Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) Toplantısı, “Kamu kurum ve kuruluşlarında görevde yükselme ünvan değişikliği” gündemiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapıldı. KPDK’nın çalışma hayatının karar ve çözüm üretme zemini olması gerektiğini söyleyen Genel Başkan Ali Yalçın, “Ocak ayında refah payı bekliyoruz” dedi.
Bakan Işıkhan: Sorunların çözümü noktasında sağduyulu bir tavır aldık
Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları ve KPDK’da temsilcisi bulunan kurum yöneticilerinin katıldığı toplantının açılışında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sendikaların çalışma hayatının en önemli mekanizmalarından olduğunu vurgulayarak, “Sosyal paydaşlarımızla bir araya geliyor, istişare ve diyalog mekanizmalarımıza ayrı bir önem veriyoruz. 7. Dönem Toplu Sözleşme müzakerelerinde hizmet kollarına ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararlarıyla kamu görevlilerinin geneline yönelik çok sayıda kazanım elde edildi. Bu vesileyle bir kez daha müzakerelerimizin ülkemize ve kamu çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Öte yandan, 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program çerçevesinde, Türkiye Yüzyılında çalışanlarımızın refahının artması ana amacımız olmakla birlikte çalışma hayatındaki değişikliklere uyum sağlanabilmesi bakımından sendikal örgütlenmenin önemini de bir kez daha hatırlatmak isterim” ifadelerini kullandı.
Kamu personel yönetiminde çözülemeyeceği düşünülen çok sayıda sorunun çözüme kavuşturulduğunu belirten Işıkhan, şöyle konuştu: “Söz üreten değil, icraat yapan, vatandaş odaklı, demokratik ve sosyal devleti esas alan yönetim anlayışının temsilcisi olarak kamu görevlilerimiz için gelecekte yapacağımız hizmetlerin en sağlam teminatı başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükûmetlerimizin geçmişte yapmış olduğu dönüşümlerdir. Gerek servis hizmeti gerekse toplu sözleşme ikramiyesi başta olmak üzere pek çok konuda sorunların çözümü için kamu görevlilerinin lehine sağduyulu tavır aldık.”
Yalçın: KPDK karar üretme zeminidir
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen’in “gündemli KPDK” konusundaki ısrar ve kararlılığı neticesinde “gündemli toplanma ve alt komisyon oluşturma” noktasında önemli bir adım atıldığını ifade ederek, “KPDK toplantılarından sonuç çıkmaması anlayışını artık değişime ve reforma muhtaç görüyoruz. Masanın özneleri ve kurulun toplanma amacı göz önünde bulundurulduğunda, bu KPDK’nın kamu görevlileri adına beklentinin yüksek, sonuçların olumlu ve kararların uygulamaya dönüştüğü bir zeminde gerçekleşmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. KPDK’nın, konuşma keyfiyeti değil, karar üretme mecburiyeti zemini olduğunu vurgulamak istiyorum. 2024 yılının son KPDK toplantısında gündemin 2023 Kasım KPDK toplantısı sonrası oluşturulan alt komisyonların çalışmalarının sonucu ve yeni gündem olarak ‘görevde yükselme ve ûnvan değişikliği’ başlığı çerçevesinde geniş bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini belirtmek isterim. Bu bakımdan bu toplantının, öncelikle alt komisyon çalışmalarının çıktılarına, sonuçlarına ve kararlarına ilişkin somut verilerin açıklanarak, adımların atılarak ve karara dönüştürülerek tamamlanması gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
KPDK işlev kazanmalıdır
Alt komisyonda görüşülen üç başlıktan 4688 sayılı Kanun, Yiyecek Yardımı Yönetmeliği ve Harcırah Kanunu değişikliğine ilişkin değerlendirme ve taleplerini yazılı ve sözlü olarak ilerlettiklerini hatırlatan Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yiyecek yardımı ve harcırah tutarlarına ilişkin ilettiğimiz talepler; kamu görevlilerinin bütçesine yük getirmeyecek, uygulama aşamasında hakkaniyetli sonuçlar üretecek, kamu hizmetine ve kamu bütçesine olumlu yansımaları olacak şekilde tasarlandı. Bütçe görüşmelerinin yapıldığı bu süreçte, alt komisyon çalışmalarının nihai kararını ortaya koyarak, kamu görevlilerinin kuruldan beklentilerine karşılık verilmeli, ‘sosyal diyalog, ortaklaşa karar’ zemininde üretilen çözüm ilgililere aktarılmalıdır. Nitekim 2025 bütçe teklifinde, gündelik tutarların göstergeye bağlanmadan ve ekonomik gerçeklik dikkate alınmadan artırılmasına karşılık; alt komisyonun teklifi, doğruya ilişkin cümlesi ve adil sonuca ilişkin katkısı masanın emek tarafının önemli gördüğü bir husustur. Bugün burada kurul tarafından alınacak ortak karar ile gündelik tutarların ekonomik veriler ve piyasa gerçekliği çerçevesinde gösterge rakamına bağlanmasını sağlayabilir ve kurulun işlevli bir hâle dönüştüğünü ispatlayabiliriz. Bu noktada kurulun bütün temsilcilerinin katkıda bulunmasını, irade ortaya koymasını ve karar almasını hem bekliyor hem de öneriyoruz.”
Toplu sözleşme hükümlerine ikinci bir mekanizma müdahil olmamalıdır
Memur-Sen’in toplu sözleşmelerle kayıt altına alarak kazanıma dönüştürdüğü hükümlerin “Tasarruf Tedbirleriyle” engellendiğini kaydeden Yalçın, “Koruyucu Giyim ve Fazla Çalışma Ücreti” hükümlerine yönelik kararlı bir iradenin ortaya konulmasının; konuşulan, tartışılan, uzlaşılan ve bütçede payı ayrılan hükümlerin ikincil bir mekanizmanın onayına müsaade edilmesinin demokrasiyle uyuşmadığını söyledi.
Ali Yalçın, masayı, tarafları, iradesini ve kararlarını devre dışı bırakan mezkûr düzenlemeye karşı kurulun ortak karar alması, bildiri yayınlaması ve konuyu yakından takip etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Sendikal mevzuat ve uygulama zemininin hukuka aykırılık doğuracak şekilde uyarlanmadığını, personel sisteminin de dış müdahaleye müsaade edecek şekilde kurgulanmadığını ortak dil ile ifade etmemiz gerekiyor. Toplu sözleşme hakkının ve hukukunun savunulması, sadece yetkili sendikaların ve konfederasyonun görevi değil, aynı zamanda Kamu İşveren Heyeti, Heyet Başkanı olarak bizzat sizin ve kurulda yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin de sorumlulukları arasındadır. Nitekim ‘toplu sözleşme ikramiyesi’ ve ‘servis hizmeti’ kazanımlarımızın tekrar hayata geçmesi sonrasında başta kamu görevlilerimiz olmak üzere toplumsal alanda yankı bulan olumlu karşılığın benzerini, koruyucu giyim ve fazla çalışma ücretinde de göreceğimizi hepimiz iyi biliyoruz. Bu yüzden, kurulun toplanmasını fırsata çevirerek salondaki herkes vakit kaybetmeden adım atmalı ve ortak akılla alınacak karara katkıda bulunmalıdır” diye konuştu.
Ocak ayında refah payı verilmelidir
Ekonomik dengelerin sarsıldığı, gelir dağılımında adaletin beklenen seviyeye ulaşmadığı, kur ve yukarı yönlü fiyat etiketlerinin sürekli değiştiği bir süreçte olduklarına işaret eden Yalçın, şöyle devam etti: “Kira fiyatlarının maaşları süpürdüğü, en yüksek enflasyonun pazar-market sepetinde hissedildiği, zorunlu giderlerin gelirleri karşılamadığı bir gerçeklik içerisinde sabit gelirliler geçimini sürdürmeye çalışıyor. Hakem Kurulu’nun görmek istemediği fakat Memur-Sen’in ısrarla altını çizdiği bir gerçekliktir. Hakem Kurulu’nun beklenen, tahmin edilen ve hissedilen enflasyon noktasındaki hatalı tavrı ve duruşu nedeniyle oluşan kayıpları tazmin ve tanzim edecek refah payı iyileştirmesini zaruri gereklilik olarak görmek gerekiyor. Bu durumu düzeltme noktasında devletimizin imkânı, fırsatı ve mali gücü olduğunu biliyor, kamu görevlilerine ve emeklilerine Ocak ayında refah payı verilmesini bekliyoruz.”
Kamu görevlilerinin vergileri yüzde 15’e sabitlenmelidir
Asgari ücretin bile yüzde 20 gelir vergisi dilimine girdiğini dile getiren Yalçın, “Gelir vergisinin amacı, gayesi ve hedefi adil gelir dağılımına katkıda bulunmak için kesinti yapmak mı, yoksa gelirleri azaltmak, gelir dağılımı adaletsizliğini tetiklemek ve hakkaniyetli olmayan bir biçimde hazineye gelir üretmek mi? Mevcut sistem ‘Maaş artışlarını cebe girmeden alalım’ formülü üzerine kurgulanarak ‘geliri azaltma, giderleri artırma ve gelir dağılımı adaletsizliğini yükseltme’ aracına dönüşmüştür. Gelir dağılımında adaletin sağlanması için öncelikle gelir vergisi matrahları adil, makul ve hakkaniyetli şekilde düzenlenmeli, kamu görevlilerinin vergileri yüzde 15’e sabitlenmelidir” dedi.
Emekliler geçim sıkıntısı yaşıyor
Emekli aylığı-görev aylığı oranının yüzde 40-45 seviyelerine gerilediği, seyyanen ödemenin ısrarla emeklilere yansıtılmadığı, ‘emekli olanların keşke olmasaydım’, görevde olanların ise ‘emeklilikte ne yapacağım’ sorularının haklı olarak yükseldiği bir dönemde olduklarını söyleyen Yalçın, “Paradigmal değişimi ve dönüşümü zaman kaybetmeden yakalayalım. SGK’yı hazine üzerinden fonlama yerine maaş ve ücretlerde kayıp olmayacak şekilde bütün gelirleri prime esas kazanca dâhil edelim. Bu husus hazineye hiçbir yük getirmeyecek, ileride oluşacak sosyal maliyeti ise şimdiden önleyecektir. Emeklilerin örgütlenmelerinin önündeki fiilî ve fikrî engeller aşılmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
8. Dönem Toplu Sözleşme’ye yeni kanun ile gitmeliyiz
4688 sayılı Kanun’un geçerliliğini kaybettiğini, çözüm üretme zeminini terk ettiğini, uygulama aşamasında sorunlar ürettiğini ifade eden Yalçın, şunları söyledi: “Mevcut kanun ile 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecini sağlıklı bir şekilde yürütmenin, sorunlara çözüm üretmenin ve beklentileri karşılamanın mümkün olmadığını belirtmek istiyorum. Mevcut kanun ‘çatalla çorba içmemizi, kalburla su taşımamızı’ istiyor. Memur-Sen ve tamamında yetkili sendikaları olarak, 3 defa Hakem Kurulu’nda kamu görevlilerine ve emek örgütlerine yaşatılan mağduriyetin, göz göre göre bir daha yaşanmasını beklemeye gerek yok diye düşünüyoruz. 9 ay içerisinde çok rahatlıkla bu çalışmayı yapabilir, sistemi güncelleyebilir, sorunları bitirebilir ve 7. Dönem Toplu Sözleşme’de aldığımız kararın gereğini yerine getirebiliriz. Zamanımız, fırsatımız ve imkânımız bu noktada fazlasıyla mevcut. 8. Dönem Toplu Sözleşme’ye yeni kanun ile gitmeliyiz.”
Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır
Siyasetin yeni anayasanın konuşulmasını ve tartışılmasını istediğinin altını çizen Yalçın, “Biz de diyoruz ki, yeni anayasayı tartışalım fakat 4688 sayılı Kanun bu hâliyle devam mı etsin. Birlikte yeni kanunu ve sivil anayasayı hayata geçirelim, Türkiye’nin gücünü ve büyüklüğünü gösterelim, yüklerimizden kurtulalım istiyoruz. 4688 sayılı Kanun’un bazı hükümlerinin iptali sonrasında yapılacak olan düzenlemenin genel ya da kısmı çözüm yerine spesifik ya da özel olarak sosyal taraflarla tartışılıp çıkarılması en doğrusu olacaktır. Örgütlenme özgürlüğü alanındaki yasak ve sınırlamalar bitirilmelidir. Grev noktasındaki çekincelerden kurtulunmalı, demokratik ve haklı mücadeleye zemin oluşturulmalıdır. Yetkinin emeğini, hakkını ve hukukunu koruyacak şekilde dayanışma aidatı uygulamaya geçirilmelidir. İşveren ağırlıklı Hakem Kurulu yerine, piyasayı gören, emeğin hakkını teslim eden ve haklı beklentilere evet diyebilen Hakem Kurulu düzenine geçilmelidir” şeklinde konuştu.
Kamu görevlilerinin kariyeri keyfîliğe bırakılmamalıdır
Yalçın, bazı kurumların görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarını yapmama direnişini ve hatalı duruşlarını gördüklerini aktaran Yalçın, “Farklı kamu kurum ve kuruluşlarda farklı kadrolara ilişkin sınavların açılmadığı yönündeki sorunlar da görülmeli, bu noktada da çözüm üretme hassasiyeti gösterilmelidir. Kamu görevlilerinin, kariyer yolculuğu keyfî açılacak sınav takvimine bırakılmamalı, en fazla üç yıl vurgusu bu kurulda tekrar belirtilmelidir. Sınav ve sonucuna ilişkin değerlendirmelerde kariyer-liyakat ve şeffaflık göz önünde bulundurulmalı, mülakat yanlışına son verilmelidir” ifadelerini kullandı.
Acil çözüm bekleniyor
7. Dönem Toplu Sözleşme masasında “bu hususlar KPDK’nın konusu” denilen ve kamu görevlilerin acil çözüm bekleyen sorunlarına değinen Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı:
“Birinci dereceye yükselen kamu görevlilerine 3600 ek gösterge, yetkili Konfederasyon Memur-Sen ile çalışılarak tamamlanmalıdır. Mühendislik Meslek Kanunu’nu çıkarılmalı, kamudaki teknik personelin sorunlarına çözüm üretilmelidir. En son 2015 yılında toplu sözleşmede çıkarttığımız ilave bir derece, yararlanamayan personele de verilmelidir. Derece-kademe sınırlaması kaldırılmalıdır. 8 yıla bir kademe bütün kurumlarda eksiksiz uygulanmalıdır. Yıllık izinler iş günü esasına göre kullandırılmalıdır. Disiplin cezalarına af getirilmelidir. Sözleşmelilikten kadroya geçenlere tayin hakkı verilmelidir. Üniversite idari personelinin yer değişikliği hakkına yönelik uygulama tamamlanmalıdır. 4/C’den 4/B’ye geçen personelin zorunlu emeklilik dayatması kaldırılmalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalı, personelin uygun hizmet sınıflarına geçişi sağlanmalıdır. Deprem bölgesindeki kamu görevlilerinin zorlu çalışma şartları görülmeli ve mali imkânları geliştirilmelidir. Personel alımında ve diğer sınavlarda mülakat kaldırılmalı, şeffaflık sağlanmalıdır. Kamu personel sistemi güncellenmeli, eksiklikleri giderilmelidir. Doğum sonrası yarım zamanlı çalışma yönetmeliği çıkarılmalı, analık izni süreleri artırılmalı, kamu kurumlarındaki kreş uygulaması yaygınlaştırılmalıdır. Koruma ve güvenlik görevlilerinin uygulama, mevzuat ve düzenlemelerden kaynaklanan sorunları bitirilmelidir. Çalışma hayatında ‘ikramiye almayan tek kesimin kamu görevlisi olması’ yanlışına son verilmelidir. İdari hizmet sözleşmeli ve özel hukuk hükümlerine tabi olarak çalışan kamu görevlilerinin kadro karşılığı sözleşmeli pozisyonlara geçişi başta olmak üzere haklı beklentilerine karşılık verilmelidir.”
Sorunların çözümü için bakanlık bünyesinde komisyon kurulacak
Bakan Işıkhan, çözülemeyecek sorunun olmadığını kaydederek, “Görevde yükselme ve ünvan değişikliği” konusu başta olmak üzere kendilerine toplantıda aktarılan sorunların çözümü için alt komisyon kurulması talimatı verdi.