Enflasyon verilerinin netleşmeye başladığı, 2025 bütçe görüşmelerinin gerçekleştiği, asgari ücret tartışmalarının yoğunlaştığı, kamu görevlilerinin maaş/ücret artışlarının kabaca ortaya çıktığı ve çalışanların beklentilerinin artığı 2024 yılının sonuna doğru yaklaşıyoruz.
Çalışanların, sabit gelirlilerin ve kamu görevlilerinin geçim derdi yaşadığı, gelir ve gider dengelerinin sarsıldığı buna karşılık farklı zeminlerden ve taraflardan görüşlerin ortaya atıldığı bir dönemeçteyiz.
Alana ve çalışanlara yönelik uzmanlar, profesyoneller ve yöneticiler tarafından ortaya koyulan değerlendirmeler muhakkak değerli. Fakat, emekçiler ve emek örgütleri tarafından ortaya koyulan gerçekçi, haklılık payı yüksek ve göz ardı edilmemesi gereken somut tekliflerin görülerek hayata geçirilmesi gerekiyor.
Bunların başında sözü verilen ve kayıt düşülen hakların “söz” olarak değerlendirilmesi ve acilen çözüm üretilmesi geliyor. Bunun için kamu görevlilerini bir bütün olarak kapsayacak, sorunları çözecek, beklentileri karşılayacak ve nihayetinde kamu görevlilerine nefes aldıracak yasal düzenleme kaçınılmazdır.
1-GELİR VERGİSİ %15’E SABİTLENMELİ, ÇALIŞANLAR VERGİ YÜKÜNDEN KURTARILMALIDIR
Vergi kaçırmanın suç, kaçınmanın ise “hak” görüldüğü bir zeminde şüphesiz gelir elde edenler içerisinde en bonkör, sadık ve cömert vergisini ödeyenler sabit gelirliler olduğu bütün herkes tarafından açık sözlülükle ifade edilen bir gerçekliktir. Gelir vergisi matrahlarının yıllar içerisinde maaş ve ücretlerden çok daha az artırılarak, maaş/ücret artışlarını eritme formülü üzerinden kurgulanmış gerçeklik gerek emekçiler gerekse de emek örgütleri tarafından bilinen ve sürekli olarak dile getirilen bir durumdur. Nitekim asgari ücretin bile %20’lik dilime girdiği bir tablonun amacı, gelir elde edenlerden adil kesinti yapmak değil giderleri artırmak için yöntem oluşturmak olduğu apaçık gözükmektedir. Yılın ortasında %20’lik ve %27’lik dilimle girerek bilerek ve isteyerek oluşturulan “gideri kaynaktan artırma, geliri azaltma” formülünden acilen vazgeçilerek, sabit gelirlilerin %15’lik dilimde sabitlendiği bir tablonun hayata geçirilmesi gerekiyor.
2-1.DERECEYE 3600 EK GÖSTERGE Memur-Sen olarak, 6. Dönem Toplu Sözleşme’de kazanıma dönüştürdüğümüz “Ek gösterge çalışması” ile 6 milyondan fazla kamu görevlisi ve emeklisini doğrudan ilgilendiren bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Birçok kamu görevlisi ve emeklisinin yıllardır söylem ve eylem birliğinde bulunduğu “3600 ek gösterge” hakkını 2022’de yasal zeminle buluşturduk. Düzenleme yapılırken vaat edilen kamu görevlisi ve emeklisi kapsamını genişleterek, adil sonuç üretilmesi için yoğun çaba sarf ettik. Kapsam dışında bırakılan kamu görevlisinin/emeklisinin hakkını da 7. Dönem Toplu Sözleşme masasında yerde bırakmayarak hüküm altına aldık. Başta şef ve yükseköğrenim mezunu kamu görevlilerimiz olmak üzere 1. Dereceye yükselmiş kamu görevlisinin/emeklisinin emekli aylığı gerekli seviyeye yükseltilmelidir. Yapılacak şey basit ve bellidir. 7. Dönem Hakem Kurulu Kararında olduğu gibi “Yetkili Konfederasyon Memur-Sen ile çalışma yapılarak” süreç tamamlanmalı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu konuda hızlıca adım atmalıdır. Emekli aylığı ile görev aylığı arasında kopartılan bağ acilen toparlanmalı, emekliler ve emekler heba edilmemelidir.
3-2024 KASIM KPDK TOPLANMALI, ÇÖZÜM ÜRETECEK KARARLAR ALMALIDIR İçinde bulunduğumuz “Kasım” ayı kamu görevlileri ve emek örgütleri için önemli bir süreçtir. Toplu sözleşme masasında 4688 sayılı Kanunun eksikliğinden ve kısıtlayıcı bakış açısından kaynaklı olarak birçok teklifimiz kapsam dışı bırakıldı. Kamu İşveren Heyeti’nin de “KPDK’nın konusu” olarak izah ettiği konular KPDK’da ele alınarak kurul işlevli, sonuç üreten ve masaya güven veren hale dönüştürülmelidir. Öncelikli olarak, gündemli olarak toplandığımız bir önceki KPDK toplantısında gündeme getirilen, komisyon oluşturulan ve çalışma yapılan 4688 sayılı Kanun, Yiyecek Yardımı ve Harcırah konularına ilişkin sonucun netleştirilmesi gerekiyor.
4-EMEKLİ AYLIKLARI ARTIRILMALI, BÜTÜN KAZANÇLAR EMEKLİ AYLIĞINA YANSITILMALIDIR Başta kamu görevlileri emeklileri olmak üzere bütün emeklilerin düşük emekli aylıkları ile mücadele ettiği bir dönemdeyiz. Memur-Sen olarak büyük mücadele ortaya koyduğumuz ek gösterge düzenlemesi büyük mutluluk üretmişken, seyyanen (ilave) ödemenin emekli aylıklarına yansıtılmaması İşveren tarafından “bir taraftan yaparken diğer taraftan bozmak” tabirini gerçeğe dönüştürmüştür. Memur-Sen olarak sadece sorunları sıralamadık, çözüm yöntemleriyle birlikte olmasını gerekeni aktardık. Emekliler yönüyle de ortaya koyduğumuz formüller devlete sadece gider değil aynı zamanda toplumsal maliyeti önleme yöntemleriydi.
YAPILMASI GEREKEN;
- İlave ödemenin aylık bağlama oranı üzerinden emekli aylıklarına/ikramiyelerine yansıtılmalıdır.
- Hazine tarafından sürekli olarak SGK’nın fonlanması yerine, 2008 sonrası göreve başlayanların bütün kazançlarının prime esas kazanca dahil edilerek (maaş ve ücretlerde hiçbir kayıp oluşmayacak şekilde) SGK’ya aktarılması ve kaynak oluşturulmasıdır. 2008 sonrası göreve başlayanların ya da 2008 öncesi görevde olup memurluğu bulunmayan kamu görevlilerinin emekli aylıklarının ne kadar düşük olduğunu çok iyi biliyor, mağduriyeti görüyor ve analiz ediyoruz. Bu yüzden, ileriki süreçte bugünden ödenmeyen primler sonucu ortaya çıkacak düşük emekli aylıklarının artırılması için “fonlama” yapılması yerine, bugünden prim keserek bütün gelirler prime esas kazanca dahil (gelir kaybı oluşmayacak şekilde) edilmeli, SGK rahatlatılmalı ve emekli aylıkları artırılmalıdır.
- Emekli aylığı bağlama oranı %2’den %2,5-%3 oranına çıkarılmalıdır. Güncelleme katsayısında oluşan farklılık, emekli olunan yıl itibariyle oluşan adaletsizlik ve çalışma süresi devam ederken emekli aylığı düşmesi garabeti son bulmalıdır. Memur-Sen olarak bu sürece teknik bilgi ve destek vermeye her zaman hazırız. Yeter ki kamu görevlilerinin sorunları görülsün ve çözüm için adım atılsın.
5-4688 SAYILI KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMALI, 8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRMİŞ KANUNLA YAPILMAMALI
Ülkemiz son 20 yıllık süreçte özgürleşme, sivilleşme ve demokratikleşme noktasında önemli bir değişim ve dönüşüm yakalamıştır. Özellikle kritik süreçlerde, dönemlerde ve anlarda sosyal diyalog mekanizmasının etkili kullanımı ve bütün tarafların etkin katılımıyla; sendikal alana özgü büyük değişimler yaşanmıştır. Geçmişte günün şartlarına göre büyük imkan ve fırsat sunan, mevcut günün şartlarına göre ise yetersizliği ve eksikliği bütün taraflarca teyit edilen 4688 sayılı Kanunun; alanı, uygulama zemini ve mevzuatı güncellenmeye, eksiklikleri giderilmeye, fazlalıklarından kurtulmaya ihtiyacı olduğu açıkça gözükmektedir. Memur-Sen olarak, tarihe tanıklık ederken tarihe yön verme noktasındaki hassasiyetimizi sürdürüyoruz. 7. Dönem Hakem Kurulu Kararı’nda kayıt altına aldığımız, bir önceki KPDK toplantısında dile getirdiğimiz ve çalışma komisyonuna yazılı olarak da raporunu sunduğumuz 4688 sayılı Kanun değişmeli, geçmiş dönemde yaşanan “masa-taraflar-hakem-kayıp” dayatmasını içeren mevzuattan kurtulmalıyız. Özgürlükçü bakışın işlendiği, sendikal kavram ve uygulamaların yer aldığı, yetki ve temsilin güçlü bir şekilde tesis edildiği, mücadele ve müzakere kavramlarının grevle hayat bulduğu bir toplu sözleşme düzenine hemen geçmemiz gerekiyor.
6-AYM TARAFINDAN İPTAL EDİLEN HÜKÜMLER, GENEL DEĞİL ÖZEL DÜZENLENMELİ
AYM tarafından yakın dönemde iptal edilen ve büyük kısmı “usule” yönelik eksiklikler nedeniyle iptal gerektiren hükümler içerisinde 4688 sayılı Kanun hükümleri de bulunmaktadır. AYM tarafından iptal edilen kamu görevlileri sendikacılığı ile ilgili hükümlerin “torba kanun” yapılarak çıkarılması değil, 7. Dönem Hakem Kurulu’nda yer aldığı gibi özel bir düzenleme ile bütün eksiklikler giderilerek, taraflar tam tanımlanarak, eşit pazarlık hakkı göz önünde bulundurularak, dayanışma aidatı ve grev hakkı verilerek düzenleme yapılması gerekiyor. Yama usulüyle sorunu ötelemek yerine sorunu kökten çözmeliyiz.
7-KAMU PERSONEL SİSTEMİ SORUNLU ALANLARDAN KURTARILMALI Ülkemiz hem ekonomik hem nüfus hem de hizmet alanı olarak büyüyor, gelişiyor ve değişiyor. Bu değişime uygun “hizmet üreten ve hizmetten yararlananlar” için birçok yasal düzenleme gerçekleştirildi. 4 milyona yakın kamu görevlisi ile mavi vatan dahil 1 milyon 200 bin km² vatan toprağının her bir karışında, milletimizin refahı devletimizin felahı için üretiyor ve aralıksız çalışmaya devam ediyoruz. Böylesi geniş bir hizmet alanı içerisinde farklı alanlarda, farklı uygulamalara tabi kamu görevlilerimizin; görev, unvan, yetki, sorumluluk, kariyer-liyakat, mali, sosyal ve özlük hakları, emeklilik sistemi ve benzeri alanlar tekil düzenlemeler yerine genel ve kapsayıcı olarak ele alınmalı ve güncellenmelidir. Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın birikimi çerçevesinde GİH Sınıfı’na geçirilmesi bu sürecin en etkili çıktısı olacaktır.
8-MÜHENDİSLİK MESLEK KANUNU ÇIKARILMALI, TEKNİK PERSONELİN HAKLARI ARTIRILMALIDIR
Teknik Hizmetler Sınıfı personeli; üstlendiği sorumluluk ve katmış olduğu bilgi-birikimle yatırım, üretim, büyüme ve dönüşüm noktasında önemli projelerin başat rolünde yer almışlardır. Tekil düzenlemeler sonrası, geçmiş dönemde emsal personelle aralarında yer alan haklar gerilemiş ve beklentileri karşılanmamıştır. İş sağlığı ve güvenliğinden mesleki sorumluluklarına, mali ve sosyal haklarından özlük haklarına bir bütün olarak ele alınacak görev ve sorumluluklarını yansıtacak, emeğin ve alın terinin değerini koruyacak bir Mühendislik Meslek Kanunu’na ihtiyaç vardır.
9-TOPLU SÖZLEŞME HÜKÜMLERİ ENGELLENEMEZ, MÜCADELEYLE ELDE ETTİKLERİMİZ ELİMİZDEN ALINAMAZ
AYM tarafından iptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesi noktasında kararlı duruşumuzu ve istikrarlı mücadelemizi göstererek haksızlığın giderilmesini sağladık. Buna ilave olarak, toplu sözleşmelerde kazanıma dönüştürdüğümüz ve Tasarruf Tedbirleriyle hukuksuz şekilde engellenen Servis Hizmeti kazanımımızın tekrar uygulamaya geçirilmesini sağladık. Toplu sözleşme yapılmasının amacı, masada söz verilen hükümlerin eksiksiz olarak hayata geçirilmesi ve hükümlerin kesin olarak uygulanmasıdır. Masada “evet” denilen uygulama aşamasında “olmaz” denilen hiçbir yorum, ifade ve bakış açısı tarafımızca geçerli ve tutarlı değildir. Tarafların imza altına aldığı ve toplu sözleşme masasında “evet” dediği Koruyucu Giyim ve Fazla Çalışma Ücreti kazanımlarımızın da Tasarruf Tedbirleri kapsamı dışına çıkarılması tartışma konusu dahi olmamalıdır.
10-BÜTÇE ADİL VE MAKUL OLMALI, KAMU GÖREVLİLERİNİN EMEĞİNİ GÖZETMELİDİR 2025 yılı bütçe görüşmelerinin Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam ettiği bu günlerde, kamu personel ihtiyacı, personel giderleri, harcırah tutarları ve fazla çalışma saat ücreti tutarı ekonomik göstergelerle uyumlu, emeğin hakkını koruyan ve kamu hizmetini önceleyen biçimde hayata geçirilmelidir. Büyük ve Güçlü Türkiye’nin; hizmet üreten, sorumluluk üstlenen ve büyümeye katkı veren kamu görevlilerine aktaracağı payın artacağına yürekten inanıyoruz. Memur-Sen olarak, kamu görevlilerinin bütçesini artırırken ülkemizin büyümesine, dış cephede güçlenmesine, kaynaklarımızın gelişmesine ve sınır ötesinde söz söylemesine karşı katkı sunmaya devam edecek, kamu görevlilerimizin sorunlarını ve çözüm bekleyen konularını bütün süreçlerde dile getirmeye devam edeceğiz. Rakamsal büyümeyi, bütün bireyler için reel ve hissedilen büyümeye çevirmek için mücadelemiz, kararlılığımız ve istişaremiz sürecektir.
Eğitim Bir Sen ve Memur Sen Genel Başkanı Ali YALÇIN