TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca başkanlığında toplandı.
Genel Kurulda, bakanlıkların bütçelerinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu ile 127 üniversitenin bütçeleri de ele alınacak.
Bütçeler üzerinde ilk sözü Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün aldı.
Saadet Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, "Mülakatlar şekil değiştirmemeli, tamamen ve tekrar getirilmemek üzere kaldırılmalıdır. Öğretmen atamaları öznel değerlendirmeye yol açmayacak şekilde yapılmalıdır." dedi.
TBMM Genel Kurulunda Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde Saadet Partisi milletvekilleri söz aldı.
Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, doğurganlık hızının düştüğünü ve ailelerin dağıldığını söyledi. Çocuklu kadınların iş yaşam alanında şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini söyleyen Ün, şöyle konuştu:
"Ülkemize özgü bir doğum teşvik politikasını hayata geçirmek için kaybedecek pek vaktiniz yok. 15 yıldır açık olan fırsat penceresi değerlendirilmedi, nüfus verimli değerlendirilmezse 15 yıl sonra bu fırsat penceresi tamamen kapanmış olacak. Doğum izni sonrası işe dönüşü güvence altına alan, çocuk bakım desteklerini artıran, esnek çalışma saatlerini uygulayan, çocuklu ailelere yönelik vergi indirim politikalarını hayata geçirecek uygulamaları biraz daha ihmal ederseniz 15 yıl sonra nüfusumuz dinamizmini kaybettiğinde alınacak en erken tedbirin geri dönüşü için 30-40 yıla ihtiyaç olur."
Ün, akademisyenlerin gelirleri üzerinden Milli Eğitim Bakanlığını eleştirerek, "Aklı özlük haklarında olan, geçim derdine düşmüş bir bilim adamı bilim üretemez. Yeni mezun hakimin maaşı ile onu okutan profesörün maaşı, uzman doktorun maaşı ile onu yetiştiren profesörün maaşı, araştırma görevlisinin düz memurla maaşı arasında neredeyse fark kalmamış." değerlendirmesinde bulundu.
Köy okullarının çeşitli gerekçeler gösterilerek kapatıldığını kaydeden Ün, "Bir köy okulsuz kalıyorsa o köyde nüfusu nasıl devam ettireceksiniz? Hangi motivasyonunla köyde yaşamı sürdürülür kılacaksınız? Sayın Bakanımızın verisiyle 7 yılda 2 bin 427 okul kapanmış. İnanın, okulun kapandığı bu köylerin kendisi de kapanıyor bir süre sonra. Okullar süpermarket mi ki, 'Müşterisi azaldı.' diye kapatıyorsunuz Sayın Bakan?" dedi.
- "Engellilerimizi sadece para verilmesi gereken düşkünler olarak görmekten vazgeçin"
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, Türkiye'de üniversiteyi kazanan öğrencilerin barınma ve kırtasiye masraflarını karşılayamadığı için üniversitelere kayıt yaptırmadığını savundu. Gençlerin büyük bir kısmının üniversite diplomasını aldıktan sonra iş bulamadıkları için evde oturduğunu anlatan Özbudun, "Türkiye'de yeni bir kavram doğdu 'ev gençleri' şeklinde. Bunların bir kısmı ise Türkiye'de gelecek görmedikleri için hayallerini sınır ötesine taşıyorlar ve Türkiye'yi terk ediyorlar, dolayısıyla bizim ciddi emeklerle, ciddi masraflarla yetiştirdiğimiz pırıl pırıl gençlerimiz Türkiye'ye katkıda bulunmak yerine bambaşka ülkelere gidip oraya katkılarını sunuyorlar." diye konuştu.
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, "ailedeki geçimsizlik ve boşanmalar ile suç oranlarının artması, eğitimsizlik, madde bağımlılığı, ahlaki ve manevi değerlere yabancılaşma, yasa dışılık, toplumdaki genel şiddet eğilimi ve huzursuzluğun yoksulluk kaynaklı olduğunu" anlattı.
Kılıç, şunları kaydetti:
"Aile, toplumumuzun temelini oluşturur. Son yıllarda ne yazık ki bu temelin sarsıldığını, zayıfladığını ve çökmeye başladığını görüyoruz. Aile korunup güçlendirilmez ise toplumsal çöküş kaçınılmaz hale gelir. Ancak bu gerçek, hepimiz tarafından biliniyorken aile yapımızın maruz kaldığı saldırılara karşı gerekli önlemlerin yeterli oranda alınmadığını görüyoruz."
Kılıç, ev hanımlarının maddi ve manevi olarak desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, "Engellilerimizi sadece para verilmesi gereken düşkünler olarak görmekten vazgeçin. İmkan sağlayalım ki sosyal yaşamda engelli bireylerimiz de aktif bir şekilde var olabilsinler." görüşünü dile getirdi.
- "Mülakatlar şekil değiştirmemeli, tamamen kaldırılmalıdır"
Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, Milli Eğitim Bakanlığına ayırılan bütçenin OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında düşük kaldığını aktardı. Faize ayrılan bütçeyi eleştiren Karaman, "Öğretmenlerin mesleki gelişimine ayrılan kaynaklar, teknolojik altyapılar ve dezavantajlı bölgelerdeki okullara yapılan yatırımlar yetersiz kalmaktadır. Eğitim sistemimizi dolayısıyla geleceğimizi mamur etmek, binalarla değil insanlarla mümkün olabilir. Biz insanı ve insan yetiştirmeyi temel alan eğitim politikalarını destekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Karaman, merkezi yönetim bütçesi içinde eğitime ayrılan payının yüzde 15'e çıkarılmasını da talep etti.
Saadet Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, Milli Eğitim Akademisi uygulamasını eleştirdi. Akademi eğitiminde, "gizli mülakat" yapılacağını savunan Bilici, şöyle konuştu:
"Bu gençler mülakatı hak etmemektedir. Mülakatlar şekil değiştirmemeli, tamamen ve tekrar getirilmemek üzere kaldırılmalıdır. Öğretmen atamaları öznel değerlendirmeye yol açmayacak şekilde yapılmalıdır. İtibardan tasarruf etmeyenler, eğitim yuvalarından tasarrufa giderek okullarımızı itibarsızlaştırmaktadır. Bir çok öğretmenimiz ve idarecimiz, görev yaptıkları okulda eğitimciliğin yanında okul boyama sınıfların temizliği hatta tesisatçılığa katılmak zorunda kalmaktadır."
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, ücretli öğretmenlik uygulamasına tepki gösterdi. Asgari ücretin altında ödemlerle öğretmenlerin okulda eğitim verdiğini söyleyen Çalışkan, sağlık ve eğitim alanlarında tasarruf edilmemesi gerektiğini anlattı.
Özel okulda çalışan öğretmenlerin taban ücretinin olmadığını söyleyen Çalışkan, "Özel okulların patronlarından bu kadar mı çok korkuyorsunuz? Ne olur bunu en kısa süre içinde çözelim." ifadelerini kullandı.
Öğretmenliğin en prestijli meslekken "istenmeyen meslek" haline geldiğini anlatan Çalışkan, öğretmenlerin geçim sorunları nedeniyle eğitimde gerileme yaşandığını ileri sürdü.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir ise kapatılan köy okullarının yeniden açılmasını istedi. Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen ayrımına son verilmesi gerektiğini anlatan Demir, pedagojik eğitimi olmayan isimlerin okullarda eğitim vermemesi gerektiğini söyledi.
Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, Milli Eğitim Bakanlığı 2025 yılı bütçesine ilişkin, "Yatırımlar için ayrılan pay yüzde 10 bile değil. Bu bütçeyle yeni büyük yatırımlar yapma imkanı yok." dedi.
TBMM Genel Kurulunda Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde İYİ Parti milletvekilleri söz aldı.
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, hedeflerinin güçlü aile, güçlü toplum ve güçlü Türkiye olduğunu belirterek, aile temeli sağlam olmayan toplumların ayakta kalamayacağını söyledi.
Ailenin korunması ve güçlendirilmesi programının merkezi bütçedeki payının yüzde 0,11 olmasını eleştiren Taşçı, bu durumun hükümetin söylemleriyle çelişkili olduğunu savundu.
Taşçı, Polis Akademisi ve Adalet Bakanlığı verilerine göre kadın cinayetlerinin temelindeki ortak paydanın ağırlıklı olarak geçim sıkıntısı olduğunu belirtti.
"Çok acil bir çocuk koruma eylem planı hazırlamak zorundayız" ifadelerini kullanan Taşçı, kanunların var olmasının uygulanmasının da var olduğu anlamına gelmediğini savundu.
Taşçı, bütçenin şehit yakınları ve gaziler için ayrılan payını da eleştirerek, şöyle konuştu:
"15 Temmuzda yaralanma derecesine bakılmaksızın 'gazi' unvanı verip de terörle mücadelede aldıkları derin yaraların izlerini bir ömür vücutlarında taşıyacak olanlara engel şartı getirerek kendi aralarında da böldüğümüz, rehabilitasyon ve fizik tedavi merkezlerine erişimde yaşadıkları güçlükler başta olmak üzere saymaya kalksam hepimizi gerçekten insanlığımızdan da utandıracak onca sorunu çözüm bekleyen gazilerimiz ve şehitlerimizin emanetleri için Bakanlık bütçesinden ayrılan pay yüzde 0,03. 125 milyon 303 bin lira. Bu da aslında 'Gaziysen bana ne? Git, evinde otur.' demenin başka bir biçimi, başka bir şekli, daha bürokratikçe olanı değil mi aslında?"
İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, Milli Eğitim Bakanlığı 2025 yılı bütçesi üzerine konuşacağını, bütçenin geçen yıla göre yüzde 33 arttığını ancak hiç yeterli olmadığını savundu.
Sunat, bu bütçenin zaten yüzde 80'ninin personel giderlerinden oluştuğunu belirterek, "Yatırımlar için ayrılan pay yüzde 10 bile değil. Bu bütçeyle yeni büyük yatırımlar yapma imkanı yok." dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in "laiklik ve İttihat ve Terakki Cemiyeti"ne ilişkin ifadelerini eleştiren Sunat, şunları kaydetti:
"Söylemleriniz ve eylemlerinizle tepkileri üzerinize çekmek milli eğitime ne kazandırıyor Sayın Bakan? Laiklikle ilgili çarpıtmalara ne gerek var? Bu tartışmalar yıllar önce bitti. İttihat ve Terakki'yi yermek size mi kaldı Sayın Bakan? Üstelik, tarih de bilmiyorsunuz, 1940'lı yılları siz hatırlıyor musunuz ki 'Bunlar, şunlar hatırlamaz' diyorsunuz. Bu provokasyonlara gerek yok. Siz, teknolojideki hızlı gelişmeler doğrultusunda geleceğin becerilerinin eğitim sistemine nasıl hızlı bir şekilde entegre edileceğine kafa yorun. Bozduğunuz okullar arası başarı ve imkan farklılıklarını nasıl düzelteceğinizi düşünün. Siz, yoksul öğrencilere yönelik ne gibi tedbirler alacağınıza kafa yorun. İktidarınız yüzünden giderek artan fırsat eşitsizliğini nasıl azaltabileceğinizi düşünün."
İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, bütçe görüşmeleri sırasında AK Parti sıralarının boş olduğunu belirterek, AK Parti'nin bütçeye ve muhalefetin görüşlerine saygı duymadığını savundu.
Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin 1 trilyon 451 milyar civarında olduğunu anımsatan Türkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu bütçeyi niye veriyor bu millet dişinden tırnağından artırıp? Diyor ki; 'Bu milletin evlatlarına nitelikli, kamusal ve eşit eğitim fırsatı sağlayın. Bu memleketin Mardin'indeki çocuk da Bursa'sındaki çocuk da kamusal eğitimi parasız olarak alsın, çağın şartlarıyla birlikte, tıpkı eski Türkiye'de bizim olduğumuz gibi babası işçi, çiftçi, köylü, işsiz olan dar, sabit gelirli kesimlerin de çocukları eğitim imkanıyla birlikte ekonomik ve sosyal statü değiştirebilsin.
2002 tarihinden bugüne kadar, önceden bütün eğitim çağındaki çocukların yüzde 1'i özel eğitim alırken devrinizde şu an yüzde 9-10'lara çıktı. Özel okul oranları 2002 yılında yüzde 2 seviyesindeyken şimdi yüzde 20'lere yaklaştı. Özel okulla kamu okulu arasındaki fırsat eşitsizliğini devasa hale getiren bu sistem yetmezmiş gibi, kamu okulları içerisinde aynı ilde, aynı ilçede devlet okullarının biriyle diğeri arasında da devasa bir fark oluşturdu."
- "Mezunların yüzde 30-35'i iş bulamaz durumda"
İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yükseköğretim kurumları üzerine söz aldığını söyledi.
Üniversitelerin "olmazsa olmazı"nın özerklik olduğunu belirten Akalın, Türkiye'de 209 üniversitenin çoğunda altyapı ve alan hocalarının eksik olduğunu, resmi rakamlara göre mezunların yüzde 30-35'inin iş bulamaz durumda olduğunu ifade etti.
"Üniversite sayısını arttırdık" ifadesinin başarı olarak sunulmaması gerektiğini savunan Akalın, "Üniversite açmak yerine mesleki ve teknik eğitim sorununu çözüp, yüksek eğitimin üzerinde yükü atıp, üniversitelerin önünü açsaydınız bu kadar verimsiz üniversite açmak zorunda kalmazdı; üniversitelerimiz de sanayimiz de çok farklı durumda olurdu." dedi.