Bugün laiklik, kamusal alanın dışına itilmek, devlet kurumlarından silinmek istenmektedir. Devlet yöneticileri dini referanslarla konuşmakta, tarikat ve cemaatlerin yapılandığı görülmekte hukukun ve yönetimin esaslarını inanç temelli yaklaşımlarla belirlemektedir. AKP iktidarı boyunca cemaat ve tarikatlar kamu kaynaklarıyla beslenmiş, devletin en kritik kurumları bu yapıların etkisi altına girmiştir. Eğitimden sağlığa, yargıdan güvenliğe kadar her alanda bu gerici kuşatma derinleşmiş, laik eğitim sistemi yerini tarikat ve cemaatlerin içerikleri belirleyebildiği bir sisteme bırakmıştır.
Laikliğe yönelik saldırılar, yalnızca bir yönetim anlayışının sonucu değil, aynı zamanda toplumsal yaşamı şekillendirme çabasının bir yansımasıdır. Kadın hakları, hukuk devleti, bireysel özgürlükler, bilimsel eğitim gibi kazanımlar laikliğin zayıflatılmasıyla yok edilmek istenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni dini esaslara göre yönetmeye heveslenenler, Cumhuriyet değerlerini geriletmekte ve toplumu ayrıştırmaktadır.
Oysa laiklik, sadece devlet ile din işlerinin ayrılması değildir. Aynı zamanda inanç özgürlüğünün, bireyin vicdan hürriyetinin, kadın-erkek eşitliğinin ve toplumun çağdaş normlarla yönetilmesinin güvencesidir. Laiklik olmadan demokrasiden, hukuk devletinden, özgürlükten söz edilemez.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, laikliğin ve onun sağladığı özgürlüklerin sonuna kadar savunucusu olmaya devam edeceğiz. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcıdır ve bu harcı sökmeye çalışanlara karşı mücadelemiz sürecektir.
Bu vesileyle, laikliğin Anayasa’ya girişinin 88. yıldönümünde, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin tüm kurucu kadrolarını saygıyla anıyor, laik ve çağdaş bir Türkiye için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
BİRLEŞİK KAMU-İŞ KONFEDERASYONU
MERKEZ YÖNETİM KURULU