Moderatörlüğünü, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Macid Ayhan Melikoğlu’nun üstlendiği panele, alanında uzman konuklar katıldı.
Hong Kong Eğitim Üniversitesi Müfredat ve Öğretim Bölümü'nde Başkan ve Akademik Gelişim Danışmanı Prof. Dr. Kerry John Kennedy, panelde yaptığı konuşmada, Asya'da eğitim yapısını çeşitlilik, kapsayıcılık ve eşitlik açısından ele aldı.
Asya'daki birçok ülkede üniversiteye giriş sürecinde eşitlik konusunun farklı şekilde ele alındığını dile getiren Kennedy, ırk, etnik köken, dil, kültür, cinsiyet ve fiziksel yetenek gibi faktörlerin eğitime erişimi etkilediğini vurguladı.
Kennedy, kapsayıcılığın Asya bağlamında çok güçlü bir değer gibi görülmediğini, bunun aşılması gerektiğini söyledi.
Eğitimde etik sorumluluk
İngiltere'de Yükseköğretim Akademisi Kıdemli Üyesi (SFHEA) ünvanına sahip Dr. Fella Lahmar da eğitimde eşitlik, adalet ve etik sorunlarına değinerek, eğitimin, kimlikleri oluşturduğunu, kültürleri şekillendirdiğini ve gelecekleri inşa ettiğini belirtti.
Lahmar, ülkelerin ve üniversitelerin eğitimde hangi noktada yer aldığına dair uluslararası sıralamalar yapan QS, THE ile Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bünyesindeki PISA'nın sıklıkla etik sonuçları ihlal ettiğine dikkati çekti.
Gazze Şeridi'nde yok edilen eğitim sistemine karşı İsrail'in Technion Üniversitesinin dünya sıralamasındaki yerine işaret eden Lahmar, küresel eğitim matrikslerinin, bu eğitim başarılarına Avrupa merkezli bir pencereden baktığını söyledi.
Lahmar, Technion Üniversitesinin THE'de yüksek sıralarda bulunduğunu dile getirerek, bu üniversitenin inovasyonlarının, Gazze'deki askeri operasyonları desteklediğini, hayatların kaybolmasında, sömürgeleşmede, mirasların, kültürün ve altyapının yok edilmesinde kullanıldığını kaydetti.
Gazze Şeridi'ndeki eğitim kurumlarının bu sıralamalarda göz ardı edildiğini belirten Lahmar, Gazze'de okulların, üniversitelerin yok edildiğini, yüz binlerce öğrencinin eğitime erişimi olmadığını vurguladı.
Dr. Lahmar, buna karşılık Gazze'deki yıkıma doğrudan katkısı olan Technion Üniversitesinin, araştırmaları dolayısıyla başarılar ve ödüller kazandığını dile getirdi.
Bu durumun küresel eğitim sisteminin başarısızlığını gösterdiğini anlatan Lahmar, PISA, QS, THE gibi araştırma kurumlarının eğitim konusundaki derecelendirmelerinin etik sorumluluk alınmadan yapıldığını söyledi.
Lahmar, eğitime küresel olarak etik yaklaşım gerektiğine dikkati çekerek, "İnsan onurunun korunması, sömürgeci mirastan kurtulmamız ve etik sorunların düşünülmesi gerekiyor." dedi.
Düşük gelirli ülkelere eğitim için finansal desteğin önemi
Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Robert Jenkins de eğitim ve sosyal adalet konusuna değinerek, eğitimde ne öğretildiğini ve nasıl öğretildiğini sorguladı.
Jenkins, küresel düzeyde eğitime erişim konusunda sorunlar olduğunu ifade ederek, "Temel eğitim seviyesinde son 50 yılda artma durumu söz konusu ancak bu öğrenim eşitliğine yol açmadı. Yani benzer bir başarıyı, öğrenme seviyesinde göremiyoruz." diye konuştu.
Düşük ve yüksek gelirli ülkelerde çocuk başına eğitime ayrılan bütçe arasındaki farklılığa dikkati çeken Jenkins, bu açığın kapatılması için düşük gelirli ülkelere finansal destek verilmesinin önemli olduğunu kaydetti.
- Genç Oturumu
4. İstanbul Eğitim Zirvesi'nde "Yarını Şekillendirmek: Gençler Eğitimde Eşitliği ve Sürdürülebilirliği Nasıl Sağlayabilir" başlıklı panel gerçekleştirildi.
Zirvedeki panelin moderatörlüğünü, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Umut üstlendi.
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinde görevli Dr. Ümmühan Zeynep Bilgili, panelde yaptığı konuşmada, eğitimde eşitlik ve adalet anlamında umudun her zaman olduğunu söyledi.
Görsellerden yararlandığı sunumunda kuş yuvalarını gösteren Bilgili, "Kuşlar, bulabildikleri her şeyi kullanarak yuva yapıyor. Fotoğrafta gördüğünüz gibi bazen plastikleri de kullanıyorlar. Sistemin sorunları olsa da elimizdeki kaynakları kullanarak güzel şeyler üretmemiz gerekiyor." dedi.
Bilgili, sözlerine şöyle devam etti:
"Eğitimdeki eşitlik, sadece aynı materyalleri sağlamak değil; oradaki öğrencilerin ihtiyaçlarına göre kaynakları onlara sunabilmektir. Özellikle üzerinde düşünülmeyen, fark edilmeyen öğrencileri fark edip onların ihtiyaçlarını gördükten sonra sorunları çözecek sistemleri oluşturabiliriz. Örnek vermek gerekirse, bir öksürük sorunu yaşıyorsanız, bir doktora gittiğinizde ana amacımız sadece öksürüğü durdurmak olmamalıdır. Onun kaynağı ve sebebi nedir diye düşünmeliyiz. Sınıf içerisinde de bu böyledir. Bazen sorun öğrencide değildir; belki de sorunun kaynağı sunumlardadır."
İnsanların ellerindeki imkanlarla geleceği inşa etmeye çalıştıklarına değinen Bilgili, "O yüzden bizlerin onlara gerekli araçları sağlaması gerekiyor. Gençler halihazırda sistemleri değiştiriyor. Ancak onların ihtiyaç duydukları araçları onlara sunmalıyız." diye konuştu.
"Değer temelli bir eğitim modeli, yalnızca öğrencileri değil, toplumu da dönüştürür"
Mardin'de doğup büyüyen ve Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünden mezun olan Yılmaz Acar da değerler üzerine inşa edilen eğitimin toplumda sürdürülebilirlik ve adaleti sağlayan bir unsur haline geleceğini ifade etti.
Değer ve ahlak temelli eğitim modelinin önemine dikkati çeken Acar, "Herhangi bir eğitim programı, mutlaka etik bir temele dayanmalıdır. Öğrencilerin karakter gelişimine katkı sağlamalı ve topluma fayda yaratmalıdır. Sürdürülebilirlik konusunu ele aldığımızda, bu yalnızca ekonomi ve çevre ile sınırlı değildir. Aynı zamanda nesiller arası eşitlik ve adalet konularını da içerir. Eğitim sistemleri, çağdaş nesillerin gelişimine katkı sağlarken gelecek nesiller için de sorumluluk hissiyatı yaratmalıdır." ifadelerini kullandı.
Acar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğitim sadece sınıf ortamıyla sınırlı değil, toplum içinde devam eden bir süreçtir. Bu nedenle, deneyimlerimde gördüğüm gibi, eğitim bireyi daha iyi bir insan yapıyorsa ve topluma fayda sağlıyorsa başarılı bir eğitimdir. 2023 Şubat ayındaki depremler sırasında, sınıf arkadaşlarımla birlikte yerel topluluklara destek vermek için bölgeye gittik. Oradaki insanlarla yemeklerimizi paylaştık, aynı çatı altında dondurucu soğuklarda birlikte kaldık. Bu deneyim, eğitimin anlamını ve değerini bir kez daha anlamamı sağladı. Eğitim, sadece pozitif değişim yarattığında anlamlıdır. Değer temelli bir eğitim modeli, yalnızca öğrencileri değil, toplumu da dönüştürür."
"Eğitim bir önceliktir ve temel bir hak olarak herkes için eşit şekilde sağlanmalıdır"
Samsun Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü öğrencisi Bejda Torbani eğitimde gençlerin çözüm noktasında kritik bir rol oynadığını dile getirerek, "Gençlerin de bu katkıyı sağlayabilmesi için sorumluluğa hazır olmaları gerekiyor. Kritik düşünme becerilerini geliştirmeleri, iyi ve kötüyü ayırt edebilmeleri ve kendi fikirlerini ifade etme konusunda başarılı olmaları şart. Çünkü ancak bu şekilde daha iyi bir eğitim sistemi oluşturabiliriz." yorumunda bulundu.
Kişisel kazanımlardan daha çok empati kurmanın önemine değinen Torbani, "Hatırlıyorum, bir gün arkadaşlarıma yardım ederken öğretmenim beni gördü ve bana madalya verdi. Bu kibarlık gösterdiğim için verilen bir ödüldü, başarılı olduğum için değil. Eğitim her zaman kazanmakla ilgili değildir; diğer insanlara nasıl davrandığımızla ilgilidir. Empati kadar önemli bir diğer nokta da özgüvendir. Eğer kendimizi sevmezsek, kendi kimliğimizi ve köklerimizi benimsemezsek, başkalarını nasıl sevebiliriz?" diye konuştu.
Eğitime erişimi olmayan Filistinli çocuklara da dikkati çeken Torbani, şunları ifade etti:
"Filistinli çocukları düşünün; onlar sınıfta öğrenim görmekten zevk almak yerine korku içinde yaşıyorlar. Ancak biz burada, gençlerin hayallerinin temsilcileri olarak duruyoruz. Eğitimin bir hak olduğunu, bir ayrıcalık olmadığını göstermek için buradayız. Eğitim, bir önceliktir ve temel bir hak olarak herkes için eşit şekilde sağlanmalıdır. Eğitim, sadece sınıfta öğretilen bir şey değildir. Sınırları aşar, kültürleri birleştirir ve bireyleri geleceğe hazırlar. Hep birlikte çalışarak eğitimi daha eşit ve erişilebilir hale getirebiliriz."
"Engelleri ortadan kaldırmak eşit bir eğitim sisteminin temelini oluşturur"
Zirvenin en geç katılımcısı olan Filistin kökenli 16 yaşındaki Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Ahmed Elkahlout, "Dünyanın gözü önünde, Gazze gibi yerlerde yaşayan insanların normal bir hayat sürmesi sürekli engelleniyor. Gençler olarak bizler, geleceğimizi kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Ne yazık ki bu durum sadece Gazze ile sınırlı değil; küresel bir sorun olarak hepimizin kaderini etkiliyor." diye konuştu.
Eğitimdeki eşitsizliği azaltmak için herkesin bilgiye erişiminin sağlanması gerektiğini dile getiren Elkahlout, sözlerini şöyle tamamladı:
"İklim krizi, adaletsizlik ve sistemik ayrımcılık gibi engelleri ortadan kaldırmak, eşit bir eğitim sisteminin temelini oluşturur. Her bireyin eğitimde eşit haklara sahip olduğu bir sistem, hem öğrencilerin gelişimine katkı sağlar hem de toplumsal kalkınmayı destekler. Eğitim, sadece geçmişten gelen alışkanlıklarla değil, teknolojik gelişmeler ve iklim değişikliği gibi güncel sorunları ele alarak geleceğe uyum sağlamalıdır. Aksi halde, eğitimdeki eşitsizlikler azalmak yerine daha da derinleşir."
- III. Panel
Çevrim içi düzenlenen 4. İstanbul Eğitim Zirvesi'nde "Yeni ve Sürdürülebilir Okul Kültürü" başlıklı panel gerçekleştirildi.
Zirvedeki panelin moderatörlüğünü, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Prof. Dr. Hayati Akyol üstlendi.
Güney Avustralya Üniversitesinden Dr. Claire Alkouatli, panelde yaptığı sunumda, "İnsan kim, ne gibi hedefleri olmalı, arzu edilen insan için nasıl çalışılabilir?" gibi soruların cevaplarını aradı.
Alkouatli, toplumda eğitimcinin rolünün önemini vurgulayarak, eğitimci olmadığı takdirde çeşitlilik ve kapsayıcılığın mümkün olmayacağını söyledi.
Eğitimcinin okulda dört duvar arasında öğretmen, müdür ve müdür yardımcılarından ibaret olmadığını dile getiren Alkouatli, çevrenin ve içinde bulunulan topluluğun da eğitici rollerine işaret etti.
Batı'da endüstriyel devrimle birlikte eğitimin bilişsel tarafına odaklanıldığına dikkati çeken Alkouatli, "Sevgi ve yakınlık ise bütün zihinsel gelişimin merkezindedir. Bir yetişkinle iyi bir iletişimi olan çocuklar daha iyi yetişiyor. Her bir çocuk onlara bağlı olan yetişkine ve iyi bir arkadaşa ihtiyaç duyuyor." ifadelerini kullandı.
Alkouatli, sevgiyi eğitim ortamına dahil etmek gerektiğini belirtti.
İnteraktif, bariyersiz ve duvarsız yeni öğrenme alanları
Tokyo Şehir Üniversitesinden Prof. Dr. Takaharu Tezuka ise okulun bilgi verilmesi gereken bir alan olduğunu, bu nedenle bilgiyi paylaşabilecek bir formata getirmenin önem taşıdığını vurguladı.
Yeni eğitim konseptleri kapsamında dünyanın birçok ülkesinde çeşitli dizaynlarda okullar inşa ettiklerini söyleyen Takaharu, bariyersiz, duvarsız yeni öğrenme alanlarına odaklandıklarını anlattı.
Takaharu, sınıflar arasında duvar olmadığından tüm okul öğrencileri için interaktif bir ortam oluşturduklarını dile getirerek, çocukların istedikleri gibi hareket ettiğini ve bundan mutlu olduğunu kaydetti.
Yazar, eğitimci ve girişimci Dr. Sabba Quidwai de yapay zekayı sürdürülebilir odaklı toplumun hizmetinde kullanmanın önemli olduğunun altını çizdi.
Eğitim sürecinde sınırların dışına çıkmak gerektiğini anlatan Quidwai, insanın kendi sınırlarından da başkalarıyla empati yaparak çıkabileceğini belirtti.
Quidwai, eğitim sürecinde metot değiştirmek gerektiğini ve yapay zekanın okullarda kullanılmasının önemini vurguladı.
"Yapay zeka ve öğrenme"
Zirvenin ikinci gününde ''yapay zeka ve öğrenme'' konusu ele alındı.
Etkinliğin ana konuşmacısı olan, University College London'da öğrenme ve yapay zeka alanında çalışan Prof. Dr. Mutlu Çukurova, yaratıcı teknoloji GPT'ler sayesinde büyük gelişmeler yaşandığını söyledi.
Yapay zeka modellerinin içerik üretiminde çok başarılı olduğuna dikkati çeken Çukurova, "Yapay zeka insanlarla, doğal dil işleme sistemleri, yüzlerce ses ve resim kullanarak iletişim kuruyor." dedi.
Prof. Dr. Çukurova, öğrencilerin yapay zekayı öğrenmesinin stratejik bir yatırım olarak görüldüğünü belirterek, "Yapay zekanın eğitimde kullanılması insan gücünü artırmakta. Yapay zeka, eğitim sistemindeki ayrımcılığı ekarte edecek bir güç olarak görülebiliyor. Politika yapıcıları, eğitimciler, bilim insanları başta olmak üzere herkes, bu vizyonu sağlamak konusunda yapay zekayı kullanabiliyor." diye konuştu.
"Ahlaki ve geleneksel değerler güçlendirilmeli''
Çukurova, bir zamanlar sadece insanların yaptığı görevlerin yapay zekaya yaptırılmaya başlandığına işaret ederek, bu gelişimin bir yandan mutluluk verirken, diğer yandan bazı soruları beraberinde getirdiğini kaydetti.
Yapay zeka karşısında insanlığın ana noktalarını korumak gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Çukurova, "Yapay zekanın kullanılması noktasında empati kapasitemiz ile ahlaki ve geleneksel değerlerimizi daha da güçlendirmemiz gerekiyor." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Çukurova, yapay zekanın insan gibi düşünmediğine vurgu yaparak, şunları söyledi:
"Yapay zeka, duygu işlemesi ya da bir ahlaki değerlendirme yapmıyor. Yapay zeka, daha zeki bir insan olmuyor. Yapay zeka tasarlanmış bir bilinçtir. Veri inceleyebilme, aynı zamanda belli parametreler içerisinde bir algı çıkartmakla alakalıdır. Bunun yanında yapay zekanın hangi sorunu çözdüğü hakkında bir bilgisi bulunmadığını, etik ve ahlaki değerler konusunda da büyük bir algısı olmadığını söylememiz gerekiyor."
"İnsanlar yapay zekanın yapamadığı çok fazla şeyi yapabiliyor"
İnsan zekasının duygusal bir zeka olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çukurova, "İnsanlar, yapay zekanın şu an hala yapamadığı çok fazla şeyi yapabiliyor. Yapay zeka ise bazı konularda insanlardan çok daha iyi. Ancak yapay zekanın insandan daha zeki olduğunu söyleyemeyiz. İnsan bilinci ve yapay zeka arasındaki en büyük fark, yapay zekanın eğitimsel süreçleri daha rahat ve kolay hale getirmesidir. Yapay zeka bağlamsal bir sistem oluşturabilir ve insan gelişimini eğitsel açıdan artırabilir. Yapay zeka, insanların kendi düşünce yapısını değiştirmesi konusunda yardımcı olabilir ve insanın algısını artırabilir." diye konuştu.
- Kapanış programı ve ödüller
4. İstanbul Eğitim Zirvesi'nde eğitim alanındaki sorunlar ele alınırken, eğitimin sürdürülebilir bir gelecek için kritik rolü üzerinde duruldu. Kapanış konuşması yapan Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi ve İstanbul Eğitim Zirvesi Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Arkan, eğitimin daha kapsayıcı ve adil topluluklar oluşturması için bir katalizör hedefinde olduklarını ifade etti.
Arkan, iki gün süren zirve boyunca eğitim alanındaki sorunların ele alındığını ve eğitimin sürdürülebilir bir gelecek için kritik rol oynadığına vurgu yapıldığını söyledi.
Zirvedeki tartışmaların, eğitimin dönüştürücü gücüne odaklanmayı sağladığına dikkati çeken Arkan, "Biz eğitimin dönüştürücü gücünün daha kapsayıcı, dayanıklı ve güçlü topluluklar oluşturulabilmesi için bir katalizör görevi görmesini istiyoruz. Bu şekilde yaptığımız çalışmalarda daha dengeli ve daha adil bir eğitim sürecinin resmini çizmeye devam ediyoruz. Daha iyi bir diyalog ve karşılıklı fikir alışverişine dayalı bir eğitim ortaya koyarak, sorunları birlikte çözebilmek için yolumuza devam ediyoruz." diye konuştu.
Arkan, zirvede kurulan bağlar ve ortaya çıkan enerjiyle gelecek yılın zirvesine daha yeni eğitim yaklaşımlarıyla hazırlanacaklarını belirterek, "Birlikte daha parlak ve adil bir gelecek oluşturmaya çalışıyoruz. Daha yenilenmiş bir enerjiyle hedeflerimize doğru ilerlemek istiyoruz." dedi.
Zirvenin kapanışında, Türkiye Maarif Vakfı okullarındaki öğretmen ve öğrenciler tarafından gerçekleştirilen örnek ve yenilikçi uygulamaları öne çıkarma ve destekleme gayesiyle verilen "İyi Örnek Ödülleri" sahiplerine takdim edildi.
Uluslararası Maarif Okullarındaki öğrenci ve öğretmenlerin katılımıyla, bu yıl “Benim Ülkem” temasıyla düzenlenen, 32 ülkeden 612 eserin katıldığı 5. Uluslararası Maarif Fotoğraf Yarışmasında ödüle layık görülen eserler açıklandı.