Bizler, bu yıkımın sadece bir doğa felaketi olmadığını, esas felaketin denetimsizlik, rant odaklı kentleşme, ihmalkârlık ve liyakatsizlik olduğunu biliyoruz.

Deprem öncesinde denetim sisteminin zafiyeti, riskli bölgelere verilen kontrolsüz imar izinleri, bilim insanlarının uyarılarına rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması bu yıkımın en büyük sebeplerinden biridir. Deprem vergileri yıllarca toplanmış olmasına rağmen yollar ve binalar depreme dayanıklı hale getirilmemiştir. Bu vergilerin nereye harcandığı, neden afete dayanıklı kentler yaratılmadığı soruları hala cevapsızdır.

Deprem anından itibaren yaşanan koordinasyon eksiklikleri, yardım ekiplerinin gecikmesi ve enkaz altındaki yurttaşlarımızın donarak ölmesine sebep olan organizasyon zaafiyeti unutulmayacaktır.

Kızılay'ın çadır satması, AFAD'ın başka kurtarma ekiplerinin bölgeye girmesine engel olması gibi skandallar, siyasi iktidarın halkın canından çok kendi otoritesini koruma dürtüsüyle hareket ettiğini göstermiştir.

Deprem bölgesinde gerçekleri duyurmaya çalışan basın emekçileri susturulmuş, Twitter sansürlenerek halkın yardım çağrıları engellenmiştir. Afet zamanlarında en kritik haberleşme aracı olan sosyal medya üzerinde uygulanan baskı, bilginin serbest akışını keserek kurtarılabilecek canların kaybına sebep olmuştur.

Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen binlerce yurttaşımız hala çadırlarda ve konteynerlerde yaşamaya devam etmektedir. Temel barınma ihtiyacının bile karşılanmadığı, kalıcı konut projelerinin çoğunun tamamlanmadığı bir tabloda, halka verilen sözlerin tam olarak tutulmadığı bir kez daha görülmektedir.

Deprem bölgelerinde birçok okul, binalarının yıkılması ya da tadilata alınması nedeniyle başka okullarla birleştirilmiş durumda. Sağlam okullar da diğer kamu kurumlarının hizmetine verilerek öğrenciler konteynerlere mahkûm edilmektedir. Ancak 21 metrekarelik bu alanlar, eğitim için yetersiz kalıyor. Kantin imkanları sınırlı. Öğrenciler çoğu zaman aç kalıyor. 8. ve 12. sınıf öğrencileri, eksik ders saatleri nedeniyle sınavlarda dezavantajlı duruma düşüyor. Toplu taşımanın yetersizliği nedeniyle öğrenciler ya özel araçlarla ya da otostop yaparak okullarına ulaşmaya çalışıyor.

Eğitimin yanı sıra sağlık ve birçok temel ihtiyaç konusunda da sorunlar hala tam olarak giderilmiş değildir.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu felaketin sorumlularının yargı önüne çıkartılmasını, depremzedelere verilen sözlerin tutulmasını ve yeni felaketlerin yaşanmaması için bilimsel ve liyakat temelli bir kentleşme politikasının benimsenmesini talep ediyoruz.

Bu felaketin unutulmasına asla izin vermeyeceğiz!

Kaybettiklerimizin anısına sahip çıkacak, sorularımızı sormaktan, adalet arayışımızdan ve haklı talebimizi dile getirmekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Unutmayacağız, unutturmayacağız ve hep birlikte yeniden inşa edeceğiz!

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu
Merkez Yönetim Kurulu

6 ŞUBAT DEPREMİ’NİN 2. YILINDA KAHRAMANMARAŞ’TA ANMA PROGRAMINA KATILDIK 06 Şubat 2025, 08:13

“Deprem bölgesinde evine girmeyen, iş yerine kavuşmayan tek bir vatandaşımızı dahi bırakmayacağız” “Deprem bölgesinde evine girmeyen, iş yerine kavuşmayan tek bir vatandaşımızı dahi bırakmayacağız”

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, 6 Şubat depreminin ikinci yıl dönümünde depremin merkez üssü Kahramanmaraş'ta açıklama yaptık. Konfederasyonumuz Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Genel Mali Sekreteri Hakan Boyar, Kahramanmaraş İl Başkanı Fuat Kuyucu, Eğitim İş Mersin Şube Başkanı Yakup Tekin, eski MYK üyemiz Ahmet Kürtül ve üyelerimiz depremin meydana geldiği saat olan 04.17’de Osman Sayın Spor Salonu önünde bir araya geldi. Daha sonra Kapıçam Mezarlığı’nda depremde hayatını kaybeden vatandaşların yakınlarıyla buluşuldu.

"SORUMLULAR HESAP VERMELİ"

Birleşik Kamu-İş Genel Başkanımız Orhan Yıldırım, Kapıçam Mezarlığı'nda yaptığı açıklamada, yaşanan kayıpların sadece doğal bir afetin sonucu olmadığını belirtti. Yıldırım, "Bu felaketin asıl nedeni ihmal, liyakatsizlik ve rüşvettir. Sorumluların hesap vermesi için Birleşik Kamu-İş olarak konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi.

Konfederasyon olarak depremde hayatını kaybedenleri anarken, benzer acıların yaşanmaması için yetkililere sorumluluk çağrısında bulunduk.