Komisyon, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı.
Toplantı öncesi CHP'li milletvekilleri, sıralarına "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" yazılı dövizler bıraktı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in tokalaşmak üzere CHP sıralarına geldiği sırada CHP'li vekiller, "Mustafa Kemal'in askeri olmak suç mu? Mustafa Kemal'in askerlerine sahip çıkın. Teğmenlerimize sahip çıkın. Siz de teğmen oldunuz." dedi.
Güler ise "Birazdan anlatacağım. Basından değil Bakan'dan dinleyin." diye karşılık verdi.
Komisyonda, Milli Savunma Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletme Başkanlığının bütçe ve 2023 kesin hesapları ile Sayıştay raporları da görüşülecek.
Milli Savunma Bakanı Güler, Bakanlığının bütçesine ilişkin sunumuna başladı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.
Bakan Güler, bir asır önce, asil millete esaret zinciri vurmak isteyenlere geçit vermeyen kahraman ordunun, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına başlanan bu tarihi dönemde de bölgesinde ve dünyada seçkin ve saygın bir konumda olduğunu belirtti.
Güvenlik ortamının, hiç olmadığı kadar karmaşık ve belirsiz olduğuna vurgu yapan Güler, uluslararası güç dengelerinin sarsıldığı, nüfuz mücadelelerinin ve jeopolitik gerginliklerin arttığı hassas bir dönemden geçildiğini söyledi.
Güler, Türkiye'nin etrafının adeta ateşten çember olduğu bir süreç yaşandığına dikkati çekerek, "Tüm tehditlerle etkin bir şekilde başa çıkabilmek için güçlü bir savunma yapısına ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda bakanlığımız, devletimizin bekası, ülkemizin ve asil milletimizin güvenliği için çalışmalarını artan bir tempoyla, yüksek bir azim ve kararlılıkla sürdürmektedir." şeklinde konuştu.
- "Kaçak geçişlere asla imkan tanınmamaktadır"
Bakan Güler, ülke sınırlarını korumak, yasa dışı geçişleri engellemek ve terörist faaliyetleri önlemek amacıyla hudutlarda en etkili ve kademeli tedbirlerin uygulandığına dikkati çekerek, "Ortaya çıkan tehdit durumu ve gelişmelere göre sınırlarımızdaki tedbirler, gerek birlik takviyesi gerekse teknolojik olarak sürekli güncellenip geliştirilmekte ve böylelikle hudutlarımızdan kaçak geçişlere asla imkan tanınmamaktadır." diye konuştu.
Terör belasının, 40 yılı aşkın bir zamandır Türkiye'yi uğraştıran en önemli sorunlardan biri olduğunu belirten Güler, şunları kaydetti:
"Bu sorunu tamamen yok etmek, ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini sağlamak için terörle mücadelemizde tarihi adımlar attık, atıyoruz. Geçmişte yürütülen sınırlı hedefli ve süreli operasyonların yerine, bugün terör tehdidinin kaynağında yok edilmesi stratejisi ile sürekli ve kapsamlı operasyonlar gerçekleştirerek başta PKK/KCK, PYD/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine büyük darbeler vuruyoruz. Azim ve kararlılıkla yürütülen operasyonlar kapsamında bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir."
- "Zap'ta da kilit kapatılmıştır"
Bakan Güler, Suriye ve Irak harekat alanlarında görevli birliklere yönelik taciz ve saldırı girişimlerine de misliyle karşılık verildiğine ve gerekli tedbirlerin alındığına vurgu yaparak, "En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap'ta da kilit kapatılmıştır. Bölgedeki faaliyetlerimiz aynı tempo ve kararlılıkla devam ediyor, edecektir." ifadelerini kullandı.
Tüm operasyonların planlanması ve icrasında, masum sivillerin, dost unsurların, tarihi ve kültürel
varlıklar ile çevrenin zarar görmemesi için her türlü önlemin alındığına dikkati çeken Güler, şöyle devam etti:
"Terörle mücadelemizin daha etkin yürütülmesi kapsamında komşumuz Irak ile son dönemde büyük bir gelişim kaydeden ilişkilerimizi oldukça önemli görüyoruz. Bu çerçevede terör örgütünün bölgedeki varlığının sonlandırılması için Irak ile imzaladığımız 'Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadele'ye Dair Mutabakat Zaptı' ile somut adımları da atmaya başladık. Aynı şekilde Irak'ın kuzeyinde, bölgesel yönetim ile de bölgenin huzura kavuşmasına yönelik yakın bir işbirliği içerisindeyiz. Sonuç olarak bir kez daha vurgulamak isterim ki terörle mücadelemiz, eli kanlı teröristler, bu coğrafyadan yok olup gidinceye kadar tavizsiz bir şekilde devam edecektir."
- "Daima minnettarız, ilelebet de minnettar kalacağız"
Güler, ordunun, devletin bekasına, milletin huzur ve güvenliğine yönelen tehdit ve tehlikeleri bertaraf etmek için 'ölürsem şehit, kalırsam gazi' düsturu ile her türlü gayreti gösterdiğine vurgu yaparak, "Türk ordusunun en büyük ilham kaynağı, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizin fedakarlıklarıdır. Bu nedenle aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize daima minnettarız, ilelebet de minnettar kalacağız." şeklinde konuştu.
Terörle mücadele ve hudut güvenliğinin yanı sıra mavi ve gök vatandaki hak ve menfaatlerin de en üst düzeyde korunduğuna dikkati çeken Güler, şunları kaydetti:
"Ege ve Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerimizi etkin bir şekilde sürdürüyoruz. Bu kapsamda komşumuz Yunanistan ile uzun yıllardır süregelen sorunlarımızı çözmek için çaba gösteriyoruz. Türkiye, bu konuda geçmişten bu yana barışçıl bir tutum sergilemekte, Ege Denizi'nin bir barış denizi olarak kalması için gayretlerini ve iyi niyetini ortaya koymaktadır. Son dönemde Sayın Cumhurbaşkanı'mız ve Yunanistan Başbakanı'nın liderliğinde iki ülke tarafından ortaya konulan karşılıklı çabalarla Ege Denizi'nde gerginlik ve tansiyon önemli derecede azaltılmıştır."
Güler, Yunanistan ile Türkiye arasında, "Güven Artırıcı Önlemler Toplantıları"na tekrar başlandığını da hatırlatarak, "Geçtiğimiz yıl kasım ayında Ankara'da gerçekleşen toplantıdan sonra, bu yıl 22 Nisan'da Atina'da, 6 Kasım'da da İstanbul'da iki toplantı daha gerçekleştirdik. Yapılan bu toplantılarda diyalog ortamının sürdürülmesi niyetini karşılıklı teyit ettik." dedi.
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidinin, kendileri için olmazsa olmaz olduğuna vurgu yapan Güler, "Bu konuda anlamlı bir ilerleme, ancak bu gerçeğin kabulü ile mümkündür. Bu doğrultuda tüm uluslararası camiayı, sadece bir tarafın iddialarını desteklemeyi bırakıp konuya makul, mantıklı ve adil bir şekilde yaklaşmaya davet ediyoruz." şeklinde konuştu.
Güler, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, Orta Doğu'da devam eden kriz ortamından istifade etmeye
çalıştığını ve insani yardım adı altında istikrara zarar veren faaliyetler gerçekleştirdiğini söyledi.
Kıbrıs adasında yabancı ülkelerin artan hareketliliğinin de yakından takip edildiğine dikkati çeken Güler, "Garanti ve İttifak Antlaşmaları" doğrultusunda, Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin sağlanmasına yönelik her türlü askeri ve siyasi tedbiri alarak adanın huzuru, adanın güvenliği ve refahı için ellerinden geleni yapmayı sürdüreceklerini aktardı.
Güler, Türk ordusunun, Akdeniz'den Hint Okyanusu'na, Aden Körfezi'nden Basra Körfezi'ne kadar çeşitli coğrafyalarda varlık göstererek, Türkiye'nin gücünü ve etkisini en iyi şekilde temsil ettiğini vurguladı.
Türkiye'nin, Afrika'dan Türkistan'a, Uzak Doğu Asya'dan Güney Amerika'ya kadar sunduğu alternatif işbirliği modelinin, Türkiye'nin dünyadaki etkinliğini her geçen gün daha da artırdığına dikkati çeken Güler, "Bu coğrafyalarda üstlenmiş olduğumuz aktif rolün önemini ve değerini anlayan başta İngiltere, İtalya, Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupalı müttefiklerimiz, Türkiye ile ortak inisiyatifler geliştirmek için girişimlerde bulunmaktadır." diye konuştu.
- İşbirliği ve mutabakat anlaşmaları
Bakan Güler, NATO'daki faaliyetlerin de etkin bir şekilde sürdürüldüğünü, ittifakın önde gelen ülkelerinden biri olarak, NATO misyonlarına önemli katkılar sunulduğunu ifade etti.
Milli Savunma Bakanlığının, çeşitli coğrafyalardaki görevlerin yanı sıra ülkenin uluslararası siyaseti, savunma politikaları ve milli menfaatleri kapsamında kardeş, dost ve müttefik ülkelerle askeri çerçeve, eğitim işbirliği ve yardım anlaşmaları da imzaladığını hatırlatan Güler, şunları kaydetti:
"Karadeniz'de Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle hassasiyet devam etmektedir. Ukrayna'daki savaşın sonlandırılması için Türkiye olarak en başından itibaren ortaya koyduğumuz çok yönlü çabalarımızı, aynı kararlılıkla sürdürüyoruz. Mevcut durumda, barışı sağlamanın kolay olmayacağının farkındayız. Ancak, bu süreçte ülkemizin çıkarlarını korumak ve muhtemel tehlikelerden uzak durmak için gerekli tedbirleri alıyoruz. Bu doğrultuda Karadeniz'de gerginliği azaltan ve dengeyi tesis eden Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni dikkatle, sorumlu, tarafsız ve tavizsiz bir biçimde uyguladık, uygulamaya devam ediyoruz."
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, ayrıca NATO müttefiki olan Bulgaristan ve Romanya ile birlikte tesis edilen Karadeniz Mayın Karşı Tedbir Görev Grubu ile de Karadeniz'deki güvenliğe katkı sağlandığını söyledi.
İsrail'in bir yılı aşkın süredir barbarlık seviyesine varan saldırılarını sürdürdüğünü, masum Filistinlilere devlet terörü uyguladığını belirten Güler, İsrail'in bu saldırganlığının ve uluslararası hukuku hiçe sayan tutumunun tüm bölgeyi büyük bir tehlikenin içine sürüklediğini ifade etti.
Bakan Güler, Türkiye'nin ilk andan itibaren İsrail'in saldırılarının derhal durdurulması ve bölge geneline yayılmaması için uluslararası toplumu sorumluluk almaya davet ettiğini anımsatarak, "Yapılan çağrılara kulak tıkayan İsrail'in saldırılarını şimdi de Lübnan'a yöneltmesi ve İran ile yaşadığı gerginlik, bu krizin tüm bölgeye yayılması endişemizi haklı çıkarmıştır." diye konuştu.
Türkiye olarak bölgedeki gelişmeler çerçevesinde savunma ve güvenlik politikalarını çok yönlü bir şekilde tespit edip uyguladıklarını, gereken tedbirleri aldıklarını vurgulayan Güler, "Bu kaotik ortamdan istifadeyle Suriye harekat alanındaki düzensiz göç hareketlerine, Suriye'de ve Irak'ta demografiyi değiştirmeye, yapay ve uydu oluşumlar inşa etmeye yönelik hiçbir teşebbüse izin vermeyeceğimizin de bilinmesini isterim." ifadesini kullandı.
Gazze ve Lübnan'a insani yardımlar ulaştırmakta olduklarını aktaran Güler, Lübnan'daki Türk vatandaşlarının güvenli bir şekilde tahliyesini gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
- "Eğitim faaliyetleri aralıksız sürüyor"
Ordunun, üstlendiği tüm görevleri layıkıyla yerine getirmesi ve gücünü daima diri tutması için eğitim ve tatbikatları da aralıksız icra ettiklerini belirten Güler, geçen yıl ekim ayından bu yana milli ve uluslararası ölçekte 174 tatbikat icra edildiğini, yıl sonuna kadar da 3 tatbikatın gerçekleştirilmesinin planlandığını söyledi.
Güler, bugüne kadar başarıyla icra edilen NATO ve uluslararası tatbikatlarda, personelin sergilediği yüksek disiplin ile sahip olduğu eğitim seviyesinin en üst düzeyde takdir gördüğünü dile getirdi.
Tüm bu faaliyetlerin büyük bir başarıyla yerine getirilmesinde en önemli etkenin, büyük bir fedakarlık ve özveriyle görev yapan personel olduğunu vurgulayan Güler, personelin niteliğini artırmak amacıyla eğitim faaliyetlerinin aralıksız sürdürüldüğünü, diğer yandan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ihtiyaçları doğrultusunda personel temin işlemlerini şeffaflık ve titizlik içerisinde, ilgili mevzuata uygun olarak devam ettirdiklerini aktardı.
Yaşar Güler, bu çerçevede Milli Savunma Üniversitesinin de bünyesinde bulunan Harp Enstitüleri, Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokullarının eğitim-öğretim görevlerini üstün bir gayretle ifa ettiğini belirterek, "Diğer yandan FETÖ ile kararlı mücadelemiz kapsamında, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden itibaren FETÖ ile iltisaklı 23 bin 879 şahıs Silahlı Kuvvetlerimizden ihraç edilmiştir. Bundan sonra da adli makamlar ve devletimizin ilgili kurumlarından elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde gerekli işlemler ivedilikle yapılacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Büyük bir şevk ve gayretle çalışıyoruz"
Güler, Türkiye'nin özellikle son 20 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın stratejik vizyonu ve liderliğinde, savunma sanayisinde büyük yatırımlar yaptığını, hayata geçirdiği birbirinden kritik proje ve sistemlerle dünyada gıpta ile takip edilen müstesna bir konuma ulaştığını vurguladı.
Tasarımdan üretime Türkiye'nin kendi imkanlarıyla geliştirdiği sistemleri, kardeş, dost ve müttefik ülkelere de ihraç ederek, ekonomiye de önemli katkılar sağlandığına işaret eden Güler, "Yerli, milli ve modern bir savunma sanayisine sahip olmanın ne kadar ehemmiyetli olduğu, bölgemizde ve dünyada yaşanan hassas gelişmelerin ortaya çıkardığı tehdit ve tehlikeler karşısında daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin imkan ve kabiliyetlerini, en yeni teknolojilerle geliştirmek için büyük bir şevk ve gayretle çalışıyoruz." sözlerini sarf etti.
Bakan Güler, savunma sanayisinde ulaşılan bu üstün seviyeyi en yukarılara taşımanın yegane hedefleri olduğunu, sadece son bir yılda kara, hava ve deniz platformlarında hizmete alınan proje ve sistemlerin, bu konudaki kararlılığı açıkça ortaya koyduğunu belirterek, geçen hafta Bayraktar TB3'ün, milli gurur ve donanmanın amiral gemisi TCG Anadolu'dan ilk kalkış ve inişini başarıyla gerçekleştirmesinin, yerli ve milli savunma sanayisindeki adımların en son örneği olduğunu kaydetti.
MSB bağlısı askeri fabrikalar ile tersanelerin de savunma sanayisindeki ekosistemin ayrılmaz birer parçası olduğuna işaret eden Güler, imkan ve kabiliyetleri sürekli artırılan bu tesislerde, TSK'nın envanterindeki silah, araç ve gereçlerin üretim, modernizasyon, bakım ve onarımlarının en iyi şekilde yapıldığını anlattı.
Güler, Türkiye'nin savunma sanayisinde ulaştığı mümtaz seviyeyi ortaya koyan başta milli gemi ve milli denizaltı olmak üzere pek çok projenin Türk tersanelerinde yürütülmesinin, Fırtına Obüslerinin askeri fabrikalarda üretilmesinin büyük bir gurur vesilesi olduğunun altını çizerek, savunma ve güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda ağustos ayında Aksaz Tersanesi'nin açılışını gerçekleştirdiklerini, Mersin Tersanesi'ni hizmete aldıklarını anımsattı.
- "Çevre kirliliğinin önlenmesinde gerekli hassasiyet gösteriliyor"
Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Anonim Şirketi'nin de faaliyetlerini üstün bir başarıyla sürdürerek yerli ve milli savunma sanayisine güzide katkılar sunduğunu belirten Güler, şirketin mühimmat üretimini geliştirmek üzere Kırıkkale'de yeni fabrikaların yatırım sürecine başladığını, ayrıca mevcut fabrikaların modernizasyonu ve kapasite artışına yönelik yatırımlarına da hız verdiğini kaydetti.
Güler, özellikle dost ve müttefik ülkelerle savunma sanayisi alanında yapılan işbirliği anlaşmalarında Askeri Fabrika ve Tersane İşletme (ASFAT) AŞ'nin vazgeçilmez bir paydaş konumunda olduğunu ifade ederek, "Burada şu hususun çok iyi anlaşılmasını isterim ki savunma sanayisi ürünlerinin en büyük tedarikçisi olan Bakanlığımız, savunma ekosistemimize bütüncül bir anlayışla yaklaşmaktadır. Bu kapsamda alt inisiyatiflerimiz MKE ve ASFAT'ın gelişimi için çaba gösterirken, bu alanda faaliyet gösteren diğer firma ve kurumlarımızın da önlerini açmak için onlara her türlü desteği veriyoruz." dedi.
Bakanlığın tüm bu faaliyetlerinin yanı sıra, yaşanan afet ve acil durumlarda, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talepler çerçevesinde arama, kurtarma, ulaştırma, güvenlik, barınma ve iaşe desteği sağladığını aktaran Güler, afet ve acil durum faaliyetlerinin tek elden ve daha etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamak maksadıyla 27 Ocak 2024'te bakanlık bünyesinde 'Afet ve Acil Durum Yönetimi Daire Başkanlığının teşkil edildiğini hatırlattı.
Bakan Güler, tüm faaliyetlerinde olduğu gibi çevrenin korunmasında ve çevre kirliliğinin önlenmesinde de gerekli hassasiyeti gösterdiklerini dile getirerek, "Türkiye Yüzyılı Hatıra Ormanı oluşturulması kapsamında 37 il ve 43 lokasyonda Mehmetçik Hatıra Ormanı kurulmuş olup bu faaliyetin önümüzdeki dönemde 15 ilimizde daha yapılması planlanmıştır. Aynı şekilde uyguladığımız atık yönetimi çerçevesinde bu yılın ilk 8 aylık döneminde, 16 bin ton ekonomik değeri olan atıktan, Bakanlığımıza yaklaşık 114 milyon lira kaynak aktarılmıştır." ifadesini kullandı.
- "Sağlık hizmeti etkin ve kesintisiz yürütülüyor"
Bakanlığa bağlı Harita Genel Müdürlüğünün de köklü mazisi, imkan, kabiliyetleri ve modern altyapısı ile uluslararası alanda seçkin bir konumda olduğunu vurgulayan Güler, "Bu kapsamda şanlı ordumuzun başta terörle mücadele harekatı olmak üzere, görev aldığı bütün bölgelerdeki faaliyetlerinde ihtiyaç duyduğu her türlü haritayla coğrafi veriyi etkin ve hızlı bir şekilde karşılamakta, pek çok kamu kurum ve kuruluşuna da destek sağlamaktadır." bilgisini paylaştı.
Güler, "Muhaberesiz muharebe olmaz" düsturuyla elektronik harp, siber güvenlik ve haberleşme teknolojilerini her geçen gün daha da geliştirdiklerini aktararak, söz konusu teknolojilere yerli ve milli sahip olmanın Türkiye'nin dışa bağımlılığını ortadan kaldırırken, güvenli bir savunma altyapısı için de vazgeçilmez önemde olduğunun altını çizdi.
Yaşar Güler, bu nedenle her türlü tehdit ve tehlikeye karşı "siber vatanı" korumak ve bu alanda üstünlüğü tesis etmek için proaktif bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
Asker alma işlemlerinin de etkin ve verimli şekilde yürütüldüğünü kaydeden Güler, bu işlemlerin artık çok rahat bir şekilde e-Devlet üzerinden de gerçekleştirilebildiğini anımsattı.
Bakan Güler, 2019'da yürürlüğe giren Askeralma Kanunu'ndan bugüne kadar 3 milyon 288 bin 512 yükümlünün faydalandığını aktararak, "Ayrıca 22 Mayıs 2024'te, '8510 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği' yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle topyekün savunma konsepti kapsamında, seferberlik planlamalarının etkin, modern, hızlı ve tüm kurumlarla işbirliği içerisinde yapılmasına devam edilecektir." diye konuştu.
Sağlık hizmetlerinin askeri sağlık personeliyle Sağlık Bakanlığı personeli tarafından etkin ve kesintisiz bir şekilde yürütüldüğünü dile getiren Güler, MSB ile ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi arasında yapılan askeri öğrenci yetiştirme protokolü kapsamında, Bakanlık nam ve hesabına Tıp, Diş Hekimliği ve Eczacılık Fakültelerinde 846, Meslek Yüksekokulunda 150 olmak üzere toplamda 996 askeri öğrencinin öğrenim gördüğünü kaydetti.
Güler, Askeri Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünce, Türkiye'nin kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) tehditlere karşı koruyucu kıyafet ve teçhizatın yerli ve milli olarak geliştirilmesi için yoğun bir gayret gösterildiğini anlattı.
- "Ordumuzun da etkin ve güçlü olması elzemdir"
Sayıştay Başkanlığının, TBMM'ye sunduğu "Milli Savunma Bakanlığı 2023 Yılı Sayıştay Denetim Raporu"nda iki bulguya yer verdiğini hatırlatan Güler, söz konusu bulgulara yönelik gerekli tedbirlerin alındığını, Sayıştay Başkanlığı ile koordineli bir şekilde çalışıldığını dile getirdi.
Yaşar Güler, başta Türkiye'nin yakın coğrafyası olmak üzere risk ve tehditlerin her zamankinden daha fazla hissedildiği bir süreçten geçildiğine dikkati çekti.
Türkiye'nin, tarih boyunca karşılaştığı türlü sınamaları aşmanın ötesinde, zorlukları fırsatlara dönüştürebilmiş bir ülke olduğunu belirten Güler, şöyle devam etti:
"Elbette ki bu kritik süreci de sahip olduğumuz imkan ve kabiliyetler, köklü devlet geleneğimiz ve emsalsiz bir özveriyle görev yapan donanımlı personelimizin üstün çabalarıyla en güçlü şekilde atlatacağız. Milli birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bu kritik dönemde, ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini sağlamak için ordumuzun da etkin ve güçlü olması elzemdir. Bu çerçevede bakanlığımıza tahsis edilecek bütçe hayati önemdedir. Dolayısıyla 2025 yılı bütçe teklifimiz ile bakanlığımıza ayrılacak kaynakların her türlü tasarruf tedbirleri gözetilerek en iyi şekilde kullanılması hedeflenmiştir. Bu anlayışla hazırlanan bakanlığımızın 623 milyar 899 milyon 190 bin liralık 2025 Yılı Bütçe Teklifi ile 2023 Yılı Kesin Hesabı takdirlerinize sunulmuştur."
Güler, MSB ve TSK olarak "Türkiye Yüzyılı" hedefleri doğrultusunda, Türkiye'nin savunması, vatandaşların güvenlik ve huzuru için büyük bir şevk ve gayretle çalışmalara devam edeceklerini bildirdi.
Mete Han'dan Sultan Alparslan'a, Fatih Sultan Mehmet'ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve bugüne kadarki tüm devlet büyüklerini ve komutanları saygıyla anan Güler, şehitleri ve ebediyete irtihal eden kahraman gazileri rahmet yad etti.
Gazilere, şehit ve gazi ailelerine saygı ve şükranlarını sunan Güler, "Şu anda dahi, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde destansı bir mücadele ortaya koyarak teröristlere göz açtırmayan kahramanlarımıza, aynı şekilde denizde, havada görev yapan ve pek çok coğrafyada şanlı bayrağımızı gururla temsil eden tüm personelimize üstün başarılar diliyorum." dedi.
MHP Konya Milletvekili Konur Alp Koçak, İstanbul'daki deprem riskine ve şehrin sınırlara yakınlığına işaret ederek, "Savunma sektörünün Anadolu'nun iç kesimlerine doğru kaydırılması hususu daha fazla önem kazanmaktadır." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Savunma Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin görüşmelerinde milletvekilleri görüşlerini dile getiriyor.
CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı'nın, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'e yönelik "Bakanım, açıklama yapacaktınız bekliyoruz. Teğmenlerimizle ilgili bir şey açıklamadınız" sözleri üzerine tartışma yaşandı. Milli Savunma Bakanı Güler, Sarı’ya "Sizin soru sorma hakkınız yok mu, sorun sorunuzu?" karşılığını verdi.
Bunun üzerine CHP'li Sarı, "Ordunun dereceye girmiş kadın teğmenlerine sahip çıkmak boynunuzun borcu. O teğmenler bu ordunun teğmenleri, hepimizin teğmeni ve hepimiz Mustafa Kemal'in askeriyiz." ifadelerini kullandı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş, tartışmanın sürmesi üzerine görüşmelere ara verdi. Verilen ara sırasında tartışma devam ederken AK Parti'li milletvekilleri, Sarı'ya yönelik, "Askerlik disiplindir. Şov yapmaya gelmiş buraya" tepkisini dile getirdi.
Aradan sonra Milli Savunma Bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelere devam edildi.
- "Teğmenlerin Yüksek Disiplin Kuruluna sevki" tartışması
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, MSÜ Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'nde bazı teğmenlerin ve bazı personelin Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK) sevk edilmesine ilişkin sürecin kendilerini çok üzdüğünü ve bu durumu yanlış bulduklarını söyleyerek, "Lütfen, bu disiplin soruşturmasına derhal son verelim. Bu teğmenlerimizi, bu çocuklarımızı kucaklayalım. Bunlar, bu memleketin evlatları, bunlar o kutsal askerlik mesleğini seçmiş ve hayatlarının bundan sonraki döneminde bunu icra edecek olan insanlar. Niye, ne yapıyoruz, kimleri cezalandırıyoruz bir disiplin soruşturmasıyla?" diye konuştu.
CHP'li Sarı'nın tavrına tepki gösteren AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, YDK'ye sevk edilme sürecine yönelik ise "Bir disiplinsizlik vardır, onun gereğini de ordu yapacaktır, bunun başka bir tarafa çekilmesi yanlıştır." değerlendirmesinde bulundu.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, "Biz kimin neden rahatsız olduğunu biliyoruz, sizin de neden rahatsız olduğunuzu biliyoruz. Bu Mustafa Kemal ile sizin ne sorununuz var, anlayamadık arkadaş. Bir kısım insanların Mustafa Kemal'le, bu ülkenin kurucusuyla olan sorununu anlayamadık." ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, soruşturma sonucunda teğmenlerin cezaya çarptırılmasını istemediklerini belirterek, "Ama hiçbir şey olmamış gibi, demokrasi geçmişimizi bilmeden de bu şeylere verilen tepkilere tepkisiz kalmanın çok demokratik bir teamül olduğunu düşünmüyorum." dedi.
- "Askeri liseler tekrar açılsın"
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Yüksek Askeri Şura'nın yapısının değiştirildiğini ifade ederek, "Öncesinde 2 sivil ve 15 askerden oluşan Şura, yapılan değişiklikle 8 sivil ve 4 askerden oluşur hale geldi. Milli Eğitim Bakanı bile Şura üyesi. YAŞ emeklilik kararları TSK personeli üzerinde bir sopa gibi kullanılmaktadır." görüşlerini dile getirdi.
Askeri hastanelerin kapatılmasını eleştiren Ceylan, "Askeri sağlık personeli muharebede sağlık hizmeti yapmak üzere yetiştirilir ve bu yönüyle Sağlık Bakanlığı personelinden farklıdır. Asker hastanelerinin kapatılması askeri hekimliğin ve harp cerrahisi uzmanlarının yok olmasına, bu alanlara yönelik eğitim veren askeri sağlık eğitim sisteminin bilgi birikim ve tecrübesinin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Askeri hastaneler derhal yeniden açılmalıdır." değerlendirmelerinde bulundu.
Askeri liselerin de tekrar açılmasını isteyen Ceylan, YDK'ye sevk edilen teğmenlerin sonuna kadar yanlarında olacaklarını söyledi.
Ceylan, yükselen kira bedelleri ve konut fiyatlarının TSK personelinin barınma sorununun büyümesine neden olduğuna işaret ederek, "Kısa vadede bu sorunun çözümü için personele, görev yaptığı şehrin özellikleri gözetilerek uygun miktarda kira yardımı yapılmalıdır." diye konuştu.
DEM Parti Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, küresel istikrarsızlığı körükleyen çoklu çatışmalarla karşı karşıya kalındığını anlatarak, "Birçok ülkede yeni yönetimler oluşuyor, seçimler var. Yeni yönetimlerle birlikte tabii ki yeni arayışlar ve yeni politikalar gündeme geliyor ve gelecek de. Bunların her birinin Türkiye'ye yönelik çok ciddi yansımalarının olduğu bir dönemden geçiyoruz. Orta Doğu'da hızlanan bir savaş ritmi var ve yerküreyi adeta yerinden sallıyor." dedi.
Gazze'de bir soykırım yaşandığını vurgulayan Oluç, "Lübnan'da devam eden saldırılarda ölümler artıyor. Çekirdek güç İsrail gibi görünüyor bu savaşta ama ABD ve Avrupa desteği arkasında. Orta Doğu'da da böyle bir durum var. İsrail'in temel motivasyonlarından birinin de Hint-Avrupa enerji koridoru yolunu açmak olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye-Suriye ilişkilerine değinen Oluç, "Rahmetli Demirel'in bir sözünü hatırlıyorum; 'Barışmasını bilmeyen kavga etmemeli.' Türkiye barışmasını bilmeyen bir pozisyonundan çıkmalıdır artık. Her acı yeni bir acıyı çağırıyor ve Orta Doğu halkları gerçekten bu acıyı hep birlikte yaşıyoruz. Dolayısıyla bu dönemin artık değişmesi gerekiyor. Böyle kritik bir eşikteyken, bütün dünya çalkalanırken Türkiye'nin burada bir barışçı hamlesine ihtiyaç olduğunu bir kez daha vurguluyorum." şeklinde konuştu.
- "KAAN'a daha fazla yatırım yapılmalı"
İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, Milli Savunma Bakanlığının bütçesinin yetersiz olduğunu söyledi.
Bugün savaş alanında kullanımı uygun olan Leopard 2 A4'lerden Türkiye'de sadece 340 tane olduğunu kaydeden Poyraz, "Mevcudu değerlendirme saiki ile eski model tankların modernizasyonu, gelişen savaş ve savunma teknolojisi hızının çok gerisinde kalmaktadır. Sınır ötesi operasyonunda kayıplar yaşamamız ve şehit vermemiz olasılığını arttırmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin çok büyük "göç dalgalarından" birine muhatap olduğunu söyleyen Poyraz, "Dünyada en fazla sığınmacı Türkiye'de, üstüne kaçak göçmenleri de eklediğimizde ülkenin gelecekteki demografik yapısının bozulacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Sınırlarımız kevgire dönmüş durumda, elini kolunu sallayan ülkemize girebiliyor." ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, teğmenlerin YDK'ye sevkine ilişkin sürecin bazı kesimler tarafından kötü niyetle kullanıldığını belirterek, "Şimdi, biz, yeni yeni soruşturmanın 30 Ağustos'ta başladığını duyuyoruz. Bence bu konuda geç kalınmış bir açıklamadır. Eğer bu, vaktinde açıklansaydı Sayın Cumhurbaşkanı'nın demecine bağlanmaz ve ordunun kendi içerisindeki bir problem gibi görülebilirdi. Şimdi, gelinen noktada sayı itibarıyla ihraç istemiyle disiplin kuruluna verilen teğmenlerimizin sonu ve bu disiplin kurulu sürecinin sonucu çok önemlidir. Toplum ikiye bölünmüştür. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin morali açısından bu soruşturmanın sonucu son derece önemli ve kıymetlidir." diye konuştu.
Saadet Partisi Ankara Milletvekili Mustafa Nedim Yamalı, KAAN'ın yapımına resmen başlandığını, eğer planlandığı gibi giderse Türk Hava Kuvvetlerindeki yerini almasının 2040'ları bulacağını belirtti. Bu sürenin çok uzun olduğuna işaret eden Yamalı, "Tabii, bunun daha erkene alınması için gerekenlerin yapılması ve bütçe anlamında da gereken desteğin verilmesi gerekiyor. Biz beşinci nesil uçağımızı yapmaya gayret ederken Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya altıncı nesil uçaklar için çalışmalara başlamış durumda. Bu açıdan milli muharip uçak KAAN'a daha fazla yatırım yapıp bir an önce bunun faaliyete geçmesini sağlamamız gerektiği gözüküyor." dedi.
- "Kaynağında yok etme stratejisinin kararlılıkla ve etkin sürdürülmesi kaçınılmaz"
MHP Konya Milletvekili Konur Alp Koçak, Türkiye'nin ateş çemberinin ortasında kaldığı ve "3. dünya savaşı"nın her geçen gün daha fazla konuşulduğunu anlatarak, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlü, etkin ve caydırıcı olması Türkiye için bir tercih meselesi değil, bir mecburiyettir. İnsanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eden tüm terör unsurlarını kaynağında yok etme stratejisinin kararlılıkla ve etkin şekilde sürdürülmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Proje aşamasında olan önemli teknoloji hamlelerine daha fazla insan kaynağı ve finansman sağlanması suretiyle milli güvenlik için acil bir ihtiyaç olan katmanlı hava savunma sistemi, beşinci nesil savaş uçağı, orta ve uzun menzilli balistik füzeler gibi yüksek teknolojili katma değeri yüksek milli projelerin bir an önce tamamlanarak envantere girmesi gerektiğini de söyleyen Koçak, "Üretim kapasitesi, ciro ve ihracat rakamlarına bakıldığında İstanbul ve Ankara'nın yüzde 80 civarında bir pay aldığı görülmektedir. Bu durum, kritik savunma sanayisi tesislerinin dar bir alana sıkıştığına işaret etmektedir. Özellikle İstanbul'un deprem gibi afetlere maruz kalma ihtimali ve sınırlarımıza yakın bir konumda bulunması dikkate alındığında savunma sektörünün Anadolu'nun iç kesimlerine doğru kaydırılması hususu daha fazla önem kazanmaktadır. Savunma sanayisi tesislerinin farklı şehirlere taşınması, sektörün güvenliği ve sürdürülebilirliği için faydalı olabilecektir." görüşlerini dile getirdi.
- "Beka mücadelesini kararlılıkla sürdürecek"
AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, Bakan Güler'e hitaben, Milli Savunma Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin her kuruşunun hayırlı ve bereketli olması temennisinde bulunarak, "İnşallah paranız hiç bitmez." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin yakın çevresinin terörle, radikalleşmeyle, yasa dışı göçle, insani krizlerle ve çevre sorunları gibi çok ciddi sınamalarla çevrili olduğunun altını çizen Kırkpınar, "Türkiye, etrafındaki ateş çemberinin içinde bölgesel barış ve istikrarı tesis için amansız bir şekilde bütün kurumlarıyla mücadele veriyor. Önümüzde çok hassas bir dönem var, böylesine hassas bir süreçte biz de Türkiye olarak tüm gelişmeleri yakından takip etmeye, proaktif davranarak savunma ve güvenlikle ilgili her türlü tedbiri almaya, bu yeni dönem şartlarına kendimizi hazırlamaya büyük bir gayret gösteriyoruz." diye konuştu.
Savunma ve güvenlikle ilgili hususların herkesin bekası açısından vazgeçilmez olduğunu ve günlük tartışmaların dışında tutulması gerektiğini söyleyen Kırkpınar, savunma sanayinde yerlileşmeye dikkati çekti. Güvenliğin olmadığı bir yerde özgürlüklerden, demokrasiden ve insan haklarından söz etmenin mümkün olmadığına işaret eden Kırkpınar, şunları kaydetti:
"Şartlar ne olursa olsun, kim ne söylerse söylesin Türkiye beka mücadelesini kararlılıkla sürdürecek, milli bütünlüğünü ve güvenliği de bu kapsamda sağlayacaktır. Çok şükür bu irade, kararlılık ve güç devletimizde ve milletimizde vardır. Soğuk Savaş sonrasında değişen güvenlik yaklaşımlarıyla birlikte Türkiye'nin güvenliğine yönelik tehdit ve riskler de farklılık göstermektedir. Ülkemiz küresel çatışma ve istikrarsızlıkların yoğun olarak yaşandığı bir noktadadır ve bölgesel alanda artan güvenlik riskleri ve tehditleriyle de karşı karşıyadır. Sınırlarımızdaki terör tehdidinin yanı sıra çatışma ve istikrarsızlık kaynaklı düzensiz göç riski, Doğu Akdeniz'de egemenlik haklarımızın ihlal girişimleri, çatışma potansiyeli taşıyan diğer bölgesel gelişmeler Türkiye'nin milli savunması, güvenliği için teyakkuz halinde olmasını özellikle gerekli kılmaktadır. Türkiye, dünyadaki çatışmaların, siyasi krizlerin, çekişmelerin ve gerilimlerin en yoğun yaşandığı coğrafyanın tam da merkezinde yer alıyor. Böylesine kritik bir jeopolitikte ancak her alanda güçlü olabilirsek ayakta kalırız."