Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından İstanbul'da "Türkiye-Afrika Medya Forumu" düzenlendi.
Forumun açılışında Afrika Yayın Birliği Genel Müdürü Gregoire Ndjaka, Libya İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Walid Ammar Ellafi ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun konuştu.
Libyalı Bakan Ellafi, forumun her iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayacağının altını çizerek, "Hakikat çok önemli ve çok değerlidir, onu mutlaka muhafaza etmemiz gerekmektedir." dedi.
Hâlihazırdaki iletişimin fikirsel alandaki savaşların aracı olmaya başladığını belirten Ellafi, "Bizim de aktif olarak bu süreçte yer almamız gerekiyor." diye konuştu.
Ellafi, iletişimin gerçekliğin bir yansıması olarak ortaya konması gerektiğini aktararak, bunun Afrika'ya fayda sağlayacağını
vurguladı.
Batılı medya kuruluşlarının Afrika'ya gerçekleri yansıtmayan bir bakış açısıyla yaklaştığını dile getiren Ellafi, şöyle konuştu:
"1,4 milyar nüfuslu Afrika kıtasını hızlı kalkınma yolunda ilerleyen bir kıta görmekteyiz. Ekonomik anlamda da kalkınıyor ama ne yazık ki iletişim ve medya alanında nüfusu kadar etkileşimi söz konusu değil. Dış kaynaklar gerçek dışı yaklaşıyor. Batı'nın bu işleyişi ve dezenformasyonla ilişkili olan bakış açısı var. Örneğin göç konusu, sadece rakamlarla kötü olarak yansıyor dış basına. Gerçek anlamda ve sebepleriyle yansımıyor."
Ellafi, medya ve iletişimin diplomatik anlamda ve uluslararası politikalarda iki ana unsur olarak rol oynadığını vurgulayarak, "Bunlar, uluslararası arenada ülkelerin kendi çıkarlarını muhafaza etmekteki gücüyle alakalı unsurlar. Bizim de bu unsurları kendi hak ve çıkarlarımızı koruyacak şekilde hakikati yansıtarak kullanmamız lazım." açıklamasında bulundu.
"Ne yazık ki göç konusuyla alakalı anlatıları genellikle yanlış bilgi"
Afrika Yayın Birliği Genel Müdürü Ndjaka da TRT ile anlaşma imzaladıklarını belirterek bunun gibi girişimleri artırmak istediklerini ifade etti.
Afrika'da şu an basının ilgisini en çok çeken konunun göç meselesi olduğuna dikkati çeken Ndjaka, "Ne yazık ki göç konusuyla alakalı anlatıları genellikle yanlış bilgi ve bunu negatif klişeler domine ediyor. Afrika Yayın Birliği Genel Müdürü bunun için bir zirve düzenliyor. Bu zirve, göç konusundaki Afrika perspektifini yansıtacak." dedi.
Türkiye'nin iş birliğinin de bu konuda çok önemli olduğunu belirten Ndjaka, bir sonraki forumun Afrika'daki bir şehirde olabileceğini söyledi.
Forum kapsamında bugün "Türkiye-Afrika İlişkilerinde Medya ve İletişim Ekosisteminin Güçlendirilmesine Dair Tartışmalar", "Kamu Diplomasisi ve Stratejik İletişim: Ortak Vizyon Çerçevesinde İş Birliği İmkânları" ve "Türkiye-Afrika Medya İlişkilerinde Doğru Bilgi Akışı ve Dezenformasyonla Mücadele Stratejileri" oturumları gerçekleştirilecek.
“Stratejik iletişim faaliyetleri ciddi anlamda dönüştü”
Forumun "Kamu Diplomasisi ve Stratejik İletişim: Ortak Vizyon Çerçevesinde İş Birliği İmkanları" başlıklı oturumunda moderatörlüğü Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç üstlendi.
Oturumda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çağatay Özdemir, Kapsayıcı Toplum Enstitüsü Genel Müdürü Daryl Swanepoel, Leicester Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. İdil Osman, Senegal Türkiye Mezunları Derneği Başkanı Momar Diouf ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Afrika Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mürsel Bayram konuşmacı olarak yer aldı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Özdemir, son dönemlerde özellikle Afrika'da yaşanan iletişim dönüşümü ve küresel siyasal sistemde bölgesel güçlerin de artışıyla farklı bir yeni düzen oluştuğunu ifade ederek, "Bu yeni düzen, ülkelerin kendilerini yeniden tanımladıkları, uluslararası sistemi yeniden kurguladıkları ve çağın gerekliliklerine yeniden adapte oldukları bir eksene oturtur." dedi.
Son dönemde tek bir hegemon ya da birkaç yapının çatışması üzerine kurulu bir uluslararası sistem olmadığına işaret eden Özdemir, "Bunun bir yansıması olarak Afrika ülkelerinin uyguladıkları iletişim perspektiflerine baktığımızda da bunun bir tezahürünü görmüş oluyoruz. Stratejik iletişim faaliyetlerinin ciddi anlamda dönüştüğünü söylemek mümkün." diye konuştu.
Özdemir, farklı stratejik iletişim alanlarında bir derinleşme olduğunun altını çizerek, dezenformasyonla mücadelede Afrika ülkelerinin birlikte hareket etmesinin önemini vurguladı.
Sosyal medyanın önemi
Kapsayıcı Toplum Enstitüsü Genel Müdürü Swanepoel ise, kamu diplomasisi ve stratejik iletişimin çok büyük önem taşıdığına işaret ederek, "Kamu diplomasisi yanlış anlaşılmaları ve duygusal bağları yönetilebilir hale getirir. Stratejik iletişim bütüncül bir anlatımın sağlanmasına yol açar." açıklamasında bulundu.
Sosyal medyanın iletişimde dönüşüm yarattığını aktaran Swanepoel, "Sosyal medya halk ve kitlelere ulaşma konusunda yeni yollar getirdi ama dezenformasyon gibi sorunlar da getirdi. Doğruluk ve hesap verilebilirlik için bir standart oluşturulması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Swanepoel, Türkiye-Afrika işbirliğinin sosyal medyada da sağlıklı bilgi akışına katkı sağlayacağını ve medya sektöründe işbirliğinin artırılması için fırsatlar olduğunu söyledi.
Ortaklıkların artmasıyla çeşitliliğinin de artacağını dile getiren Swanepoel, bunun tarafsız haberciliğe de katkı sağlayacağını kaydetti.
"Türkiye'nin uyguladığı modelin kıta çapında daha çok bilinmesi gerekiyor"
Leicester Üniversitesi Öğretim Görevlisi Osman da, Türkiye'nin kamu diplomasisi girişimlerinin halk tarafından yeterince bilinmediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin insan odaklı eşsiz bir yaklaşımı var. Bu da 'Türkiye, Afrika kıtasında insan sermayesini geliştirmek istiyor' diye yorumlanabilir. Türkiye'nin uyguladığı modelin kıta çapında daha çok bilinmesi gerekiyor."
Batı'nın kalkınma modelinin kolonyal bağlantılar ve takındıkları tavırla ilişkili olduğunu aktaran Osman, bunun kırılması gerektiğini ve bu nedenle Türkiye'nin doğrudan varlığını çok fazla göstermediği ülkeleri bilinçlendirmek gerektiğini dile getirdi.
Osman, negatif klişelere odaklanıldığında Afrika'nın hep o sınır içerisinde tanındığına işaret ederek, şunları söyledi:
"Batı medyasında Afrika’da her şey hep olumsuzdur deniyor. Yetenek kapasite ve başarıları nedir denildiğinde hiç temsil edilmediğini görüyoruz. Sömürgeci zihniyete hizmet ediyor bu durum. Bizim odağımızın daha çok Afrika'nın becerilerine yönelik olması gerekiyor. Türkiye bunu yapıyor. TRT, Africa Matters'la bunu yapıyor. BBC, CNN'in anlatı tarzının değişmesi gerekiyor."
Senegal Türkiye Mezunları Derneği Başkanı Momar Diouf ise ortak vizyon inşasının önemine değinerek Afrika ülkeleri ile Türkiye arasındaki iş birliğinin ortak çıkarları kapsaması gerektiğini ifade etti.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Afrika Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mürsel Bayram da, "Afrika'daki pozitif Türk imajı, Türkiye imajı, Türkiye'nin gerek kamu diplomasisi gerekse de stratejik iletişim alanlarında da aslında anlamlı bir başarı kaydettiğini de gösteriyor." ifadelerini kullandı.
“Yalan tarih anlatısına en fazla maruz kalan coğrafya da elbette Afrika’dır”
Forum kapsamında, moderatörlüğünü İstanbul Ticaret Üniversitesi Komşu ve Çevre Ülkeler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kavas'ın yaptığı "Türkiye-Afrika Medya İlişkilerinde Doğru Bilgi Akışı ve Dezenformasyonla Mücadele Stratejileri" başlıklı panel düzenlendi.
Panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika konusunda büyük hassasiyeti bulunduğunu, Afrika gezilerinde karşılaştıkları ilginin kendilerine kıta konusunda daha fazla sorumluluk yüklediğini söyledi.
Afrika için dezenformasyonla mücadelenin güncel bir mesele olmadığını belirten Kardaş, şu değerlendirmede bulundu:
"Sömürgecilik faaliyetlerinde nasıl en çok kullanılan Afrika ise dezenformasyona, yalan bir tarihe, yalan tarih anlatısına en fazla maruz kalan coğrafya da elbette Afrika. Bu bugünün meselesi de değil. Dezenformasyon terminolojik olarak yeni bir kavram ama yalan tarih inşası bölge için yeni değil. Dolayısıyla çok zorlu bir meseleyle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz."
Kardaş, Afrika bölgesi aleyhine çok büyük ön yargı ve enformasyon akışı olduğuna dikkati çekerek, yeni bir Afrika algısının inşa edilmesi gerektiğini dile getirdi.
"Bazı medya organlarının dezenformasyon faaliyetleri yaygınlaşmaya başladı"
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Bölge Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Elem Eyrice Tepeciklioğlu ise Türkiye ile Afrika arasındaki doğru bilgi akışını destekleyen medya kuruluşları olduğunu belirtti.
TRT ve AA'nın Afrika'da doğru bilgi akışı diplomasisini hızlandırdığını vurgulayan Tepeciklioğlu, Türkiye'nin Afrika'daki, kıtanın da ülkedeki imajının TRT ve AA üzerinden çok doğru şekilde resmedildiğini ifade etti.
"Medya kurumları olarak tüketicilerimizi manipülasyonlara maruz bırakmamalıyız"
Arap Afrika Vakfı muhabiri Amal Elasri, dezenformasyon kavramının yeni bir olgu olmadığını ancak teknolojinin gelişimiyle çok daha güçlü bir silaha dönüştüğünü dile getirdi.
Birçok ülkede yapılan seçim anketlerinin bir dezenformasyon aracı olarak seçmenleri yönlendirdiğini savunan Elasri, şunları kaydetti:
"Bugün medya aracılığıyla siyasi bir lider düşürülebiliyor. Rejimler değiştirilebiliyor. Dolayısıyla bizim tüketicileri anlamamız gerekiyor ve herhangi bir bilgiyi teyit etmeden kabul etmemelerini sağlamamız lazım. Medya kurumları olarak tüketicilerimizi bu tür manipülasyonlara maruz bırakmamalı, onlara gerçek bilgiyi vermeliyiz."
"Bilgi ile dezenformasyon arasındaki ayırım giderek zorlaşıyor"
Addis Medya Ağı kıdemli muhabiri Ekram Awol Abdo, dezenformasyonla mücadelenin Türkiye ile Afrika ilişkilerinde önemli bir başlık olduğunu ifade ederek, İletişim Başkanlığının bu formu düzenleyerek Afrika'ya ne kadar güvendiğini ortaya koyduğunu söyledi.
Türkiye ile Etiyopya arasında önemli tarihî ilişkiler bulunduğunu dile getiren Abdo, "Ankara Anlaşması, Etiyopya ile Somali arasındaki barışı sağlamıştır. Bu anlaşma iki ülke arasındaki ilişkilerin daha sağlam bir zeminde ilerlemesini sağlayacaktır. Bu anlaşma, Türkiye'nin büyük bir başarısıdır." dedi.