***Pazartesi’den Pazartesi’ye*** •••BİR FİKİR HAREKETE GEÇİNCE!•••
Bir fikir harekete geçince dergi olur, dernek olur, vakıf olur, parti olur. Sendika olur, birlik olur, güç olur ve ülkede bir başarı hikâyesi yazar.
Başarı, aynı fikir etrafında kenetlenen, teşkilatlanan, tartışan, yerine göre kavga edenlerin ortak başarısıdır. Ülkemizde bir fikir teşkilatlandı ve harekete geçti. Yüzümüzün batıya döndürülmeye çalışıldığı günden beri fikir çilesi çekenler, bugün gördüğümüz teşkilatların hamurunu yoğurmuş, hiza taşını köşeye yerleştirmiş ve bugünün kilometre taşlarını döşemişlerdi.
Tarihin zor döneminde görev başa düşmüştü. Geçmişe dair söyleyecekleri çok şey vardı, ancak onların derdi başkaydı. Önce bir kadro yetiştirdiler, bu kadro bütün alanlarda görev aldı. Bedel ödediler ancak vazgeçmediler. Ülkemizin, insanımızın geleceğine dair dertlenmişlerdi. Ülkemiz bir yandan geri kalmışlığın ağır şartlarını yaşıyor bir yandan da darbeler, yasaklar ve insan hakları ihlalleri ile boğuşuyordu. Ülkemizin kalkınması ve yasakların son bulması gerekiyordu. Başka birçok fikir ve bu fikirlerin etrafında örgütlenmiş birçok parti, dernek, sendika da vardı. İşin garibi millet bir yana bu “başka” dernek, parti ve sendikalar başka bir yanaydı.
Onlara göre cahil, köylü ve fakirler baskı ve yasaktan başka bir şeyden anlamazlardı. Yasakçı elitler bugün olduğu gibi o günde bir şey üretemiyor, üretilenler karşısında çaresiz kalıyordu. Ülkesini düşünenler ise kısa sürede hamle üzerine hamle yapıyor; bir taraftan yollar, köprüler, barajlar, fabrikalar, havalimanları, üniversiteler, okullar, yeni müfredatlar, uçaklar, toplar, mermiler, füzeler, arabalar… yapıyor diğer taraftan yasakları bir bir ortadan kaldırıyordu.
Milletimiz, tarihini hatırlıyor, özgüveni artıyor, dünyayı dolaşıp kendi ülkesinin geldiği aşamayı ve daha neler yapılabileceğini görüyor, talep ediyordu. En önemlisi de bütün bu süreçlerde, geçmişte yaşanan ihlallerin, mağduriyetlerin telafi edilmesini, özgürlüklerin artırılmasını, devlet millet bütünleşmesini, dünyada zulme uğrayanlara destek olmayı ve insanlığın kurtuluşunu hedefine koymuş bir sendika vardı. Kurumsallaşmış ve kenetlenmişti. İyiliklerin artırılmasını, kötülüklerin yok edilmesini istiyorlardı.
Çalıştılar, ülkemize ve insanımıza kazandırdılar. Yan gelip yatanların, yasakçıların, üretmeyip tüketenlerin, çareyi hala başka yerlerde arayanların ise kafaları karışıktı.
Önce yasaklarda direttiler, tutunamayınca sevimli görünmeye başladılar. Onlarda bir şeyler üretirmiş gibi yaptılar, ancak olmadı. Bir kısmı iyice marjinalleşti, bir kısmı çareyi transfer yapmakta aradı. Bir kısmı ise yanaşarak ayakta kaldı.
Doğruyu bulduklarına seviniyor, ancak biz hep buradaydık, biz yaptık demelerine ise gülüp geçiyoruz. Onlar düştükleri yerden çıkmak için çare arıyor biz işimize bakıyoruz. Fikrimiz dünyayı kuşatıyor, teşkilatımız büyüyor, ürettiklerimiz insanımıza nefes aldırıyor. Bu günlerdeki en büyük çabamız ise ikinci bir kuşak yetiştirmek içindir. Bu yolda ilerliyoruz.
Eğitimde ve sendikal mücadelede yoğun gayretimizi anlamakta zorlananlar, biz üretirken bizi anlamadıkları gibi bugünde anlamıyorlar.
Anlatalım, bu başarı bir fikir etrafında teşkilatlanmış, ete kemiğe bürünmüş, bedel ödemiş, sabretmiş, çalışmış, milletiyle bütünleşmiş, zor zamanlarda, 15 Temmuz gecesi olduğu gibi, kenetlenmiş ve “Size vereceğimiz bir tek insanımız bile yok, dimdik ayaktayız ve buradayız.” Diyenlerin başarısıdır.
Biliyoruz ki tarih bizden yanadır ve geleceği bizim düşümüz şekillendirecektir. Biz ucuz işlerin değil büyük ideallerin sendikasıyız ve işimize bakıyoruz.
Talat YAVUZ Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri [email protected]