EĞİTİM/ÖĞRETİM

Deprem Bölgesinde Eğitimde Yaşanan Sorunlar Çözüm Bekliyor

Eğitim Sen "Deprem kuşağında yer alan ülkemiz sık sık deprem ve diğer doğal afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. " açıklamasında bulundu.

Doğal afetler artık bir gerçeklik olarak hayatımızda yer almasına rağmen gerekli tedbirler alınmadığı için her doğal afet bir felakete dönüşmektedir. Öyle ki 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen ve 11 ili doğrudan etkileyen depremler büyük bir yıkıma sebep olmuş, deprem bölgesinde yaşayanlar en temel haklarını bile kullanamaz duruma gelmiştir. Deprem Eğitim sistemini de derinden etkilemiş ve eğitimde birçok yeni sorunu beraberinde getirirken var olan sorunları derinleştirmiştir.

Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar devam etmekle beraber acil çözüm beklemektedir. Depremlerin, 11 ilde okul çağındaki 4 milyon çocuk ve 220 binin üzerinde eğitim emekçisini etkilediği bilinmektedir. Bu çocukların 350 binini göçmen-sığınmacı çocuklar oluşturmaktadır.

2024-2025 eğitim öğretim yılının başladığı ilk günlerde MYK üyelerimiz ve şube yöneticilerimiz deprem bölgesinde bulunan Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay ve Malatya illerine ziyaretler yaparak okullarda ve konteyner kentlerde eğitim emekçileri ve kentlerdeki eğitimin bileşenleri ile bir araya gelerek, eğitimde yaşanan sorunlara yönelik gözlem ve incelemelerde bulunmuştur.

Deprem bölgelerinde yaşanan yıkımın üzerinden 20 ay geçmesine rağmen, okullarda başta bina ve fiziksel altyapı eksiklikleri olmak üzere, temizlik, içilebilir suya erişim hem eğitim emekçileri hem de öğrenciler için başlıca sorunu oluşturmaktadır. Ayrıca barınma ve ulaşım gibi en temel ihtiyaçlar hala en önemli sorun alanlarından olmaya devam etmektedir.

EĞİTİM ALTYAPISI YETERSİZ;

  • Okulların fiziksel altyapısı, öğrencilerin güvenli bir ortamda eğitim almalarını sağlayacak nitelikte değildir. Eğitim binalarının yetersizliği, geçici konteyner sınıflarla çözülmeye çalışılsa da uzun vadede bu durum öğrencilerin eğitiminin aksamasına ve eğitimin niteliğinin düşmesine neden olmaktadır.
  • Depremden en fazla etkilenen illerden biri olan Hatay’da bulunan eğitim binalarının üçte biri hasar görmüş, toplamda 1604 eğitim binasından 210’u yıkılmıştır. Ayrıca, 180 okul orta hasarlı olup, bunların 141’i için güçlendirme kararı alınmış ve 71’inde çalışmaların tamamlandığı iddia edilmektedir. Kent genelinde 422 okulda bakım ve onarım çalışmaları tamamlandığı ve depremden sonra 100 yeni okul inşa edildiği ifade edilmektedir. Buna rağmen, hâlâ birçok öğrenci konteynır okullarda eğitim görmektedir. Hatay’da okulların üçte ikisine yakını bu şekildedir. 121 okul binasının inşaatı devam etmektedir ve 34 yeni okul yapımı planlanmaktadır. Hâlihazırda ki okulların çoğunda ikili eğitim yapılmakta olup, sınıf mevcutları 40 öğrenciye dayanmış, ikili eğitim yapan okullara çözüm olarak gösterilen giriş saatlerinin çok erken çıkış saatlerinin geç olması öğrencileri çeşitli risk ve tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır. Depremden sonra okullarda yapılan güçlendirme çalışmaları ve yeni okul inşaatları olumlu bir adım olarak görünse de sürecin yavaş ilerlemesi öğrencilerin eğitim hakkına erişimini zorlaştırmaktadır. Örneğin, 9 Eylül 2024 itibarıyla yeni eğitim öğretim dönemine hazırlıklar tamamlanmış, eğitim öğretim yılının açılışı ile birlikte 400 binden fazla öğrencinin yeni binalarda eğitim göreceği iddia edilmiş olsa da gerçekte birçok bina henüz tamamlanmamıştır.
  • Malatya ilinde de durum farklı değildir. Deprem sonrası hasarlı olduğu için yıkım kararı alınan birçok binanın yıkım işleminin hala gerçekleştirilmediği, öğretmenlerin bir bölümünün hala konteyner kentlerde yaşamını sürdürdüğü ve öğretmenlerin barınma sorununun devam ettiği, şu ana kadar sadece 13 okulun tamamlandığı, bunların da depremden önce başlanan projeler olduğu görülmüştür. Okullarda temizlik personelinin bulunmayışından kaynaklı ciddi bir hijyen sorununun yaşandığı tespit edilmiştir. Buna bağlı olarak önümüzdeki süreçte ciddi sağlık sorunları ve salgınların yaşanması kaçınılmazdır. Tüm ülkede olduğu gibi burada da okullarda sağlıklı içme suyuna erişim ve sağlıklı beslenme öğrenci ve öğretmenler açısından büyük bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Tüm bu eksikliklerin yanında, deprem bölgesi olmalarından kaynaklı hizmet puanını alamamaları ve ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmaması eğitim emekçilerinin mağduriyetini arttırmaktadır.
  • 11.121 öğretmen ve 160.177 öğrenci ile yeni eğitim ve öğretim yılına başlanılan Adıyaman’da ise hasarlı ve yıkılan binaların yerine henüz yenileri yapılmadığı için birçok okulda ikili eğitim yapılmaktadır. Adıyaman İl Milli Eğitim müdürlüğü 28 okul binasının inşaatının tamamlanıp eğitim öğretime açıldığını belirtse de sadece 5 okulun eksik altyapı sorunları ile açıldığı tespit edilmiştir. Okul binalarının yetersizliğinden dolayı iki, üç hatta dört okulun aynı binada eğitime başladığı, 42 metrekarelik konteyner sınıflarda 40’tan fazla öğrenci ile eğitim yapıldığı, okullarda elektrik, internet, su ve kanalizasyon sorunlarının olduğu gözlemlenmiştir. Tasarruf tedbirleri kapsamında getirilen kısıtlamalar ve sınıf birleştirme vb. durumlardan dolayı çok sayıda öğretmen de norm fazlası olmuş durumdadır. Öte yandan taşımalı eğitimin kaldırılması özellikle kırsalda yaşayan öğrencilerin okula erişimlerini ve eğitim hakkından yararlanmalarını çok daha fazla zorlaştırmaktadır. Ayrıca, bölgede, birçok ailenin geçimini sağlamak için tarım bölgelerine gezici mevsimlik işçi olarak göç etmek zorunda kalmaları, çocukların gittikleri yerlerde eğitim hakkından mahrum kalmalarına, geri döndüklerinde ise eğitimlerinden geri kalmalarına sebep olmaktadır.
  • Diğer iller gibi Kahramanmaraş’ta da depremin yıkıcı etkileri her alanda hissedilmektedir. Büyük bir şantiyeye dönüştürülen kentte, eğitim, sağlık başta olmak üzere birçok kamu hizmeti büyük sorunlarla sürdürülmeye çalışılmaktadır. Tamamlanan ve eğitime açılan herhangi yeni bir okul binası olmadığı gibi konteyner kentlerdeki okullar, temizlik, altyapı ve ulaşım sorunu gibi birçok sorunla yeni eğitim öğretim yılına başlamıştır. Birçok kişi okul binalarının güvenliğine ilişkin endişelerini ve yetkililer tarafından gerçekleştirilen denetimlere güvenmediklerini dile getirmiştir. Hem öğrenciler hem de öğretmenler, gözle görülür hasarlara rağmen güvenli ilan edilen binalara geri dönerken kendilerini güvende hissetmemektedir. Deprem bölgesinde şehir merkezlerinde toplu taşımanın neredeyse olmaması ve taşımalı eğitimdeki sıkıntılar okullara ulaşımı hem eğitim emekçileri hem de öğrenciler için çok daha zor bir hale getirmiştir.

UYGUN BARINMA ALANLARINA ERİŞİM HALA EN ACİL İHTİYAÇ;

  • Depremden 20 ay sonra bile kalıcı konutların inşa edilememesi, büyük bir sosyal sorun yaratmıştır. Bu süreçte, deprem bölgesinde barınma sorunları giderek derinleşmiştir. Kalıcı konutların hala tamamlanmamış olması nedeniyle konteynır kentlerde yaşam devam etmektedir.
  • Konteynır kentlerdeki altyapı sorunları, deprem sonrası yaşamın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için önemli bir engel teşkil etmektedir. Elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinde yaşanan yetersizlikler, konteynır kentlerde yaşayan insanların yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürmektedir.
  • Öte yandan, hijyen sorunları konteynır kentlerdeki başlıca problemler arasında yer almaktadır. Temiz suya erişim, atık yönetimi ve hijyen koşullarının sağlanamaması, halk sağlığını tehlikeye atmakta ve salgın hastalıkların ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Kentler, yıkımın etkisi ve yarattığı sonuçlar ile sürekli bir toz tabakası ve asbest riski altındadır.
  • Okullarda yardımcı personel görevlendirmelerinin İUP kapsamında gerçekleştirilecek olması zaten hijyen sıkıntısı yaşayan bölgedeki okulları adeta bir salgın hastalık yuvası haline gelmekle karşıya bırakmaktadır.
  • Okulların yeniden açılması ile eğitim emekçileri işlerine geri dönerken, kendileri ve aileleri için uygun barınma koşullarına erişim hala en acil ihtiyaç olarak belirtilmiştir. 

PSİKOSOSYAL DESTEK ÇALIŞMALARI YETERSİZ;

  • Psikososyal desteğe erişim, travma ve yas yaşayan hem öğrenciler hem de öğretmenler için orta ve uzun vadede önemli bir ihtiyaçtır. Deprem sonrası öğrenciler, ağır travmalar yaşamış ve bu travmaların eğitime olan etkisi büyük olmuştur. Öğrencilerin psikososyal destekten yoksun kalmaları, öğrenme süreçlerine katılmalarını zorlaştırmakta, okul terklerini arttırmaktadır. Psikososyal destek yetersizliği, öğrenci başarısında ciddi düşüşlere yol açmaktadır.
  • Depremden etkilenen bölgelerde görev yapan eğitim emekçileri de büyük travmalar ve zorluklar yaşamaktadır. Aile bireyleri ve yakınlarının kayıpları, konut kayıpları, psikolojik travmalar ve iş yükünün artması, eğitim emekçilerinin motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, eğitim emekçilerinin deprem sonrası süreçte yeterli psikososyal destek alamadıkları görülmektedir.
  • Deprem, hâlihazırda var olan eğitimdeki eşitsizlikleri daha da derinleştirmiştir. En temel haklardan bile mahrum olmak, maddi imkânsızlıklar, öğrencilerin eğitim materyallerine ve dijital altyapıya erişimlerini zorlaştırmıştır. Depremden etkilenen bölgelerde internet ve dijital cihazlara erişimin sınırlı olması nedeniyle eşitlik ve ayrımcılıkla ilgili endişeler dile getirilmiştir.

SONUÇ

Deprem bölgesinde eğitim ve barınma sorunlarının acilen çözülmesi gerekmektedir. Özellikle kalıcı konut inşaatlarının hızlandırılması ve okulların tamamlanarak öğrencilerin güvenli eğitim alabileceği binalara kavuşması önemlidir. Okullardaki altyapı sorunlarının çözülmesi ve hijyen koşullarının iyileştirilmesi, eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin sağlığını korumak adına öncelik olmalıdır. Deprem bölgelerinde öğrencilere yönelik psikososyal destek programları yaygınlaştırılmalı ve uzman psikologlar okullarda sürekli hizmet vermelidir. Psikolojik danışman ve Rehberlik öğretmenlerinin sayısı artırılmalı, sınıf içi destekleyici programlar hayata geçirilmelidir. Eğitime eşit erişim sağlanması için bölgesel farklılıklar gözetilerek özel projeler geliştirilmelidir. İhtiyaç sahibi öğrencilere tablet, bilgisayar ve internet erişimi gibi kaynaklar sağlanmalıdır. Tüm okullarda en az bir öğün sıcak yemek ve içilebilir temiz su verilmelidir.  Deprem bölgelerinde görev yapan eğitim emekçilerine yönelik maddi ve manevi destek artırılmalıdır. Psikososyal destek programları, öğretmenler için de uygulanmalı, çalışma koşulları iyileştirilmelidir.

Eğitim-Sen
{ "vars": { "account": "G-DWD9KP42D3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }