İki gün süren sempozyum, açılış konuşmalarının ardından açılış paneliyle devam etti. Altı oturumda, yazarların, akademisyenlerin, kendisiyle çalışma imkânı bulan sendikacıların ve hakkında akademik çalışmalarda bulunan öğretmenlerin tebliğ sundukları sempozyum ‘kapanış oturumu’ ile sona erdi.

Sempozyumun açılışında konuşan Genel Başkanımız Ali Yalçın, sendikacı olmanın yanında, şair, dava adamı, mütefekkir kimliğiyle tarihimizde özel bir yere sahip olan Akif İnan’ı anmak kadar anlamanın, anlatmanın, mirasına sahip çıkarak gelecek nesillere aktarmanın sorumluluğunu taşıdıklarını ifade ederek, “Bütün giysileri yırtsak yeridir/ Yeter bize vefa elbiseleri dizelerinde vurguladığı vefayı, bizler bir mesuliyet ve mensubiyet olarak tevarüs ediyor, bunun gereğini yerine getirmeye gayret ediyoruz. Bu bağlamda, bugün gerçekleştirdiğimiz sempozyum gibi ilmî toplantılarla fikirlerinin konuşulmasını, tartışılmasını ve geliştirilmesini amaçlıyoruz. Bütün kitaplarını, makalelerini, konuşmalarını bir ‘külliyat’a dönüştürerek kültürel mirasını milletimizin istifadesine sunuyor, geleceğe aktarıyoruz” dedi.

İdlib’de inşa ettikleri 400 konutluk Mehmet Akif İnan Mahallesi ile onun mazlumlar ve mağdurlarla dayanışma hassasiyetini yaşattıklarını vurgulayan Yalçın, şöyle devam etti: “Ülkenin her yerinde kurduğumuz Mehmet Akif İnan hatıra ormanlarıyla, şu an içinde bulunduğumuz Mehmet Akif İnan Konferans Salonu’yla,  2017 yılında kurduğumuz Mehmet Akif İnan Vakfı’yla, 2020 yılından beri düzenlediğimiz Mehmet Akif İnan ödülleriyle hem adını hem fikirlerini yaşatıyor, misyonunu gelecek nesillere taşıyoruz. Onun vizyonuyla kuruluşuna öncülük ettiğimiz, 25 ülkeden 33 konfederasyonu bünyesinde barındıran, 30 milyonu aşkın emekçiyi temsil eden Uluslararası Emek Konfederasyonu (ILC) ile mirasını dünya emek hareketleriyle de buluşturuyoruz. Şunu söylemek isterim ki, bizim için vefanın en değerlisi -adını yaşatmak için yaptığımız çalışmaların fevkinde- onun fikirlerine olan bağlılığımızı kararlılıkla sürdürmek ve onun felsefesini her zeminde aksiyona dönüştürmektir. Bu bağlamda, düşünceleri ve eylemleri dışında muhakkak ki O’nun bize bıraktığı en büyük miras; ilk göz ağrısı Eğitim-Bir-Sen ile, bir milyon yüz bine yaslanan üye sayısıyla bütün hizmet kollarında elde ettiği yetkiyle, kayıt altına aldığı 1007 kazanımla Memur-Sen ve üye sendikalarımızdır.”

CHP Genel Başkanı Özel’den Çiğli’de iki açılış CHP Genel Başkanı Özel’den Çiğli’de iki açılış

Akif İnan, sorunlarla beslenen sendikal anlayışa karşı çözüm odaklı sendikacılığı başlatmıştır

Akif İnan’ın, örgütlü toplumun yöneten toplum olduğuna inanan biri olarak, bir elin ataletini gördüğünü, iki elden çıkacak sedanın bereketine güvendiğini belirten Yalçın, “Akif İnan’ın sendikacılık öyküsü parasız, pulsuz, izinsiz, yasasız, pek çok kişiye göre varlığı gereksiz bir zeminde başlamıştır ama bu tablo onu yıldırmamış, bir yandan örgütlenme için Anadolu’yu karış karış dolaşmış, bir yandan da kamu sendikacılığına yasal zemin kazandırmanın mücadelesini vermiştir. Sendikacılığı çalışanın hakkını aramanın yanında, adalet ve hakikatin sesi olmanın imkânı olarak gören İnan, bu anlayışı Memur-Sen’in kuruluş felsefesi hâline getirmiştir. O, Memur-Sen’i, sadece memurun değil, milletin her ferdinin hakkını savunan bir şuur hareketine dönüştürmüştür. Akif İnan, ‘Bizim amacımız sadece almak, daha çok almak değildir. Üretimi ve kaliteyi artırmak, daha verimli, daha huzurlu bir çalışma ortamı oluşturmaktır. Bizi yönetenlere yol göstermek, alternatif çözümler üretmektir’ diyerek sorunlarla beslenen sendikal anlayışa karşı çözüm odaklı sendikacılığı başlatmıştır. Bu anlayışın arkasında, ideolojik saplantılardan kaçınarak yerli değerlerle evrensel doğruları sentezleyen bir sendikal anlayış yatmaktadır. Nitekim O, kaldırım taşı, barikat sendikacılığı karşısında hakkın ahlaklıca aranması gerektiğini haykırmıştır. Akif İnan, sorunların palyatif çözümlerine değil, yapısal çözümlerine odaklanan münevver bir sendikacıdır. ‘Eğitim-Bir-Sen, öğretmenin değil, eğitimin sorunlarını çözmeye taliptir. Eğitimin sorunları çözülünce öğretmenin sorunları da çözülecektir. Türk eğitiminin tamire değil, imara; tamirciye değil, mimara ihtiyacı bulunmaktadır’ sözleri aydın sorumluluğuyla hareket etmenin billurlaşmış hâlidir” şeklinde konuştu.

‘Bir adım atarsak kafes kırılır/ Belki birden erir zincirlerimiz’ dizeleri, medeniyet merkezli bir uyanış çağrısıdır

‘Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/ Gökleri insanın ortak tarlası’ diyen Akif İnan’ın sadece bir sendika kurmadığını, bilge kişiliğiyle, ‘genetik kodu’ insan olan büyük bir hareket başlattığını kaydeden Yalçın, “O’nun duruşu gerçek anlamda ahlaki bir duruştur ve kesin bir tutarlılık taşımaktadır. O’nun çağını aşan şu sözlerine bugün de ihtiyacımız olduğu açıktır: ‘Hangi düşüncede, hangi fikir kampı içerisinde olursa olsun, onun bir insan olarak kabul görmesi, inancından dolayı horlanmaması, kınanmaması lazım. İsterse benim inancımın tam zıddı olsun. Ben ona da hakk-ı hayat tanınmasının kavgacısıyım.’ Ancak, sınırsız bir toleransı da doğru bulmadığından ‘Her fikre saygım vardır, yeter ki kişi dinime küfretmesin ve vatan haini olmasın’ demişti. Akif İnan, emeğin dayanışmasına inanan bir sendikacı olarak, farklı emek örgütlerini bir araya getiren Emek Platformu’nun kurulmasına öncülük etmişti. Akif İnan, fikir ve eylemleriyle yaşadığı çağa şahitlik eden bir münevverdi. Kendisi gibi ‘Yedi Güzel Adam’dan biri olan Cahit Zarifoğlu’nun ‘Etimle kemiğimle nefret ettim’ dediği çağı kurtarmanın mücadelesini veren bir medeniyet inşacısıydı. Bu nedenle, Akif İnan için sendika; bir ideoloji taşeronu değil, bir medeniyet hâmilidir. Çünkü O, bir aydın olarak toplumun problemlerinin, çözülmüşlüğünün arkasında medeniyet bunalımını görmekteydi. Kalemini hakikatin kılıcı gibi kullanan Akif İnan’ın ‘Bir adım atarsak kafes kırılır/ Belki birden erir zincirlerimiz’ dizeleri, sadece bir şairin çığlığı değil, medeniyet merkezli bir uyanış çağrısıdır” ifadelerini kullandı.

Düşünceleri ve bıraktığı mücadele mirasıyla mazlumların, mağdurların, çalışanların umudu olmaya devam ediyor

Ali Yalçın, İnan’ın, sanatçının toplumdan kopuk olduğu ezberini bir sendikacı olarak bozduğunu, bir aydın olarak iyinin, doğrunun, hakkın hayata geçirilmesi için sahada adeta çırpındığını, elini değil gövdesini taşın altına soktuğunu söyledi.

Akif İnan’ın, “Kim demiş her şeyin bitişi ölüm/ Destanlar yayılır mezarımızdan” derken, kendisinden sonra bıraktığı fikir ve eserlerinin, adil bir dünya özlemi çekenlere rehberlik etmesini amaçladığına dikkat çeken Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, Mehmet Akif İnan, vefatından sonra da düşünceleri ve bıraktığı mücadele mirasıyla bu millete rehberlik etmeye, mazlumların, mağdurların, çalışanların umudu olmaya devam ediyor. Kurucusu olduğu Memur-Sen olarak, O’nun bu misyonunu sürdürme azmiyle çalışıyor, emeğin değerini yükseltmek, adil ücret ve müreffeh bir Türkiye’ye için alın teri dökmeye devam ediyoruz. O’nun aziz hatırasına, vazettiği değerler ve ilkelere bağlılığımızı, bu mirası onun vizyonu doğrultusunda geliştirme ve ilerletme azim ve kararlılığımızı bir kez daha vurguluyor, O’na ve dar-ı bekaya göçmüş yol arkadaşlarına rahmet diliyorum.”

Yıldırım: İnan, 60 yıllık bereketli bir ömrün sahibi

Mehmet Akif İnan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hıdır Yıldırım, İnan’ın, “Büyük rüyalarla geçmişse ömür/ hiç yanmam ölümün her çeşidine” dizeleriyle ömrün uzun ya da kısa oluşunun değil, bereketli oluşunun önemine işaret ettiğini dile getirerek, “Mehmet Akif İnan, 60 yıllık bereketli bir ömrün sahibi. Bugün yaşasaydı 85 yaşında olacaktı. Bereketli bir ömür dedim, biz 25 yıldır onun bereketli ömrünün safahatını, düşüncesinin ve eyleminin tesirlerini, eserlerindeki muhtevayı, kuruluşuna öncülük ettiği Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in çalışma hayatımıza, toplumsal hayatımıza katkılarını konuşuyoruz” dedi.

İnan’ın, yalnızca sendika kurucusu bir genel başkan olmadığını, aynı zamanda bir fikir adamı olduğunun ifade eden Yıldırım, şunları söyledi: “İlk gençlik yıllarından itibaren dâhil olduğu İslam davası mücadelesi doğrultusunda kendisini yetiştirmiş, bu çerçevede bir fikir adamı olarak temayüz etmiş, yazılar, şiirler yazmış, dergiler çıkarmış, kitaplar yayımlamış, konferanslar vermiştir. 1992 yılında ise bu izlek çerçevesinde yine bir dava hizmeti olarak sendikacılığa yönelmiştir.”

Yıldırım, Mehmet Akif İnan’la ilgili gerek kendi yazılarını kitaplaştırma süreci gerek hakkında yapılan yayınların, İnan’la ilgili onun düşüncesi, sanatı, mücadelesi çerçevesinde akademik çevrelerin değerlendirmelerine imkân sağlayan bir kaynak birikimini ortaya çıkardığını kaydetti.

Ahmet İnan: Hiçbir zaman davasından taviz vermedi

Mehmet Akif İnan’ın kardeşi Ahmet İnan, Akif İnan’ın 60 yıllık hayatının hep mücadele ve insanlığa hizmetle geçtiğine işaret ederek, “Abim gerçekten hayatı boyunca şair olarak, Yedi Güzel Adam’dan biri olarak, yazar olarak, dava adamı olarak ve sendikacı olarak anıldı. Bütün bunların ötesinde Mehmet Akif İnan ağabeylik vasfını her yerde hissettirirdi. Akif İnan, sadece kardeşleri olarak bizlere değil, adeta bir nesle ağabeylik yaptı. Akif İnan, yaşanmış bir hayattan öte adanmış bir hayat yaşadı. Hayatını bir nesle, insanlığa adamıştı. Akif Abim hiçbir zaman davasından taviz vermedi. Bir devinim, bir aksiyon içerisindeydi ve bu aksiyonu da hayatıyla zaten örnekledi, bizlere sundu. Öyle demiyor muydu: ‘Her eylem yeniden diriltir beni/ Nehirler düşlerim göl kenarında.’ Bir aksiyon düşlüyordu Ağabeyim. Gerçekten özverisi olan bir insandı. Kurduğu Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, bugün Türkiye’nin en büyük sendikası olarak kamu görevlilerinin haklarını savunmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.

Baz: Gerçek bir münevverdi

Prof. Dr. İbrahim Baz ise Düzenleme Kurulu adına yaptığı konuşmada, Mehmet Akif İnan’ın, beton şehirlerin arasında ruhu sıkışmış insanların yaşadıkları bütün acıları yüreğinde hisseden ve yaşayan, çağın çağrısını duyan ve sorunları tespit eden, sorular soran ve gerçekten sorumluluk üstlenen, hayatın her alanında gerçek bir münevver olduğunu vurguladı.

Baz, “Mehmet Akif İnan, kulaklarımıza metafizik fısıltılar ikram eden mavera eridir. Ümmetin ve milletin yeniden ayağa kalkması için hayatın bütün alanlarında sorumluluk üstlenmiş ve bununla alakalı gayret göstermiş bir düşünce adamıdır” diyerek, sözlerini tamamladı.

Sempozyumda bir açılış paneli, altı oturum yapıldı

İki gün süren sempozyumda, bir açılış paneli, altı oturum gerçekleştirildi. Akademisyenlerin, yazarların, Akif İnan ile çalışma imkânı bulan sendikacıların ve hakkında akademik çalışmalar yapan öğretmenlerin tebliğ sundukları sempozyum ‘kapanış oturumu’yla tamamlandı.

Eğitim-Bir-Sen İstanbul 3 Nolu Şube Kurucu Başkanı Ahmet Yurtman’ın moderatörlüğünde yapılan açılış panelinde Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nurettin Sezen ve Mehmet Akif İnan’ın Özel Kalem Müdürü Av. İsmail Tezer, Akif İnan ile ilgili anılarını, sendikanın kuruluşu sırasında ve sonrasında yaşananları dile getirdiler.

Panelin ardından oturumlara geçildi. “Hatıralardaki M. Akif İnan” başlıklı birinci oturumda Prof. Dr. Bilal Kemikli “Zarafet, Samimiyet ve M. Akif İnan”, Duran Boz “Çorak Toprakta Akan Irmak: M. Akif İnan”, Necmettin Evci “Fikir ve Hareket Bütünlüğü ile Mehmet Akif İnan’ın Aydın Portresi”, Necip Evlice “Mehmet Akif İnan’ın Nuri Pakdil ile Dostlukları ve Mektupları”, Yusuf Turan Günaydın “M. Akif İnan ve Okuyucu Mektupları” konularında; “Mehmet Akif İnan’ın Medeniyet Tasavvuru” başlıklı ikinci oturumda Prof. Dr. İbrahim Baz “Tenha Sözler”e “Hicret”in Hikayesi: M. Akif İnan’ın Anlam Arayışı”, Prof. Dr. Özlem Fedai “Şark’ın Medeniyet Davasını Şiirle Kuşanmak: Bir Neo-Klasik Olarak M. Akif İnan”, Doç. Dr. Bedia Koçakoğlu “Batı’nın Yeniçerileri Karşısında M. Akif İnan’ın Aydınları”, Prof. Dr. Mehmet Demirtaş “M. Akif İnan’ın Medeniyet Tasavvurunda Din ve Aydın’ın Yeri”, Dr. Murat Ayar “Soylu Bir Gergefin İzinde: M. Akif İnan’ın Poetik Heybesindeki İsimler Üzerine Bazı Tespitler” konularında; “M. Akif İnan Şiirinin Kökenleri” başlıklı üçüncü oturumda Prof. Dr. İsmail Güleç “Mehmet Akif İnan’ın Gazel ve Kasideye Getirdiği Yorum”, Doç. Dr. Alper Ay “M. Akif İnan’ın Ayetlerden Mülhem Şiirleri”, Prof. Dr. Ahmet Cihan “İdealist Bir Münevver M. Akif İnan ve Mavera Dergisi”, Doç. Dr. Emel Hisarcıklılar “Şiirde Geleneği Dönüştürmek ve Mehmet Akif İnan”, Dr. Hakan Soydaş “M. Akif İnan’ın Poetikasında Geleneğin İhyası” konularında sunum yaptılar.

“M. Akif İnan’ın Türk Şiirindeki Yeri” başlıklı dördüncü oturumda Prof. Dr. Mehmet Narlı “İnancın Hafızası Olarak M. Akif İnan Şiiri”, Dr. Yunus Emre Altuntaş “Mehmet Akif İnan’ın Türk Edebiyatındaki Yeri”, Doç. Dr. Selim Somuncu “Poetik Söylem ile Politik Söylem Arasında M. Akif İnan Şiiri”, Dr. Erhan Salih Fidan “M. Akif İnan’da Şiir ve Aksiyon: Hüzün, Umut ve Eylem”, Mustafa Köneçoğlu “M. Akif İnan Şiirinde Estetik” konularında: “M. Akif İnan’ın Düşüncesinde Eğitim ve Değerler” başlıklı beşinci oturumda Prof. Dr. Cenan Kavuncu “M. Akif İnan’a Göre Birlikte Var Olma Bilinci”, Prof. Dr. Rıza Bakış “Mehmet Akif İnan’da Medeniyeti Kuran Değerler”, Dr. Orhan Gazi Gökçe “M. Akif İnan’ın Şahsiyet Eğitimine Dair Yaklaşımları: Değerler Temelli Bir Eğitim Perspektifi”, Doç. Dr. Erol Çetin “Gönle Dokunan Muallim: Mehmet Akif İnan”, Doç. Dr. Sezai Korkmaz “M. Akif İnan’ın Eserlerinde Psikolojik İyi Oluş Temaları” konularında; “M. Akif İnan’dan Miras Kalanlar” başlıklı altıncı oturumda Prof. Dr. Hasan Çiçek “Bilge Şairin Sendikacılığı”, Doç. Dr. Yılmaz Evat “M. Akif İnan’ın Eserlerinde Poetik Görüşler”, Recep Ayık “M. Akif İnan’ın Yazılarında Kudüs!”, Öğr. Gör. İsmail Hacıahmetoğlu “Mehmet Akif İnan’ın Sanatında Ana Kaideler”, Serpil Cebeci “Eğitim-Bir-Sen Üyelerinin Mehmet Akif İnan’ın Kudüs ve Mescid-i Aksa Temalı Şiirlerindeki Dili, Sembolleri ve Manevi İmgeleri Anlamlandırma Düzeyleri Üzerine Bir İnceleme”, Bilal Duran “Mehmet Akif İnan Dönemi Sendikacılığının Tarihsel Perspektifi ve Günümüz Sendikacılığına Yansımaları” konularında görüşlerini dile getirdiler.

Sempozyum, Genel Başkanımız Ali Yalçın, Mehmet Akif İnan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hıdır Yıldırım ve Prof. Dr. İbrahim Baz’ın değerlendirmeleriyle sona erdi.