Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5/9/2024 tarihinde, A.Ö. (B. No: 2019/15444) başvurusunda Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir. |
Olaylar
Sulh hukuk mahkemesinde açılan davada sahte bilirkişi raporu düzenlendiği için davanın kaybedildiği iddiasıyla hâkimin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat davasını inceleyen Yargıtay dairesi, temyiz kanun yolu açık olmak üzere davanın reddine hükmetmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) dava değeri temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından temyiz kanun yoluna başvurulmasının miktar itibarıyla mümkün olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine kesin olarak karar vermiştir.
İddialar
Başvurucu, hâkimin hukuki sorumluluğu gerekçesine dayanılarak devlet aleyhine açılan tazminat davasının reddine ilişkin karara karşı yapılan temyiz başvurusunun kesinlik sınırı yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Somut olayda başvurucunun hâkimin hukuki sorumluluğu nedeniyle devlet aleyhine açtığı tazminat davası ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay tarafından reddedilmiş, bu karara karşı yaptığı temyiz başvurusu HGK tarafından dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle incelenmemiştir.
Anayasa Mahkemesi, HGK'nın hâkimin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalarda temyiz kesinlik sınırı yönünden yaptığı sistematik yorumun ilgililer açısından öngörülebilir olduğunu değerlendirmiş, temyiz talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi esas alınarak reddedildiği dikkate alındığında müdahalenin kanunilik ölçütünü sağladığı sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca yargılamaların daha kısa sürede sonuçlandırılması hususu gözönünde bulundurulduğunda söz konusu müdahalenin meşru bir amacının bulunduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda başvurucunun temyiz talebinin dava değerinin temyiz incelemesi için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle reddedilmesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin temyiz merciinin iş yükünün hafifletilmesi amacına ulaşma bakımından elverişlilik ve gereklilik unsurlarını sağladığı kanaatine varılmıştır.
Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı sorumluluk sebeplerinin düzenlenmesinin ve bu sebeplere dayalı olarak açılacak tazminat davalarının ise yüksek mahkemede (Yargıtayın ilgili hukuk dairesinde) görülmesinin ilgililer açısından başlı başına güvence teşkil ettiği görülmüş; temyiz kanun yoluna başvurmak için bir sınır belirlenmişse de bazı dengeleyici tedbirlerin/imkânların da devreye sokulduğu anlaşılmıştır. Bu bağlamda bireysel başvuruya konu davanın değeri de gözönünde bulundurularak başvurucunun temyiz talebinin reddedilmesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin elde edilmek istenen kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında başvurucuya aşırı bir külfet yüklemediği ve orantılı olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.