GÜNDEM

Hazine Ve Maliye Bakanlığının 2025 Yılı Bütçesi TBMM Plan Ve Bütçe Komisyonunda

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.

Komisyon, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.

Küresel ekonomik görünüme değinen Şimşek, gelecek dönemde küresel büyüme, ticaret ve finansal koşulların Türkiye için daha destekleyici olmasının beklendiğini söyledi.

Uyguladıkları programla dış kırılganlıkların azaltılması ve makro finansal istikrarın güçlendirilmesinde önemli mesafe katettiklerinin altını çizen Şimşek, "Aldığımız tedbirlerle, yıllık cari işlemler açığını eylülde 9,7 milyar dolara ve milli gelire oranını yüzde 0,8'e düşürdük. Bu gelişmede, ağırlıklı olarak para politikasının etkisiyle normalleşen altın ithalatı, enerji fiyatlarındaki gerileme, mal ve hizmet gelirlerindeki artış ve iç talepteki yavaşlama etkili oldu. Program döneminde, ilave rezerv birikimini sağlamak ve dış borç sürdürülebilirliğini güçlendirmek için cari açığın milli gelire oranını yüzde 2'nin altında tutmayı hedefliyoruz. Politikalarımızı bu doğrultuda oluşturuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Dış finansmana erişim iyileşti"

Bakan Şimşek, dış finansmana erişimin iyileştiğini dile getirerek, "Türk lirasına talep artıyor, rezervler ve makro finansal istikrar güçleniyor. Cari açıktaki düşüş, dış finansmana erişimin iyileşmesi ve Türk lirasına artan güven sonucunda, önemli ölçüde rezerv birikimi sağladık." diye konuştu.

Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğinin eşik seviyeye ulaştığını belirten Şimşek, 2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerin 59 milyar dolar, swap hariç net rezervlerinse 106 milyar dolar arttığını söyledi. Bu artışın yaklaşık yüzde 75'inin yurt içi portföy tercihlerinden kaynaklandığına işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:

"Yabancı para mevduatların toplam içindeki payı, 2023 yılı Mayıs ayında yüzde 63,7'den yüzde 43,8'e geriledi. Makro finansal istikrarı pekiştirmek ve dezenflasyon sürecini hızlandırmak için Kur Korumalı Mevduattan (KKM) çıkıyoruz. Rezerv birikiminin diğer kaynağı ise dış finansmana erişimdeki artıştır. 2023'ün ilk 5 ayında dış borç çevirme oranı reel sektörde yüzde 73, bankacılık sektöründe yüzde 97 iken; son 6 ayda bu oranlar sırasıyla yüzde 130'a ve yüzde 154'e yükseldi. Dış finansman maliyeti program sayesinde oldukça azaldı. ABD Hazinesi benzer vadeli tahvil getirisi üzerine ilave prim farkı, yani spread, gelişmekte olan ülkelerde 2023 yılı Mayıs ayına göre 66 baz puan, ülkemizde ise 434 puan geriledi."

- "Risk primi 260 puanın altına geriledi"

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, makro finansal istikrarın güçlenmesiyle ülkenin risk priminin düştüğünü, kredi notunun arttığını dile getirerek, 2023 yılı Mayıs ayında 700 baz puana yükselen risk priminin 260 puanın altına gerilediğini kaydetti. Türkiye'nin risk primindeki iyileşmeyle gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştığını vurgulayan Şimşek, "Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama risk primindeki düşüş 47 baz puanken, ülke risk primimiz 445 puan azaldı. 2024'te üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz." ifadelerini kullandı.

"Yüksek enflasyon, karşı karşıya olduğumuz en önemli makro dengesizliktir." diyen Şimşek, uyguladıkları programın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu, bunun da uzun soluklu çaba gerektirdiğini söyledi.

Bu nedenle programın ilk yılını dezenflasyona geçiş dönemi olarak planladıklarını, yüksek enflasyonun öngördükleri gibi mayısta zirveye ulaştığını anlatan Şimşek, şunları kaydetti:

"Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor. Son 5 ayda yıllık enflasyon 26,9 puan azalarak yüzde 48,6'ya geriledi. Para politikasına hassasiyeti yüksek olan temel mallarda enflasyon düşüşü daha belirginken, dünyada olduğu gibi bizde de hizmetlerde atalet yüksek seyrediyor. Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubundaki yıllık artışlar ve kiralardaki yüzde 25'lik tavan uygulamasının kalkması enflasyondaki düşüşü sınırladı. Enflasyondaki katılıkların giderilmesi zamana yayılsa da ekim ayında tüm kesimler için 12 ay sonrası enflasyon beklentilerinin son 2,5 yılın en düşük seviyesine gerilemesi bu konudaki olumlu gidişata işaret ediyor."

Şimşek, gelecek dönemde dezenflasyonda 3 temel hususun belirleyici olmasını beklediklerine işaret ederek, bunları; para politikasının enflasyona gecikmeli etkisinin zamanla daha net görülmesi, 2025'te bütçe açığının milli gelire oranının azalmasının negatif mali etki yaratması ile bütçe imkanlarının elverdiği ölçüde yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefiyle uyumlu olması olarak sıraladı.

- "Dezenflasyon sürecinde büyüme ılımlı ve daha dengeli seyrediyor"

Bakan Şimşek, dezenflasyon sürecinde büyümenin ılımlı ve daha dengeli seyrettiğini belirterek, 2023'te yüzde 5,1 olan büyümenin, makro finansal istikrarı güçlendirmeye yönelik atılan adımların etkisiyle bu yıl yüzde 3,5 olmasını beklediklerini söyledi. Büyümedeki dengelenmenin öngörüleri doğrultusunda devam ettiğini ifade eden Şimşek, jeopolitik gelişmelerin ve en büyük ticaret ortağı Almanya'daki zayıf talebin 2024'te ihracatın büyümeye katkısını sınırladığını dile getirdi.

Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Enflasyondaki düşüş ve destekleyici küresel koşullarla birlikte gelecek yılın ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede göreli bir toparlanma öngörüyoruz. Sürdürülebilir yüksek büyüme, programımızın temel amacı olan fiyat istikrarı ile mümkündür. Dezenflasyon sürecinde büyüme kısa vadede geçici olarak yavaşlayabilir ancak ülkemizin geçmiş dönem tecrübeleri, büyüme ve dezenflasyon arasında orta vadede ters yönlü bir ilişki bulunmadığını göstermektedir. Fiyat istikrarı, sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşuludur."

Uygulamakta oldukları programın kazanımlarını kalıcı hale getirmenin, ancak yapısal reformlarla mümkün olduğuna işaret eden Şimşek, Orta Vadeli Program'ın yapısal reformlara ilişkin detaylı yol haritası içerdiğini kaydetti.

- "Mali disiplini güçlendirdik"

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, aynı zamanda gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de desteklediklerini anlatarak, mali disiplini güçlendirdiklerini belirtti. 2023'te aldıkları tedbirlerle bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 5,2 ile sınırladıklarına işaret eden Şimşek, bu sene yüzde 4,9'a gerilemesi öngörülen bu oranı, 2025'te yüzde 3,1'e indirmeyi hedeflediklerini vurguladı. Şimşek, böylece negatif mali etki üzerinden dezenflasyonu destekleyeceklerini dile getirdi.

Bütçe giderlerinin milli gelire oranını, ağırlıklı olarak deprem harcamalarındaki düşüş kaynaklı, 1,5 puan azaltacaklarına işaret eden Şimşek, bu sene olduğu gibi deprem dışındaki alanlarda harcama disiplininin devam edeceğini söyledi.

Şimşek, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni uygulamaya aldıklarını da anımsatarak, "Muhasebat Genel Müdürlüğümüz tasarruf tedbirleri kapsamında bakanlıklar, valilikler, üniversiteler, belediyeler ile diğer kurumlar olmak üzere 145 kamu kurum ve kuruluşunda denetim yaptı. Kanun gereği denetim raporlarını Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kamu idareleriyle paylaşacağız. Genelge sonrası dönemde hizmet alımı suretiyle kullanılan taşıtlardan, sözleşmesi sona erenleri yüzde 15 oranında azalttık." diye konuştu.

Gelir politikalarında hedeflerinin vergi adaletini daha da güçlendirmek ve dolaysız vergilerin payını artırmak olduğunu söyleyen Şimşek, bu kapsamda Haziran 2023'ten bu yana önemli adımlar attıklarını vurguladı ve bu süreçte yaptıkları düzenlemeleri anımsattı.

Bakan Şimşek, dolaysız vergilerin payını artıracak adımlarla vergide adaleti güçlendirdiklerini, vergilemede etkinliği artıracak düzenlemeler de yaptıklarını ifade ederek, ağustos ayında yapılan hasılat tespitine ilişkin düzenlemenin, kayıt dışılıkla mücadelede çok etkin bir araç olacağını kaydetti. Şimşek, "Türkiye'de vergi yükünün yüksek olduğu" algısının, gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Toplam vergi yükü sıralamasında yüzde 20,8 ile 38 OECD ülkesi arasında en düşük vergi yüküne sahip 3'üncü ülkeyiz. Vergi yükü ortalaması OECD'de yüzde 34, AB'de ise yüzde 41,2 seviyesindedir." diye konuştu.

"Dolaylı vergi yükünün çok yüksek olduğu" yönündeki kanaatin de doğru olmadığını ifade eden Şimşek, vergi sistemindeki temel sorunun, dolaysız vergilerin yeterli düzeyde bulunmaması olduğunu kaydetti.

Mehmet Şimşek, Türkiye'de dolaylı vergilerin milli gelir içerisindeki payı yüzde 9,1 iken, OECD ortalamasının yüzde 10,5, AB ortalamasının ise yüzde 13,6 olduğuna işaret ederek, "Ülkemizde genel KDV oranı yüzde 20'dir. Bu oran ile AB ülkeleri içerisinde en düşük vergi oranına sahip 6'ncı ülkeyiz. Temel gıda, eğitim, sağlık, giyim ve sosyal konut gibi birçok alanda uygulamadaki indirimli KDV oranı ile efektif KDV oranımız yaklaşık yüzde 15'tir. Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin milli gelire oranı yüzde 5,8’dir. Bu oran ile OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz." değerlendirmelerinde bulundu.

- "Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede kararlıyız"

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, kayıt dışı ekonomiyle mücadelede kararlı olduklarını vurgulayarak, kayıt dışı faaliyetlerin yarattığı haksız rekabeti gidermek ve devletin gelir kaybını azaltmak için gereken tedbirleri aldıklarını, bu kapsamda cezaları artırdıklarını anlattı. Şimşek, kayıt dışı ile mücadelede aldıkları tedbirleri şöyle sıraladı:

"Kira sözleşmelerinin e-Devlet Kapısı üzerinden hazırlanmasına imkan sağladık. Akaryakıt satışlarında plaka bilgilerinin otomatik tanımlanmasına imkan sağlayan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemini geliştirdik. 1 Ocak 2025'te uygulamaya başlayacağız. İnşaat demiri izleme sistemini devreye aldık. 1 Temmuz itibarıyla EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanımını zorunlu hale getirdik ve bu geçişi sağlamayanlara uygulanan cezaları artırdık. Vergi denetimine gelince, yapay zeka ve büyük veri analitiğini kullanarak denetimlerde etkinliği artırıyoruz. 2024 yılında büyük mükellef incelemeleri başta olmak üzere, lüks araç ve diğer lüks tüketim incelemeleri, lüks yat ve tekne satışları, araç kiralama faaliyetleri, ikinci el araç ve gayrimenkul ticareti, kira denetimleri, kuyum sektörü ve altın ticareti, alkol, tütün ve akaryakıt sektörleri, sosyal medya kazançları, banka ve kredi kartıyla ödeme almayan işletmeler, IBAN ile kayıt dışı bırakılan kazançlar, kar payı transferleri, gelir beyanı olmayan yüksek tutarlı kredi kartı harcamaları, sahte belge düzenleme ve kullanımı gibi birçok alanda yaygın ve yoğun denetimler gerçekleştirdik."

Şimşek, deprem nedeniyle artan bütçe açığına rağmen kamu borçluluğunun düşük seyrettiğini de bildirdi. Bu yılın ikinci çeyreği itibarıyla AB tanımlı kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 26,1'e gerileyerek, serinin açıklanmaya başladığı tarihten itibaren en düşük seviyeye ulaştığını ifade eden Şimşek, bütçe disiplinini sürdüreceklerini kaydetti.

Borçlanma politikalarını 4 stratejik ölçüt üzerinden yürüttüklerini söyleyen Şimşek, bunlardan birincisinin kur riskini azaltmak için ağırlıklı olarak TL cinsinden borçlanmak olduğunu bildirdi. Şimşek, TL cinsi borcun stok içindeki payını 2023 yılı sonuna göre 6 puan iyileştirerek yüzde 42'ye çıkardıklarını anlattı. İkincisinin borcun vadesini uzatarak stokun refinansman riskini düşürmek olduğunu bildiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vadesine 1 yıldan az kalan senetlerin stok içindeki payını 6 puan azaltarak yüzde 17 seviyesine düşürdük. Üçüncüsü, faiz riskini azaltmak için değişken faizli borçlanmanın payını sınırlıyoruz. Merkezi yönetim borç stokunun yüzde 70'i sabit faizli borçlardan oluşuyor. Son olarak, güçlü nakit rezervi tutarak, olumsuz piyasa koşullarına karşı likidite ve refinansman riskini yönetiyoruz. 2023'te yüzde 139,5 olarak gerçekleşen iç borç çevirme oranını bu yıl yüzde 132'ye ve 2025'te yüzde 119'a düşürmeyi hedefliyoruz. 2024 yılında yükümlülük yönetimi işlemi dahil, 11,7 milyar dolar anapara öderken 10,5 milyar dolar borçlandık. 2025 yılında 11 milyar dolar dış borç alıp, 13 milyar dolar anapara ödemesi yapacağız."

- "2023'te yasa dışı bahisle ilgili bloke ettiğimiz işlem tutarı 644 milyon TL"

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin gri listeden çıkma sürecini tamamladıklarını da bildirerek, bu süreçte, mevzuat uyumu kapsamında 40 Mali Eylem Görev Gücü FATF tavsiyesinin 39'unda uyumlu konuma gelerek en başarılı üye ülkeler arasında yer aldıklarına dikkati çekti. Şimşek, terörizmin finansmanı ve suç gelirlerinin aklanması mücadelesini, uluslararası standartlara tam uyumlu ve kararlı bir şekilde sürdürdüklerini vurguladı.

Şimşek, bu yıl kripto varlıklara yönelik yapılan yasal düzenlemeyle kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kuruluşunu ve faaliyetlerini izne bağladıklarını anımsattı.

Düzenlemelerle işlemlerin daha güvenli hale getirildiğine işaret eden Şimşek, "Önümüzdeki dönemde suç gelirlerinin aklanmasını önlemek amacıyla yasa dışı bahis ve kumarla mücadelemizi güçlendireceğiz. 2023 yılında yasa dışı bahis ile ilgili bloke ettiğimiz işlem tutarı 644 milyon TL'dir." dedi.

Şimşek, Sayıştay Başkanlığının Hazine ve Maliye Bakanlığı 2023 Yılı Denetim Raporu'na değinerek, kamu mali yönetiminde saydamlık ve hesap verebilirliğin artırılmasında dış denetimi önemsediklerini ifade etti. Bakanlığın, denetim raporlarına hassasiyetle yaklaştığını dile getiren Şimşek, denetim raporunda 10 denetim bulgusuna yer verildiğini anlattı. Şimşek, şunları kaydetti:

"5 bulgunun gereği Bakanlığımız birimlerince yerine getirilmiştir. 3 bulguyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor; yazılım ve mevzuat değişikliği gerektiren bulguların en kısa zamanda yerine getirilmesini sağlayacağız. 2 bulguyla ilgili olarak, Bakanlığımız tarafından yapılan işlemlerin halihazırda mevcut mevzuata uygun olarak yürütüldüğü değerlendirilmekte olup bu hususların çözümüne yönelik Sayıştay Başkanlığı ile görüşmelerimiz devam etmektedir."

- "Bakanlığımızın 2025 yılı toplam bütçe teklifi 6,6 trilyon lira"

Mehmet Şimşek, Bakanlık, Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumunun 2023 Yılı Kesin Hesabı'na ilişkin bilgi verdi.

Hazine ve Maliye Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin Şimşek, teklifte, finansal sistemin geliştirilmesi ve sigortacılık programı, hazine varlıklarının ve yükümlülüklerinin yönetimi programı, kayıt dışı ekonomiyle mücadele programı ile stratejik yönetim ve kaynak tahsisi programının yer aldığını belirtti. Şimşek, "Bakanlığımızın 2025 yılı toplam bütçe teklifi 6,6 trilyon liradır. Faiz hariç tutulduğunda bütçe teklifi 4,65 trilyon lira olmaktadır. Bu teklifin yaklaşık yüzde 1,6'sına tekabül eden 74,4 milyar lira Bakanlığımız hizmetleri için kullanılacaktır. Bakanlığımızın 2025 Yılı Bütçesinin faiz hariç yaklaşık yüzde 98,4'lük kısmı olan 4,57 trilyon lira ise diğer kamu idarelerinin hizmetlerinin finansmanı için ayrılmıştır.

Bu kapsamda üç büyük kalem olan; Sosyal Güvenlik Kurumuna 1,3 trilyon lira, Mahalli idarelere verilen paylara 1,3 trilyon lira, Fon paylarına 392,2 milyar lira aktarılacaktır. Gelir İdaresi Başkanlığının 2025 Yılı Bütçesi için teklif ettiğimiz ödenek tutarı 47,5 milyar liradır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2025 Yılı Bütçesi için teklif ettiğimiz ödenek tutarı 362 milyon liradır. Türkiye İstatistik Kurumunun 2025 Yılı Bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 5,1 milyar liradır."

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmada, sermaye piyasasının gelişimi açısından son dönemde önemli mesafeler kaydedildiğine işaret ederek, yatırımcıların piyasalara ilgisi ve talebinin arttığını söyledi.

Pay senetlerinde 7 milyon, yatırım fonlarında 5,4 milyon yatırımcıyla birlikte, tahvil, bono, Bireysel Emeklilik Sistemi ve benzeri araçlar yoluyla da yaklaşık 36 milyonu aşan vatandaşın doğrudan veya dolaylı olarak sermaye piyasalarının yatırımcısı olduğunu aktaran Gönül, şu ifadeleri kullandı:

"2023'te 54 şirket toplam 79,3 milyar lira halka arz gerçekleştirmiştir. Ülkemiz 2023'te halka arzdan sağlanan fon büyüklüğüne göre dünyada 10'uncu, Avrupa'da ilk sırada yer almıştır. Ekim 2024 sonu itibarıyla halka arzı tamamlanan 31 şirket piyasadan toplam 55,9 milyar lira tutarında fon sağlamıştır. Şirketlerimiz 2023'te 888,7 milyar lira borçlanma aracı ve kira sertifikası ihracı yapmıştır. Ekim 2024 sonu itibarıyla 1 trilyon 606,4 milyar lira borçlanma aracı ve kira sertifikası ihracı gerçekleşmiştir. Girişim sermayesi yatırım fonlarının büyüklüğü 192,3 milyar liraya çıkmış, girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının aktif büyüklüğü de 41,1 milyar lira olmuştur."

Gönül, menkul kıymet yatırım fonları tarafından yönetilen varlık miktarının ekim sonu itibarıyla 3,7 trilyon liraya ulaştığına dikkati çekerek, mevcut durumda Kurul kaydında 692 şirketin bulunduğunu anlattı.

Söz konusu şirketlerden 570'inin borsada işlem gördüğüne işaret eden Gönül, şirketlerin toplam piyasa değerinin 12 trilyon 163 milyar liraya ulaştığını bildirdi.

- "Finansal Okuryazarlık Platformu'nun içeriğinin geliştirilmesine devam edilecek"

Gönül, bu yıl gerçekleştirdikleri çalışmalara değinerek, toplumun her kesimine ücretsiz finansal eğitim imkanı sunan Finansal Okuryazarlık Platformu'ndan bahsetti.

Platformun Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in himayelerinde açıldığını dile getiren Gönül, "Platform üzerinde mevcut durumda, bütçe, bankacılık, kredi, yatırım, borsa ve kripto varlıklar başlıklarında ücretsiz eğitimler verilmektedir. Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile sonuçlandırılan ve imzalanacak protokoller vasıtasıyla platform içeriğinin geliştirilmesine devam edilecektir." değerlendirmesinde bulundu.

- "Proje Gayrimenkul Yatırım Fonlarına ilişkin düzenlememizi de hayata geçirdik"

Gönül, 2024'te gerçekleştirilen en önemli düzenlemelerden birinin kripto varlık hizmet sağlayıcılarının düzenlenmesine yönelik Sermaye Piyasası Kanunu değişikliği olduğunu söyledi.

Bu yıl girişim sermayesi yatırım fonlarına yönelik düzenlemeleri dikkate değer bulduklarını ifade eden Gönül, şöyle devam etti:

"Bireysel emeklilik fonlarından girişim sermayesi yatırım fonlarına aktarılacak asgari yatırım tutarının artırılmasını öngören düzenlememiz de girişimcilik ekosistemine katkı sağlayacak bir diğer önemli gelişmedir. Gayrimenkul yatırım fonlarının, konut üretiminde finansman katkısı sağlayabilmeleri amacıyla Proje Gayrimenkul Yatırım Fonlarına ilişkin düzenlememizi de hayata geçirdik. Aracı kurumlara yönelik bu yılki düzenlememize değinmek isterim. Aracılık sektöründe sisteme girişte aracı kurumların asgari kuruluş öz sermayesini 300 milyon lira olarak belirledik. Bu düzenlemeyle aracı kurulumların güçlü sermaye yapısına kavuşmalarını destekleyeceğiz."

- Sürdürülebilir büyümeye katkı amacıyla düzenlemeler yapıldı

Gönül, sermaye piyasaları yoluyla cari açığın azalmasını sağlama, ekonomik büyümeyi cari fazla yaratarak sürdürülebilir kılma, yeşil ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağlama amacıyla bu yıl önemli düzenlemeler yaptıklarını belirterek şunları kaydetti:

"Bu amaca matuf ortaklık ve şirketlere yönelik ilk halka arz başvuru koşullarından olan aktif toplam ve net satış hasılatı tutarlarında indirim sağladık. Kurulumuza yapılan başvuru süreçlerinde etkinliği artırmak, şeffaflığı sağlamak, kırtasiyeyi azaltmak ve başvuru sürelerini kısaltmak amacıyla sermaye piyasalarında devrim niteliğinde bir projeyi hayata geçirdik. 'E- Başvuru Sistemi' projemiz ile Kurulumuz mevzuatına tabi tüm kuruluş ve şirketlerin başvurularını elektronik ortamda almaya başladık."

 Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) İkinci Başkanı Yakup Asarkaya, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçelerinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sunum yaptı.

Türk bankacılık sektörünün, güçlü mali yapısı ve sahip olduğu uluslararası itibarla ülkenin en önemli istikrar unsurlarından biri olduğunu vurgulayan Asarkaya, sektörün işlevlerini etkili şekilde yerine getirmesinin ilk şartının, finansal açıdan sağlamlık olduğunu söyledi. Asarkaya, "Bu amaçla sermaye yeterliliği, likidite ve karlılık gibi finansal sağlamlık göstergelerinin uluslararası kabul görmüş düzeylerde olması büyük önem taşımaktadır." diye konuştu.

Asarkaya, sektör mevzuatına yönelik alt düzenlemelerin, mali sektörün finansal açıdan sıkı şekilde denetlenmesine ve gözetimine imkan sağladığına işaret etti. Kurumun doğrudan düzenleme ve denetim alanında Ekim 2024 itibarıyla 186 kuruluş bulunduğunu bildiren Asarkaya, şunları kaydetti:

"Bankacılık sektörümüz bir yıllık dönemde yüzde 46 oranında büyüme kaydetti. Sektör, Ağustos 2024 itibarıyla 29,7 trilyon lira aktif büyüklüğü ile Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın yüzde 80'i seviyesinde bir büyüklüğe ulaştı. Kredilerin takibe dönüşüm oranı, likidite göstergeleri, yabancı para pozisyonu ve kaldıraç oranı makul düzeylerde seyretmekte; sermaye yeterliliği rasyosu Ağustos 2024 itibarıyla uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde, yüzde 17 seviyesinde bulunmaktadır. Sürdürülebilir bir karlılıkla beslenen söz konusu güçlü sermaye yapısı, sektörü gelecekte de şoklara karşı koruyabilecek niteliktedir. Ağustos 2024 itibarıyla sektörün aktif ve öz kaynak karlılık oranları sırasıyla yüzde 2,2 ve yüzde 27,8 olarak gerçekleşmiş olup bu oranlar da pek çok ülkenin ortalamalarından yüksektir."

- "Finansal kuruluşlar ve müşterilerin, siber tehditlere maruz bırakılmaması önem taşıyor"

BDDK İkinci Başkanı Asarkaya, bir yandan bankacılık sektörü kredileri artarken, diğer yandan takibe dönüşüm oranının yüzde 1,7 ile düşük seviyelerde seyrettiğine işaret etti.

Türkiye'nin, bankacılık mevzuatı açısından, uluslararası düzenlemelere tam uyumlu az sayıdaki birkaç ülke arasında yer aldığını söyleyen Asarkaya, "Önümüzdeki dönemde güçlü finansal yapısı ve uluslararası en iyi uygulamalara uyumlu düzenleme çerçevesiyle bankacılık sektörünün Türk ekonomisinin en önemli çıpalarından biri olmayı sürdüreceğine inancımız tamdır." değerlendirmesinde bulundu.

Yakup Asarkaya, sürekli değişen ve gelişen dinamik ortamda faaliyet gösteren bankacılık sektörünün, değişimi yakından izlemek ve koşullara hızlı uyum sağlamak durumunda olduğunu söyledi. Dijital dönüşüme dikkati çeken Asarkaya, bunun, riskleri de beraberinde getirdiğine işaret etti. Asarkaya, "Özellikle finansal kuruluşların ve müşterilerin, karmaşık dolandırıcılıklar da dahil olmak üzere, siber tehditlere maruz bırakılmaması büyük önem taşımaktadır. Kurumumuz da yakın dönemde dijital bankacılık ve servis modeli bankacılığı için ihtiyaç duyulan mevzuat altyapısını tesis etmiş olup bu alandaki gelişmeleri yakından takip etmekte; proaktif bir yaklaşımla gerekli adımları süratle atmaktadır." diye konuştu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekilleri, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde görüşlerini dile getiriyor.

Bütçe üzerinde CHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, 2025 yılı bütçesinde sorunları çözecek başlıkların yer almadığını söyledi.

Orta Vadeli Program'daki (OVP) hedeflerin gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığını savunan Türeli, OVP'de yer alanların sadece rakamlardan oluştuğunu dile getirdi.

Türeli, "Uygulanan yanlış politika enflasyonu yüzde 19'lar seviyesinden yüzde 85'lere çıkardı, şimdi yeniden o seviyelere indirmeye çalışıyorsunuz. Tüm olumsuzlukların yükü bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın sırtında. Gelir dağılımı bozuldu, yoksulluk yaygınlaşıyor. Ekonominin büyüme yapısı gittikçe aşınıyor." diye konuştu.

Yüksek enflasyonun yanlış politikalardan kaynaklandığını ifade eden Türeli, maliye politikalarının zayıf olduğunu ileri sürdü.

Rahmi Aşkın Türeli, devlet harcamalarının, savurganlığın ve israfın devam ettiğini gösterdiğini savundu.

Vergi yükünün arttığını dile getiren Türeli, "Geçiş garantileri, uçuş garantileri, hastanelerde yatış garantileri, döviz cinsinden garantiler kabul edilebilir bir şey değil. Bunlar bütçede kara deliktir." değerlendirmesinde bulundu.

Dar gelirlilerin vergi yükünün azaltılması için de bir şey yapılmadığını ileri süren Türeli, iktidarın gelir dağılımı ve yoksulluk yokmuş gibi davrandığını dile getirdi.

- "Türkiye yönetim felaketi yaşadı"

İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, 2018'in Temmuz ayında yüzde 15,35 olan enflasyonun 2023'te yüzde 47,70'e çıktığını aktardı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Vedat Işıkhan'ın EYT düzenlemesinin maliyetiyle ilgili açıklamalarını anımsatan Usta, "EYT günah keçisi yapılıyor. EYT'nin 2024 maliyeti 300 milyar liradır. Kiminle tartışacaksak tartışmaya hazırım. Türkiye'nin sorunu deprem felaketi değil, Türkiye yönetim felaketi yaşadı." şeklinde konuştu.

Kamudaki tasarruf tedbirlerini eleştiren Usta, tasarruf paketinin içinin boş olduğunu dile getirdi.

- "Cari açıkta elde edilen hedefler memnuniyet verici"

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, Bakanlığın 2025 yılı bütçesinin, 2023 yılı merkezi yönetim bütçesine denk olduğunu ifade etti.

Ekonomide sorunlar yaşandığını belirten Temurci, paranın değer kaybettiğini söyledi.

Temurci, sürdürülebilir büyümenin ve cari açıkta sürdürülebilir düşmenin, üretim, yatırım ve istihdama bağlı olduğunun altını çizdi.

Olumlu gelişmelerin de yaşandığını dile getiren Selim Temurci, "Cari açıkta elde edilen hedefler memnuniyet verici. Dövize olan ihtiyacımızı azaltabilirsek bu, dezenflasyona da destek olacak." ifadesini kullandı.

Yatırım ve üretimde beklenen sonuçların elde edilemediğini savunan Temurci, sanayideki büyüme hızının genel büyümeye katkı sağlayacağını vurguladı.

- "Öngörüsü yanlış çıkan ekonomi yönetimiyle karşı karşıyayız"

DEM Parti Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, bütçenin, kamuda tasarrufun izlerini taşımadığını dile getirdi.

Faiz giderlerinin arttığını söyleyen Oluç, ekonomideki model dolayısıyla dış kaynak bağımlılığının yaşandığını belirtti.

Hakkı Saruhan Oluç, "Öngörüsü yanlış çıkan ekonomi yönetimiyle karşı karşıyayız. Ekonominin, uzağa bakış açısından büyük bir sorunu var." dedi.

- "Dezenflasyon süreci devam etmektedir"

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, ekonomide Türkiye'nin dünya liginde üst sıralara yükseltilmesinin hedeflendiğini ifade etti.

Yerli ve milli üretimi artırmayı, dışa bağımlılığı azaltmayı amaçladıklarının altını çizen Aksu, sosyal refah düzeninin oluşturulmasının gerekli olduğunu belirtti.

İsmail Faruk Aksu, şunları kaydetti:

"Türkiye ekonomisi şiddetli fırtınaları atlatmıştır. Milli gelirimiz 1,1 trilyon dolar sınırını aşmış, kişi başına milli gelir 2023'te 13 bin 110 dolara yükselmiştir. Cari açık ile dış ticaret açığı inişe geçmiştir. Ekonomik büyüme her yıl ortalama yüzde 5'in üzerinde gerçekleşerek Türkiye'nin dinamik ve üretken yönünü teyit etmiştir. İhracatımız 260 milyar doların üzerine çıkmıştır. İstihdam sayısı 33 milyona, istihdam oranı da yüzde 50'ye yaklaşmıştır. Haziran ayında başlayan dezenflasyon süreci devam etmektedir."

Bütçe dengesinin öngörülen seviyede seyrettiğini kaydeden Aksu, Türkiye'nin en az borçlu ülkelerden olduğunu dile getirdi.

Aksu, enflasyonun önemli gündem maddeleri arasında yer aldığına dikkati çekerek, "Enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, cari açığı azaltmak, mali disiplini genişletmek ve yapısal sorunları çözmek için uygulanan ekonomi programının öngörülen hedefler istikametinde sonuç veriyor olması memnuniyet vericidir." değerlendirmesinde bulundu.

Haksız saldırıların ekonomi kurumlarını yıpratmaya yönelik olduğunu söyleyen Aksu, yapılanların ülke ekonomisinin itibarına da zarar verdiğini vurguladı.

- "Büyümenin sağladığı imkanların toplumun tüm kesimleriyle paylaşılması esas alınmıştır"

AK Parti Aksaray Milletvekili Hüseyin Altınsoy, son 22 yılda her alanda hizmet kalitesinin artırıldığını belirtti.

Türkiye'yi güçlendirmek, milletin refahını artırmak için çalıştıklarını anlatan Altınsoy, şöyle devam etti:

"2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, sosyal refahı artıran yaklaşıma sahiptir. Bütçemizde büyümenin sağladığı imkanların toplumun tüm kesimleriyle paylaşılması esas alınmıştır. Bütçe, mali disiplinin korunması, ekonomik istikrarın sağlanması, sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi politikalarıyla uyumlu olacak şekilde hazırlanmıştır."

Mali disipline kararlılıkla devam edildiğini aktaran Altınsoy, enflasyonun tek haneye düşürülmesinin ve gelirin adil şekilde dağıtılmasının hedeflendiğini anlattı.

Hüseyin Altınsoy, vergilendirmede temel yaklaşımın, "çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması" olduğuna işaret etti.

{ "vars": { "account": "G-DWD9KP42D3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }