Harvard Üniversitesi yönetiminin, Orta Doğu Çalışmaları Merkezi’ne yönelttiği “antisemitizm” suçlaması; bilimsel özgürlüğe değil, siyonist sansüre boyun eğmenin ilanıdır.
Bugün akademi, eleştirel düşüncenin değil, çıkar lobilerinin tahakkümüne teslim edilmeye çalışılıyor. Netanyahu rejiminin Gazze’de işlediği insanlık suçlarını dile getiren her sesi “nefret” ile yaftalamak, hakikati karartma stratejisinin parçasıdır. Prof. Cemal Kafadar ve Rosie Bsheer’in görevlerinden alınması; yalnızca iki akademisyene değil, düşünce özgürlüğüne, vicdana ve üniversitenin evrensel değerlerine saldırıdır. Bu karar, üniversitelerin bağımsızlığını siyonist iktidar mekanizmasına teslim etme çabalarının son halkasıdır. Akademik dünya, siyonist şer odaklarının yarattığı bu nefrete teslim olmayacağı gibi bu vahşeti üreten siyasetine de boyun eğmeyecektir.