerini belirtti.
Sırakaya, İslam karşıtlığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının Avrupa şehirlerinde başta olmak üzere ulaştığı boyutun endişe verici olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Ocak 2023'ten bu yana Avrupa'daki bazı ülkelerde kutsal kitabımız, rehberimiz, Kur'an-ı Kerim yakılarak 600'den fazla nefret suçu işlendiğine şahitlik etmekteyiz. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde kendi aralarında ve yerel toplumla sürdürdükleri dayanışma ve birliktelik, Türk toplumunun, ırkçılık zehrine boyun eğmediğinin ve eğmeyeceğinin en güzel kanıtı niteliğindedir. 6 Şubat 2023'te 'yüzyılın felaketi' olarak ifade ettiğimiz depremlerde yurt dışındaki vatandaşlarımızın sergilediği üstün dayanışma ruhu tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet olabilmenin haritalar üzerindeki sınır hatlarıyla kısıtlanamayacağını, birlik ruhumuzun bunların çok daha ötesinde olduğunu bizlere göstermiştir."
- "Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı yatırımcıların güvencesidir"
Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirerek, "Halkın satın alma gücünde bir kayıp var. Madem 1,5 yıllık programın adı enflasyonla mücadeleydi, enflasyon şimdi neden yüzde 48'e ulaştı? Tek başına para politikası ile enflasyon düşürülemedi." dedi.
İYİ Parti İzmir Milletvekili Hüsmen Kırkpınar, 2025 yılı bütçesinde ülkenin kalkınmasını sağlayacak, milli geliri büyütecek, istihdamı ve yatırımları artıracak, emek ve sermaye arasındaki dengeyi kuracak, adil bir dengeyi sağlayacak hiçbir şeyin bulunmadığını savundu.
Kırkpınar, "sosyal ayağı kuvvetli kapsamlı bir kalkınma planı uygulamadan, ithalata bağımlı yapı kaldırılmadan, ciddi bir vergi reformu yapılmadan, sanayiyi etkin kılmadan 2025 yılının kaybedeninin yine halk olacağını" savundu.
DEM Parti Mardin Milletvekili George Aslan, Hristiyan halklar için Orta Doğu'nun nefes alması imkansız bir yere dönüştüğünü ifade ederek, savaş ve çatışmalar nedeniyle Hristiyan nüfusunun düştüğünü söyledi.
CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar da adaletin olmadığı yerde ekonomik refahtan bahsedilemeyeceğini belirterek, "Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı yatırımcıların güvencesidir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmadığı, adil yargılanma hakkının yok sayıldığı yerde adalet yoktur." dedi.
AK Parti Tokat Milletvekili Cüneyt Aldemir, bütçenin yalnızca bir gelir gider tablosu olmadığını, her kalemiyle "Türkiye Yüzyılı" hedeflerinin temel taşı ve milletin refahına açılan bir kapı olduğunu belirtti.
Bütçenin yatırımı, istihdamı destekleyen ve milletin ihtiyaçlarına cevap veren vizyoner bir çerçeveye sahip olduğunu dile getiren Aldemir, "Kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı bütçenin milletimizin öncelikli ihtiyaçlarına göre yönlendirilmesine, devletimizin kalkınma hedefleri açısından kritik bir öneme sahiptir." diye konuştu.
Genel Kurulda milletvekilleri, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerinde söz alarak görüşlerini dile getirdi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye'ye resmi ziyaret gerçekleştiren Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Sahiba Gafarova ile Genel Kurul çalışmasını locadan bir süre takip etti.
Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın "hoş geldiniz" diyerek takdim ettiği Gafarova, Başkan Kurtulmuş ile Genel Kurulu selamladı.
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, emeklilerin maaşları konusunda kendileri için atılacak adımı beklediğini söyledi. Emeklilerin çalışmak zorunda kaldığını anlatan Kılıç, "Bugün artık maaş değil de harçlığa dönüşmüş olan emekli aylıklarının emeklilerimizi sefalete mahkum ettiği açıktır. En düşük emekli aylığı asgari ücretin altına kalmayacak şekilde belirlenmelidir. Gelin emeklilerimizin hakkı olan yaşamı onlara sağlayalım. Gelin bu adımı atın biz de muhalefet olarak destek verelim." diye konuştu.
İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, emeklilerin büyük bir bölümünün açlık sınırının altında maaş aldığını ileri sürdü. Bu ay asgari ücrete ve emekli maaşlarına zam yapılacağını anımsatan Karakaş, bu maaşların açlık sınırının üzerinde olması gerektiğini aktardı. Emeklilere verilen bayram ikramiyelerinin asgari ücret seviyesinde olması gerektiğini söyleyen Karakaş, "Son bir yılda, kredi kartı borcu olan kişi sayısı 41 milyon 376 bini geçti. Kredilerini ödeyemediği için yasal takibe düşen kişi sayısı, 1 milyon 503 bin. Kredi kartı borcu olan kişi sayısı ise 37,3 milyona ulaştı." dedi.
Kamudaki tasarruf tedbirlerini eleştiren Karakaş, bu kapsamda çıkarılan yasaların uygulanmadığını savundu.
Yurt dışına gönderilen Aydın incirinin geri döndüğünü söyleyen Karakaş, Tarım ve Orman Bakanlığının üreticiyi bilinçlendirmediği için suçlu olduğunu anlattı.
- "Bu tezat duruma bir düzen getirilmesini beklemekteyiz"
MHP Giresun Milletvekili Ertuğrul Gazi Konal, küçük işletmelerin zincir marketlerle rekabet edemediğini belirtti.
İnsan ve trafik sirkülasyonu az olan illerdeki ticari araçlarla büyükşehirlerdeki ticari araçların zorunlu trafik sigortası ve kasko bedelleri arasında çok az fiyat farkı olduğunu anlatan Konal, "Burada matematiksel ve mantıksal olarak oran-orantı hesabı ortadan kalkmaktadır. Yetkililerden bu tezat duruma bir düzen getirilmesini beklemekteyiz." ifadelerini kullandı.
Konal, bir defaya mahsus ehliyet affının getirilmesini de istedi.
DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, belediyelere yapılan görevlendirmelere tepki gösterdi. Van'ın tüm ilçelerinde DEM Parti'li belediye başkanlarının birinci olduğunu söyleyen Sayyiğit, son olarak Van'ın Bahçesaray ilçesinde görevlendirme yapıldığını kaydetti.
CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, kürsüye tedavülde olan madeni para ve banknotlarla çıktı.
200 liralık banknotun son dönemde çok sayıda basıldığını söyleyen Bingöl, "Şimdi zorlayarak para basmamaya çalışıyorlar ama ne mümkün? Beş yüzlük ve binliğin grafikerleri her türlü hazırlığını yapmış. Sırf, 'enflasyon bu kadar yüksek değerde' diye algı oluşmasın diye 200'lük basıyorlar. Basın, basın, basın nereye kadar? Sonuçta, 2025'te basmak zorundasınız. Sizin basacağınız bin lirayla ne alınacak biliyor musunuz? Sizin bin liranız sadece korkarım ki 1 kilo et almaya yetecek." dedi.
- "Artık her alanda daha güçlüyüz"
AK Parti Iğdır Milletvekili Cantürk Alagöz, iktidara geldikleri 2002 yılından bu zamana kadar her alanda 23 yıla sığmayacak kadar büyük yatırımlar yaptıklarını söyledi.
Türkiye'nin 23 yılda her alanda dünyada sözü geçen güçlü bir ülke haline geldiğini kaydeden Alagöz, "Dosta güven, düşmana korku saldık. Bu vesileyle, Karabağ zaferini tebrik ediyorum, can Azerbaycan'a gönül dolusu selam gönderiyorum. Artık her alanda daha güçlüyüz, güçlü, üreten, büyüyen bir ülkeyiz, oyun kuran, kural koyabilme gücüne sahip bir ülkeyiz. Unutmayalım ki 23 yıllık süreçte bu ülke hain bir darbe girişimi yaşadı. Asla tartışmayacağım bir konu var ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliği ve aziz milletin feraseti olmasaydı bu darbeyi kimse önleyemezdi ve bu terör örgütünü kimse bitiremezdi." diye konuştu.
Alagöz, konuşmasının ardından CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır'ın söz alarak, Alagöz'e ait bir şirketin "vergi ödemediğini" iddia etmesi üzerine, "Ne şahsım ne şirketlerim bir kuruş vergi konusunda esneklik yapamaz, böyle bir şey olamaz" dedi.
Şahsı adında söz alan DEVA Partisi Ankara Milletvekili Sadullah Ergin, deprem bölgesinde DASK'ın ödemesi gereken tazminatların yarısının ödendiğini öne sürdü.
Şahsı adına söz alan TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın gönderdiği mesajı okudu.
- "Her bir kuruşu vatandaşlarımız için harcanacak olan bir bütçe"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, milletvekillerinin sorularını cevapladı. Tunç, 2025 yılı bütçesinde, "vatandaşlar için herhangi bir harcama kalemi bulunmadığı" eleştirilerine cevap verdi. Bütçenin 14,7 trilyon lira tutarında gider öngördüğünü söyleyen Tunç, şöyle konuştu:
"Her bir kuruşu geniş toplum kesimlerini ilgilendiren, her bir kuruşu vatandaşlarımız için harcanacak olan bir bütçe. 2025 yılı bütçemizde önceliğim deprem bölgesi. Deprem bölgesine 583,7 milyar lira ödenek öngörüldü ve şehirlerimizin bir an önce ayağa kaldırılmasıyla ilgili mücadelemiz devam ediyor. Yine her zaman olduğu gibi bu bütçede en fazla miktar çocuklarımıza, gençlerimize ve onların yetişmesi için eğitime ayrıldı. Üniversitelerle beraber 2025 yılı bütçesinde eğitimi ayrılan para 2 trilyon 180,7 milyar lira. Yine sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik harcamalarıyla beraber 2 trilyon 435 milyar lira. Yine sosyal destekler çok önem verdiğimiz bir konu, sosyal devletin gereği olarak, 2025 yılı bütçemizde, sosyal yardım desteklerine ayıran miktar 650,9 milyar lira. Tarıma ayırılan bütçe, 705,6 milyar lira kaynak ayrıldı tarıma. Tarıma destek programları, tarım sektörünün yatırım ödenekleri, tarım sektörü vergi harcamaları kapsamında yine destekler, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal kitle ihracat destekleri olmak üzere toplam 705,6 milyar lira tarıma ayrıldı."
Bütçeden çok önemli ödenek kalemlerinin toplum kesimleri için ayrıldığına işaret eden Tunç, 2023 yılı ocak ayından geçerli olmak üzere kamu görevlilerinin 3600 ek göstergeden yararlandığını anlattı.
Tunç, "14,7 trilyon lira vatandaşlarımız için ayrılan, her bir kuruşu onlar için harcanacak olan bir bütçe söz konusu." ifadesini kullandı.
- "280 bine yakın kişi adliyeye gitmeden uyuşmazlıklarını sona erdirmiş oldular"
İlamsız icra yolu hariç kira davalarını arabuluculuk kapsamına aldıklarını kaydeden Tunç, şu ifadeleri kullandı:
"295 bin 925 başvurunun 118 bin 201'i anlaşma ile sonuçlandı. Dolayısıyla neredeyse yarıya yakını anlaşmayla sonuçlandı. Ortaklığın giderilmesi davalarında, 102 bin 168 başvurunun 15 bin 862'si anlaşmayla, kat mülkiyeti uyuşmazlıklarında, 13 bin 756 başvurunun 3 bin 640'ı anlaşmayla, komşuluk hukukundan doğan uyuşmazlıklardan 1827 uyuşmazlık anlaşmayla. Tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı da 139'u anlaşmayla sonuçlandı. Toplamda, 1 Eylül 2023'te zorunlu arabuluculuk kapsamına alınan uyuşmazlıklar bakımından 139 bin 669 uyuşmazlık anlaşmayla sonuçlandı. Bu demektir ki 280 bine yakın kişi adliyeye gitmeden barışarak, tokalaşarak, dostane bir şekilde uyuşmazlıklarını sona erdirmiş oldular. Aile arabuluculuğuyla ilgili çalışmamız, istişarelerimiz devam ediyor. Yargı reformu strateji belgesinde de bunu hedef olarak koyacağız."
Tunç, kamuda çalışan avukatların sorunlarıyla ilgili olarak da çalışmalarını sürdürdüklerini anlattı.
Bir milletvekilinin hapishanelerdeki hastaların durumunu gündeme getirmesi üzerine, Tunç, "Adli tıp raporlarıyla bunlar değerlendiriliyor ve infaz ertelemeleri bu kapsamda yapılıyor." dedi.
Tunç, bir milletvekilinin Türkiye'deki hapishaneler ile Suriye hapishanelerini karşılaştırması üzerine, "Türkiye'nin cezaevinde kesinlikle o görüntüler olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti özellikle işkenceye sıfır tolerans kapsamı içerisinde, cezaevinde de işkenceye kesinlikle müsaade etmeyen bir devlettir. O nedenle Şam'daki o cezaeviyle Türkiye'deki cezaevlerini karşılaştırmak doğru değil." ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından yapılan oylamada, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 6'ncı maddesi kabul edildi.
Genel Kurulda milletvekilleri, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 7 ve 8'inci maddeleri üzerinde söz alarak görüşlerini dile getirdi.
Saadet Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, yüzde 30'lar seviyesinde yapılacak bir zammın asgari ücretliyi hayattan koparacağını savunarak, "Bunun adı enflasyonla mücadele değil, garibanla mücadeledir." dedi.
Bilici, asgari ücret hususunda 30 bin liranın altında verilecek hiçbir rakamın vatandaşın yarasına merhem olmayacağını söyledi.
"2 emekli maaşının bir açlık sınırı etmediği düzen, 2024 yılı Türkiye ekonomik düzenidir." diyen Bilici, bunun kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade etti.
Bilici, açlık sınırının altında kalan bir emekli maaşının, emekli maaşı değil, "insani yardım ücreti" olabileceğini savundu.
- "Asgari ücret, açlık sınırının değil, yoksulluk sınırının üzerine çıkmalı"
İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, büyüme rakamlarının arkasında sürekli daha da derinleşen yoksulluk, işsizlik ve gelir adaletsizliği olduğunu iddia ederek, "Bu mu sizin milli ekonomi anlayışınız, bu mu sizin büyümeden anladığınız? Siyasetçinin birinci görevi milletini anlamak ve derdine derman olmaktır ama AK Parti iktidarı milletten tamamen kopmuştur." dedi.
Asgari ücretin açlık sınırının değil, yoksulluk sınırının üzerine çıkması gerektiğini söyleyen Öztürk, "Gençlere iş imkanı sağlanmalı, beyin göçü durdurulmalıdır." diye konuştu.
- "Cumhur İttifakı, Türk siyasi tarihinin önemli dönüm noktalarından biri"
MHP Yozgat Milletvekili İbrahim Ethem Sedef, Cumhur İttifakı'nın Türk siyasi tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olduğunu dile getirerek, bu ittifak sayesinde Türkiye'nin güçlü bir liderlikle yönetildiğini ve uluslararası arenada dünden daha etkili bir şekilde temsil edildiğini belirtti.
Cumhur İttifakı'nın, milli çıkarları koruma ve Türkiye'yi daha da ileriye taşıma hedefiyle oluşturulduğunu belirten Sedef, "Cumhur İttifakı, 'önce ülkem ve milletim' anlayışının siyasi temsil makamıdır; siyasi ahlak ve erdemin simgesidir; milletimizin ruh kökünden doğmuş, kutlu iradesiyle doğrulmuş, istiklal ve istikbal hedefleriyle devleşmiş Türkiye'nin güvencesi, milli bekamızın yılmaz bekçisidir." diye konuştu.
- "Şam'da yeni ve düzgün bir idari yapının kurulması için çeşitli destekler verilecek"
AK Parti Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, Suriye'de Baas rejiminin devrilmesine ilişkin, "Suriye'deki eli kanlı, zalim yönetim devrildi. İnşallah, bundan sonra da Şam'da yeni ve düzgün bir idari yapının kurulması için çeşitli destekler verilecek. Tıpkı Libya'da, Irak'ta, Sudan'da, Gine'de, Nijer'de veya sıkıntıları olan diğer pek çok yerde olduğu gibi." ifadesini kullandı.
Ekonomide yaşanan konjonktürel iniş ve çıkışların etkisinde kalmadan hep pozitif bir yaklaşım sergilediklerini söyleyen Çam, "Hükümetimizin yürütmekte olduğu enflasyonla mücadelede Orta Vadeli Program'ın başarıya ulaşması için özveriyle çalıştık, çabaladık. İnşallah 2025 yılı itibarıyla tüm bu gayretlerin karşılığını millet olarak hep birlikte alacağız." dedi.
Çam, milletin büyük bir ferasetle 22 yıldır merkezi hükümetin idaresini AK Parti'ye teslim ettiğini belirterek, "Son 6 yıldır da ağırlıklı olarak yerel yönetimleri emaneten size verip gözlem yapıyor. 'Bakalım nasıl bir performans gösterecekler?' diye izlemede, aynı finans sektöründeki kredi notları gibi. Farkındaysanız Ankara başta olmak üzere, izlemede olan kredi notunuz şu sıralar sürekli düşüşte." diye konuştu.
"Yaptırmıyorlar, engelliyorlar" siyasetiyle geçen 5 yılın sonunda sığınacak bu bahanenin de ortadan kalktığını ifade eden Çam, "Hizmet için harcanması gereken paraları, konser adı altında birilerine aktaran, sağa sola rant dağıtan, Ankaralının parasını çar çur eden, sonra da devlete olan borçlarını ödemeyen, 'suyu bedava dağıtacağım' diye seçimlerde vadetmesine rağmen fahiş zamlar yapan bu zihniyete, heveslenseniz de milletimiz ne parlamentoyu ne de Cumhurbaşkanlığını emanet eder." değerlendirmesinde bulundu.
Çam, "Milletimizi birbirinden uzaklaştıracak her türlü ayırımcı lisana karşı parlamentomuzu işbirliği yapmaya davet ediyorum." dedi.
- "Her bir bütçenin bir kurgusu, bir mantığı vardır"
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, bütçenin yalnızca gelir-gider dengesi olmadığını, bütçe tarihine bakıldığında Cumhuriyet tarihi boyunca her bir bütçenin bir kurgusu, bir mantığı ve toplumsal ihtiyaçlara göre de bir önceliği olduğunu dile getirdi.
İsmet İnönü'nün "Milli Şef" diye anılmasının en büyük gerekçelerinden birisinin Cumhuriyet'in ilk döneminde bütün maden ocaklarının ve limanların kamulaştırılmasından ve uyguladığı politikalardan kaynaklandığını söyleyen Erol, Süleyman Demirel'in "Barajlar kralı" diye, Bülent Ecevit'in "Karaoğlan" diye adlandırıldığını hatırlattı.
Genel Kurulda Başkanlık Divanı'nın hemen arkasındaki "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazısına dikkati çeken Erol, "Peki, sizce egemenlik kayıtsız şartsız milletin mi? Şimdi, DEM Parti'li milletvekilleri yine bana tepki verebilir; Cumhuriyet Halk Partisinin her milletvekili devletçidir, milliyetçidir, terör karşıtıdır. Evet, siyaset yaparken milletvekili de olabilirsiniz, belediye başkanı da olabilirsiniz, kamuda yönetici de olabilirsiniz, kamuda görev yaparken görevinizi kötüye de kullanabilirsiniz, suç da işleyebilirsiniz, kayyum da atayabilirsiniz ama her şeyin bir kuralı var." ifadesini kullandı.
Bunun üzerine söz alan Dem Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Hangi partinin ideolojik, felsefi, siyasi çizgisi nedir, ne değildir bizi ilgilendirmez. Kendi partilerinin içindeki bir meseledir, orada tartışabilirler. Ama kalkıp kendi partilerine dair bir şey söylerken 'DEM Parti'li arkadaşlar şimdi bize tepki verecek.' Neyle ilgili tepki vereceğiz? Neyi kastediyorsunuz? Neye gönderme yapıyorsunuz? Dolayısıyla, iktidara karşı konuşurken, yollardan bahsederken, köprülerden, hastanelerden bahsederken araya bir terör lafı saplayıp, ondan sonra da dönüp 'DEM Parti'li arkadaşlar, bize bunlar kızacaklar.' Ya, DEM Parti'li arkadaşların ne söylediği ortada, DEM Parti'li arkadaşların neye karşı olduğu, neyin yanında olduğu da ortada, bu sizin haddiniz değil. Siz eğer iktidarı eleştirmeye gücünüz yetmiyor da buradan u dönüşleri arıyorsanız o dönüş bu DEM Parti sıralarından geçmez." dedi.
- "Planlı üretim Türkiye'nin 81 ili 925 ilçesinde uygulanmaya başlandı"
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
"Planlı üretim için Mersin'in pilot il olması ve çiftçilerin alternatif ürünlere yönlendirilmesine" ilişkin öneriye Yumaklı, "Planlı üretim için herhangi bir pilot il seçilmedi çünkü planlı üretim 1 Eylül 2024 itibarıyla Türkiye'nin 81 ili 925 ilçesinde uygulanmaya başlandı. Alternatif ürünlere yönelik Mersin'de çalışma yapılmasını söylemiştiniz. 7 Mayıs'ta bütün sektör temsilcilerinin katılımıyla bir Turunçgil Çalıştayı yapıldı ve bu konular orada ele alındı." diye konuştu.
Yumaklı, kamu idareleri bütçelerinde yer alıp almadığına bakılmaksızın özel hesaplar dahil tüm kamu hesaplarının, fonların, kaynakların ve faaliyetlerin Sayıştay denetimine tabi olduğunu vurgulayarak, "Bu kapsamda Meclis adına denetim işlevini yürüten Sayıştay Başkanlığı özel hesaplar da dahil olmak üzere kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin denetim çalışmalarını yürütmektedir." ifadesini kullandı.
2025 yılı bütçesinde Cumhurbaşkanlığı bütçesine 16 milyar 928 milyon lira ödenek tahsisi öngörüldüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:
"Bu tutarın 6 milyar 200 milyon lirası barışı destekleme ve koruma giderleri için, 1 milyar 588 milyon lirası Cumhurbaşkanlığına bağlı ofislere yapılan Hazine yardımları için ve 681 milyon lirası da acil destek giderleri için ilgili kurumlara aktarılmaktadır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 50'si oranındaki kısım doğrudan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ile ilgili giderleri kapsamamaktadır. 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçeleri toplamının merkezi yönetim bütçesi içindeki oranı binde 32 iken 2025 yılında Cumhurbaşkanlığı bütçesi için öngörülen oran binde 11 düzeyindedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı için bütçede yüksek tutarda kaynak tahsisi gerçeği yansıtmamaktadır."
Daha sonra 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 7. ve 8'inci maddeleri kabul edildi.
Genel Kurulda milletvekilleri, maddeler üzerinde söz alarak görüşlerini dile getirdi.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Hasan Ekici, mali müşavirlerin sorunlarını anlattı. Sayıları 130 bini bulan mali müşavirlerin kamu maliyesinin adeta gizli kahramanı olduğunu dile getiren Ekici, bu meslek grubunun çözülmesi gereken önemli sorunları olduğunu söyledi.
Ekici, "Mali müşavirler artan iş yükleri nedeniyle mesleklerinden soğumakta ve meslekten kaçış artmaktadır. Seslerine kulak verilmezse mesleği icra edecek meslek mensubu kalmayacak, şirketler mali müşavir bulamayacak." dedi.
İYİ Parti Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, hükümetin bazı politikalarını eleştirerek, "Çiftçimiz kendi ürününü satamıyor, yabancı çiftçiyi zengin ediyoruz. Esnafın hali daha da vahim. Pandemi döneminden beri toparlanamayan küçük işletmeler, zincir marketlerin acımasız rekabetiyle mücadele ediyor. İktidar ise büyük sermayeyi desteklemeye devam ediyor. Esnaf kredilerinin faizleri uçmuş, yapılandırmalar havada kalmış. Hangi esnaf bu faiz oranlarıyla işini döndürebilir?" ifadelerini kullandı.
DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, bazı belediyelere yapılan görevlendirmelere tepki göstererek, "Kayyum görevlendirilmesi için meşru, hukuksal ve siyasi bir gerekçe yok." dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, iktidarın politikalarını eleştirerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'de 10 milyonu aşkın insan sokakta iş arıyor, her 5 gençten biri işsiz. 5 milyon gencin gidecek ne bir okulu ne bir işi var. Siz o gençleri ailelerinin eline bakmaya mahkum ettiniz. Kadınların durum daha da kötü, şu an her üç kadından biri işsiz. Son üç yılda 900 bin öğrenci üniversite eğitimini yarıda bıraktı. Bölümlerini sevmedikleri için mi? Aç kaldıkları barınamadıkları, ders kitabı alamadıkları için okullarını bıraktı."
AK Parti İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut, iç savaşlar, çatışmalar ve işgallerle bütün insanlık değerlerinin ayaklar altına alındığı bir coğrafyada Türkiye'nin bir istikrar adası olarak dimdik ayakta durduğunu kaydetti.
Durgut, Türkiye'nin insani yardımlardan barış çalışmalarına, çevre ve iklim sorunlarından küresel problemlere kadar her konuda söyleyecek sözü olduğunu vurguladı.
AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, bu kadim toprakların tarih boyunca her zaman üretimin, yeniliğin ve gelişmenin merkezi olduğunu belirtti.
Bursalı, "Bölgesinde tartışmasız büyük bir güç ve oyun kurucu olan Türkiye'yi daha da büyütmek için zamanın ve tarihin doğru noktasında olduğumuzu biliyoruz, hazırız, hazırlıklıyız. Bu hazırlıklar 23 yıl önce milletine aşkla bağlı bir liderin yine milleti için dertlenmesiyle başladı." ifadelerini kullandı.
Yerli teknolojide atılan adımları anlatan Bursalı, "Sadece teknoloji ve enerji değil, her sektörde milli ve yerli projeler tam bağımsızlık için hayati önem taşıyor. Yerli ve milli üretim hedeflerimiz sadece ekonomik bir kalkınma stratejisi değil aynı zamanda Türkiye'nin bağımsızlığını ve gücünü koruma mücadelesidir." diye konuştu.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Birol Aydın, 2025 yılı bütçesini eleştirerek, "Bütçenin kalemlerini alt alta yazıp bakınca maalesef bu bütçeyi; israf, borç, faiz ve vergi olmak üzere dört kelimeyle özetleyeceğiz." dedi.
- "MHP'li belediyeler ahlak ve demokrasi mücadelesini samimiyetle yapmışlardır"
MHP Gümüşhane Milletvekili Musa Küçük, mahalli idareler ve yönetimlerin, insani temel alan, milli ve manevi ölçülere uyulması gereken bir görev alanı olduğunu söyledi.
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" diyen bir medeniyetin mensubu olduklarını ifade eden Küçük, "MHP'li belediyeler tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeme konusunda bugüne kadar ahlak ve demokrasi mücadelesini samimiyetle yapmışlar, yapmaya da devam etmektedirler. Belediye başkanlarımız sahip oldukları tüm imkan ve kaynakları, bir kuruşuna halel getirmeden hemşerilerinin hayat standartlarını yükseltmek, milli ve manevi değerler etrafında refah seviyesini artırmak için seferber etmek zorundadır." diye konuştu.
CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, AK Parti döneminde belediyelerin borçlandırıldığını ve kaynakların israf edildiğini savunarak, "Şimdi bıraktığınız borçları 'CHP'li belediyeler' ödesin diyorsunuz. El insaf. Çılgın projelerinizle belediyelerin içini boşalttınız." dedi.
Son yerel seçimlerde, halkın yüzde 74'ünün yaşadığı il ve ilçeleri CHP'nin kazandığını dile getiren Torun, "Şimdi belediyeleri silkelemeye başladınız. SGK'nin 1 trilyon lira alacağı var, bunun yüzde 5'i CHP'li belediyelere ait. Bu borçların da önemli bir kısmı AKP'li belediyelerden kalma. AKP'li belediyelerin borçlarını, belediyelerin gayrimenkul takası karşılığı siliyorsunuz ama aynı uygulamadan neden CHP'li belediyeleri faydalandırmıyorsunuz? Sizleri biraz vicdan ve ahlaka davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
- Genel Kurulda "başörtüsü" tartışması
Şahsı adına söz alan AK Parti İstanbul Milletvekili Nilhan Ayan, Türkiye'nin, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde birçok sorunundan kurtulduğunu ifade ederek, "Şükür ki 28 Şubat'ta ezilen kadınlarımızı, milletimizin yüce Meclis'ine taşıyan Erdoğan'ın yanındayım. Ülkemizde maalesef onlarca yıl, kılık kıyafetiyle okumak isteyen genç kızlarımızın başörtüsüyle uğraşıldı. Lafa gelince kültürden, sanattan, ilerlemeden bahsedersiniz ama kızlarımızı kazandırdıkları üniversitelerin kapılarından geri çevirirsiniz ve buna da çağdaşlık dersiniz." dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, Ayan'ın konuşması sırasında CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız'ın "Senin de mi başını açtılar, başörtünü çıkarttırdılar" diye laf attığını belirterek, sözlerinden dolayı Tahtasız'ı kınadığını ve özür dilemesini istediklerini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise başörtüsü sorununun 15 yıl önce bittiğinin altını çizerek, "Biz kişisel hak ve özgürlük alanına giren bir konuyu tartışma konusu yapmak istemiyoruz, bunun tarafı değiliz." dedi.
AK Parti ve CHP milletvekilleri arasında laf atmaların yaşanması üzerine TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşime ara verdi. Tartışma, arada da bir süre devam etti.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamada 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 9. ve 10. maddeleri kabul edildi.
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, bütçede en büyük gider kaleminin faiz olduğunu belirtti.
Bütçeden 2 trilyon liranın faize gittiğini, 2 trilyon lira da açık olduğunu aktaran Çalışkan, "Bu bütçenin geliri 12,7 trilyon, gideri 14,8 trilyon. Net olarak gelir gideri karşılamıyor. Bütçeden memnun olan sadece iki kesim var; biri müteahhitler diğeri ise faizciler. Bu bütçeden memnun olan üçüncü sektör göremedim ama işçiler, memurlar, emekliler, asgari ücretliler, kamuda çalışan taşeronlar, fahri Kur'an kursu hocaları, halk eğitim merkezlerinde görev yapanlar, ücretli öğretmenler şikayetçi." diye konuştu.
İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, son yıllarda savunma sanayisi alanında büyük atılımlarla yerli ve milli üretime öncelik verildiğini ancak vatan savunmasına yapılan yatırımların propaganda malzemesine dönüştüğünü savundu.
Kocamaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu durum milli birlik ve beraberliğimizi de zedelemektedir. Milli savunma, bir ülkenin bağımsızlığını, güvenliğini ve geleceğini teminat altına alan en kritik alanlardan biridir. Bu nedenle savunma politikaları ve yatırımları hiçbir siyasi çıkarın veya partizan yaklaşımın konusu olmamalıdır. Ülkenin güvenlik konusu siyasi hesapların ötesinde bir öncelik olmalı, her koşulda ve şartta milli çıkarlarımız korunmalıdır."
- "Savunma sanayimizdeki ihracatımız 5 milyar doların üstüne çıktı"
MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal, savunma sanayisinde yapılan yatırımları anlattı.
Kıbrıs Barış Harekatı sırasında yaşanan zorlukları aktaran Uysal, "O günlerde telsizi bile ithal edemezken, bugün yerlilik üretim oranımız yüzde 80'dir. Sadece geçen yıl 185 ülkeye savunma ürünü ihraç ettik. Savunma sanayimizdeki ihracatımız 5 milyar doların üstüne çıktı. Dün piyade tüfeğini dahi ithal ederken, şimdi İHA'mızı, SİHA'mızı, uydumuzu üretebilen, sınırlarımızın güvenliğini kendi imkanlarıyla koruyabilen bölgesel bir güç olduk." ifadelerini kullandı.
DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık ise Kürtlerin geçmişten bugüne kadar hiçbir dönem, "Türkiye halklarıyla" farklı düşünmediğini belirtti.
Bu topraklarda bir barış ikliminin başladığını ifade eden Sakık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Buradan yeniden sesleniyorum; Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli, barışa katkı sunacak bütün siyasi aktörleri alın, gelin, bu ülkenin azizi olun, olabilirsiniz, biz yeni bir iklim yaratabiliriz. Bakın, bizim başka yerlerde barış projemiz yok. Ne New York'ta ne Oslo'da ne Londra'da ne Paris'te. Biz bu topraklarda, şurada, bu iklimde bir Ankara modelini oluşturabiliriz. Ne yapabiliriz biliyor musunuz? Dünyaya örnek olacak bir model sunabiliriz."
Sakık'ın konuşmasının ardından yerinden söz alan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da "Küçük iyi bir hareket, büyük bir iyi niyetten iyidir" diye bir özdeyiş olduğunu dile getirdi.
Akçay, "Bilge liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, bu iyi niyetimizi küçük bir iyi hareketle değil, büyük bir adımla gerçekleştirdi. Çağrılar güzeldir ama önemli olan çağrıların bir sağırlar diyaloğuna dönüşmemesidir ve bu çağrıya da bir cevap verilmesi gerekir. El uzatıldı, çağrı yapıldı. Liderimizin eli bizim elimizdir, çağrısı da bizim çağrımızdır." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, devletin iç ve dış borçları dolayısıyla 2025 yılındaki faiz yükünün 2 trilyon liraya yaklaştığını ifade etti.
Hazine garantili borçları eleştiren Yazgan, "2023 yılında kur farkı hariç verilen garanti tutarı tam 96 milyar lira. 2023 yılı içinde sağlanan garantili borçların toplam tutarı ise 348 milyar lira. İktidarın öngörüsüz politikaları yüzünden Türk lirası değer kaybederken döviz de değer kazandı ve halkın cebinden 251 milyar lira çıktı." dedi.
- "Kamu-özel işbirliği projelerinde milletimizin kaynakları korunmuştur"
AK Parti Adıyaman Milletvekili İshak Şan, kamu-özel işbirliği modelinin ortak akıl ve sorumluluk paylaşımı olduğunu; bu projeler sayesinde bölgesel kalkınma farklarının giderildiğini, ulaşım altyapısının iyileştiğini, yeni iş olanakları yaratıldığını, turizm ve ticaretin geliştiğini, zaman ve maliyet tasarrufunun sağlandığını vurguladı.
Proje anlaşmalarını döviz üzerinden yapılmasının zaman zaman kamuoyu gündemine geldiğine işaret eden Şan, şunları kaydetti:
"Oysaki döviz bazlı ödemelerin temel nedeni, projelerin uluslararası yatırımcılar tarafından finanse edilmesi ve uygun şartlarda kredi bulunmasıdır. Döviz bazlı geri ödemeler yatırımcıların risklerini azaltırken ülkemizde sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmaktadır. Kamu-özel işbirliği modeliyle devletimiz büyük altyapı projelerinde finansman, yapım ve işletme risklerini özel sektörle paylaşmaktadır. Bu sadece kamu kaynaklarının etkin kullanılmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda özel sektörün dinamizminden, yeteneklerinden ve tecrübesinden faydalanmamıza olanak tanıyor."
Şan, yeni düzenlemeyle bu projelerden alınan kurumlar vergisinin yüzde 20'den yüzde 30'a çıkarıldığına dikkati çekerek, "Bu projelerde milletimizin kaynakları korunmuş, özel sektörün finansman gücüyle vatandaşlarımız kısa sürede dünya standartlarında hizmetlere kavuşmuştur. Kamu-özel işbirliği modeli güvenilir, sürdürülebilir ve tamamen millet odaklı bir yatırım modelidir." ifadelerini kullandı.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamalarda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 11, 12 ve 13. maddelerinin kabul edilmesinin ardından TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.