Kararın gerekçesinde; “..doçent doktor öğretim üyeliğine atanmaya ilişkin asgari koşulların ilgili mevzuatta belirlendiği ve bunların haricinde üniversiteler tarafından ilan edilen bir kadro için, münhasıran bilimsel kaliteyi arttırmak amacına yönelik olarak, bilim veya sanat disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilme yetkisinin verilmiş olduğu, bununla birlikte, ilanda yer alan koşulların; mevzuata uygun olup olmadığı, objektif ve denetlenebilir, kişileri tanımlar nitelikte olup olmadığı, ihtiyaç ve hizmet gerekleri amacıyla getirilip getirilmediği yönlerinden hukuka uygunluk denetiminin idare mahkemelerince yapılacağı açıktır.
Öğretim üyesi alım ilanında belirlenen ek koşullarının belli alanlara işaret edilmiş olsa da, alan kesişimler düşünüldüğünde iki ek koşulun da “kişiyi veya çok kısıtlı sayıda insanı’ tarif eder nitelikte olduğu, ek koşulların eklenmesinin bölümün bilimsel kalitesini arttırmak için getirildiğinin kabulünün mümkün olamayacağı bu haliyle de 2547 sayılı Kanun’un aradığı bilimsel kaliteyi arttırmaya yönelik, objektif ve denetlenebilir nitelikte koşullar olmadığı ve belirtilen bu hususların bilirkişi raporuyla ortaya konulduğu, bu koşullar nedeniyle davacının başvuru yapan diğer adaylar ile eşit şartlarda yarışma imkanının bulunmadığı anlaşıldığından, anılan ek koşullarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” denilmiştir.