KAMU ÇALIŞANLARININ TAMAMINI KAPSAYACAK BİR DÜZENLEME İLE SORUNLAR ÇÖZÜLEBİLİR
Geçtiğimiz gün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek kabul edilen ve yakın zamanda TBMM Genel Kurul gündemine gelecek olan Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13. maddesi aracılığıyla 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 38. maddesine üçüncü fıkra eklenmektedir.
Fıkra ile ilgili KHK’ya ekli (II) sayılı cetvelde yer alan unvanlara ve Cumhurbaşkanı İdari İşler Başkanına verilmekte olan (ek tazminata) ödemelere hak kazanılmasında ve bu ödemelerin yapılmasında aylıklara ilişkin hükümlerin uygulanması hükme bağlanmaktadır.
Her ne kadar madde ile halihazırda verilmekte olan ek tazminata ilişkin bir düzenleme gibi görünmekle birlikte, yapılmak istenilen düzenlemenin lafzına bakıldığında maddenin lafzı ile uyuşmadığı açıktır.
Çünkü ilgili maddede, anılan kamu görevlilerine ek tazminat ödenmesi düzenlenirken, yapılmak istenilen değişiklikte “ödemeler” kavramı kullanılmıştır.
Dolayısıyla burada diğer cetvelleri de eklemek suretiyle bazı kamu görevlilerine ilave ödeme getirilmesi söz konusu olabilecektir ki, değişiklik içeren maddenin lafzı da bu yöndedir.
Şayet böyle bir amaç varsa, kamu çalışanlarının büyük bölümü yoksulluk sınırı altında maaş alırken üstelik de şubat ayı itibarı ile bütün kamu çalışanlarının maaşları %1,41 oranında erimişken yalnızca bir grup çalışana yönelik ilave ödeme büyük bir rahatsızlık yaratacaktır.
Bu noktada, maaşları eriyen ve tarihinde ilk defa kamu idaresi tarafından belirlenen hedef enflasyonun dahi altında zam alacak olan kamu görevlilerinin arasından cımbızla seçilerek, ayrıcalıklı bir kesim oluşturulması doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
Nitekim geçtiğimiz yıl sonunda bu maddeye ilişkin benzer bir düzenleme teklifi TBMM gündemine gelmiş ve kamu görevlilerinin tepkisi üzerine geri çekilmişti. Şimdi ise geri çekilen düzenlemenin bir benzeri yeniden gündeme getirilmiştir.
Ülkemizde kamu görevlilerinin ve emeklilerinin ücret seviyeleri bu derece düşükken ve son yıllarda satın alma gücü sürekli düşmekteyken yapılması gereken şey bütün kamu görevlilerini ve emeklileri kapsayacak bir artışla maaşlardaki erimenin durdurulması ve bütün kamu çalışanlarının alım gücünün yükseltilmesi olmalıdır.
Kamu çalışanlarının ve emeklilerin tamamının maaşlarına ve özlük haklarına ilişkin sorunlar hat safhaya çıkmıştır. Kamu görevlilerinin sorunları bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Belli meslek ve unvanlara yönelik yapılacak münferit düzenlemeler sorun çözücü nitelikte değildir.
Milletimizin vicdanının sesi olan Yüce Meclisin üyelerinin kamu vicdanını rahatlatacak düzenlemelerle aileleriyle birlikte 25 milyona ulaşan büyük memur ve emekli camiasını mutlu edeceğine inanıyor, TBMM’den Ramazan Bayramı öncesinde kamu çalışanlarımızın bütününe yönelik bir müjde bekliyoruz”