Genel Başkanımız Ali Yalçın, kalbi sökülmüş, vicdanı körelmiş köhne düzeni değiştirmenin mücadelesini verdiklerini ifade ederek, “Aileyi sapkın lobilere teslim etmeyeceğiz. Emeği sermayenin emrine vermeyeceğiz. Eğitimi bir medeniyet mektebine çevireceğiz. Biz, medeniyetimize mensubiyetimizin mesuliyetiyle hareket ediyoruz. Milletin ve kamu görevlilerinin gönlüne girmiş, orayı yuva bellemiş bir emek hareketi olarak, işimiz ölümü bekleyen insanlıktan mucize çıkarmak; kapitalist müstağnilerin, emperyalist müstekbirlerin, soykırımcı siyonistlerin pençesinden emeği, değerleri, insanlığı kurtarmaktır” dedi.
19. Türkiye Buluşmamızı, şube yönetimleri, ilçe temsilcileri, Genel Merkez Kadınlar Komisyonu, Emekli Memur-Sen Başkanı Ali Küçükkösen ve Kıbrıs Türk Eğitimciler Sendikası (KIBTES) Genel Başkanı Himmet Turgut’un katılımıyla Antalya’da gerçekleştirdik.
Toplantının açılışında konuşan Ali Yalçın, sözlerine, iki yıl önce 11 ilimizi etkileyen, 85 milyonun hep birlikte sarsıldığı depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet dileyerek başladı. Her zaman olduğu gibi, bütün imkânlarıyla ve örgütlü güçleriyle seferber olduklarını kaydeden Yalçın, “Acıları paylaştık, yaraları sardık. Sizlerin şahsında tüm teşkilatımıza şükranlarımı sunuyorum. Rabbim beterinden, tekrarından esirgesin, diyorum” şeklinde konuştu.
Mehmet Akif İnan’ın öncülüğünde başlayan hak ve özgürlük mücadelesinin 33. yılına girdiklerini belirten Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitim-Bir-Sen, 33 yıllık bir emek, tecrübe, başarı ve onur mücadelesinin öyküsüdür. Bugün artık Eğitim-Bir-Sen, kurumsal olgunluğun adıdır. 33 yıl önce yola çıkmak, mumdan gemilerle ateş denizlerinde sefere çıkmak gibiydi. Yokluk ve zorluk zamanlarında ‘Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız’ diyerek bir mezradan, bir okulun sınıfından bütün dünyaya yayılan bir sendikal yolculuk başladı. 33 yıl önce sadece bir sendika olarak değil, Hilfu’l-füdul Andı’yla şekillenen, fütüvvetten, ahilikten beslenen, ‘başkalarına benzemeyen, kendisi olmayı önceleyen’ bir anlayışla ‘Erdemliler Hareketi’ olarak yola çıkıldı. Bu destansı öyküyü başlatan, başarılarla büyüten, bugünlere getiren başta Mehmet Akif İnan olmak üzere ahirete irtihal etmiş öncülerimize Rabbimden rahmet, hayatta olanlara sağlık ve afiyet, mücadeleyi sürdüren siz liderlerimizin şahsında tüm teşkilatımıza muvaffakiyet diliyor, şükranlarımızı sunuyorum. Eğitim-Bir-Sen’in 33. yılı kutlu olsun. Nice 33 yaşlarda Eğitim-Bir-Sen var olsun.”
Tarihin doğru yerinde duran teşkilatız
Yalçın, Mevlana’nın ‘Derdimi seviyorum. Biliyorum ki derdimi veren de beni seviyor’ ifadelerine atıfta bulunarak, “Bizim hikâyemiz, derdi olanların, derdini sevenlerin hikâyesi; derdi için ter dökenlerin, çile çekenlerin mücadelesidir. Mesajımız ise insanlığa bir uyanış ve diriliş çağrısıdır. Biz ‘yol aziz, menzil mübarek’ diyerek kutlu yola revan olan, tarihin yanlış gidişine dur demek için yola çıkan, köklerinden aldığı güçle tarihin doğru yerinde duran; sömürü düzenini erdemli mücadeleyle değiştirmenin, ümmetin özgürlük mücadelesine omuz vermenin, emeği kapitalizmin zindanından azat etmenin mücadelesini verenleriz. Söylemi ve duruşuyla milletin umudu olan bir teşkilatız. 28 Şubat’ın soğuk elleri inancımızın boğazına sarıldığında, vesayetin gölgesinde yaşamayı reddeden, adaletin güneşi doğsun diye mücadele eden, ne darbenin zulmüne eğilen ne de ‘adam aldırma da geç’ diyen, ‘bu millet iradesine pranga vurdurmaz’ diyerek 12 milyon 300 bin imzayla özgürlüğün önünü açan, şafağı beklemeyen, şafağı getiren bir teşkilatız. Malatya’da, Samsun’da, Bursa’da ‘ortak akıl’ mitingleriyle yüz binleri buluşturan, darbecilere ‘dur, söz millette’ diyerek millî iradeye sahip çıkan, imam hatip ortaokullarının, Kur’an kurslarının yeniden açılmasını, Kur’an-ı Kerim ve siyer derslerinin müfredata girmesini sağlayan, katsayı adaletsizliğini çöp sepetine atan teşkilatız. 17-25 Aralık’ta, Gezi kalkışmasında, 6-8 Ekim provokasyonunda, Çukur teröründe, paralel pusularla, gölge oyunlarıyla, terörle, milletin istikametini değiştirmek isteyenlere karşı, küresel operasyonu gören, sesini yükselten, gerektiğinde sahaya inen teşkilatız. 15 Temmuz’da tankların gölgesinde büyüyen korkuyu tekbirlerle, salalarla parçalayan, Akif İnan’ın ‘Bir kurşun yağmuru altında kaldık /Anıtı dikilse korkusuzluğun’ dizelerindeki gibi, ölümü öldüren bir cesaretle korkusuzluğun anıtını diken, al bayrağın altında, vesayetin tarihe gömülmesinde rol alan, tarihin doğru yerinde duran teşkilatız” diye konuştu.
Kudüs de Aksa da Gazze de Şeria da Filistin’indir, Filistinlilerindir
“Gün geldi Gazze oldu, Suriye oldu, Arakan, Doğu Türkistan, Yemen oldu. Örgütlü gücümüz kâh soykırım çetesine beddua oldu kâh Gazze için kıyama durdu” diyen Yalçın, “Direnişe moral olan, özgürlüğe selama duran sizlersiniz. ‘Nehirden denize özgür Filistin’ şiarını 85 milyonun haykırışına dönüştüren bu aziz teşkilattır. Şimdi de aynı kararlılıkla, 60 bine varan şehide rağmen ‘sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile’ diyerek ateşkes anlaşmasıyla direnişi zaferle taçlandıran Gazzeli kardeşlerimizi Mısır ve Ürdün’ün çöllerine sürmek, etnik temizlik yapmak isteyen Trump’a diyoruz ki, zulmünüz yüz yıllıksa direnişimiz bin yıllıktır. Oyununuz büyükse, Allah tek büyüktür! Kudüs de Aksa da Gazze de Şeria da Filistin’indir, Filistinlilerindir. Alın alçak siyonistlerinizi salın Nevada çölüne, götürün Grönland’a” ifadelerini kullandı.
Suriye’de Esad zulmüne karşı direnişin yanında duran, ensar bilinciyle mazlum muhacirlere kucak açan bir sendika olduklarını vurgulayan Yalçın, şöyle konuştu: “Göçmen düşmanı hastalıklı kafalara karşı ‘kadim kültürümüzde göçmen kuşların yuvası bozulmaz’ diyerek kardeşlik iklimini hâkim kılan yine biziz. Gün geldi, Tahrir’de ihvan olduk; gün geldi, Doğu Türkistan’ın sesi, Arakan’ın gözyaşı, Gazze’nin kardaşı, Ebu Gureyb’in, Sednaya’nın çığlığı olduk.”
Her faaliyetimiz onurlu bir geleceği emekle kurmak içindir
Ülkemiz afetlerle sarsıldığında, depremlerde, sellerde, yangınlarda örgütlü güçleriyle seferber olduklarını dile getiren Yalçın, “Biz birlikte güçlüyüz, yaralarımızı birlikte saracağız, dedik; enkazın altından, yanmış evlerin arasından, sulara gömülmüş sokaklardan dayanışmayı, kardeşliği, umudu çıkardık. Bizler, kalbi sökülmüş bu dünyanın vicdanı, mağdurun, mazlumun kabul edilmiş duasıyız. Omuzlarımızda medeniyetin, kalbimizde insaniyetin yükü; üzerimizde haysiyetin, adamlığın mesuliyeti var. Çünkü bizim misakımız millete, aidiyetimiz emeğedir. Her faaliyetimiz onurlu bir geleceği emekle kurmak içindir. Tasavvurumuz ‘adil bir yerküre’, hedefimiz ‘güçlü büyük Türkiye’dir. O yüzden biz günü kurtaran değil, geleceği kuran, şartların dönüştürdüğü değil, şartları dönüştüren bir teşkilatız. Kısacası, biz gelecek günlerin, kalıcı iş ve eylemlerin sendikasıyız. Bizim için adalet mücadelesi omuzlarımıza inancımızın yüklediği kutsal bir emanettir. Hedeflediğimiz bilge nesil idealimiz, aileyi korumaya yönelik gayretlerimiz, müfredatın değişimine yönelik irademiz, sapkın lobilere karşı mücadelemiz hep bu duruşumuzun gereğidir” değerlendirmesinde bulundu.
Sendikacılığı kör kuyudan çıkardık, ona sınırları aşan bir ufuk kazandırdık
Kuruluşuna öncülük ettikleri 25 ülkeden 33 konfederasyon, 30 milyonu aşkın emekçiyi temsil eden Uluslararası Emek Konfederasyonu da (ILC) ‘Dünya beşten, emek sermayeden büyüktür’ şiarının da adalet tasavvurlarının neticesi olduğunu söyleyen Yalçın, şöyle devam etti: “Geçen hafta Eğitim Enternasyonali’nin Avrupa Direktörü Jelmer Evers misafirimizdi. Çalışmalarımıza şahit olduğunda defalarca kullandığı cümle ‘çok etkilendim’ oldu. Kuyunun içinden bakan, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar zanneder. Biz sendikacılığı o kör kuyudan çıkaran, ona sınırları aşan bir ufuk kazandıran hareketiz. İki asırdır üzerine beton dökülen medeniyet birikimimizi ortaya çıkarma gayretimizin nedeni de budur. Yaptığımız işin önemini anlamak isteyen bize yapılan saldırılara baksın. Üyelerimizi, gençlerimizi medeniyet müktesebatımızla buluşturdukça, emperyalizmin etki ajanları bize saldırıyor; kazanımlarımıza dava açıyor, iftiralar atıyor, yalan dolanla itibar suikastı yapıyor, haysiyet cellatlığına soyunuyor. Kalbi sökülmüş, vicdanı körelmiş bu köhne düzeni değiştireceğiz. Aileyi sapkın lobilere teslim etmeyeceğiz. Emeği sermayenin emrine vermeyeceğiz. Eğitimi bir medeniyet mektebine çevireceğiz. Biz, medeniyetimize mensubiyetimizin mesuliyetiyle hareket ediyoruz. Milletin ve kamu görevlilerinin gönlüne girmiş, orayı yuva bellemiş bir emek hareketi olarak, işimiz ölümü bekleyen insanlıktan mucize çıkarmak; kapitalist müstağnilerin, emperyalist müstekbirlerin, soykırımcı siyonistlerin pençesinden emeği, değerleri, insanlığı kurtarmaktır.”
Hakiki bir değişime öncülük ettik
Doğru yerde durduklarını, doğru işler yaptıklarını, Eğitim-Bir-Sen adını tarihe altın harflerle yazdırdıklarını ifade eden Yalçın, “Bugüne kadar yaptıklarımıza, yapılmasını sağladıklarımıza bakın, hepsi zor işler, hepsi ‘devrim’ niteliğinde işler. Bu teşkilat bir zihniyet devrimine, hakiki bir değişime öncülük etti. Doğru yerde durduk, doğru işler yaptık, Eğitim-Bir-Sen adını tarihe altın harflerle yazdırdık. Ancak her şey bitmiş, toplum yeniden ayağa kalkmış değil. Arızalı alanlarda gerekli tadilatlar yapıldı ama toplumu ve nesilleri ihya edecek bir paradigma hayata geçirilemedi. Eğitim sistemimiz hâlâ eski kurgusuyla işliyor. Müfredat düzenlemeleri sınırlı bir girişimi aşamıyor. Bizim asıl meselemiz, toplumsal çürümeye karşı durmak ve toplumu yeniden inşa edecek programı ortaya koymaktır. O yüzden yapacak işimiz de yürüyecek yolumuz da çok. İşte tam da bu yüzden diyoruz ki, biz hep tarihin doğru yerinde durduk. Emek hareketi olarak, tüm kritik süreçlerde aldığımız tavır, verdiğimiz mücadele referansımızdır. Sadece insanlığın yanında duruşumuzla değil, toplu sözleşme hakkı için mücadele ederken de 1007 kazanımı tarihe kaydederken de sözleşmelilerin kadroya geçirilmesini isterken de 3600 ek gösterge için ter dökerken de Öğretmenlik Mesleği Kanunu için gayret ederken de işte tarihin o doğru noktasındaydık. Başöğretmenlikten uzman öğretmenliğe, nöbet ücretinden ek ders ücretlerine, müfredatta zihniyet değişiminden kadınların doğum izin sürelerinin artırılmasına, Cuma izninden hac iznine her kazanımda imzamız var, alın terimiz var. Hiçbiri lütuf olarak verilmedi, altın tepside sunulmadı. Mücadelemizle, emeğimizle, gayretimizle kazandık. Birlikte başardık” dedi.
Kanun değişmeli, adil bir toplu sözleşme masası kurulmalıdır
Önlerinde yeni sorumluluklar, çözümü bekleyen sorunlar bulunduğunu vurgulayan Yalçın, şunları söyledi: “Enflasyonun ücretliyi ezdiği bir vasatta toplu sözleşme görüşmeleri yapılacak. Buradan açıkça ifade ediyorum: Bu toplu sözleşme sistemiyle yeni bir toplu sözleşme yapmanın anlamı kalmamıştır. Kanun değişmeli, adil bir toplu sözleşme masası kurulmalıdır. Masada elimizi kolumuzu bağlayan 4688 sayılı Kanun’u değiştirmek için yoğun gayret içindeyiz. Bakanlığa kanunla ilgili çok detaylı bir çalışma sunduk. Süreç işliyor, görüşmelerimiz devam ediyor. Örgütlenme özgürlüğünü genişleten, dayanışma aidatı ve grev hakkı içeren, adil bir hakem kurulu tesis eden, alternatif uzlaştırma yolları getiren, tutanak sistemini güçlendiren, toplu pazarlık için yeterli süreyi öngören, kapsamı genişletilmiş bir toplu sözleşme sistemini hep birlikte tesis edeceğiz.”
Çarpık kamu personel rejimi ve adaletsiz vergi sistemi değişmeli
Ali Yalçın, sistemik olmayan düzenlemelerle iyice çarpıklaşmış kamu personel sistemini de, az kazanandan çok, çok kazanandan az alan adaletsiz vergi sistemini de örgütlü güçleriyle değiştireceklerinin altını çizerek, “Birinci dereceye yükselen her memura 3600 ek gösterge hakkını birlikte elde edeceğiz. Sözleşmeli istihdamdan kadrolu istihdama yeniden geçişi birlikte gerçekleştireceğiz. Aileye saldırıları birlikte püskürteceğiz” diye konuştu.
Aile örselenirse değerlerimizi koruyamayız
Ailenin küresel bir saldırı altında olduğuna dikkat çeken Yalçın, şöyle devam etti: “Aileyi değersizleştiren sapkın ideolojiler medyada cirit atıyor. Sosyal medyadan, aklın sınırlarını zorlayan her türlü ifsat topluma saçılıyor. Sabah programlarındaki melanetler milleti ifsat ediyor, diziler sapkınlıkları meşrulaştırıyor. Adı aileyi koruma olan ama içinde aile ile ilgili tek bir hüküm bulunmayan 6284 sayılı Kanun aileye suçlu muamelesi yapıyor. Bu şartlar altında aileyi korumak bir beka meselesidir. İnancımızı, değerlerimizi, merhameti, ahlakı, saygıyı öğrendiğimiz aile örselenirse bu değerler de yok olur. RTÜK, yalnızca müstehcenlik ve şiddet konularında değil, toplumu tahrip eden bu gibi yayınlara da tedbir almalıdır. Gündüz kuşağı programları ile ne ar kaldı ne edep kaldı ne hayâ kaldı. Bu programlar için de derhal tedbir alınmalıdır. 6284, İstanbul Sözleşmesi ruhundan arındırılmalıdır. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinde teşkilat olarak kararlı duruşumuzun payı çok büyüktür.”
Sorunları birlikte çözeceğiz
Sendikacılığın çözüm üretme mercisi olduğunu belirten Yalçın, “Sorunları da birlikte çözeceğiz. YÖK Kanunu’nun revize edilmesini, akademisyenlerin ücretlerinin iyileştirilmesini, üniversitelerde idari personelin yer değişikliği talebinin sağlanmasını ve alım gücünün yükseltilmesini birlikte başaracağız. Gelişmekte olan üniversiteler başta olmak üzere idari personelin akademisyenlere tanınan haklardan faydalandırılmasını da yargıya taşıdığımız doçentlik başvuru şartlarının değişmesini de eğitim çalışanlarının, kamu görevlilerinin unvan, yetki ve sorumluluk bazlı ücretlerinin yeniden değerlendirilmesini de birlikte sağlayacağız. Öğretmenlerin adil ve sürdürülebilir bir yer değişikliği mekanizmasına kavuşması, şube müdürlerinin, şeflerin ve müfettişlerin sesine kulak verilmesi, öğretmenken şube müdürlüğü kadrolarına atananlara uzman ve başöğretmenlik için başvuruda bulunma hakkı verilmesi, müfettişlerin mali haklarında artış sağlanması, ek ders esaslarının yeniden düzenlenmesi, ek ders birim ücretinin artması, okulların bütçe sorununun çözüme kavuşturulması, öğretmen açığının kapatılması, yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare hizmetlerine geçirilmesi, özlük haklarının iyileştirilerek ek göstergelerinin yükseltilmesi, yönetici görevlendirme yönetmeliğinin değişmesi, proje okulları, öğretmen ve yöneticilerinin geleceği konusundaki belirsizliğin giderilmesi gibi, bütün sorunları örgütlü gücümüzle birlikte çözeceğiz” ifadelerini kullandı.
13 Şubat’ta üniversite idari personelinin yer değişikliği talebiyle ilgili üniversite önlerinde eylem yapacağız
Toplu sözleşme kararının uygulanmasını, YÖK’ün yaptığı çalışmanın sonuç vermesini istediklerini dile getiren Yalçın, şunları kaydetti: “Bürokrasi koridorlarını aşındırmaktan, sonuç alamamaktan yorulduk. Şimdi sesimizi yükseltme, kararlılığımızı gösterme zamanı. Eğitim çalışanlarını soruna sahip çıkmaya, çözüme ortak olmaya, eyleme güçlü destek vermeye davet ediyorum. Bizim dayanak noktamız, emeğimiz, azmimiz, en önemlisi örgütlü gücümüzdür. O yüzden çözümün adresi biziz.”
Alın terimizi bütçe denkleştirmelerine kurban etmeyin
“Bugün ülkemizin en büyük sorunu, ekonomide yaşanan sıkıntılardır” diyen, çalışanın da emeklinin de enflasyonun ve hakem kurulu kararının altında ezildiğini söyleyen Yalçın, ekonomi yönetimine çağrıda bulunarak, “Enflasyonu düşürün, fiyat istikrarını sağlayın ama bunu emekçiyi ezerek yapmayın. Taleplerimize kör, sağır, dilsiz olmayın. Alın terimizi bütçe denkleştirmelerine kurban etmeyin. Müsebbibi olmadığımız enflasyonun faturasını bize kesmeyin. Ücretliyi doğrudan ve dolaylı vergi yükünden kurtarın, alım gücünü yükseltin. Ortadaki vahameti görün, refah payını çalışana da emekliye de verin. Görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki bağı yeniden tesis edin. Seyyanen zam, uzmanlık, başöğretmenlik ücretleri dâhil tüm gelirlerimizi emekli keseneğine tabi tutun, emekli olduğumuzda tutunacak dal aramayalım” dedi.
15 Mayıs’a kadar üye sayımızı 450 bine çıkarmak için çalışacağız
Ağustos ayında yapılacak olan toplu sözleşmeye güçlü girmenin yolunun 15 Mayıs’tan güçlü çıkmak olduğunu belirten Yalçın, 15 Mayıs için Kadınlar Komisyonu’nun, Engelliler Komisyonu’nun, Genç Memur-Sen’in güzel işler yaptığını, önemli katkılar sağladığını, Mehmet Akif İnan Vakfı’nın kültürel çalışmalar, öğretmen eğitimleri, yayınlarıyla göz doldurmaya, dikkatleri toplamaya devam ettiğini dile getirdi.
Yalçın, bazı sendikaların Mayıs sendromunun başladığını, bildik tiyatro sahnesinin kurulduğunu ifade ederek, “Sahayı kirletmek için yalanın dozu arttı ama biz onlara bakmıyor, işimize bakıyoruz. Çok iyi biliyoruz ki, tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz. Sahada yüzleri olmayınca yüzsüzlük devreye giriyor doğal olarak. Onlar eğitimcilerin ferasetini hafife aldıkça eğitimcilerin irfanına tosluyorlar. Eğitim çalışanlarının aklıyla dalga geçmenin bedelini her 15 Mayıs’ta hezimetle ödüyorlar. Eseri olmayanların irapta mahalli olmaz, olmuyor da. Hizmet yerine zillet sendikacılığı yaptıkça marjinalliğe mahkûm olmaya, yok hükmünde kalmaya devam edecekler. Çünkü eser ortada, mimar ortada. Kimin ter akıttığı, kimin kin akıttığı ortada. Onlar yalana sarıldıkça biz 1007 kazanımı önlerine koyacağız. Onlar iftira attıkça Memur-Sen Avantaj diyeceğiz. Raporlarımızı, bilimsel toplantılarımızı, eylemlerimizi, kazanımlarımızı sıralayacağız. Kamu görevlisine kimin alan açtığını, kimin yalan saçtığını göstereceğiz. Bunlara en güzel cevap, 15 Mayıs’ta 450 bin üye sayısını yakalamak, çıtayı yükseltmektir. Bizim teşkilatımız için başarmak bir tercih değil, yükümlülük, sorumluluktur. Haksızlık karşısında susmayacağız. Haktan, hakikatten ayrılmayacağız. Mazlumu, mağduru yalnız bırakmayacağız. Emperyalizme, siyonizme, kapitalizme, direneceğiz” şeklinde konuştu.
KIBTES yöneticilerine teşekkür ediyorum
Ali Yalçın, 2016 yılından itibaren Kıbrıs’taki eğitimcilerle iletişim hâlinde olduklarını kaydederek, “Önce dernek, sonra sendikal gelişim sürecinde gerek hukuki gerekse fikrî destek verdiğimiz Kıbrıs Türk Eğitimciler Sendikası’nın (KIBTES) bugün olduğu gibi gelecekte de her zaman yanında olacaklarını, Kıbrıs’taki sendikal hayata katkıda bulunmak adına ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
11 hizmet kolunda yetkili konfederasyon olarak 12. sendikalarının KIBTES olduğunu vurgulayan Yalçın, “Birlikte hayırlı çalışmalara imza atacağımızı ümit ediyor ve Himmet Turgut Başkanımızın şahsında tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından, Genel Başkanımız Ali Yalçın, ilçe temsilcileriyle; Genel Sekreterimiz Talat Yavuz, şube sekreterleriyle; Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Mesut Öner, teşkilatlanmadan sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Abdülaziz Aydın, mali işlerden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Basın ve İletişimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Muammer Karaman, basın ve iletişimden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Hukuk ve Toplu Sözleşmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Ramazan Çakırcı, hukuk ve toplu sözleşmeden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Eğitim ve Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Ali Deniz, eğitim ve sosyal işlerden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla bir araya geldi.