Aldığı her kararda ve hayata geçirdiği her uygulamada öğretmenleri mağdur etmeyi başaran Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bu kez de norm fazlası öğretmenleri okul kütüphanelerine atama kararı almıştır. Resmî Gazete’de yayımlanan “Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği” ile kütüphanelerin daha etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesi için, kütüphaneci atanması gereken durumlarda, Türk Dili ve Edebiyatı veya Türkçe alanlarından norm fazlası öğretmenlerin valiliklerce öncelikli olarak görevlendirilmesi hedeflenmektedir.
Öğretmenlerin eğitimin temel direği olduğu gerçeği ortadayken, onları mesleklerinin gereği olan eğitim-öğretim faaliyetlerinden uzaklaştırarak kütüphane görevlisi gibi pozisyonlara yönlendirmek kabul edilemez bir uygulamadır. Bu uygulama, öğretmenlerin eğitimci kimliğini yok sayarak onları geçici çözümlerle farklı işlere yönlendirmektedir. Öğretmenlerin asli görevleri dışında çalıştırılamayacağı yönündeki açık hukuki düzenlemelere rağmen, bu uygulama, öğretmenleri angarya işlere yönlendirme çabasıdır.
MEB’in bu tutumu, öğretmenlerin asli görevlerinden uzaklaştırılması ile sınırlı kalmayıp, eğitim sisteminin çok daha geniş çaplı sorunlarına işaret etmektedir. Eğitimdeki sorunlar, nitelikli öğretim kadrosu ve uygun planlama eksikliğinden kaynaklanırken, çözüm olarak öğretmenlerin angarya işlere yönlendirilmesi doğru değildir. Kütüphaneler gibi alanlar, özel uzmanlık gerektiren birimlerdir ve bu alanlarda görev alacak personelin uygun eğitimden geçmiş olması gerekir.
MEB, ülke çapında büyük bir sorun olarak yaşanan norm fazlası öğretmen sorununu çözmek yerine, öğretmenleri adeta “boşta kalan personel” gibi görüp, sistemin açıklarını kapatma amacıyla başka işlere yönlendirmektedir. Bu yaklaşım, öğretmenlerin iş güvencesini ve meslek onurunu tehdit ettiği gibi, eğitim sistemindeki yapısal sorunlara geçici ve göstermelik çözümlerle yaklaşma alışkanlığını da gözler önüne sermektedir.
MEB ve valiliklerin, eğitim öğretim yılının ortasında norma fazlası öğretmenlerin atanması sürecinde ortaya çıkan kaosu önlemek için çözüm üretmek yerine öğretmenleri “her işi yapan personel” statüsünde değerlendirerek farklı alanlarda görevlendirmek istemesi kabul edilemez.
Norm fazlası öğretmenler için kapsamlı bir planlama yapılmalı, bu öğretmenler kendi alanlarında değerlendirilmelidir. Eğitim emekçilerinin görev tanımları net bir şekilde belirlenmeli ve meslek onuruna uygun olmayan uygulamalara derhal son verilmelidir. Kütüphane ve diğer alanlarda çalıştırılacak personel için uzman kadrolar oluşturulmalı, öğretmenlerin asli görevleri dışında çalıştırılmasına son verilmelidir.
Eğitim sisteminin sorunları, bu tür angarya işler ve yüzeysel düzenlemelerle değil, planlı ve kalıcı politikalarla çözülebilir. Öğretmenler kütüphaneci değil, eğitimcidir. Öğretmenleri eğitimden uzaklaştıran her uygulama, geleceğimizi karanlığa itmekten başka bir şey yapmaz. Eğitim emekçileri, hak ettikleri itibarı ve görev tanımlarına uygun çalışma koşullarını talep etmeye devam edecektir.
Eğitim-Sen