TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın başkanlığında, CHP'nin "Anayasa Mahkemesinin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesiyle ilgili verdiği karara ilişkin genel görüşme yapılması" önergesini ele almak üzere olağanüstü toplandı.

Meclis Başkanvekili Bozdağ, yapılan elektronik yoklamada toplantı yeter sayısının bulunduğunu bildirdi.

Genel Kurulda genel görüşme önergesinin okunmasının ardından DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, kesinleşmiş mahkeme hükmünün okunmasıyla Atalay'ın milletvekilliğinin düştüğü oturumu Bozdağ'ın yönettiğini belirterek, usul tartışması açılmasını talep etti. Bunun üzerine Bozdağ, usul tartışması açtı.

Usul tartışması sırasında söz alan TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın, AK Parti sıralarına yönelik ifadeleri üzerine tartışma çıktı. Bozdağ, birleşime ara verdi.

Aranın ardından tekrar oturumu açan Bozdağ, milletvekillerini temiz bir dil kullanmaları konusunda uyardı.

Tekrar kürsüye gelen Ahmet Şık'ın AK Parti sıralarına yönelik ifadeleri sonrasında yeniden tartışma çıktı. TBMM Başkanvekili Bozdağ, oturuma ara verdi. Ahmet Şık'ın ifadeleri üzerine arbede yaşandı.

Genel Kurul’da, usul tartışmaları sırasında yaşanan arbede dolayısıyla belli aralıklarla oturuma ara verildi.

Genel Kurulu yöneten Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un grup başkanvekillerini görüşmeye davet ettiğini bildirdi.

Görüşmenin ve araların ardından Genel Kurulu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yönetmeye başladı.

Grup başkanvekillerinin anlaştığını dile getiren Kurtulmuş, dün TBMM Genel Kurulunda Cumhuriyet tarihinin en önemli oturumlarından birisinin gerçekleştirildiğini vurguladı. Kurtulmuş, dün, bütün dünyaya örnek teşkil eden, bütün partilerden milletvekillerinin katıldığı, dünyaya örnek olacak oturumun yapıldığını hatırlattı.

Temiz dil ve temiz davranış içinde sürecin devam etmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, Genel Kurulun bugünkü görüşmelerinin süreceğini söyledi.

Görüşmeler sırasındaki arbede dolayısıyla Şık ve Özalan ile ilgili grup başkanvekillerinin uzlaşısıyla ortak karar alındığını dile getiren Kurtulmuş, TİP İstanbul Milletvekili Şık'ın bugünkü birleşimdeki sözlerinin İçtüzüğün 160'ncı maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendi kapsamında olduğunu ve kınama cezası gerektirdiğini kaydetti.

Kurtulmuş, Şık'a kınama cezası verilmesini teklif ederek oylamaya sundu. Oylamada, Şık'a kınama cezası verilmesi kabul edildi.

AK Parti İzmir Milletvekili Özalan'ın fiilinin ise İçtüzüğün 160'ncı maddesinin birinci fıkrasının 5 numaralı bendi kapsamında olduğunu ve kınama cezası gerektirdiğini söyleyen Kurtulmuş, Özalan hakkında kınama cezası teklif etti. Oylama sonucunda Özalan'a kınama cezası verilmesi kabul edildi.

Kurtulmuş, daha sonra genel görüşme önergesinin ön görüşmelerini başlatarak ilk sözü Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya'ya verdi.

Erdoğan’dan TUSAŞ‘a yapılan terör saldırısına ilişkin açıklama Erdoğan’dan TUSAŞ‘a yapılan terör saldırısına ilişkin açıklama

Saadet Partisi Grup Başkanvekili Kaya, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararlarla ilgili olağanüstü toplantıda bir araya geldiklerini söyledi. Meclis Başkanı Kurtulmuş'tan beklentilerini ifade eden Kaya, "Madem Anayasa Mahkemesinin kararını bir bekletici mesele olarak ortaya koydunuz, kesinleşmiş mahkeme kararına, Anayasa Mahkemesi kararına kadar beklettiniz. Anayasa Mahkemesi, olumlu karar verdi. Değişen ne oldu da Anayasa Mahkemesi kararını beklerken okutmadığınız bir hükmü, ortada bir Anayasa Mahkemesi kararının varlığına rağmen okutma kararını hissettiniz? Okuttunuz bu kararı burada, Anayasa Mahkemesi de kararı 'yok hükmünde' kabul etti." dedi.

Hukuki gerekçe ile karar vermeyle başka karara gerekçe uydurmanın başka şeyler olduğunu belirten Kaya, "Kararın gerekçesini inanarak savunmak başka bir şey öyle karar verilmesi gerektiği için, sizi buraya tıkayan irade öyle istediği için ceza verip, o cezaya da gerekçe uydurmak başka bir şey. Gelin hep beraber öyle olması gerektiği için verilen kararların gerekçelerini savunmayalım. Gerçekten inanarak bu gerekçeleri savunabiliyorsak savunalım."dedi.

"Yargıtay ile Anayasa mahkemesi arasında bir görev uyuşmazlığı var. AYM süper temyiz mahkemesi değil' sözlerini eleştiren Kaya, bu gibi "hukukçu yalanlarına" itibar edilmemesini gerektiğini, Anayasa Mahkemesi'nin bir temyiz incelemesi yapmadığını dile getirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, yaptığı konuşmada, Genel Kurulda bir utancın anatomisini görüşmek üzere toplanıldığını söyledi. Bugün uğraşılan sorunların ilk sebebinin adalet yoksunluğu olduğunu ifade eden Dervişoğlu, adalet yoksunluğunun sebebinin ise iktidarın adalet duygusundan yoksun olması olduğunu belirtti.

Can Atalay ile ilgili yargının verdiği kararları anımsatan Dervişoğlu, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa Mahkemesinin Can Atalay ile ilgili kararına "hukuki değerinin olmadığını" söyleyerek uymama kararı verdiğini ifade etti.

Dervişoğlu, "Yetmedi, bir de milletin iradesinin tecessüm ettiği duvarında 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazan Gazi Meclis'e bir de sopa gösterdi. Anayasal zorunluluk gereği takdir ve ifası için yeniden TBMM Başkanlığına tekrar gönderilmesine karar verdi. TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, bu kararı emir telakki etmiş olsa gerektir ki; yurt dışında olduğu bir oturumda gündeme aldırıp, okuttu." dedi.

Anayasa Mahkemesinin Can Atalay ile ilgili son verdiği kararı anımsatan Dervişoğlu, Anayasa Mahkemesi kararında 'Hak ihlali kararına uyulmaması gibi bir uygulama yoktur' tespitinde bulunduğunu, Atalay'ın 'milletvekilliğinin düşürülmesinin esasen ve hukuken yok hükmündedir' ifadesine yer verdiğini belirtti. Dervişoğlu, "Bugün TBMM, bu utanç tablosunu ya paramparça edip yok edecek ya da bu tablonun tarihte yer etmesinin mimarı olarak sorumluluğu üstelenecektir. Yok hükmünde olan bir karar, ya kötü bir anı olarak hatırlanacak ya da hukukun artık bu ülkeyi terk ettiği cümle aleme ilan edilmiş olacaktır." diye konuştu.

TBMM'de Can Atalay ile ilgili yanlış bir kararın okutulduğu konusunda tüm hukukçuların hemfikir olduğunu ifade eden Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Sayın Başkan, siz bu kararı kendiniz mi okumak istemediniz de başkasına okuttunuz? Baskı altında mıydınız? Bu çetrefilli durumun oluşmasını sağlayarak, kendinize farklı bir parantez mi açmaktı niyetiniz? 'Bakın ben iyiyim ama ne yapayım, sonuçta emir kuluyum okumamız lazımdı mı' demek istediniz? Yöneticilik, sorumluluktan kaçmak değil, onu layıkıyla üstlenmekten geçer. Aksi ucuz siyasettir ve işgal edilen koltuğa yakışmaz. Yanlışların iç içe geçtiği sürecin sonucunda şimdi buradayız. Ama bu yanlışlıklar sürecinin en önemli halkası Mecliste yanlış kararın okunması olmuştur. Yanlış karar okunduktan sonra diğer tartışmaların bir önemi kalmamıştır. Böylesi bir hatanın, Meclis tarihinde hiç olmamış olduğu da dikkate alındığında Meclis başkanının niyeti ve yeterliliği konuşulması gereken en önemli mesele olarak önümüzdedir."

Bugün yapılması gerekenin Anayasa Mahkemesi kararını gereğini yerine getirmek, Can Atalay'ın milletvekilliğine dayalı her türlü sonucun gerçekleşmesini temin etmek olduğunu dile getiren Dervişoğlu, "Can Atalay, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden yemin etmeli ve milletvekili olarak çalışmasına başlamalı. Can Atalay'ın hukuki bir problemi varsa hukuk işletilmeli. Bunun yolu, yöntemi, usulü, erkanı bellidir." dedi.

Meclisin bir karar almasına gerek olmadığının açık olduğunu ifade eden Dervişoğlu, "Yapılan her ne varsa zaten yok hükmündedir." dedi.

Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ama bu kararlara uymamak hele hele bu kararları yok saymak gibi bir lüksünüz olamaz. Beğenin beğenmeyin, Anayasa Mahkemesi 'ben ihlal kararı verdiğime göre kesin hüküm kalkmıştır, TBMM de zaten yanlış karar okutulduğu için milletvekilinin düşmesi eylemi yok hükmündedir' diyorsa, TBMM Başkanlığının yapacağı tek şey: Anayasa Mahkemesi kararını okutmak, milletvekilinin milletvekilliğinin hiçbir zaman sona ermediğini belirterek buna göre işlem gerçekleştirmesidir."

Dervişoğlu'nun konuşmasını tamamlamasının ardından açıklamada bulunan TBMM Başkanı Kurtulmuş, "30 Ocak 2024'te iki ülkeyi kapsayan ziyaretim, 4 ay önceden planlanmıştı. O hafta Meclis'te vekil olarak bulunan hangi arkadaşımız olsaydı o kararı okuyacaktı. Önceden planlanmış bir karar değildir. Tavzih etmek için bunları söylüyorum." dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin "Anayasa Mahkemesinin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesi işlemi ile ilgili verdiği karara ilişin genel görüşme yapılması" önergesinin görüşmeleri sırasında yerinden söz aldı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Genel Kurula hitap ettiği oturumun önemli olduğunu belirten Özel, dünkü toplantıya katılamadığını hatırlattı. Özel, yarın Abbas ile telefonda görüşeceğini bildirdi.

Abbas'ın konuştuğu oturumda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, siyasi partilerin genel başkanlarının yer almasının, oturumu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un yönetmesinin önemli olduğuna işaret eden Özel, "Sayın Abbas'ın, bedeli ne olursa olsun, her şeyi göze alarak Gazze'ye gideceğini açıklamış olmasını son derece tarihi bir ifade olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek isterim. Tüm genel başkanların, tüm grupların ifade ettiği ortak iradeye CHP aynen iştirak ediyor. Dün geçirdiğim talihsiz, küçük kaza dolayısıyla burada bulunamadım." şeklinde konuştu.

TBMM'de 9 yıl grup başkanvekilliği yaptığını anımsatan Özel, şöyle devam etti:

"Çok tartışmalar oldu. Ancak tansiyon bazen öyle bir yere geliyor ki oraya bir irade koymak gerekiyor. Yoksa bugünkü gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ben bu salonda çok şey gördüm ama kan görmemiştim, çok utandım. Kadına şiddet görmemiştim, çok utandım. Sizin Meclis Divanı arkasındaki toplantıya başkanlık etmenizi, toplantının riyasetini devralmanızı, ortaya koyduğunuz tavrın önemli olduğunu düşünüyorum. Parlamentoda hem kötü söz, hakaret olmaması hem de asla ve asla şiddetin olmamasıyla ilgili alınacak inisiyatife CHP olarak destek vereceğiz. Bu konuya en sert tepkiyi göstermek gerekiyor."

Genel Kuruldaki arbede sonrasında alınan kararı değerli bulduğuna işaret eden Özel, tüm partilerin kendi öz eleştirilerini yapması gerektiğini kaydetti.

Özgür Özel, "Filistin halkının sonuna kadar arkasındayız. Bu konuda üçüncü Genel Başkanımız Bülent Ecevit'in, Yaser Arafat'la kurduğu ilişkiler partimizle Filistin arasındaki ilişkilerin temelidir, aynen koruyoruz. Deniz Gezmiş'in ve arkadaşlarının ortaya koyduğu tavır hepimizin sahiplendiği tavır, aynen destekliyoruz." ifadelerini kullandı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş da siyasi partilere Filistin davasındaki dayanışma dolayısıyla teşekkür ederek, Özel'e geçmiş olsun dileklerini iletti.

Daha sonra CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, önerge üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin iflas ettiğini, iktidarın ülkeyi yönetemediğini söyledi.

Anayasa Mahkemesinin 15 üyeden oluştuğunu aktaran Günaydın, bu üyelerden 12'sinin cumhurbaşkanı, 3'ünün de TBMM tarafından seçildiğini belirtti.

Günaydın, bireysel başvuru hakkının 2010'da anayasaya konulduğunu hatırlatarak, "Bir Meclis kararı çıkarın, Can Atalay tahliye edilsin, Meclis'e gelsin, milletvekilliğini yapsın." dedi.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Yüksek Mahkemenin Atalay'ın milletvekilliğin düşürülmesinin "yok hükmünde olduğuna" karar verdiğini söyledi.

Anayasa Mahkemesinin, Atalay'ın milletvekilliğinin düşmediğine hükmettiğini savunan Koçyiğit, "Bugün, bu Meclis, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesinin yok hükümde olduğunu içeren Anayasa Mahkemesi kararını okumalı ve Can Atalay'ın milletvekilliğini kendisine iade etmelidir." diye konuştu.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM Genel Kurulunun, CHP'nin "Anayasa Mahkemesinin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesi işlemi ile ilgili verdiği karara ilişin genel görüşme yapılması" önergesini ele aldığı olağanüstü toplantıda bir konuşma yaptı.

Muhalefet milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi üyelerini kimin seçtiğini sorduğunu belirten Güler, uygulamanın geçmişte nasılsa öyle olduğunu söyledi. Güler, "1990'lı yılların Anayasa Mahkemesi kararını verenler, onu seçenlerin kölesi midir? Cevabını verin, değildir. O dönem de bu dönem de Anayasa Mahkemesi üyeleriyle hukukçu yetkinliğiyle seçildiğini düşünüyorum. Bugün bunların seçildiğini iddia ederseniz 1990'lı yılların seçilenleri, CHP'nin emir eri olarak sayarsınız."dedi.

Görüşmeler sırasında muhalefet milletvekillerinin, AK Parti milletvekillerinin Genel Kurulda yer almamasına yönelik eleştirilerine yanıt veren Güler, "Biz burada çok önemli kanuni düzenlemeler yaparken muhalefetin katılmadığı yoklamaları gördük. Kaça tane acaba? Meclis normal çalışması içerisinde çalışırken muhalefetin yoklama talebiyle kaç kere kapatılmıştır?" ifadesini kullandı.

Güler, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay hakkında verdiği son kararda "milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine dair" hüküm kurulduğuna ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğunu ifade ederek, "Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmün de olduğunun tespitine ve Anayasa'nın 85. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi talebi hakkında, karar verilmesine yer olmadığına karar verildi. Nerede tespit?" diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi'nin 2020 ve 2021'deki başvurularda milletvekilliğinin düşmesiyle ilgili yetkisizlik kararı verdiğini hatırlatan Güler, Yüksek Mahkemenin son kararında içtihadına aykırı hüküm kurduğunu söyledi.

Anayasa'nın 154. maddesini hatırlatan Güler, şunları kaydetti:

"Şunu açıkça söyleyin, lafı gevelemeyin. 'Anayasa Mahkemesi Türkiye'de yüksek yargı değildir, süper temyiz mercii' deyin. Görevi ve yetkisi yoksa Anayasa Mahkemesi bu konuda dolambaçlı yolları izleyerek neden böyle bir yola girmiştir? Bu sorunun cevabı verilmelidir. Anayasa Mahkemesinin öncelikle Anayasa'ya, Anayasa maddelerine uymadığını ve dolambaçlı yolları izleyerek kendi yıllar önce verdiği içtihatları da yok saydığını ifade etmek isterim."

Olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin "Anayasa Mahkemesinin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesi işlemi ile ilgili verdiği karara ilişkin genel görüşme yapılması" önergesinin ön görüşmeleri tamamlandı.

Siyasi parti gruplarının ve önergenin ilk imza sahiplerinin konuşmalarının ardından, genel görüşme açılıp açılmaması, Genel Kurulun oyuna sunuldu. Yapılan elektronik oylama sonucunda, önerge kabul edilmedi.

Olağanüstü toplantı gündeminin tamamlanması sonrasında CHP'nin, TBMM'nin çalışmalarına devam etmesine ilişkin önergesi oylamaya sunuldu. Bu önerge de kabul edilmedi.

Önergelerin kabul edilmemesinin ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, birleşimi 1 Ekim Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.

Kaynak: Ogretmenler.Net