Genel Kurulda, bütçe üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.
"Ahmet Türk ile barış yemeğine katıldığınıza pişman mısınız?" sorusunun yöneltildiği Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Bugün olsa yine giderim, barış yemeğine katılırım, o ailelerin barışması için elimden gelen gayreti sarf ederim. O bir insani görevdir. Bunu siyasi tartışmalara konu etmeyi de doğru bulmuyorum. Bir annenin yüreğine su serpebildiysek ne mutlu bize." diye konuştu.
Soru önergelerinin cevaplanmadığına ilişkin eleştiri üzerine Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığıyla, bağlı ve ilişkili kuruluşlarla ilgili soru geldiğinde kendisinin soru önergelerini cevapladığını söyledi.
Bir bakanlıkla ilgili müstakil soru önergesi geldiğinde, bakanlığın bunu cevaplamasını istediğini ifade eden Yılmaz, "Aynı soru hem bana hem bakanlığa gelebilir. Bir karmaşa oluşturmamak, tek elden açıklayıcı bilginin ulaşması şeklinde usulümüzü hayata geçiriyoruz." dedi.
- Tasarruf tedbirleri
Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili tasarruf tedbirlerine ilişkin sorular yöneltildiğini anımsatan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Tasarruf tedbirlerini bu yıl olabildiğince kapsamlı hazırlamaya gayret ettik. Hiçbir kuruluşumuz istisna olmadı. Bir tane kurumumuz istisna. O da Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bunu niye istisna tuttuk? Çünkü farklı bir yapısı var. Yürütmenin bir parçası olarak görmedik. 'Halkın seçtiği temsilciler kendi kararlarını kendileri verirler' diye o saygıyla genelgeye dahil etmedik. Meclis Başkanımız kendisi bir açıklama yaptı. Bu sürece Meclisin kendi iradesiyle dahil olduğunu, tasarruf tedbirlerini kendi uhdelerinde alacaklarını ifade ettiler."
Cevdet Yılmaz, Suriye'deki Kürtlere yönelik yaklaşımlarının sorulduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Suriyeli Kürtlerle PKK'yı birbirinden net bir şekilde ayrı görüyoruz. Terör örgütlerinin baskısıyla, dayatmasıyla karşı karşıya olan kim olursa olsun buna karşıyız. Suriye'deki Kürtler o coğrafyanın, ülkenin asli vatandaşlarıdır, unsurlarıdır. Yeni oluşacak Suriye'de, Kürtlerin, terör örgütlerinin baskısından kurtulmuş olarak, hak ettikleri şekilde o yapılar içinde temsil edilmelerini, temel hak ve özgürlüklerini en güzel şekilde yaşamalarını, refahlarını artırmalarını istiyoruz. Onlar da bizim kardeşlerimiz, ülkemizdeki Kürt vatandaşlarımızın, yakınları, akrabaları. Dolayısıyla onlara farklı bir bakış açımız söz konusu olamaz ama Türkiye içinde de Türkiye dışında da kim olursa olsun terör örgütleriyle mücadelemizi en yoğun şekilde sürdüreceğiz."
- Eğitim bütçesi
Cevdet Yılmaz, milli eğitime ayrılan bütçeye ilişkin soru geldiğini ifade ederek, bütçeden en büyük payı bu sene de Milli Eğitim Bakanlığının aldığını dile getirdi.
Eğitime gelecek dönemde de destek olacaklarını vurgulayan Yılmaz, "Yaptığımız bu yatırımlar sayesindedir ki Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2023 sonuçlarına göre 4. sınıf fen bilimleri alanında OECD ülkeleri arasında ikinci, bu alandaki ortalama puanla tüm Avrupa ülkeleri arasında da birinci sıraya yerleşmiş durumdayız. TIMSS 2023 ortalama 8. sınıf fen bilimleri puanımız da 2019'a göre 15 puan artmıştır." diye konuştu.
Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığı tasarruf tedbirlerine uyuyor mu?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanlığı da dahil bütün kurumların tasarruf tedbirleri kapsamında olduğunu söyledi.
Tasarruf konusunda diğer kurumlardan ne bekliyorlarsa Cumhurbaşkanlığından da aynı yaklaşımı beklediklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığımız, bu ülkenin yönetim yapısının kalbidir. Birçok ulusal, uluslararası hizmetin yürütüldüğü, yönetim hizmetlerinin yapıldığı bir alandır. Elbette ihtiyaç duyulan alanlarda harcamalar da yapılmaktadır."
Genel Kurulda bütçe üzerinde şahsı adına söz alan MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, Kayseri'nin uzun yıllardır beklediği hızlı tren projesinin başladığına işaret ederek, bu projenin en geç 3 yıl içerisinde bitirilmesini istedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Fatih Erbakan ise Türkiye'nin 2025 yılı bütçesinin vatandaşların bütçesi olmadığını söyledi. Erbakan, "Bu bütçede paylaşımda adalet yoktur. Borç, faiz, vergide adaletsizlik vardır. Bu bütçe borç, faiz, zam ve vergi bütçesidir." değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından Cumhurbaşkanlığı ile bağlı kurumların 2025 yılı bütçeleri Genel Kurulda kabul edildi.
Daha sonra 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin maddelerinin görüşmelerine geçildi.
Maddeler üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz alan Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, vergilerde artış olduğunu belirtti.
Artan vergilerin vatandaşları olumsuz etkilediğini söyleyen Kılıç, gelir ve vergi adaletinin sağlanması gerektiğini ifade etti.
İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, 2025 yılı bütçesinin halkın bütçesi olmadığını savundu.
İktidarı eleştiren Türkoğlu, milletin bütçe hakkının ortadan kaldırıldığını ileri sürdü.
MHP Sivas Milletvekili Ahmet Özyürek, Sivas'a yapılan yatırımları anlattı.
Sivas'ın stratejik konuma sahip olduğunu aktaran Özyürek, kentin, sanayi yatırımları için fırsatlar sunduğunu kaydetti.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Halide Türkoğlu, bazı belediyelere yapılan görevlendirmeleri kabul etmediklerini söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Engin Altay, ücretli öğretmenlerin Türkiye'nin kanayan yarası olduğunu dile getirdi.
Yürütmenin denetlenmediğini savunan Altay, "Bu bütçede dengeler alt üst olmuş durumda. Dert çok, derman yok. Derman sandıktır." diye konuştu. Engin Altay, iktidarın yanlış politikaları sonucunda Türk lirasının değer kaybettiğini söyledi.
- "Bütçe, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları gözetilerek hazırlanmıştır"
AK Parti Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik, 2025 yılı bütçesinin mali disiplinin sağlanması ve kazanımların sürdürülmesi amacıyla hazırlandığını vurguladı.
Bütçenin yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı desteklediğini belirten Bozgeyik, "Bütçe kanun teklifinde büyümenin sağladığı imkanları toplumun bütün kesimleriyle paylaşmak esas alınmıştır. Bütçe, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları gözetilerek hazırlanmıştır." şeklinde konuştu.
Genel Kurulda şahsı adına söz alan DEVA Partisi Manisa Milletvekili Selma Aliye Kavaf, sosyal yardımlara yeterli harcama ayrılmadığını savundu.
Kürsüye terazi ile çıkan CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, 2025 yılı bütçesinde iyileşmenin olmadığını dile getirerek, "Önümüzdeki yıl da denkleşemeyen bütçenin sancılarını çekeceğiz." dedi.
Görüşmeler sırasında CHP milletvekillerinin 17-25 Aralık sürecine ilişkin ifadeleri üzerine kısa süreli tartışma yaşandı.
Konuşmaların ardından yapılan oylamada, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin ilk 3 maddesi kabul edildi.
Kabul edilen Danışma Kurulu kararı gereğince Genel Kurul, teklifin 4. maddesinden itibaren görüşmelere devam edecek.
TBMM Başkanvekili Celal Adan, birleşimi, saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.
CUMHURBAŞKANLIĞININ 2025 YILI BÜTÇESİ TBMM GENEL KURULUNDA
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.
Genel Kurul, Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı.
Toplantıda, Cumhurbaşkanlığının yanı sıra Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığının bütçeleri ile 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin ilk 4 maddesi görüşülecek.
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde CHP milletvekilleri söz aldı.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, ülkede yoksulluğun arttığını, asgari ücretle çalışanların kirasını ödeyemediğini, emeklilerin çok düşük ücret aldığını; mühendis, öğretmen, polis ve doktorların geçinemediğini savundu.
İktidarın politikalarını eleştiren Ağbaba, "AK Parti iktidarını tebrik etmek lazım, çünkü yeni yeni deyimler kazandırıyorsunuz. Bunlardan biri ev genci, bir diğeri eğitimli yoksul, bir diğeri çalışan yoksul. Bunlar, sizin Türkiye'ye kazandırdığınız yeni deyimler. Ama öbür Türkiye'de zenginlik var, rüşvet var, israf var, şatafat var, haksız kazanç var. Emeklisi, asgari ücretlisi, esnafı, tüccarı, sanayicisi vergi ödüyor, birileri alın teri dökmeden, bir gün tüccarlık yapmamış adamlar zenginleşiyor, lüks ve şatafat içinde yaşıyor." diye konuştu.
Geçinemeyen insanların ek iş yapmak zorunda kaldığını anlatan Ağbaba, Konya'da üniversite harçlığını çıkarmak için taksi şoförlüğü yapan 20 yaşındaki Eren Peker'in trafikteki tartışma sonucu öldürüldüğünü, 79 yaşındaki bir emeklinin de ek gelir sağlamak için çalıştığı inşaattan düşerek hayatını kaybettiğini söyledi.
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin denge ve denetimden uzak karmaşık bir sistem olduğunu ve Türkiye'ye fayda sağlamadığını dile getirdi.
Uzun, "Sağlık, eğitim, adalet ve ulaşım gibi halkın doğrudan refahını etkileyen kritik alanlara yeterince kaynak aktarılmazken Cumhurbaşkanlığına bu kadar kaynak ayrılması, iktidarın neyi öncelediğini gözler önüne sermiştir. Biz, bu bütçeye onay vermeyeceğiz." sözlerini sarf etti.
- "Yanı başımızda terör unsurlarını barındıran bir devlet istemeyiz"
CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gibi kurumlara, ülkenin güvenliği için ayrılan bütçenin çokluğunun değil azlığının sakıncalı olduğunu; güçlü kurumlar için belli bütçelerin ayrılması gerektiğini ifade etti.
Emeklilerin, ekonomik açıdan sıkıntı çektiğini belirten Derici, emekli MİT mensuplarının maaşlarının da mutlaka iyileştirilmesi gerektiğini aktardı.
Suriye'deki gelişmelere dikkati çeken Derici, "Önümüzdeki süreçte, ülkelerinde demokratik bir yönetimin iktidar olması için tabii ki Suriye'ye elimizden gelen desteği vereceğiz. Çünkü bu, bizim milli çıkarlarımız için de hayatidir. Yanı başımızda cihatçı, selefi grupların yönettiği bir devlet veya terör unsurlarını barındıran bir devlet istemeyiz." görüşünü paylaştı.
CHP Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş, 2025 yılı bütçesinin, emeklinin, işçinin, çiftçinin, öğrencinin ve esnafın bütçesi olmadığını, yoksullukla mücadeleye katkı sunmayacağını ileri sürdü.
Bütçenin, "iktidarın çözümsüzlük karnesi" olduğunu söyleyen Gezmiş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2025 bütçesinde pek çok konuda olduğu gibi sağlık ve ilaç özelinde de vatandaşın ilaca ulaşım hakkı yok sayılmış. Halbuki sağlık hizmetine ulaşmak her Türk vatandaşının en temel haklarından biridir ve Anayasamızca güvence altına alınmıştır. Ancak son yıllarda ilaç firmaları iktidarın düşük kura dayalı yanlış politikaları yüzünden ülkemizden çekilmeye başladı. İlaç temininde ciddi aksaklıklar yaşanıyor. Bakanlık ne yazık ki bunu çözmek için bir adım dahi atmamakta."
CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, vergi politikalarında bir adaletsizlik olduğunu söyledi.
Çeşitli gerekçelerle yapılan düzenlemeler sonucu gelirler vergisinin toplam vergiler içerisindeki payının 4 puan artarak 19,4'e yükseltildiğini aktaran Bakırlıoğlu, "Gelir vergisinin yüzde 92'si kaynağından, yani işçimizden, emeklimizden, emekçimizden, memurlarımızdan kesilen vergilerden oluşmakta. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, nerede adalet, gerçekten nerede adalet? Böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmamamız lazımdı." ifadesini kullandı.
- Grup başkanvekilleri gündemi değerlendirdi
Genel Kurulda, grup başkanvekilleri de yerlerinden söz alarak değerlendirmelerde bulundu.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, yürütülen bazı soruşturmalar kapsamında aralarında DEM Parti'nin eş il başkanlarının da bulunduğu bazı kişilerin tutuklanmasını eleştirdi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından ABD'nin başkenti Washington'da bir merkez inşa edildiğini vurgulayarak, "Bu tamamen denetim dışı ve Diyanetin 130 milyarlık bütçesinin dışında olan bir şey, Diyanet Vakfına ait. Bu paraların nasıl toplandığının, nasıl harcandığının biz hesabını soramıyoruz." dedi.
MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç, Kayseri'de, 17 Aralık 2016'da çarşı iznine çıkan askerleri taşıyan halk otobüsüne yönelik patlayıcı yüklü araçla düzenlenen terör saldırısında şehit olan 15 askeri andı.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Diyanet İşleri Başkanlığını eleştirerek, bütçenin israf edilmeden kullanılması gerektiğini belirtti.
AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, bütçe üzerinde konuşan CHP milletvekillerinin, devletin Suriye politikasına yönelik eleştirilerinin haksız olduğunu ifade ederek, "Cumhurbaşkanımız, Suriye'de iç karışıklık olduğu andan itibaren ne söylediyse bugün yaşanan tüm gelişmeler Türkiye'nin politikalarının haklılığını ortaya koymuştur, teyit etmiştir. Esas itibarıyla Türkiye, Suriye meselesinde tarihin doğru tarafında durmuştur." diye konuştu.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, Suriye başta olmak üzere, milli ve çok net bir duruş ortaya koyduklarını, bunu sürdüreceklerini dile getirdi.
- "ABD'deki külliye, Türk kültürünü tanıtma fonksiyonu da icra etmektedir"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İYİ Parti'li Çömez'in açıklamalarına yanıt verdi.
"Diyanet İşleri Başkanlığı, bu ülkenin köklü bir kurumudur, itibarını korumak ve gözetmek hepimizin görevidir" diyen Yılmaz, şunları kaydetti:
"Dünyada, Diyanet İşleri Başkanlığı ya da Diyanet Vakfı'nın yaptığı çalışmaları takdir etmemiz lazım. Bu çalışmaları Diyanet İşleri Başkanlığı değil de FETÖ ya da FETÖ'vari yapılar gerçekleştirdiğinde ülkemize ve inancımıza ne tür maliyetler oluşturduğunu herhalde siz de takdir edersiniz. Bahsettiğiniz merkez yeni bir merkez değildir. 2013 yılında temeli atılmış, 2016 yılında tamamlanıp açılmış bir merkezdir. Burada villa diye bahsettiğiniz 10 konut, öğrencilerin, gençlerin, Türkiye'den giden akademisyenlerin, araştırmacıların kullandığı altyapılardır. Bu külliye sadece ibadet hizmeti değil, Türk kültürünü tanıtma fonksiyonu da icra etmektedir. Çok boyutlu bir faaliyet yürütmektedir ve bütçeden hiçbir gelir almadan, gelir getirici faaliyetleriyle işletme giderlerini finanse etmektedir."
TBMM Genel Kurulu'nda, Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde AK Parti milletvekilleri söz aldı.
AK Parti Balıkesir Milletvekili Ali Taylan Öztaylan, "Türk vefalıdır, Türk beklenendir, Türk orada olandır" sözünün bugünlerde tam manasıyla anlam kazandığını ifade ederek, "Suriye'de iç savaşın başladığı günden bugüne, Suriye devletinin toprak bütünlüğüne, sorunların siyasi zeminde çözülmesi gerekliliğine, muhalif grupların taleplerinin öneme alınması gerektiğine ve 1,5 milyon Suriyelinin katili Esed'in meşruiyetini günbegün kaybettiğine ısrarla vurgu yapan tek lider bizim Cumhurbaşkanımız olmuştur." diye konuştu.
Gün sonunda Birleşmiş Milletler dahil hemen her ülkenin benzer bir konuma geldiğine dikkati çeken Öztaylan şöyle devam etti:
"Devletimiz, tarihine altın harflerle yazılacak, hikayesi uzun süre anlatılacak bir duruş, bir sabır, bir inanç, bir teslimiyet haliyle kendisini en haklı konuma ulaştırmıştır. Unutulmamalıdır ki bu, vaziyet çizgisinden hiç sapmadan, her daim hakkın ve mazlumun yanında olmayı şiar edinmiş, milletine aşık, değerlerine tutkun bir liderin gayretiyle olmuştur. İşte bu duruş ki yıllarca adeta kafatasçı, ırkçılık müessesesi olarak çalışanlara, işte o sabır ki ensar anlayışından bihaber, mazlumları hakir görenlere, işte o inanç ki Sednaya gibi işkence çukurlarına bigane, sözde af lakırtılarının gönüllü mümessilliğini yapanlara ve işte o teslimiyet ki kaçmasına 12 saat kalmışken sahadan, gelişmelerden bihaber 'Esed ile görüşün' diyenlere pabuç bırakmadan istikamet üzere inandığı yolda yürümüş ve mazlumun hakkına, hukukuna, namusuna ve toprağına kavuşmasına vesile olmuştur. İnanıyorum ki bu kutlu yürüyüş Ayasofya'da okunan Kur'an ve Emevi Camisi'nde kılınan namazla bereketlenerek ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın da prangalarından kurtulmasına vesile olacaktır."
- "İsrail'in zulmünü meşrulaştıran zihniyet Sednaya Hapishanesi'ne çok iyi baksın"
AK Parti İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ekibinin, uluslararası hakikat mücadelesine dikkati çekerek, "Filistin'de, Gazze'de hakikati duyuran bizim Anadolu Ajansımızdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde delil olarak kabul edilen görselleri içeren Kanıt ve Tanık eserleriyle Gazze'de yaşananları yine dünyaya Ajansımız duyurmuştur. En çetin yollarda habercilik gayreti ortaya koyan bizim TRT'mizdir. Yalan makinesi haline dönüşen odaklarla mücadele eden bizim dezenformasyonla mücadele birimlerimizdir." diye konuştu.
"Suriye'de, anlatıldığı gibi değil işkence yok, sorun yok" şeklinde video içeriklerinin sosyal medyadan servis edildiğini hatırlatan İnan, "O içerikler servis edilirken vahşet tarihi Suriye'de yeniden yazılıyordu. Bu nedenle bize yıllardır Suriye yönetimi ve Esed güzellemesi yapanlar, 'Ama Hamas da bunları yaptı' diyenler, İsrail'in zulmünü meşrulaştıran zihniyet Sednaya Hapishanesi'ne çok iyi baksın. Bugün Sednaya hapishanesinde yaşanan işkencelerin aynısını, emin olun ki katil İsrail'in hapsettiği binlerce Filistinli yaşıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Birilerinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığını hedef tahtasına oturtmaya çalışmalarının sebeplerini bildiklerini kaydeden İnan, "Türk siyasi tarihinde ülkemizi geriye götüren malum partinin, Türkiye'nin uluslararası alanda görünür olmasından rahatsız olmasına artık şaşırmıyoruz. Yalana, iftiraya, tetikçiliğe sahip çıkan malum partinin tüm tezviratlarını çürüten, bütün bunlarla mücadele eden ise bizim İletişim Başkanlığımızdır." ifadelerini kullandı.
İnan, "Ana muhalefet partisi ne Suriye'den ne uluslararası diasporadan ne de PR çalışmalarından anlar. Onların anlayacağı belediyenin kaynaklarıyla, trol ekipleriyle sosyal medyadan birbirlerinin arkasından haysiyet cellatlığı yapmaktır. Birisi otobüslerden patlar, diğer belediye ona saldırır. Birisi konserlerden patlar, İstanbul ekibi ona saldırır. Ekrem İmamoğlu'nun ekipleri... Mansur Yavaş'ın ekipleri… Özgür Özel'in ekipleri… Neyse ki gençler, sizin bu ekipçiliğinizi, sosyal medyadaki bot makinelerinizi çok iyi biliyor." yorumunu yaptı.
- "Eğitim sistemi ahlaki değerleri temel alan bir yaklaşımı benimsemeli"
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz ise bugün modern dünyanın, her ne kadar teknolojik ve bilimsel açıdan büyük ilerlemeler kaydetmiş olsa da ahlaki değerlerin aşınması tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, "Savaşlar, adaletsizlikler, çevre kirliliği, gelir dağılımındaki uçurum ve aile kurumunun zayıflaması gibi sorunların temelinde ahlaki zafiyetler yatmaktadır. Ahlak olmadan insanlığın yeryüzündeki varlığı anlamını yitirecek ve birey, kendi elleriyle inşa ettiği modernitenin karanlığına gömülecektir." görüşünü paylaştı.
Yaz, Diyanet İşleri Başkanlığının, yurt içinde ve yurt dışında internet ortamı ve dijital mecralarla özünden koparılmış bir neslin manevi değerlerine dönmesi, vatanına ve milletine faydalı birer unsur haline getirilmesi için çalıştığını anlattı.
Ailenin sadece bir yapı değil, aynı zamanda manevi değerlerin aktarıldığı kutsal bir mekan olduğunu vurgulayan Yaz, "Eğitim sistemi ahlaki değerleri temel alan bir yaklaşımı benimsemelidir. Bilimsel bilgi ne kadar gerekliyse manevi değerler de o kadar önemlidir." dedi.
AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Diyanet İşleri Başkanlığının, her türlü siyasi, mezhebi ve ideolojik görüşlerin dışında kalarak İslam dininin birlik, beraberlik, fedakarlık ve yardımlaşma gibi yüce prensipleri ekseninde faaliyetlerini yürüttüğünü söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili olumsuz haberlerin büyük kısmının eksik ve yanlış bilgiden kaynaklandığını, bütçe konusunun da bunlardan biri olduğunu dile getiren Özkan, "Başkanlığa ayrılan bütçenin yüzde 95'i personel gideridir; bütçenin geriye kalan yüzde 5'i ile de 90 bin caminin, 57 bin derslik, 25 bin Kur'an kursunun, 1270 gençlik hizmet mekanının, 1003 müftülüğün, 500 aile ve dini rehberlik merkezinin, 78 yurt dışı temsilciliğinin, 36 akademi merkezinin ve 16 merkez biriminin giderleri karşılanmaya çalışılmaktadır." bilgisini verdi.
Özkan, Diyanet İşleri Başkanlığının fetva hizmetleriyle yıllık ortalama 7 milyon kişiye, manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetleriyle 600 bin kişiye, yurt dışı cami hizmetleriyle 1 milyon 800 bin kişiyle, Kur'an hizmetleriyle 4,5 milyon kişiye, gençlik hizmetleriyle de 11,5 milyon gence ulaştığını bildirdi.
- "Halep'te yankılanan özgürlük çığlığı, Kudüs'te barışa ve huzura dönüşecek"
AK Parti Ankara Milletvekili Jülide Sarıeroğlu, Suriye'deki son gelişmelere değinerek, "Elbette bu süreci zehirlemek isteyenler oldu ama sonuçta vicdan kazandı, insanlık kazandı, merhamet kazandı. Çok şükür, bugün Halep mutlu, Şam mutlu ve gelecekten umutlu. Biz inanıyoruz ki Halep'te yankılanan özgürlük çığlığı inşallah Filistin'de, Kudüs'te barışa ve huzura dönüşecek." görüşünü paylaştı.
Türkiye'nin yaşadığı ağır deprem felaketlerine rağmen kalkınma hedefleri doğrultusunda yoluna emin adımlarla devam ettiğini belirten Sarıeroğlu, "Bugün ekonomimiz 17 çeyrektir üst üste büyüme performansı sergilemiştir. Enflasyonda gerileme süreci başlamış, ihracat, istihdam ve yatırımlarda olumlu seyir devam ediyor, işsizlik oranlarımız düşüş eğilimine girdi, rezervlerimiz artıyor, cari açığımız da düşüyor. Bu tablo, istikrar ve güven ikliminin bir sonucudur." diye konuştu.
- "Bizim için en önemli takdir milletimizin vermiş olduğu takdirdir, destektir"
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, AK Parti İzmir Milletvekili İnan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik sözlerine "Ekrem İmamoğlu, 3 seçimde AKP'yi evire çevire yendi, kazandı." diyerek karşılık verdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül'ün "Türkiye'nin misyonunu, Türkiye'nin Suriye'de üstlenmiş olduğu barışa, Suriye'nin toprak bütünlüğüne katkısını bütün dünya takdir ediyor." sözlerini hatırlatan Başarır, ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik geçmişte yaptığı açıklamaları hatırlattı.
Gül, aslında bütün dünyanın Türkiye'nin yapmış olduğu siyaseti, politikayı yakından takip ettiğini vurgulamak adına bu ifadeleri kullandığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bizim için en önemli takdir; milletimizin vermiş olduğu takdirdir, destektir. O yüzden milletimiz, 22 yıldır bu ülkeyi yönetme görevini bize, muhalefet koltuklarına oturma görevini size veriyor. En iyi ayarı milletimiz yapıyor. Bugün diplomasi anlamında tecrübesiyle, hem bölgesel hem küresel liderlik anlamında bütün dünyanın 'Tayyip Erdoğan ne diyor' diye baktığı bir süreci yaşıyoruz, bununla gurur duyun."
Gül, Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği'nde Türk bayrağının göndere çekilmesinden, mültecilerin evlerine onurlu bir şekilde dönüyor olmasından, Baas rejiminin yıkılmasından gurur duyulması gerektiğini söyledi.
Öte yandan AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın kendisine yönelik iddialarını yalanladı.
AK Parti Grup Başkanvekili Gül, TBMM'nin gündemi bütçeyken kişilik haklarına saldırıda bulunmanın Meclis'e yakışmadığını ifade etti.
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde Saadet Partisi milletvekilleri söz aldı.
Saadet Partisi Grup Başkanı Özdağ, 13 yıldır devam eden iç savaşın ardından Suriye'deki Baas rejiminin devrildiğini hatırlattı.
Güneyde yeni bir oluşum planlanırken İsrail'in Suriye'yi bombaladığına ve Golan Tepeleri'nin Suriye tarafını işgal ederek bayrak diktiğine dikkati çeken Özdağ, "Bu duruma sadece iktidar değil mesela güya Suriye'nin yönetimini devralan HTŞ de ses çıkarmıyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasını gerçekten istiyor musunuz?" sorusunu yöneltti.
ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın Türkiye'ye yönelik sözlerini değerlendiren Özdağ, "Amerika bizi övüyorsa, bu işte bir bit yeniği olabilir diye düşünen kimse de mi yok diye soruyorum." ifadesini kullandı.
Özdağ, ekonomik ve siyasi krizlerin kaynağında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu savundu.
Dünyanın en yüksek faiz oranları, faiz ödemeleri ile en yüksek gıda ve yaşam enflasyonunun Türkiye'de olduğunu ifade eden Özdağ, "Halkımızın yaşadığı gerçek enflasyon yüzde 100'lerin üstündedir. Ülkemizde et, süt, yağ gibi en temel gıdalar lüks tüketim haline geldi. Bu bir zam bütçesidir, vergi bütçesidir, faiz bütçesidir, zengine selam, yoksula ölüm bütçesidir." diye konuştu.
- "Suriye'deki Kürtlerin anayasal hakları güvence altına alınmalı"
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, hükümetin Suriye konusundaki politikalarını eleştirerek, "Bugün artık 13 yıllık yanlış politikalarınızı konuşmak bizi bundan sonraki günler için bir noktaya taşımıyor. Yeni bir durum ortaya çıktığı için bunları konuşmamız gerekiyor. Bugün zafer diye anlatmaya çalıştığınız şeyin arkasında 1 milyon Suriyeli'nin ölümü var. 10 milyondan fazla göçmen var. Milyarlarca dolar kayba uğramış bir Suriye var." dedi.
Suriye politikası konusunda hükümete tavsiyelerde bulunacaklarını belirten Kaya, "Suriye'deki Kürtlerin de Suriye'nin bir parçası olduğuna, dolayısıyla Suriye yeniden yapılanırken diğer halklar gibi Suriye'deki Kürtlerin de anayasal haklarının güvence altına alınması ve bu konuda en büyük destekçi ve savunuculardan birinin de Türkiye'nin dış politikası olması gerektiğine inanıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Evvelce, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, hükümet aktörlerine sözlü soru yöneltme yetkisi vardı. Ancak bu sisteme geçişle birlikte bu yetki ilga edilmiştir. Şu anda milletvekillerinin sadece yazılı soru önerge verme yetkisi vardır. Bu yetki de Anayasamıza göre 15 gün içinde verilmek suretiyle kullanılmak zorundadır. Kimlere yöneltebiliyoruz bu soru önergelerini? Aslında yürütme yetkisinin asıl sahibi olan Cumhurbaşkanına yöneltmemiz gerekirdi, çünkü önceki sistemde başbakana ve tüm bakanlar kurulu üyelerine yöneltebiliyorduk. Şu an ise sadece Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza ve bakanlara bu önergeleri verebiliyoruz."
- "Suriye'yi, Suriyelilerin yönetmesini istiyoruz"
Hükümetin Suriye politikasına yönelik eleştirilere yanıt veren AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bizim Suriye politikamız, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı kapsamındadır. Suriye'yi, Suriyelilerin yönetmesini istiyoruz. Orada yaşayan Araplar, Türkmenler, Kürtler, Suriye'de yaşayanlar Suriye'nin geleceğine karar versin." dedi.
Vekalet savaşlarıyla bölgeyi, Suriye'yi işgal eden, huzur ve barış ortamını bozan tüm girişimlerin karşısında olduklarını belirten Gül, şunları kaydetti:
"Vekaleten yönetim süreçleriyle Suriye'nin kaderiyle kimse oynamasın. Suriye'de de bir işgal girişimiyle, Golan Tepeleri olsun, Suriye'nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne yönelik bu saldırıların karşısındayız. Bu saldırıları şiddetle kınıyoruz. Suriyelilerin huzur içerisinde, barış içerisinde yaşamaya hakları var. Mültecilerin ülkelerine dönme hakları var. Kimse vekaleten Suriye'nin huzurunu, barışını, bölgenin barışını istiskal etmesin."
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde İYİ Parti milletvekilleri söz aldı.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, bütçenin sahibinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ve bütçe görüşmelerine 1 kez bile gelmemesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.
Devlette çok ciddi bir denetim açığı olduğunu, hükümetin denetimi sevmediğini savunan Usta, denetim açığının kaynakların etkisiz ve verimsiz kullanılmasına ve ciddi yolsuzluklara yol açtığını ifade etti.
Usta, hükümetin kendisini denetleyecek bütün kanunları geriye götürdüğünü, Sayıştay denetimi olmadığını ileri sürdü.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Cihan Paçacı, 2 aydır görüşülen ve 3 gün sonra sona erecek 2025 yılı bütçe görüşmelerinde teklifin virgülünün dahi değiştirilmediğini, kendilerine konuşma dışında bir yetki verilmediğini savundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi nedeniyle yasa yapma, yürütmeyi denetleme ve bütçe hakkını kullanma görevlerinin kendilerinden önemli ölçüde alındığını öne süren Paçacı, bazı kurum başkanlarının bütçe görüşmelerine gelmemesini eleştirdi.
İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin en önemli vaadi, hız ve verimlilikti ama bugün geldiğimiz noktada ne verimlilikten ne hızdan ne de yasamaya yani milletimize saygıdan bahsetmek mümkün." dedi.
Akalın, 28. Yasama Dönemi'nde Nisan 2024'e kadar Cumhurbaşkanlığına ve bakanlıklara milletin Meclis'inden gönderilen 11 bin 103 yazılı soru önergesinden sadece 1999'una zamanında cevap verildiğini, süresi içinde cevaplanan önergelerin oranının yüzde 18 olduğunu söyledi.
İYİ Parti olarak partili cumhurbaşkanlığı sistemine başından beri karşı olduklarını ve olmaya devam edeceklerini belirten Akalın, "Ülkemizin kuruluş ayarlarına dönüşü olarak çarenin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş olduğunu düşünüyor ve Cumhurbaşkanlığı bütçesine karşı oy kullanacağımızı belirtiyoruz." diye konuştu.
İYİ Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, Savunma Sanayii Başkanlığının çok değerli icraatlar yaptığını belirterek, Türkiye'nin eksikliklerini bir an evvel tamamlaması ve Orta Doğu coğrafyasında ayakta kalabilmek adına elinden gelen teknolojik çalışmaları yapması gerektiğini ifade etti.
Çirkin, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Suriye ziyaretine ilişkin "MİT Başkanı'mızın Suriye'ye aleni, açık bir şekilde gönderilmesini mahzurlu buluyoruz, görüşmesinde bir mahzur görmüyoruz, temaslarında bir mahzur görmüyoruz, bunlar olmalı ama göstere göstere gidişi Türkiye'yi, Suriye'de ve Orta Doğu'da farklı bir konuma sokacak ve belki de bu bizim aleyhimize olacak." dedi.
İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş, bütçelerin demokrasilerin vazgeçilmez unsurları olduğunu vurgulayarak, İYİ Parti olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda hepsi hesaplanmış, üzerinde düşünülmüş 79 önerge verdiklerini ancak hepsinin AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildiğini söyledi.
Türkeş, "Yüce Türk milletini temsil eden milletvekillerinin kendilerinin ciddiye alınmadığını hissetmesi, gerçekten ortada ciddi bir demokrasi ve yönetim problemi olduğunun ispatıdır. Bu kurumun bütçesi, sınır tanımayan, istendiği zaman istendiği kadar artırılabilen, denetimi olmayan, hatta koca Türk milleti sahip olduğu her şeyi bu makam sayesinde kazanmış ve kazanmaya devam edecek imajı sunulan ve bizim kabaca 'kara delik' olarak adlandırdığımız Cumhurbaşkanlığının da 'İtibardan tasarruf olmaz' dediği bir bütçe." diye konuştu.
TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde MHP milletvekilleri söz aldı.
MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürütmede çift başlılığın sona erdiğini, siyasi istikrarın en üst seviye çıktığını belirterek, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hükümet krizleri, hükümet sorunları ortadan kalkmış, ekonomik ve demokratik istikrarın yolu açılmıştır." diye konuştu.
Sosyal medyada baş gösteren yanlış bilgi, yalan haber üzerinden algı faaliyetlerinin yürütülmesinin hız kazandığını ifade eden Bülbül, bu konuda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, kamu diplomasisi yürütülmesi, Türkiye'nin tezlerinin uluslararası alanda savunulması hususlarının yanı sıra dezenformasyonla mücadele ve milletin doğru bilgiyle buluşturulması noktasında önemli bir misyon üstlendiğini vurguladı.
Dezenformasyonla mücadele kapsamında İletişim Başkanlığının faaliyetlerinin taşıdığı önemi dile getiren Bülbül, İletişim Başkanlığının yaptığı çalışmaları anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin kurumsallaşmasının sağlanması gerektiğini belirten Bülbül, MHP'nin beklentilerini dile getirdi. Bülbül, şöyle konuştu:
"Milliyetçi Hareket Partisi olarak önümüzdeki süreçte beklentimiz, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin daha da kökleşmesini, daha da kurumsallaşmasını sağlamaktır. Bu hususta beklentimiz 12 Eylül 1980 darbesinin bir eseri olmakla beraber, şimdiye kadar 184 değişiklik yapılan Anayasa'nın çağın gereklerine uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesi; siyasi partiler seçim kanununun, siyasi etik kanununun çıkarılması; Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi; yeni bir Meclis İçtüzüğü'nün hazırlanması, Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılması, bunların Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile uyumlu ve tamamlayıcı bir şekilde hayata geçirilmesidir."
MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Suriye'de yaşanan son gelişmelerde Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) terör örgütünün faaliyetlerini engelleyen, sahada belirleyici bir aktör olarak öne çıktığını söyledi. Osmanağaoğlu, nokta operasyonlarla örgütün yöneticilerinin etkisiz hale getirilmesinin, MİT'in etkinliğinin en somut göstergesi olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin yalnızca kendi sınır güvenliğine değil, aynı zamanda bölge halklarının huzur ve istikrarına katkı sunduğunu belirten Osmanağaoğlu, bunun son örneğinin Suriye olduğunu söyledi. Osmanağaoğlu, "Teşkilatımız bir yandan sahadaki insana ulaşarak yumuşak güç unsurlarını devreye sokmuş, diğer yandan da sert güç uygulamalarıyla caydırıcı operasyonlar gerçekleştirilmiştir." dedi.
- "Gazetecilere, yeşil pasaport edinme imkanı tanınmalı"
MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, dezenformasyon konusunun dijital çağda her ferdin, toplumun ve devletin mücadele ettiği öncelikli meselelerden birisi olduğunu ifade etti.
Özellikle dijital platformlarda yayınlanan gerçek dışı haberlerin bireylerin algısını manipüle ederek, demokrasiyi ve milli birliği zayıflattığını vurgulayan Özdemir, dezenformasyonla mücadele kapsamında Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Mecliste kabul edildiğini hatırlattı. Özdemir, "İlgili yasanın yürürlüğe girdiği 2022- 2023 arasında tespit edilen dezenformasyon sayısının 328 olduğu belirlenmiştir. Hem deprem felaketi yaşadığımız hem de genel seçim atmosferine girdiğimiz 2023- 2024 yılları arasında bu sayı 956'ya yükselmiştir. 2024 yılında şu ana kadar tespit edilen sayı 732'dir." diye konuştu.
Türkiye'de dezenformasyonların, İletişim Başkanlığının çalışmalarıyla tespit edildiğini vurgulayan Özdemir, bunlarla ilgili gerekli yasal işlemlerin vakit kaybetmeksizin başlatılmasının zorunluluk olduğunu söyledi. Özdemir, "Yasal yükümlülüklerle alakalı cezaların yetersiz kaldığı, aynı amaçla yeni ve ilave bir düzenleme ile caydırıcılığın artırılması gerekliliği karşımızda durmaktır." ifadesini kullandı.
Küresel düzeyde artan iletişim, medya ve diplomasi faaliyetlerinin birleştiği bir dönemde, Türk basın mensuplarının yurt dışına rahat seyahat edebilme imkanına kavuşturulması gerektiğini vurgulayan Özdemir, "Türkiye'nin tezlerini doğru yerde, doğru şekilde anlatabilecek, mesleğinin namusuna, kendi onuruna ve ülkesine sadakatle bağlı olan medya mensuplarının, alanlarındaki uluslararası temaslarına erişebilmesi için belirli şartlara sahip gazetecilere, yeşil pasaport edinme imkanı tanınmalı. Bu durumu, belirli bir meslek grubuna imtiyaz olarak görmeyip, ülkemizin diplomatik kudret ve üstünlüğünün gereği olarak değerlendirmek yerinde olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Diyanetimizin yanındayız"
MHP Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım, son yıllarda, İslam'a ve milli değerlere bir saldırının olduğunu söyledi. Bilerek ya da bilmeyerek bazı sanatçı ve siyasetçilerin de bu ağın içinde olduğunu belirten Yıldırım, "Topyekün Diyanet üzerinden İslam'a saldırı vardır, biz bunları görüyoruz, biliyoruz ve Diyanetimizin yanındayız. Bunlara geçit vermeyiz." dedi.
Fahri Kur'an kursu öğretmenlerinin kadro beklediğini belirten Yıldırım, bununla birlikte, yine Diyanetin 3600 ek gösterge talebinde bulunan personelinin olduğunu belirterek, bunların da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.
MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ve güvenliğini korumada savunma sanayinin kritik bir öneme sahip olduğunu, bu alanın gelişmesinin aynı zamanda ekonomik kalkınmaya ve Türkiye'nin uluslararası itibarına önemli katkılar sunacağını dile getirdi.
Son yıllarda savunma sanayinde büyük bir dönüşüm yaşandığını vurgulayan Öztürk, "Yerli ve milli bir savunma sanayi oluşturmak amacıyla yurt içi geliştirme ve üretim modeli öne çıkarılmış, bu model savunma ve güvenlik ihtiyaçlarımızın çözülmesinde milli kaynaklarımızı etkin bir şekilde kullanmamıza imkan sağlamıştır." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde DEM Parti milletvekilleri söz aldı.
DEM Parti Antalya Milletvekili Oluç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tartışılması gerektiğini söyledi.
Sistemin sorunlar oluşturduğunu savunan Oluç, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokratik değil. Türkiye'nin demokratikleşmeye ihtiyacı var." değerlendirmesinde bulundu.
Oluç, başkanlık sistemlerinin katılımcı ve müzakereci anlayışa dayalı olması gerektiğini belirtti.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, siyasetin çözüm kurumu olduğunu ifade etti.
Gençlerin, geleceğini yurt dışında aradığını söyleyen Çiçek, adaletsizliğe karşı mücadele edeceklerini dile getirdi.
DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar, savunma sanayisi bütçelerinin, askeri harcamalar olduğunu savundu.
Savaşların sonlandırılması gerektiğini ifade eden Sancar, "Barışın dilini yerleştirmeye ihtiyaç var. Eski alışkanlıkları konuşmaya devam ederseniz barışın dilini yerleştirme söz konusu olmaz. Her gün öfke, nefret, düşmanlık içeren söylemleri tekrar etmek barışa giden yolu tahrip eder." diye konuştu.