AK Parti Kayseri Milletvekili Şaban Çopuroğlu, son günlerde bazı illerin pastırma, sucuk ve mantıya sahip çıkmaya çalıştığını söyledi. Çopuroğlu, "Bir sabah kalkıyorsunuz birileri sahip çıkmış, diğer gün başka birileri. Buradan söylüyorum, bu tatların ana vatanı Kayseri'dir, taklitler asıllarını yaşatır. Bu lezzetler, taklit edilebilir ama şehrimiz sadece lezzetten ibaret değildir." dedi.

Çopuroğlu, daha sonra AK Parti iktidarı döneminde Kayseri'de yapılan çalışmaları anlattı.

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, bazı bilim insanlarının olası Tunceli ve Bingöl depremiyle ilgili ciddi uyarılarının olduğunu söyledi. Olası depremlere karşı gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Erol, Tunceli'nin depreme dayanıklı hale getirilmesi için taleplerin olduğunu hatırlattı. Erol, bu konuda Meclis'ten de destek istedi.

MHP Giresun Milletvekili Ertuğrul Gazi Konal, Giresun kalite fındık fiyatı ile diğer kalite fındık fiyatları arasındaki farkın yüzde 40 olmasını istedi. Konal, zor şartlar altında üretim yapmaya çalışan fındık üreticisinin alan bazlı desteklerinin de artırılmasını talep etti.

TBMM Genel Kurulunda siyasi partilerin grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Saadet Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Türkiye'nin yeni güne yeni zamlarla uyandığını belirterek, "Trenin adı hızlı ama kendisi hızlı olmayan bir tren ancak zamları da hızlı. Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren bilet fiyatları yüzde 44,4 artmış. Memurlara yüzde 11, emeklilere yüzde 15 vereceksiniz, zamma gelince yüzde 44 yapacaksınız. 540 lira olan tren bileti 780 liraya çıkmış, asgari ücrete gelince yüzde 30 zam vereceksiniz. Bir de şimdi köprülere zam geldi." ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu da BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili yürütülen davanın, zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kapatıldığını söyledi. Kavuncu, "Bu dava kapatılmış olabilir ama kafalardaki soru işaretleri ve kıymetli ailesinin yıllardır peşine koştuğu bu konu. Bir neticeye varmadan kapatıldı, bu ciddi bir rahatsızlık uyandırmıştır." dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nun sosyal medya üzerinden tehdit edildiğini aktaran Kavuncu, TBMM'de grubu bulunan bir partinin genel başkanı tehdit ediliyorsa, buna ilk tepkinin TBMM Başkanlığı tarafından verilmesi gerektiğini dile getirdi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'yı eleştiren Kavuncu, bir partinin genel başkanına yapılan bu tehditlere karşı hiçbir şey yapılmamasının kabul edilemez olduğunu söyledi.

- "Kadın çalışanlara yönelik iyileştirmeler hayata geçirilmeli"

MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç da 2025'in "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini hatırlatarak, 2025 Aile Yılı'nı vesile kılarak her türlü sorunların üstesinden geleceklerini vurguladı.

Aile Yılı'nda, Türk aile yapısının korunması ve aile birliğinin tahkim edilmesi noktasında, kamuda görev yapan kadın çalışanlara yönelik bazı iyileştirmelerin hayata geçirilmesinin önemli olduğuna dikkati çeken Kılıç, şunları kaydetti:

"Doğum yapan ya da bebek sahibi olan kamu görevlilerinin kısmi zamanlı çalışabilmesine imkan sağlamak amacıyla Devlet Memurları Kanunu'nun doğum yapan memurların analık izninin veya kullanılması halinde doğum sonrası iki, dört veya altı aylık yarım zamanlı çalışma hakkının bitiminden çocuk ilkokula başlayıncaya kadar yarım gün çalışabilme hakkı getiren ek 43'üncü maddenin ilk fıkrasına uygun yönetmelik düzenlemesi yapılmalı. Ücretsiz doğum iznine ayrılan personelin maaşının yüzde 50'si kurumca karşılanmalı, emekli keseneklerinin tamamı kurum tarafından ödenmelidir."

İstihdamda evlilik ve analık sebebiyle kadınlara karşı yapılan olumsuz ayrımın önlenmesi ve etkin çalışma hakkının sağlanması için yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirten Kılıç, hamilelik sürecinde zararlı olduğu kanıtlanan işlerde kadınlara özel koruma sağlanmasını istedi.

- "Ek göstergenin 3600'e yükseltileceği sözü unutulmasın"

Kreş, hasta, engelli ve yaşlı bakım hizmetlerinin profesyonelce sunulacağı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin yaygınlaştırılması önerisinde bulunan Kılıç, kreş ve bakımevi hizmetlerinden yararlanamayan personele bu hizmetleri dışarıdan karşılayabilmesi için günün şartlarına uygun ekonomik destek sağlanması gerektiğini söyledi. Kılıç, şunları ifade etti:

"Ek zam ve refah payının kalıcı bir biçimde düzenlenmesini istiyoruz. Gelir vergisinin adaletle düzenlenmesini, herkesin kazancıyla orantılı bir vergilendirmeye tabi tutulmasını bekliyoruz. Bunun için de memurların gelir vergisi dilimi yüzde 15'te sabitlensin diyoruz. Bütün ödemeler, bilhassa ilave ek ödeme emekli maaşına eklensin, emeklinin de yüzü gülsün, evi şenlensin istiyoruz. Birinci dereceye gelen tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600'e yükseltileceği sözü unutulmasın."

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "Kişi başına geliri 12 bin 200 dolara çıkardık" dediğini anımsatarak, Türkiye'de kişi başına verginin ise 4 bin 200 dolara çıkarıldığına dikkati çekti. Temelli, "Bunu bundan çıkardığınızda, kişi başına kullanılabilir gelir aslında 8 bin dolar. 4 bin 200 dolar kişi başına alıyorsunuz, neyi finanse ediyorsunuz? Vergi harcaması yaparak sermayeyi finanse ediyorsunuz." dedi.

Mersin'de terör soruşturması kapsamında gözaltına alınan Akdeniz Belediye Başkanı Hoşyar Sarıyıldız ile 4 belediye meclis üyesinin tutuklanmasını eleştiren Temelli, söz konusu kişilerle ilgili iddiaların aslının olmadığını öne sürdü.

- "Şimdi aile yılı ilan ediyorlar, aileleri perişan edecekler"

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın ihaleye fesat karıştırma, suç örgütü kurma iddiasıyla gözaltına alındığını hatırlatarak, bu iddiaların asıl muhatabının İhsan Aktaş olduğunu belirtti. Emir, şöyle devam etti:

"Bu kişi, suç örgütü kurmak ve yönetmekten suçlanıyor ve Beşiktaş Belediyesi ile birlikte Esenyurt Belediyesinden aynı zamanda başta TBMM olmak üzere Yargıtay olmak üzere birçok kamu kurumundan ihale aldığı bilinen bir kişi. Bu kişi, suç örgütü kurmak ve yönetmekten suçlanıyorsa, sadece bu suçu Beşiktaş Belediyesi ve Esenyurt Belediyesinden işlemiş olacağı varsayımı akıl dışıdır. Eğer ciddi bir soruşturma varsa, başta TBMM, Yargıtay ve diğer tüm kurumlar görevini yapmalı, kendi ihaleleriyle ilgili bilgi ve belgeyi savcılığa ulaştırmalıdır."

Türkiye İhracatçılar Meclisinin 4 Ocak'ta bir veri yayımladığını anımsatan Emir, bu verilere göre İsrail ile ticaretin sürdüğünü iddia etti. Açıklanan rakamların son derece çarpıcı olduğunu dile getiren Emir, "İhracat bir yılda yüzde 521 artmış, 757 milyon dolara ulaşmış, çelik sektörü başı çekiyor. İsrail'e çelik yolluyorsunuz." dedi.

Emir, "2024 yılını emekli yılı ilan etmişlerdi, emeklileri perişan ettiler. Şimdi aile yılı ilan ediyorlar, aileleri perişan edecekler." ifadesini kullandı.

- "Ayağa kalkıyoruz ve kırmızı kart gösteriyoruz"

Emekliyi aç bırakanlara, asgari ücretliyi açlığa mahkum edenlere karşı kırmızı kart gösterdiklerini belirten Emir, CHP milletvekilleriyle ayağa kalkarak ellerindeki kırmızı kartı gösterdi. Emir, şöyle konuştu:

"Ayağa kalkıyoruz ve kırmızı kart gösteriyoruz. Herkes için, hakkı yenen herkes için kırmızı kart gösteriyoruz. 14 bin 469 lira emekli maaşını kabul etmeyenler adına kırmızı kart gösteriyoruz. 22 bin 104 lira asgari ücreti, açlık ücretini kabul etmeyenler için kırmızı kart gösteriyoruz. Staj mağdurları için kırmızı kart gösteriyoruz. 'Adil bir vergilendirme olsun' diyenler adına kırmızı kart gösteriyoruz. Ayağa kalkıyoruz ve tüm halkımızla birlikte ayağa kalkarak seçim istiyoruz."

-"Gazze'nin de Filistin'in de özgür olacağına inanıyoruz"

AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül de 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini hatırlattı.

Çok önemli adımların ve projelerin bu yıl için hayata geçeceğini dile getiren Gül, toplumun güçlü olmasının, güçlü devlet, güçlü millet anlamına geldiğini, bu yüzden ailenin daha güçlü olması adına atılacak adımları daha güçlü bir şekilde atmaya devam edeceklerini vurguladı.

İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımının hala devam ettiğini belirten Gül, şunları ifade etti:

"Elbette İsrail ne yaparsa yapsın sonunda zaferin Filistinli kardeşlerimizin ve Gazze'nin zaferi olacağına inancımız tamdır. Türkiye Cumhuriyeti olarak her platformda ve her zaman Gazze'nin özgürleşmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Diplomasiye Cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin kazandırmaya gayret ettiği ahlaki vizyon çerçevesinde dünyanın 5'ten büyük olduğu anlayışıyla yine haksızlıklara, küresel adaletsizliğe uğrayanların yanında olmaya devam ediyoruz. Nasıl Suriye özgür olduysa, Şam, Halep özgür olduysa Gazze'nin de Filistin'in de özgür olacağına inanıyoruz ve nehirden denize özgür Filistin'i hep beraber göreceğimize inanıyoruz. Bugünlerde devam eden ateşkesin de yine Gazze, Filistin için hayırlı bir sonuçla sonuçlanması dileğimizdir. İnanıyoruz ve temenni ediyoruz ki özgür bir Filistin bağımsız devletinin, başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulacağına inanıyoruz, bunun için de gayretlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz."

- "Milletimiz hakem olarak CHP'ye kırmızı kart gösteriyor"

Genel Kurulda CHP milletvekillerin kırmızı kart gösterdiğini belirten Gül, kırmızı kart meselesinin kamuoyunda da toplumda da çok ciddiye alınmadığını söyledi.

Milleti her meselenin hakemi olarak gördüklerini dile getiren Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Milletimiz her seçimde yeniden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı seçmekte, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nı desteklemektedir. CHP'li arkadaşlarımız ceplerinden kırmızı kartı çıkardılar çünkü kırmızı karta alışkınlar, her seçimde milletin hakemliğine gidiliyor, milletimiz hakem olarak CHP'ye kırmızı kart gösteriyor, kırmızı kart veriyor, o yüzden kırmızı kartsız gezmiyorlar. Biz yine milletimize layık olarak hizmetlere devam edeceğiz. "

Genel Kurulda, Saadet Partisinin "kamu ihaleleri", İYİ Parti'nin "Akademi Giriş Sınavı sisteminin öğretmen atamalarına etkileri", DEM Parti'nin " Mersin Akdeniz Belediyesine kayyum atanmasının yaratacağı sorunlar", CHP'nin " kayyum atanan belediyelerde yürütülen süreçler" hakkındaki grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.

Partisinin grup önerisi üzerine söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, şehir hastaneleri, havaalanları, köprüler, otoyolların bir ihtiyaç olduğunu belirterek, "Ama bunlar için bu maliyetlere bu ülkenin katlanması gerekiyor muydu?" diye sordu.

Meclis araştırması komisyonunu kurulmasını öneren Kaya, "Varsa Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerinin kamu ihalelerindeki usulsüzlükleri, onları da araştıralım ama kendi görevden aldığınız belediye başkanlarınızın kamu ihalelerine dair usulsüzlükleri hâlâ İçişleri Bakanlığının tozlu raflarında bekliyor." ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, bir komisyon kurulmasını ve yapılacak kamu ihalelerinin bu komisyonda incelenmesini önerdi.

AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, kamu ihalelerinin sadece bir mal ya da hizmet alımından ibaret olmadığını belirterek, kamu ihalesinin kalkınmanın, büyümenin, istihdamın temelinde yatan bir sürecin başlangıcı, kaynakları etkin ve verimli kullanmanın adı ve Türkiye'nin gelecek inşasının başlangıç süreci olduğunu ifade etti.

Altunyaldız, "Katılımcılığı sağladık, herkese açık; denetimi sağladık, herkese açık. Bütün bu denetimlerin yanında bir de hiçbir zaman unutmamanız gereken yargı denetimi var. Biz, milletimizin her kuruşunu kamu menfaatine kullanan bir partiyiz. Biz, bunun hesabını milletimize her zaman veren bir partiyiz. Zira 22 yıldır milletimizin hakemliğine başvurduk, her seferinde milletimiz hakemliğinde bize yeşil kart, size kırmızı kart gösterdi. Biz iktidarız, siz muhalefetsiniz." yorumunu yaptı.

- Akademi Giriş Sınavına ilişkin eleştiriler

Partisinin grup önerisi üzerine söz alan İYİ Parti Afyonkarahisar Milletvekili Şeref Olgun, Akademi Giriş Sınavının, eğitim camiasında ve kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açtığını söyleyerek, "Akademi Giriş Sınavı'nın mevzuat bilgisine dayalı yapısı öğretmenlik gibi uygulamalı bir meslek için büyük bir geri adımdır. Teorik bilgiyle meslek icra edilmez. Öğretmenlik bir sınıfın dinamiklerini anlamayı, öğrenci psikolojisini kavramayı ve etkili bir pedagojik yaklaşımı gerektirir, bu yeni sistem bu gereklilikleri tamamen göz ardı etmektedir." diye konuştu.

AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş, İYİ Parti'nin önergesinin gerekçesinde yanlış bilgiler olduğunu belirterek, "Akademi giriş sınavında eğitim bilimleri kalkmıyor, sadece eğitim bilimleri sınavı yani KPSS'de genel kültür-genel yetenek bir, eğitim bilimleri iki, öğretmenlik alan bilgisi testi 3 olan, 3 sınav 2'ye düşürülüyor. Eğitim bilimleri Akademi Giriş Sınavı kapsamına alınıyor. 'Mevzuat odaklı bir sınav oluyor' dendi; mevzuat odaklı bir sınav olmuyor, bu da yanlış. Zaten KPSS'de genel mevzuat ve kamu hukuku var ancak bunun yerine Milli Eğitim mevzuatı sorulmuş oluyor." diyerek karşılık verdi.

Akademinin pedagojiyi güçlendirmek için oluşturulmuş bir yapı olduğunu vurgulayan Maviş, KPSS sınavının içeriğinin sadece öğretmenliğe özel hale getirildiğini belirtti.

- "Kayyum atanması demokrasiyi baltalamak değil, aksine korumak için atılmış bir adımdır"

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, belediyelere İçişleri Bakanlığınca yapılan görevlendirmelere işaret ederek, "Akdeniz Belediyesinde şu anda bu Genel Kurulda oturan her bir kişinin temsil ettiği kentin bir bireyi oturuyor çünkü Akdeniz böyle bir yer, Akdeniz tam da bu Meclisin temsil ettiği şeyi temsil ediyor. Akdeniz'in iradesini koruyamazsak bu Parlamentonun talip olduğu o halkın iradesini yansıtma ifadesini de koruyamayız, bunun temsilcisi olamayız." ifadelerini kullandı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir, demokrasinin hukuk devletiyle birlikte işleyeceğini belirterek, "Siz eğer hukukun dışına çıkan bir yönetim anlayışı düşünüyorsanız işte bu, demokratik sistemin parçası olmaktan çıkar. Dolayısıyla, ne yaparsanız yapın demokrasiyi birlikte götürmek zorundasınız. Hepimizin bildiği gibi, demokrasi, yalnızca sandıkta kullanılan oylardan ibaret değildir; demokrasi, halkın seçtiği yöneticilerin anayasayla ve kanunlarla çizilmiş sınırlar içerisinde milletin kaynaklarını adil ve şeffaf bir şekilde kullandığı ve kamu yararının gözetildiği bir yerdir." değerlendirmesinde bulundu.

İçişleri Bakanlığınca Belediyelere yapılan görevlendirmelere işaret eden Demir, "Bağımsız yargının tespitlerine göre bu belediyelerde halkın kaynakları terör örgütlerinin çıkarları doğrultusunda kullanılmış, millete hizmet için ayrılan bütçeler yasa dışı faaliyetlere aktarılmıştır. Bu, halkın iradesine yapılan büyük bir ihanettir. Böylesi bir ihlal karşısında sessiz kalmak, aslında demokratik sistemin bizzat kendisinden de uzaklaşmış demektir." ifadelerini kullandı.

Kayyum atamalarının arzu edilen bir durum olmadığını dile getiren Demir, şöyle devam etti:

"Demokratik sistemin korunması yalnızca seçim sonuçlarını kabul etmekle değil, aynı zamanda seçilenlerin hukuk içinde hareket etmesini sağlamayı gerektirir. Bir belediye başkanı milletin emanet ettiği yetkiyi kötüye kullanıyorsa hukukun görevi bu emaneti korumaktır. Çünkü gerçek demokrasi halkın güvenliğini, haklarını ve geleceğini tehdit eden eylemlerin karşısında önlem almayı gerektirir. Bu nedenle, kayyum atanması demokrasiyi baltalamak değil, aksine korumak için atılmış maalesef bir adımdır. Kayyum atamaları, 'halkın iradesine darbe vurmak' olarak nitelendiriliyor ancak şu soruyu sormamız gerekiyor kendimize: Halkın iradesi terör örgütlerinin gölgesinde mi şekillenir? Halkın vergileri yasa dışı yapıların finansmanına mı aktarılmalıdır ve yoksa bu kaynaklar milletin refahı ve huzuru için mi kullanılmalıdır? İşte bu tedbirler bence bunlar için alınmıştır. Terörle bağı olan adayları belirlemek, aslında size oy verenleri istismar etmektir. Terörle iltisaklı olanları belediye başkanı adayı yapmakla aslında demokrasinin hoşgörüsünü istismar etmektir."

Görüşmelerin ardından yapılan ayrı ayrı oylamalarda Saadet Partisi, İYİ Parti, DEM Parti ve CHP'nin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi.

9 teröristi etkisizleştirildi 9 teröristi etkisizleştirildi

Öte yandan Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman'ın Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasına ilişkin önergesi de yapılan oylama sonucunda kabul edilmedi.

Genel Kurulda, Türkiye Adalet Akademisi Kanun Teklifinin görüşülmesine geçildi.