HUKUKSUZ ÇEDES UYGULAMASINA GEÇİT VERMEYEN ÖĞRETMENLERİMİZİN YANINDAYIZ!

Sendikamız üyesi iki öğretmene, ders saatlerinde veli izin belgesi olmayan öğrencileri ÇEDES etkinliğine göndermeyeceklerini okul müdürüne bildirdikleri için haklarında soruşturma açılmasını Mersin’de protesto ettik. 
Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yaptığımız basın açıklamasına Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Bülent Metin, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreterimiz Yeliz Toy, Genel Eğitim Sekreterimiz Veli Fırat Şimşek, Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Hüseyin Selçuk ve Mersin Şubemizin Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı. 
Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın burada yaptığı açıklama şöyle: 

"Geleceğin Ekranı Zirvesi "Geleceğin Ekranı Zirvesi

“Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimi gericileştirmedeki son buluşu olan Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES), sadece laik eğitime saldırmak için değil aydın eğitimcileri sistem dışına atmak için de kullanılmaktadır.
İktidarın bu karanlık ajandasının yol açacağı manzaraya en iyi örnek Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı, Karaduvar Mahallesindeki İsa Öner Anadolu Lisesi’nde yaşananlar olmuştur.
2023-2024 Eğitim Yılı’nın ikinci döneminde bu okulda ÇEDES uğruna hem eğitim emekçilerine hem velilere dayatmalarda bulunulmuştur. Çok sayıda veli, çocuğunun ÇEDES etkinliğine katılmasına izin vermemesi üzerine “Veli izin belgesi olmadan öğrencileri etkinliğe göndermeyiz” diyen Eğitim-İş üyesi 2 öğretmenimiz Ali Doğan ile Edin Azize Sor hakkında okul idaresinin talebiyle soruşturma açılmıştır.
Bu iki öğretmenimiz, derslerine isabet eden saatlerde, veli izin belgesi olmayan öğrencileri ÇEDES etkinliğine göndermeyeceklerini okul müdürüne bildirdikleri, yani tam anlamıyla öğretmenliklerinin gereğini yaptıkları için hedef haline getirilmiştir. Öyle ki Akdeniz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de bu öğretmenlerimiz hakkında jet hızıyla inceleme başlatmıştır. Laikliğe aykırı uygulamalara dair herhangi bir şikayet karşısında kulağının üzerine yatmasıyla bilinen yöneticiler, söz konusu olan gericiliği savunup aydın eğitimciler üzerinden eğitim emekçilerine gözdağı vermek olunca teyakkuza geçmiş, derhal müfettişlere dosya hazırlatmışlardır.
Soruşturma evrakında öğretmenler hakkında “Hizmet içinde devlet memurunun itibarı ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışta bulunmak” iddiasıyla soruşturma açıldığı bilgisi yer almış, evrakta ayrıca öğretmenlerin, “dini eğitimi engellemeye çalıştığı” iddia edilmiştir. Müfettişlerin hazırladığı bu dosyada, en kritik bilgi olan “öğrenciler için velilerin izin kağıdı vermediği” hususu da dikkate alınmamıştır.
Tamamen yönetmeliklere uygun davranan bu iki öğretmenimiz, sonucu baştan belirlenmiş bu soruşturma eliyle disiplin yönünden aylıktan kesim cezası almış, bu da yetmemiş, idari tedbir uygulanarak görev yerlerinin değiştirilmelerine yani sürgün edilmelerine karar vermiştir. 
Kuşkusuz bu yoğun mesainin amacı hem ÇEDES’e karşı yükselen itirazları bastırmak hem görev başındaki aydın eğitimcilere gözdağı vermektir.
Eğitim-İş olarak bu karanlık niyeti boşa çıkarmak ise elbette bizim boynumuzun borcu, tarihsel sorumluluğumuzdur. 
Önce Başöğretmenin sonra ailelerinin kendilerine emanet ettiği öğrencilere sahip çıkan, liyakatsiz yöneticilerin dayatmalarına rağmen yasa ve yönetmelikler çerçevesinde laik eğitimden yana taraf olan iki öğretmenimizle gurur duyuyor, mücadelelerinde sonuna kadar yanlarında olduğumuzu ilan ediyoruz.
Halihazırda yargıya taşıdığımız ÇEDES garabetinin;
•⁠  ⁠Eğitimin Atatürk ilke ve devrimlerine uygun olarak verilmesi gerektiğini belirten Anayasa’nın 42.maddesi ile kamu hizmetlerinin ancak ilgili kamu görevlileriyle verilebileceğini vurgulayan 128.maddesiyle çeliştiği için hukuksuz,
•⁠  ⁠Pedagojiden bihaber şahıslarla çocuklarımızı yan yana getirdiği için tehlikeli, olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. 
Amacın din öğretimi olmadığını biliyoruz, çünkü fazlasıyla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni zaten mevcut. Amacın "değerler eğitimi" de olmadığını herkes çok iyi biliyor. Zira tüm öğretmenlerimiz bu alanda yeterince donanımlıyken, özellikle bu konuda uzmanlaşmış Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) öğretmenlerimiz de var.
Bugün atama bekleyen çok sayıda PDR öğretmenimiz, okullarda rehberlik çalışmalarının daha etkin ve sağlıklı yürütülmesini bekliyor. Eğitimin niteliğini artırmak ve öğrencilerimize daha iyi bir gelecek sunmak için, acilen daha fazla rehber öğretmen ataması yapılmalıdır.
Okullar, öğretmenlerin çalışma alanıdır. Eğitim, öğretmenlerin işidir. Okulda dersleri öğretmenler verir. Herkes yerini ve haddini bilsin!
Eğitim, öğretmenle yapılır. Öğretmen, Başöğretmeninin kendisine emanet ettiği öğrencilerine her zaman sahip çıkar. Bu görevi yerine getirdiği için gericilerin hedef aldığı öğretmene ise Başöğretmenin eğitim neferlerinin ortak çatısı olan Eğitim-İş sonuna kadar sahip çıkar. Bunu tekrar tekrar göstermek, Cumhuriyet dersi vermek görevimizdir. Vereceğiz!”