EĞİTİM/ÖĞRETİM

Eğitimdeki Çöküşü Gizlemek Mümkün Değildir! MEB Bütçesi Gerçeklerin Üzerini Örtmeye Çalışıyor!

Eğitim Sen; "Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 2025 MEB bütçesi ile ilgili olarak TBMM Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda dün bir sunum gerçekleştirmiştir. Bakan Tekin’in 2025 yılı bütçe sunuşu, her şeyden önce eğitimdeki yapısal sorunları çözmekten uzak, tamamen kamuoyunu yanıltma amaçlıdır." açıklamasında bulundu

Eğitime erişimde yaşanan sorunlar, okulların temizlik başta olmak üzere en temel ihtiyaçları, eğitim emekçilerinin mesleki ve ekonomik sorunları ve kamusal eğitimin güçlendirilmesi gibi hayati konular, Bakanlığın gündeminde yine yer bulmamıştır.

2024 yılı itibarıyla Türkiye’de zorunlu eğitim çağında olup eğitim dışında kalan çocuk sayısı 612.814’e ulaşmıştır. Bu sayı, son üç yılın en yüksek seviyesidir ve bir önceki yıla göre %38,4’lük bir artışı ifade etmektedir. 2024/25 eğitim öğretim yılı başından itibaren okullarda yaşanan temizlik ve hijyen sorunu hala çözülebilmiş değildir. Türkiye’nin dört bir yanındaki okullar, hijyen ve temizlikten yoksun halde eğitim vermeye çalışırken, Bakanlık hâlâ göz boyama peşindedir. Bakan beyin sunumunda bu sorunların çözümüne yönelik tek bir cümle kurulmamıştır.

Bakan Tekin, bütçe sunuşunda eğitime ayrılan kaynağın arttığını övünerek vurgulasa da bu artışın büyük bir kısmı zorunlu harcamalara gitmekte, eğitim yatırımlarına ayrılan pay ihtiyacın çok gerisinde kalmaktadır. Örneğin 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken, 2025 bütçesinde bu oran sadece 9,73 olarak belirlenmiştir.

Bakan beyin taşımalı eğitim uygulamasından yararlanan öğrenci sayısı üzerinden kurduğu cümleler kamuoyunu yanıltma amaçlıdır. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında uygulanmaya başlanan tasarruf tedbirleri ile yaklaşık yüzde 30 oranında öğrenci taşımalı eğitim kapsamından çıkarılmış, bazı bölgelerde servisler tamamen kaldırılmıştır. Zaten sorunlu bir uygulama olun taşımalı eğitimin sınırlandırılması, özellikle kırsal bölgelerdeki çocukları eğitimden koparmıştır. Bu durum, özellikle kız çocuklarının eğitime erişimini adeta baltalamaktadır. Bakan beyin öve öve bitiremediği ücretsiz ders kitapları ise içeriği itibarıyla yetersiz ve eğitimin niteliğini düşüren unsurlar barındırmaktadır. Bu sorunlar, Bakanlığın bilinçli bir tercihi olarak çözümsüz bırakılmıştır.

2025 bütçesinde öğretmenlerin mali ve özlük haklarına dair tek bir vurgunun bile olmaması düşündürücüdür. Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun ayrıştırıcı ve huzursuzluk yaratan etkileri, güvencesiz ve düşük ücretli çalışma koşulları altında ezilen öğretmenlerin sorunları hiçe sayılmıştır. Ataması yapılmayan öğretmenler yok sayılmaya devam ederken, dün açıklanan mülakat sonuçları sonucunda atama bekleyen binlerce arkadaşımız mülakat mağduru olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı haksız ve adaletsiz uygulamalarıyla yeni mağduriyetler üretmeyi sürdürmektedir.

MEB bütçesi, devlet okullarının temel ihtiyaçlarını görmezden gelirken, MEB’in önceliği yine dini eğitim olarak öne çıkmaktadır. Öğretmen açığı, alt yapı eksiklikleri, kalabalık sınıflar ve temizliğe dair kronik sorunlar acil çözüm beklerken, dini eğitim kurumlarının ihtiyaçlarının daha fazla önemsenmesi dikkat çekicidir. 2020 yılında Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne ayrılan bütçe 10,1 milyar TL iken, 2021’de 11,9 milyar lira, 2022 yılında ise neredeyse iki katına çıkarak 20,6 milyar lira olmuştur. 2023 yılında Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün harcaması 41,7 milyar TL’ye ulaşırken, 2024 yılında belirlenen 79,7 milyar liranın büyük bölümü yılın ilk on ayında harcanmıştır. Söz konusu artış eğiliminin 2025’te artarak devam edeceği anlaşılmaktadır.

EĞİTİME YETERLİ BÜTÇE, OKULLARA İHTİYACI KADAR ÖDENEK AYRILMALIDIR

Eğitimde nitelikli bir hizmet sunabilmek için, okulların fiziksel altyapılarından öğretim materyallerine, teknolojik donanımdan öğretmenlerin gelişimine kadar pek çok alanda yeterli finansal desteğe ihtiyaç vardır. Bu desteğin sağlanmaması, eğitimin kamusal, bilimsel ve laik niteliğini zayıflatırken, eğitimde ticarileştirme ve özelleştirme uygulamalarının önünü açmaktadır.

Eğitimde yaşanan eşitsizliklerin önüne geçmek ve her öğrencinin nitelikli bir eğitim alabilmesini sağlamak için devletin eğitime ayırdığı bütçeyi en az iki kat artırması gerekmektedir. Eğitimde yaşanan eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve tüm öğrencilere eşit olanaklar sunmak için eğitime yeterli bütçe okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırılmasını talep ediyoruz.

EĞİTİM SEN’İN 2025 MEB BÜTÇESİNE YÖNELİK TEMEL TALEPLERİ: 

    2025 yılı için öngörülen MEB bütçesi ile eğitim sisteminde yapısal hale gelen fiziki alt yapı, öğretmen, idari ve akademik personel açıkları, araç gereç gereksinimi ve benzeri sorunların ve ihtiyaçların karşılanabilmesi mümkün değildir. MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı iki kattan fazla arttırılmalı ve OECD ortalamasına çıkarılmalıdır.
    MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalıdır.
    Eğitim kurumlarının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe sistemi oluşturulmalı, bütün okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
    Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına son verilmeli, özel okullara aktarılan kaynaklar, destek ve teşvikler devlet okulları için harcanmalıdır.
    Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nda farklı kariyer basamaklarına yönelik ekonomik iyileştirmeler bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde yansıtılmalı, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmelidir.
    Okul öncesi eğitim başta olmak üzere, eğitimin bütün kademelerinde öğrencilere en az bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir.
    Eğitim yatırımları arttırılmalı, tüm kamu emekçilerinin çocukları için ücretsiz okul öncesi kurumlar ve kreşler için bütçeden pay ayrılmalıdır.
    Bütün eğitim ve bilim emekçilerine güncel veriler üzerinden kira ve yol yardımı yapılmalıdır.
    Ek dersler başta olmak üzere, tüm ek ödemeler en az iki kat artırılarak temel ücrete dâhil edilmeli ve emekli maaşlarına mutlaka yansıtılmalıdır.
    2025 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, sosyal yardımlara günün koşullarına uygun ve ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.
    Öğretmen ve yardımcı hizmetli açıkları kapatılmalı, ataması yapılmayan öğretmenler öğretmenin tamamı kadrolu olarak atanmalı, okullara acilen 120 bin yardımcı hizmetli istihdam edilerek, geçici istihdam uygulamalarına son verilmelidir.
    Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine en az bir maaş tutarında, dönem başlarında olmak üzere yılda iki kez ödenmelidir.
    Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.

Eğitim Sen

{ "vars": { "account": "G-DWD9KP42D3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }