Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yakasına mavi kurdele takan Karaca, "14 Kasım, dünya genelinde milyonlarca insanın yaşamını derinden etkileyen Tip 1 diyabet konusunda farkındalık yaratmak için ayrılmış bir gündür. Bu farkındalık gününde sağlığın bir insan hakkı olduğunun altını çizerken aynı zamanda toplumsal dayanışmanın ve empati kurmanın önemine vurgu yapmak için bugün mavi kurdeleyle kürsüye çıktım." dedi.
Karaca, daha sonra üç milletvekiline gündem dışı söz verdi.
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, partisinin kuruluşunun 39'uncu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) bağımsızlığının 41. yılını kutladı.
DSP'nin kuruluş süreci ve ülkeye yaptığı hizmetleri anlatan Aksakal, "Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes de bilir ki Kıbrıs denildiğinde akıllara Ecevit, Ecevit denildiğinde de Kıbrıs gelmektedir. Kıbrıs bizim için sadece bir toprak parçası değil, aynı zamanda tarihsel bir mirasın sorumluluğu, topraklarımızın ve Doğu Akdeniz'in sıcak sularındaki hakimiyetimizin de güvencesidir." diye konuştu.
Aksakal, başta Azerbaycan olmak üzere Türk Devletleri Teşkilatının sahiplenmesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin en kısa zamanda tüm dünya tarafından tanınan bir devlet olacağına inandığını kaydetti.
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, çocukların tüm toplumun vicdanını parçalayan durumlarla yüzleştiğini, bundan dolayı da utanç duyduğunu belirtti.
Narin Güran cinayeti ve "yenidoğan çetesi" gibi olayları anımsatan Esen, hükümetin politikalarını eleştirdi. Esen, iktidardan çocuklar konusunda muhalefetle uyumlu çalışmasını ve aynı masa etrafında oturmasını istedi.
CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde, bir yıl önce meydana gelen selde mağdur olan vatandaşların sorunlarını anlattı.
Olayda 6 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatan Gündoğdu, "Bu tarifi mümkün olmayan acıların sorumluları en ağır cezayı almalıdır. Adaletin sağlanması bölgede yakınlarını kaybeden yurttaşlarımızın biraz olsun vicdanlarını da rahatlatacaktır ama üzülerek görüyoruz ki ülkemizin dört bir köşesinde yaşanan hukuksuzluk ve adaletsizlikler Kırklareli'nde de yaşanıyor. " ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulunda partilerin grup başkanvekilleri, yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, son günlerde şiddet olaylarının arttığını söyledi.
Şahin, "İçine düştüğümüz bu şiddet sarmalının yegane sebebi, ekonomik yıkım, kalıcı fakirlik endişesi ve kamu düzeninin bozulmasıdır. Kamu düzeninin bozulmasında bireysel silahlanma önemli bir etkendir. Ekonomik kriz, bireylerin geçim mücadelesini zorlaştırmakla kalmıyor, geleceğe dair umutlarını ve güven duygularını da zedeliyor. Ailelerde, mahallelerde, iş yerlerinde artan maddi sorunlar, insanları duygusal olarak yıpratıyor, yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor." diye konuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Ankara Büyükşehir Belediyesinin konser harcamalarında usulsüzlük yapıldığına yönelik iddiaları soruşturmak için İçişleri Bakanlığına müzekkere yazıldığını anımsatan Şahin, "Belediye başkanlarının bir kusuru, ihmali varsa elbette araştırılmalıdır, hukuk önünde herkes hesap vermelidir. Ancak hukuk, siyasi iklime göre de hareket etmemelidir. Bizim itiraz ettiğimiz nokta burası." dedi.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Tip 1 diyabet hastalarının sorunlarını anlattı.
Türkiye'de yaklaşık 8 milyon vatandaşın diyabet hastası olduğunu aktaran Temelli, bu hastalıkla mücadele etmenin mümkün olduğunu, bunun için bütçeden daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini kaydetti.
- Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin düzenlediği konserler
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Tip 1 diyabet hastalığının önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurguladı.
Bu hastalığa karşı dünyada geleneksel yöntem yerine diyabet sensörlerinin kullanıldığını dile getiren Emir, şöyle konuştu:
"Bizim çocuklarımız da bunu hak ediyorlar ama maalesef bugüne kadar diyabet sensörleri ve diyabet pompalarıyla ilgili söz verilmiş olmasına rağmen hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Bu öyle uzatılacak, zamana yayılacak, üstüne uzun çalışılacak bir şey değil. 30 bin çocuğumuz var, ödeyeceğiniz para 2 milyar lira. Sadece kur korumalı mevduata 833 milyar lira ödediniz. Bu ülkenin bütçesi büyüktür, yavrularımıza böylesine hayati bir konuda ayıracak 2 milyar liramız tabii ki vardır. Bu çocuklarımızın iki gün bile beklemesi yanlış olur, bir an evvel bu sorun çözülmelidir."
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği konser etkinliklerine ilişkin tartışmalara da değinen Emir, şunları söyledi:
"Elbette bütün kamuda tasarruf önemli, buna belediyeler de dahil. Belediyelerin verdikleri bazı ücretlerin olağandışı olabileceği, bazı vatandaşlarımızı düşündürdüğü ortadadır ama burada dikkat edilmesi gereken, kime, nasıl harcandığıdır? Bizim belediye başkanlarımızın veremeyeceği hiçbir hesap yoktur. Ama bulanık suda balık avlamak, bu fırsatı bizim belediye başkanlarımızı itibarsızlaştırmak, onlar hakkında şaibeli bir algı yaratmak, olmayan delillerle savcılık soruşturması başlatıp bir cadı avı başlatmak ve onları yargı sopasıyla tehdit etmek asla kabul edilemez. Bizim belediyelerimiz zaten sürekli müfettiş denetimi altındalar, denetleniyorlar. Hesap vermeye 'evet' ama bunun üzerinden bir algı yaratmaya, itibar suikastı yapmaya asla izin vermeyeceğiz."
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, diyabet hastalığının tüm dünyada önemli bir hastalık olduğuna dikkati çekti.
Hükümetin bu hastalığa karşı attığı adımları anlatan Zengin, "Şu anda Sağlık Bakanlığının bütçesinin sadece yüzde 12'sinin direkt olarak diyabet hastalarına ayrıldığını görüyoruz. Ama diyabet hastalığı öyle bir rahatsızlık ki pek çok hastalığa zemin oluşturuyor. Öyle olduğu için de kronik hastalıkların gelişmesinde önemli etken oluyor. Bütün kronik hastalıklar da baktığımız zaman bizim sağlık bütçemizin yüzde 75'ini oluşturuyor." dedi.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği konser harcamalarına da değinen Zengin, "Bazen belediyelerin, bazen Kültür Bakanlığımızın böyle pek çok etkinliği var. Buradaki itirazın konserlere olmadığını hepimiz biliyoruz. Buradaki mesele bu konserlerin nasıl icra edildiğidir. Ankara Büyükşehir Belediyesi kendi içinde de 'Konserler yapılırken acaba gereğinden fazla para mı harcadık, burada bir suiistimal mi var?' diye bir soruşturma başlattı. Kültürel etkinliklerde harcadığımız bütçelerin de doğru ve efektif olarak kullanılması son derece önemli." ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Türkiye'de sadece 2023 yılında cinsel istismara maruz kalan çocuk sayısının 26 bine ulaştığını aktardı.
Son beş yılda 50 binden fazla çocuğun sokaklarda zorla dilenciliğe teşvik edildiğini dile getiren Çömez, "Bu akıl almaz bir rakam ve bunların da yaklaşık 20 bininin Suriyeli olduğu ortaya çıkmış. Yani bu ülkede 50 bin çocuk eğer dilenciliğe zorlanmışsa ve bunlar sadece devlet tarafından tespit edilen rakamlarsa gerçek rakamın çok daha fazla, çok daha vahim olduğunu düşünmemiz mümkün." dedi.
Genel Kurulda, Saadet Partisinin "gıda enflasyonu", İYİ Partinin "asgari ücret", DEM Partinin "enflasyon" ve CHP'nin "Kazdağları" konusundaki grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.
Partisinin grup önerisi üzerinde söz alan Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, tarımın bir ülke açısından jeopolitik değil stratejik bir mesele olduğunu söyledi.
Dünya'da gıda enflasyonunun düştüğünü Türkiye'de ise yükseldiğine işaret eden Ün, "Dünyanın hemen her yerinde aynı şartlarda tarım yapılabiliyor, onlar dizginleyebiliyor ama biz kontrol altına alamıyoruz. Bu hem yanlış enflasyon politikalarının hem de sistemsizlik sorununun sonucudur." dedi.
Hükümetin tarım politikalarını eleştiren Ün, yaşlanan kırsal nüfusa karşı önlem alınması gerektiğini savundu.
DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, halkın bugün en temel gıda maddelerine ulaşamadığını öne sürerek, "Gıda, yalnızca karın doyurmak değildir. Gıda, kaliteli ve sağlıklı yaşam için temel besin öğesidir. Türkiye'de gıda fiyatlarının artması ile gıda güvencesi tehlike altındadır." diye konuştu.
AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan, tarımın Türkiye'nin en temel yapı taşlarından biri olduğunu vurgulayarak, "Toprağımıza emek veren çiftçilerimizin her türlü yanındayız. Üretim maliyetlerini düşürmek için hükümet olarak çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Tarım sektörünün global ekonominin dalgalanmalarından, savaşlardan ve pandemi gibi koşullardan etkilendiğini anlatan Özcan, gıda fiyatlarındaki artışın sadece Türkiye'nin değil, dünyanın pek çok ülkesinin mücadele ettiği önemli bir sorun olduğunu dile getirdi.
- "Asgari ücret terazinin bir kefesidir"
Partisinin "asgari ücrete" ilişkin grup önerisi üzerinde konuşan İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı, "Asgari ücret ortalama kira fiyatının, açlık sınırının altında kalmışsa resmi veriler bile Türkiye'de asgari ücretle geçinenlerin aç olduğuna işaret ediyorsa, asgari ücret oranını bir sorun olarak kabul etmek ve çözümü için çalışmak öncelikli görevimiz olmak zorundadır." dedi.
Bugün dört kişilik bir ailenin günde üç öğün sadece simit yemesi halinde ayda 5 bin 400 liraya ihtiyacı oluğunu söyleyen Taşçı, "Hedeflenen enflasyon ile maaşlar belirlenseydi, çalışanlar bugün sadece simit alabilecekleri o meblağa bile erişemeyeceklerdi. Bir komisyon kuralım. Bu komisyonda, OECD ülkelerinde başarılı ücret politikalarını inceleyelim. Asgari ücret yetersizliğinin psikolojik, sosyal etkilerini araştıralım. " diye konuştu.
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, asgari ücretin düşük kalmasının yalnızca bir ücret politikası sorunu olmadığını aynı zamanda toplumsal barışı da tehdit eden ciddi bir mesele olduğunu belirtti.
İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılayamamasının bireyleri çaresizliğe ve toplumsal dışlanmaya sürüklediğini ifade eden Kılıç, şunları kaydetti:
"Düşük ücret yoksulluk demektir. Emeğin karşılığından bahsediyoruz. Yapılacak bir lütuftan bahsetmiyoruz. Çalışanlar, emeğinin karşılığını alabilmelidir. Çalışanlarımızı mağdur etmeyin. Yılda bir defa yaptığınız zamla çalışanlarımızın emeğini hiç ettiniz. Bu durum kabul edilebilir değildir. Bunun sorumlusu çalışan değil ekonomi yönetimidir. Toplumsal adalet, barış ve huzurun sağlanması için asgari ücretin insan onuruna yakışır bir seviyeye çıkarılması gerekmektedir. İşveren üzerindeki vergi yükünü azaltırsanız, asgari ücrette hakkaniyetli bir artışı sağlamak mümkün olacaktır."
CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, asgari ücret taleplerinin 30 bin lira olduğunu, bunun altındaki bir rakamda olmayacaklarını söyledi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili İrfan Çelikaslan, asgari ücretin bir çalışanın hayat standardını yükseltmede önemli bir kriter olduğunu belirterek, partisinin iktidara geldiği günden itibaren asgari ücretin düzeltilmesi ve iyi bir seviyeye gelmesi noktasında elinden geleni yaptığını anlattı.
Partisi iktidara geldiği dönemde asgari ücretin 184 dolara denk gelirken bugün asgari ücretin 500 dolara tekabül ettiğini aktaran Çelikaslan, şöyle konuştu:
"Ben de bir işveren olarak asgari ücretin daha iyi bir seviyede olmasını canı gönülden isteyen bir insanım. 'Asgari ücret 30-40 bin lira olsun' demek kolay. Bunun dengesini kurmamız lazım. Asgari ücret terazinin bir kefesidir, diğer kefesinde de işveren vardır. O dengeyi sağlamamız lazım. Asgari ücreti artırıp, işverenin onu ödeme gücünü azaltarak onun iş yerini kapatmasına vesile olmak kimseye fayda sağlamaz. Burada önemli olan asgari ücreti yükseltmek değil fiyat istikrarını sağlamak ve daha çok insana istihdam sağlamaktır."
Partisinin "enflasyona" ilişkin grup önerisini adına söz alan DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, bütün emekçilerin gözünün 2025 yılı bütçesi ve asgari ücrete yapılacak zam oranında olduğunu söyledi.
Otlu, asgari ücretin yılda 2 en az defa artırılması ve 35 bin liranın üzerinde olması gerektiğini savundu.
Saadet Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, asgari ücrete yılda bir defa zam yapmanın yetersiz olduğunu ifade ederek, "Bu hususta yapılması gereken bellidir. İvedilikle eski uygulamaya geri dönülmeli. Yılda en az iki kez olmak üzere gerçekleşen enflasyon üzerinden zam yapılmalıdır." dedi.
Partisinin önerisi adına konuşan CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, Türkiye'nin eşsiz doğal alanlarından Kazdağları'nın sahip olduğu zengin biyolojik çeşitliliği ve temiz su kaynakları, endemik bitki örtüsü ile dünyanın en özel coğrafyalarından biri olduğunu dile getirdi.
Dünyada Alplerden sonra oksijen oranı en yüksek olan bölgenin de Kazdağları olduğunu ifade eden Güneşhan, "Kazdağları yüzyıllardır tüm bölgenin yaşam kaynağı olmuştur. Bu sayede birçok coğrafi işaretli ürünleri bulunmaktadır. Kazdağları'nın bugün yüzde 79'u madenlerle ruhsatlandırılmış durumdadır. Maden projesi hayata geçtiği zaman da 1 milyon ağaç kesilecek. Bölgedeki hayvan türleri, su kaynakları ve bitki örtüsü yok olacak." değerlendirmesinde bulundu.
İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Kazdağları'nın sessiz çığlığını duyurmak istediğini ifade ederek, "Kazdağları bize ne diyor? 'Ben bir ağacım. Etrafım kızıl kıyamet. Oysa bilmezler mi her dalımda bir memleket'. Bu cennet köşe, iktidar eliyle yok ediliyor. Kazdağları talan ediliyor. Kazdağları'nı ranta teslim etmeyeceğiz." dedi.
AK Parti Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu, bir insanın ömrü boyunca ortalama bin 700 ton maden tükettiğini belirterek, "Günlük hayatımızda kullandığımız tüm araç ve gereçlerin üretilmesinde yüzde 90 madenden istifade edilmektedir. Madenler olmadan bir hayat sürdürmemiz zor olduğuna göre maden ihtiyacımızı ya tamamen ülkemizden üreteceğiz, rezervlerimizi kullanacağız ya da dış ülkelerden ithalat yapmak zorunda kalacağız bu yolu uygulayacağız." diye konuştu.
Cumhuriyetin kurulduğu tarihten itibaren maden rezervlerini ekonomiye kazandırmakta öncelik verildiğini vurgulayan Çolakoğlu, günümüzde de aynı hedefler doğrultusunda kararlı adımların atıldığını anlattı.
Çolakoğlu, dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenin 70'inin Türkiye'de bulunduğuna işaret ederek, "Madenciliği diğer sektörlerden ayıran bir özelliği vardır. Yer seçme şansımız yoktur. Madencilik faaliyetleri ancak maden rezervlerinin bulunduğu yerlerde yapılabilmektedir." dedi.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamalarda CHP, DEM Parti, İYİ Parti ve Saadet Partisinin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi.
Genel Kurulda yargıya ilişkin düzenlemeler içeren Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine geçildi.