101. yılında Cumhuriyet'in evlatları Ata'sının izinde; En büyük bayramdır; KUTLU OLSUN!
101. yılında Cumhuriyet'in evlatları Ata'sının izinde;
— Önder Kahveci (@OnderKahveci) October 28, 2024
En büyük bayramdır;
KUTLU OLSUN! #29EkimCumhuriyetBayramı 🇹🇷 pic.twitter.com/yDInZef5Wq
Egemenliği, bir kişi ya da zümrenin değil, milletin elinde bulundurduğu, çoğunlukçuluğu değil, çoğulculuğu esas alan, demokratik temeller üzerine inşa edilen bir devlet modeli olan cumhuriyet; milli bağımsızlığı, milli kimliği, üniter devlet yapısını, temel hak ve özgürlükleri, yenileşmeyi, akılcılığı referans almaktadır.
Ne mutlu bize ki cumhuriyetin yetiştirdiği evlatlar olarak, cumhuriyetimizin 101’inci yaşını, ikinci asrını övünçle ve heyecanla kutluyor, şeref payemizi başımız dik, göğsümüzde taşıyoruz.
Amma Velakin demediler…
Cumhuriyete uzanan yolda milli mücadele, Türk’ün dönüm noktasıydı. Ecdadımızın fedakârlığı, bağımsızlığa tabiiyeti, kutlu topraklarımıza, ay yıldızlı al bayrağımıza olan sevdası, kurtuluşa olan tutkusu, paryalığı reddeden yaradılışı, düşmana geçit vermeyen çelik iradesi sayesinde Kurtuluş mücadelesi utkuyla sonuçlandı ve böylece Türkün yurdunda çınar fidanı boy verdi.
Büyük önder Atatürk kumandanlığında amma velakin demeden, ebedi varlığına göz koyanlara gözü pek bir karşılık veren, tereddüte kapılmadan tabiatüstü bir mücadele veren Türk milleti, bağımsızlık sancağını göndere çekti. Bu destansı başarı cumhuriyetin kuruluşu ile taçlanarak, Türk’ün adı hür semalarımıza ilelebet nakşoldu.
Kurtuluş müjdesinin ardından sıra sağlam bir demokrasi inşa etmeye, eğitim başta olmak üzere siyasal, sosyal, hukuki, ekonomik, kültürel alanlarda çok kapsamlı bir dönüşüm gerçekleştirmeye, kalkınma hamlelerine, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaya gelmişti. Bunun için milletin egemenliği kendi elinde bulundurması, ikbalini kendisinin tayin etmesi çok önemliydi.
Yaşasın Cumhuriyet!
Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idarenin “cumhuriyet idaresi” olduğunu söyleyen Atatürk hiç zaman kaybetmeden en büyük hayalini gerçekleştirmek yani cumhuriyeti ilan etmek için kolları sıvadı. Atamız, 28 Ekim 1923 gecesi Çankaya Köşkü’nde İsmet Paşa, Kazım Paşa, Fethi Bey, Rize Milletvekili Fuat Bey ve Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref’in de katıldığı yemekte, 29 Ekim’de Cumhuriyeti ilan edeceğini açıkladı.
Atatürk o gece İsmet Paşa ile birlikte Anayasa değişikliği tasarısı hazırlayarak, bu tasarıda 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştirdiğini Nutuk’ta da ayrıntısıyla anlattı. Atamız kendi ifadesiyle, Anayasanın devlet biçimini saptayan maddelerini değiştirdi ve birinci maddenin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet biçimi cumhuriyettir” ifadesini ekledi. Nihayetinde 29 Ekim 1923 Pazartesi günü tasarı TBMM’de görüşülerek, kabul edildi; “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri eşliğinde egemenlik millete teslim edildi.
Tahripkarlar, mayası bozuklar Anayasa tartışmalarında kendilerine bir alan açma gayretinde. Ama başaramayacaklar!
Lider dehası ve askeri becerisi yüksek, ilerici, öngörülü, yenilikçi Atamızın Türk milletine en müstesna emaneti olan cumhuriyetimizi tüm benliğimizle korumak, yüceltmek en büyük görevimizdir.
Bu görevi ifade ederken; cumhuriyete, kurucumuz Atatürk’e, O’nun ilke ve inkılaplarına karşı alerji besleyen, direnç gösteren birbirinden çok farklı grupların alçakça ortak bir dil geliştirdiğini göz ardı etmemeliyiz. İşte tam da bu nedenle, istiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanların bütün dünyada emsali görülmemiş yeni bir galibiyetin mümessili olmaması için milli şuurumuzu açık tutmalıyız.
Bilindiği gibi bu mayası bozuklar, tahripkarlar Anayasa tartışmalarında kendilerine bir alan açma gayreti içindedir. Oysaki Türk milletinin tavrı nettir: Anayasamızın ilk 4 maddesine dokunamazsınız!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tesadüfen kurulmamıştır. Bu devletin kurulmasında cenk meydanında cesaretle kılıcını düşmana çeken, süngüsünü tereddütsüz işgalcilere doğrultan, canını vatanımız için vermekten çekinmeyen, acıyla yoğrulan ecdadımızın kanı, teri, emeği vardır.
Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kimliğini, niteliğini, devletin bütünlüğünü, resmi dilini, bayrağını, milli marşını ve başkentini, kuruluş felsefesini ihtiva eden ilk 4 madde, bu toprakları yeniden ve ilelebet sürecek şekilde var eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere yiğit ecdadımız sayesinde hayat bulmuştur.
Unutulmasın ki, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”
O nedenle her kim Anayasanın ilk dört maddesini yuvarlak masaların meze konusu haline getirmeye, ülkemizin yazgısını kişisel menfaatlerine göre şekillendirmeye, köhnemiş fikirleri ile zihinleri bulandırmaya, cumhuriyetimizi, Atatürk’ümüzü, bizi biz yapan değerleri ayaklar altına almaya ve bunlar üzerinden onarılmaz yaralar açmaya namzet olursa, karşısında yüce Türk milletini bulur!
Cumhuriyetimiz, mukaddes yurdumuzu ışıl ışıl aydınlatırken, daha güçlü, daha diri, daha görkemli şekilde varlığını ikinci asra taşımıştır. Milletimizi gelecek on yıllara, yüz yıllara, bin yıllara taşıyacak cumhuriyetimiz, özü ve fikriyatıyla Türk milletinin mihmandarıdır.
Bugün sınırlarımızda güven içinde yaşıyorsak, temel hak ve özgürlüklerimize sahipsek, demokrasinin getirdiği imkânlardan faydalanıyorsak, bunu Atamıza ve O’nun kurduğu cumhuriyete borçluyuz. Atamız bizlerin esin kaynağı, yeri doldurulamaz değeriyken; kıymetli cumhuriyetimiz de birleştirici gücümüzdür. Bu noktada cumhuriyet idealiyle büyüyen, cumhuriyet şuuruyla donatılan gençler yetiştirmek en asli sorumluluğumuzdur.
Atamızın emaneti tılsımımız “cumhuriyetimiz” var olsun, daim olsun!
Cumhuriyetimizin 101. yaşıyla gururlanıyor; cumhuriyetimizi el üstünde taşıyan milletimizin, gelecek yüzyıllarda da Türk topraklarının payidar kalması için birlik ve dirlik içinde her türlü gayreti göstereceğini biliyoruz. Bu düşüncelerle, bu kutlu toprakları bize vatan yapan başta Ulu Önder Atatürk, silah arkadaşları ve cumhuriyetin kurucu kadroları olmak üzere kahraman aziz şehitlerimizi minnet, rahmet ve saygıyla anıyoruz.
Bizim naçiz vücutlarımız, elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.