Programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın başta olmak üzere Genç Memur-Sen Başkanı Mesut Emre Balcı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkan Yardımcısı Murat Kazancı, Sudan Ankara Büyükelçisi Nadir Yusuf Eltayeb, Memur-Sen ve bünyesinde faaliyet yürüten sendikaların yönetim kurulu üyeleri, komisyonların başkanları ile çok sayıda davetli katıldı.
Programda konuşan Ali Yalçın, yaz seminerlerinin; bölgesel ve küresel gelişmeleri doğru okumak, küresel sistemi doğru anlamak, dünyayı derinlikli ve bütünlüklü kavramak için oldukça önemli bir çalışma olduğunu vurgulayarak, “Bu çalışmalar, ahlakın hukuktan, insanın bilgiden, özün kabuktan, mananın maddeden dışlandığı bu ideolojik dünya düzeninde güçlü bir itiraz, sağlam bir meydan okumadır. Bu gayretlerimiz; Emperyalizmin soykırım düzenine karşı direnişi, zihinsel sömürüye karşı bilenişi, enformatik cehalete karşı uyanışı, yalan ve talan düzenine karşı dirilişi savunmaktır. Bizim amacımız Z kuşağı yakıştırmasını çöpe atacak, ‘Kim var’, diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan, fert fert, ‘Ben varım!’ diyecek, Kapitalizmin harami çağını tuz buz edecek, heybetini köklerinden, gücünü medeniyet birikiminden alan, hakikati söylemek devrimci bir eylemdir, diyerek zulmün kirli yüzüne hakikati haykıracak fikir devrimcileri gençler yetiştirmektir” diye konuştu.
İçinde bulunduğumuz zamanda ahlaksızlığın erdemi toza çevirdiğini; savaşların katliamların kol gezdiğini, sömürünün hüküm sürdüğünü, toprağın, havanın, suyun kirletildiğini, göçlerin, yurtsuzluğun, ucuz işçiliğin yeni köleliğe dönüştürüldüğünü söyleyen Yalçın şunları kaydetti:
“İşte ahvalinden bahsettiğimiz bu dünyada tarih bizi çağırıyor. Tarihin bu çağrısına kulak mı tıkayacağız? Hayır! Zulmün gücü karşısında ümitsizliğe kapılıp “bizden adam olmaz” mı diyeceğiz! Hayır! Kendi derdimize düşüp “adam sen de mi” diyeceğiz? Hayır! Biz; ‘Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım’ diyeceğiz. Çünkü biz tarihi değiştirecek bir davayı sırtlandık. Bizim davamız bilgi, hak, adalet davasıdır. Bizim davamız insaniyet davasıdır.
Bizim milletçe bir sözümüz, bir iddiamız var. Biz Dünya 5’ten büyüktür, diyoruz. İnsanlığın tepesine çökmüş olan ABD, İsrail, Avrupa, Rusya, Çin, Hindistan... Kendisine kurtarıcı diyen güçlerin sicili katliamlarla, soykırımlarla dolu, her biri diğerinden daha kötü, daha acımasız, daha zalim. Dünyanın mazlum halklarının birbirinden başka dostu yok! Yerkürenin adaletten başka kurtuluşu yok! İnsanlığın vicdandan başka sığınağı yok! Dili dini rengi ırkı fark etmez, tüm mazlumların çığlığı aynı çağrıda birleşiyor: Emekle kurulmuş, adaletle yoğrulmuş vicdanla ayağa kaldırılmış adil bir dünya! Evet, bu gayya kuyusundan başka türlü çıkış yolu yok!”
Yalçın, bu yolda çok emek sarf ettiklerini, adil bir dünyanın emekle kurulacağını bildikleri için 25 ülkeden 30 milyonu aşan üyesiyle Uluslararası Emek Konfederasyonu’nu (ILC) kurduklarının altını çizdi.
Gazze’de çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlı 40 binden fazla masum vahşice katledilmesine rağmen uluslararası toplumun suskunluğunu sürdürdüğünü söyleyen Yalçın, “Sözün bittiği yerdeyiz. Zulmün iktidarını kurmak isteyenlerle, adaleti, insanlığı ve mazlumları savunanlar arasında bir savaşım var. Biz tarihin doğru yerinde duruyoruz ve dünyayı da bu yerde durmaya çağırıyoruz. Bir soykırım düzeni kurulmuş durumda ve yüzyıllardır bu sistem işletiliyor. Bunun son kurbanı Filistin. Gazze soykırımı bize küresel sistem hakkında çok şey söylüyor. Dünya nüfusunun %55'i küresel gelirin %1,3'üne sahipken dünyanın en zengin %1’i dünya servetinin %50’sini elinde bulunduruyor. Belli başlı küresel şirketler onlarca ülkenin toplamından daha fazla servete sahip. Onlar sömürdükleri kaynaklarımızla zenginleşirken rızıklarını çaldıkları bir milyar insan açlıkla, 800 milyon insan susuzlukla pençeleşiyor. Her ay binlerce bebek, çocuk yetersiz beslenme ve sağlığa erişemedikleri için ölüyor. Çıkardıkları savaşlar, besledikleri terör örgütleri yüzünden milyonlarca insan yok oluyor. Biz gençliğin enerjisine güveniyoruz, inanıyoruz. Direnişi, barış, adalet, merhameti büyüteceklerine inanıyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Büyükelçi Eltayeb de yapmış olduğu konuşmada, böylesine önemli organizasyonda bir araya gelmelerine vesile kıldığı için Memur-Sen’e teşekkür etti. Sözlerinin devamında Türkiye’nin son zamanlarda önemli inisiyatifler alarak dünyanın içinde bulunduğu karanlığa ışık tuttuğunu bildikleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya Beşten Büyüktür” söyleminin çok doğru olduğuna inandıklarını ifade eden Eltayeb, “Gazze’de gerçekleştirilen soykırımın uluslararası düzenin yıkılışının en büyük şahididir. Türkiye’nin üzerine düşen büyük bir sorumluluk var. Türkiye’nin bu karanlıkta önemli adımlar attığını görüyoruz. Karanlıklardan aydınlık doğar. İnanıyoruz ki aydınlık günler gelecek” dedi.
Mesut Emre Balcı ise, “Uluslararası Öğrenciler Yaz Semineri”ni ülkemizin son dönemdeki dış politikalarını takip eden Türk ve yabancı öğrenciler için tasarladıklarını ifade ederek, “Son dönemlerdeki dış politika parametrelerini analiz etmek, bölgemizde yaşanan olayları kapsamlı bir şekilde ele almak, katılımcıların gelişmelere farklı perspektiflerle yorumlayabilmesini sağlamak amacıyla programı gerçekleştirdik. Genç Memur-Sen akademi programları kapsamında ilk olarak Kudüs Akademisi’ni gerçekleştirmiş, 10 hafta süren eğitimlerden sonra 56 genci Kudüs gezisine uğurlamıştır. Daha sonra Balkan Akademisi’ni gerçekleştirmiş 8 hafta süren eğitimlerden sonra 60 genci Balkanlara uğurlamıştır. Akademi programlarımızın üçüncüsü olan bu programı da tamamlamanın sevincini yaşıyoruz. Programı himaye eden Memur-Sen Genel Başkanımız Ali Yalçın başta olmak üzere YTB ve Setav’a teşekkür ediyorum. Sertifika almaya hak kazanan ve gözlerinden ışık saçan gençlerimizi tebrik ediyorum. Umuyorum ki gençlerimize medeniyet değerlerimiz eksenli bir perspektif kazandırabilmişizdir” dedi.
YTB Başkan Yardımcısı Kazancı da yapmış olduğu konuşmada, yaz seminer programını hayata geçiren Genç Memur-Sen’i tebrik ederek, “Ülkelerinizin entelektüel tabanını temsil eden sizlerin bu eğitim programıyla yeni bir bakış açısı kazandığınızı düşünüyorum. Türkiye, son zamanlarda uluslararası öğrenim alanında çok fazla çalışma yaptı. Bunun sonuçlarını yavaş yavaş almayı başardı. Uluslararası ülkeler sıralamasında ilk 10’a girmeyi başardı Türkiye. 300 binden fazla uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Türkiye sizler için uzak Asya’ya, Latin Amerika’ya, Balkanlar’a açılan bir pencere konumunda bunun kıymetini de çok iyi anlayacağınızı düşünüyorum. YTB olarak bu gibi programlara her zaman destek olduk, olmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Program sertifika töreni ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.