Eğitim-İş olarak emeğin sömürülmesine, eğitimin gericileştirilmesine, adaletsizliğe, liyakatsizliğe, hukuksuzluğa, eşitsizliğe, baskılara karşı Ankara’da 1. Türkiye Millet Meclisi binası önünde sesimizi yükselttik. Cumhuriyet için, Atatürk devrimleri için, emeğin onuru için, Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşümüzü başlattığımızı ilan ettik.
Ulus’ta ilk Meclis binası önünde yaptığımız basın açıklamasına Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Türkiye genelinden şube ve temsilcilik üyelerimiz, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile bağlı sendikaların yönetim kurulu üyeleri katıldı.
Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın burada yaptığı açıklama şöyle:
Bugün burada, Cumhuriyeti kuran bağımsızlığımızın ve ulusumuzun iradesinin buluştuğu Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının önünde bir araya geldik. Buradayız çünkü Cumhuriyet içeriden ve dışarıdan tehdit altındadır!
AKP iktidarı, yıllardır sürdürdüğü hukuksuz ve baskıcı politikalarıyla ülkemizi felakete sürüklemektedir. Hukukun üstünlüğü ilkesi ihlal edilmekteyken, adalet, yalnızca iktidarın çıkarlarını koruyan bir kılıfa dönüşmüştür! Muhalefeti sindirmek için hukuksuz gözaltılar, keyfi baskılar uygulanmakta, halk iradesi yok sayılmaktadır! Hak arayanlar tehdit edilmektedir.
Ve böyle bir düzende, bundan en çok etkilenen eğitim sistemimiz, eğitim sistemimiz içinde yer alan çocuklarımızdır, geleceğimizdir.
Okullarımız, devletin korumasından çıkarılarak sözde protokollerle, etkinlik adı altında tarikat ve cemaatlere teslim edilmektedir. Çocuklarımızın adına sıbyan mektebi, medrese denilen yasal olmayan kuruluşlara yönlendirilmesine yönelik kararlar alınmaktadır.
Eğitimimizin temel ilkeleri doğrudan Bakanlık eliyle kararlı biçimde yok edilmektedir. Artık okullarımız, öğretim programları, mekânları, kasıtlı olarak yönetici yapılan kişiler eliyle inançlara karşı tarafsız olma özelliğini yitirmiştir. Cumhuriyetin yurttaşlarımızı birleştirme ve bütünleştirmede en temel ilkesi olan laiklik ilkesi, kamu hizmeti ve yükümlülüğü olan zorunlu eğitimden uzaklaştırılmaktadır.
Laik devletin yurttaşlarına karşı sorumluluğu inanç özgürlüğü açısından herkese eşit uzaklıkta olmasıdır. Bunu sağlamayan devlet, Anayasanın en temel ilkesini eşitlik ilkesini ayaklar altına alan devlettir. Cumhuriyet “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanıyamaz.” Oysa Milli Eğitim Bakanlığı, kendini ruhban sınıfı yerine koyarak, Papalık makamı gibi davranarak insanların inançları adına kararlar alabilmektedir.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi üzerinden çocuklarımızı okula kayıt yapan bir ülkeyiz. Buna rağmen 1,5 milyon çocuk zorunlu eğitimin dışında kalabilmektedir.
Zorunlu eğitimin her kademesinde çocuklarımız okulu terk ederken onların nerede olduğunu dert etmeyen bir Milli Eğitim Bakanlığı var.
Ne var ki ancak başlarına bir şey geldiğinde gerçeği öğrenebilmekteyiz.
Eğer tarikat ve cemaatler ayrıcalıklı kılınmasaydı, 6 yaşındaki bir kız çocuğu evlendirilmek zorunda kalmayacaktı!
Eğer bu yapılar ayrıcalıklı hale getirilmesiydi Şanlıurfa'da bir medresede ölü bulunan 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak, aramızda olacaktı.
Eğer MESEM olmasaydı, 16 yaşındaki Eren Dağ, 17 yaşındaki Alperen Eren Ural göz göre göre ölmeyecekti!
Cemaat ve tarikatlara, sermayenin sömürü düzenine teslim edilen eğitim sistemi, çocuklarımızın hayatına mal olmaktadır!
Ekonomi çökmüş, halk açlık sınırında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Emekçiler sefalet içinde, emekliler aç, gençler işsiz, kadınlar güvencesizdir. İktidarın liyakatsiz, yandaş kayıran düzeni, halkı açlığa ve çaresizliğe sürüklemektedir.
Bolu Kartalkaya’da yaşanan facia, insan hayatının ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha göstermiştir. Önlenebilir bir felaketin sorumluları hesap vermemekte, her zamanki gibi suçu halkın üzerine yıkmaktadırlar.
Buradan soruyoruz: Kaç çocuğumuz, yurttaşımız yitip gidecek?
Kaç kişi daha kar uğruna, o kardan dağıtılan komisyonlar, rüşvetler uğruna göz göre göre feda edilecek?
Ama biz buradayız! Cumhuriyet’in yurttaşları, eğitim emekçileri olarak susmayacağız! Cumhuriyet, yalnızca geçmişin mirası değil, geleceğimizin de güvencesidir! Ve biz, Cumhuriyet’i, cumhuriyetçilikle buluşturarak yeniden kuracağız!
Özgürlüğü, eşitliği çoğaltamayan, ayrıcalıkları, keyfilikleri kaldıramayan, yurttaşlarını her koşul da koruyamayan cumhuriyetin sadece adı cumhuriyettir. O nedenle birinci ilkemiz cumhuriyetçiliktir. Birliğin yolu, birlikte yaşamanın yolu özgürlük ve eşitliktir. Cumhuriyetçi devlet, yönetim, yurttaşlarının haklarının hizmetinde olan devlettir, yönetimdir.
Despotik idarinin temeli korku, cumhuriyetçi idarenin temeli erdemdir.
Cumhuriyet, saray iradesiyle değil halkın iradesiyle var olur.
Cumhuriyet, bir avuç yandaşın değil, milyonların hakkıdır!
Cumhuriyet, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin teminatıdır!
Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’i ilan ettiğinde halkı, hanedana tebaa olmaktan çıkarıp yurttaş yapmıştır!
Bugün Cumhuriyet’e sahip çıkmak, insan onurunu, emeği, adaleti ve laikliği savunmaktır!
Buradan tüm emek ve eğitim mücadelesinin neferlerine sesleniyoruz:
Haksızlığa, hukuksuzluğa, iş güvencesizliğine, sefalet ücretine, sendikasızlaştırmaya, eğitimde gericiliğe, okulların tarikat ve cemaatlere teslim edilmesine karşı direneceğiz!
Cumhuriyet’in ve Atatürk Devrimlerinin ışığında, bu karanlığı parçalayacağız!
Bizim için Atatürk’ün dediği gibi: "Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." Biz de umudumuzu yitirmeyeceğiz!
Cumhuriyet’i zayıflatmaya çalışanlara karşı
Cumhuriyet’i tehdit edenlere karşı
Cumhuriyet’in temel değerlerini aşındıranlara karşı
Cumhuriyet’in kazanımlarını yok sayanlara karşı
Cumhuriyet’in ilkelerini çiğneyenlere karşı
Cumhuriyet’in ışığını söndürmek isteyenlere karşı
Cumhuriyet’i yeniden kuracağız!
Buradan halkımıza çağrımızdır: Gelin, sesimize ses, gücümüze güç katın! Cumhuriyet için, emeğin onuru için, laik eğitim için, hak, hukuk, adalet için, bağımsız ve eşit bir Türkiye için omuz omuza mücadele edelim!
Amacımız, Cumhuriyet’in temel niteliklerini korumak, Cumhuriyet’i Cumhuriyetçi kılmak, demokrasimizi güçlendirmek, geleceği kazanmaktır!
Cumhuriyet demek, ilelebet özgürlük ve eşitlik demektir!
Cumhuriyet demek, ilelebet ulusun birliği, vatanın bölünmezliği demektir!
Cumhuriyet demek, ilelebet tam bağımsızlık demektir!
Cumhuriyet demek, ilelebet hurafeden, dogmadan arınmak, bilimin rehberliğinde geleceği kazanmak demektir!
Cumhuriyet demek, ilelebet onurlu yaşam, fazilet demektir!
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın emek!
Yaşasın laik ve bilimsel eğitim!