Duygular, yaşamımızdaki her davranış, düşünce ve ilişkide önemli bir rol oynar. Duygular, bir iş arkadaşına duyulan anlık kızgınlık gibi kısa süreli veya sevilen bir kişinin kaybı nedeniyle yaşanan üzüntü gibi uzun süreli olabilir. Beynin duyguları tam olarak nasıl ürettiği bilinmiyor. Ancak duyguların beynin kimyasal dengesiyle bağlantılı olduğu ve bundan etkilendiği biliniyor. Günlük yaşamımızda karşılaştığımız olaylara gösterdiğimiz duygusal tepkiler beklenmedik bir şekilde gerçekleşiyor. Yani onları hissetmeyi biz seçmiyoruz. Ancak duyguları tanıyabilir ve onları yönetmeyi öğrenebiliriz. Bu sayede hayatta karşılaştığımız zorluklar ve aksiliklerle daha kolay başa çıkıp daha sağlıklı ilişkiler kurabiliriz.
Gearstd/iStockphoto.com
Tarihte her dönem üzerinde durulmuş olan duygular ile ilgili modern psikolojideki ilk teoriler 19. yüzyılda geliştirildi. Günümüzde kaç farklı duygunun olduğu ve duyguların nasıl sınıflandırılacağı hâlâ tartışılıyor olsa da genel olarak 27 farklı duygunun olduğu düşünülüyor. Duygular aynı zamanda birbirleriyle etkileşim içindeler. Bir duygu diğerini tetikleyebiliyor veya birden fazla duygu aynı anda hissedilebiliyor. Örneğin, mutluluk ve sevgi gibi duygular genellikle birlikte deneyimlenebiliyor veya korku bir olayla tetiklenip ardından üzüntüye yol açabiliyor. Bu bağlantılar, duyguların bir spektrumda bulunduğunu ve aralarında geçişlerin olabildiğini gösteriyor.
Bazı duygular kişiden kişiye ve kültürden kültüre değişiklik gösterirken bazıları evrenseldir. İnsan gelişiminin bir parçası olan bu evrensel duygular ‘temel duygular’ olarak adlandırılıyor. Bu duygular; mutluluk, şaşkınlık, öfke, korku, tiksinme ve üzüntüden oluşuyor. Tüm insanlar, bu 6 evrensel duygu ile doğuyor, diğer duyguları ise sonradan, yaşamları boyunca öğreniyor. Her bireyde aynı olan temel duyguları ve bunların fizyolojik tepkilerini şöyle sıralayabiliriz:
Mutluluk: Bu duygu genellikle sevinç, memnuniyet, hoşnutluk ve eğlence ile tarif edilir. Bu duyguya kapılan bir kişide rahatlamış bir beden dili ve gülümseme, kahkaha gibi yüz ifadeleri görülür.
Şaşkınlık: Beklenmedik bir durum karşısındaki irkilme tepkisidir. Şaşkınlık duygusuna kapılan bir kişinin genellikle kaşları kalkar, gözleri büyür ve ağzı açılır.
Povozniuk/iStock.com
Şaşkınlık
Öfke: Düşmanlık ve hayal kırıklığı karşısında yaşanan duygudur. Öfke sırasında kişinin kalp atış hızında artış gözlemlenir. Kan basıncındaki artış nedeniyle yüzdeki kan damarları genişler ve yüzde kızarma meydana gelir. Dudak ve kas gerginliği de öfkenin fizyolojik belirtilerindendir.
Korku: Tehlike içeren bir durumla karşılaşıldığında hayatta kalmak için önemli olan savaş ya da kaç tepkisini tetikleyen ilkel bir duygudur. Bu duyguya kapılan kişide kalp atışının hızlanması, nefes alışverişinin sıklaşması ve gözlerin genişlemesi başta olmak üzere birçok belirti görülür.
Tiksinme: Hoşa gitmeyen koku, tat veya görüntüye karşı hissedilen duygudur. Bu duygunun temel işlevi zararlı olabilecek her uyarıcıyı geri çevirmektir. Kırışmış burun, öğürme ve mide bulantısı en belirgin belirtileridir.
Deagreez/iStock.com
Tiksinti
Üzüntü: Hayal kırıklığı, keder ve umutsuzluk ile tarif edilen duygudur. Gözyaşı, hâlsizlik ve kaş çatma, üzüntü duygusunun en belirgin fizyolojik belirtileridir.