KKTC’nin varoluşundan bu yana dezenformasyonla mücadele ettiğini belirten Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusunun dezenformasyonun en tipik bir örneği olduğunu söyledi.
Bakan Ertuğruloğlu, KKTC’nin uluslararası alanda maruz kaldığı ambargolar nedeniyle bilgi ve yeniliklere erişimde yaşanan zorluklara dikkat çekerek, İletişim Başkanlığı etkinliklerinin KKTC’deki iletişim kuruluşları için dezenformasyonla mücadelede yol gösterici bir örnek olduğunu vurguladı.
Ertuğruloğlu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik konumunu zayıflatmaya yönelik uluslararası bir oyun oynandığını ancak buna hiçbir şekilde taviz verilmeyeceğini vurguladı. Kıbrıs Türklerinin uluslararası alanda muhatap kabul edilmesinin Anavatanın gücüne bağlı olduğunu belirten Bakan, temel hedefin Anavatanın güçlenmesi olduğunu ifade etti. Ancak bu ilişkiyi hazmedemeyen ve sonlandırmaya çalışan uluslararası aktörlerin bulunduğunu dile getirdi.
Ertuğruloğlu, stratejik iletişimi “etkili iletişimin ta kendisi” olarak tanımladı ve iletişimde öz ve net olmanın gerekliliğini vurguladı. Uzun yıllara dayanan diplomatik deneyiminde, mesajların kısa ve stratejik bir şekilde iletilmesinin etkili olduğunu belirtti.
Bakan Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusunun dezenformasyonun en tipik örneklerinden biri olduğunu vurguladı. Neredeyse tüm dünyanın Kıbrıs adasıyla ilgili son derece yanlış bilgilere sahip olduğunun açıkça görüldüğünü belirten Ertuğruloğlu, bu yanlış bilgilerin bilinçli olarak yayılabileceği gibi bilgisizlikten de kaynaklanabileceğini ifade etti. Ancak hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bilerek ya da bilmeyerek herkesin Kıbrıs konusunda bir önyargıya sahip olduğunu ve bu önyargının yanlış bilgilere dayandığını dile getirdi.
