Recep Tayyip Erdoğan

@RTErdogan

Kibir abidelerinin “bin yıl sürecek” dediği 28 Şubat’ı aziz milletimizle birlikte tarihin çöp sepetine attık. Türkiye bir daha eski karanlık ve kaotik günlere geri dönmeyecek. Millî iradeyi baskı altına almaya çalışan vesayet heveslilerine meydanı asla terk etmeyeceğiz.

Resim

28 Şubat mezaliminin başta demokrasimiz olmak üzere Türkiye’nin sosyal ve siyasi hayatında açtığı derin yaralar hâlen tam olarak iyileşmedi. “Abartıyorsunuz” diyen vicdan yoksunlarına sadece buz dağının görünen kısmı olan şu sayılara iyi bakmasını tavsiye ediyorum:

28 Şubat döneminde kılık kıyafeti veya fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçiren öğretmen sayısı 33 bin 500 civarındadır. Bunlardan 11 bininden fazlası ceza aldı, binlercesi istifa ettirildi. Diğer kurumlarda çalışan binlerce kamu görevlisi aynı şekilde tahkikata uğradı, sürgün edildi, istifaya zorlandı veya işinden atıldı. Emniyet birimleri suçlular yerine İstanbul’un göbeğinde sarıklı, sakallı, cübbeli, çarşaflı vatandaşlarımızı kovalıyordu.

60 saniyede ekonomide bugün 03 Mart 2025 60 saniyede ekonomide bugün 03 Mart 2025

Üniversite kapılarına kurulan, adına ikna odası dedikleri psikolojik işkence odalarını… İmam hatiplilerin üniversiteye gitmesini engellemek için devreye sokulan katsayı uygulamasını… Bugün bile sanayi sektörümüze bedel ödeten meslek liselerine yönelik adaletsizlikleri… İmam hatiplerin ortaokul kısmını kapatmak için getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasını…

Ve daha saymaya kalksak saatler sürecek zulümleri, zorbalıkları, baskı ve yasakları bu ülke yaşadı, gördü, çok acı biçimde tecrübe etti. 28 Şubat sadece hak ve özgürlüklerde değil, ekonomide de çok büyük bir yıkıma sebep olmuştur. 28 Şubat postmodern darbesinin ülkemiz ekonomisine maliyeti 380 milyar dolardır. Gazete manşetleri ve televizyon ekranları üzerinden “irtica geliyor” furyasına benzin dökenlerin hepsi 28 Şubat müdahalesinden ekonomik olarak büyük kazançlar sağlamıştır.

Vesayete verdikleri desteğin karşılığını ucuz kredi, teşvik, iltimas, imtiyaz olarak ziyadesiyle almışlardır. O karanlık günler gündeme her geldiğinde CHP’li siyasetçilerin “bitmedi şu mağduriyetiniz” diyecek kadar küstahlaştığı 28 Şubat’ın ülkemize zararları, özetin özeti mahiyetinde işte budur…

Demokrasimize zarar veren, ekonomimize zarar veren, adalet değil imtiyaz peşinde koşan girişimlere eyvallah etmeyiz. 1960’tan beri CHP zihniyetine iktidar yolu açmak için neredeyse her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğini tamamen kırıp atmakta kararlıyız.

Evlatlarımızı oligarşinin hiçbir biçiminin olmadığı, medyanın siyaseti dizayn aracı olarak kullanılmadığı, temel hak ve hürriyetlerin serbestçe yaşandığı; demokrasisi güçlü, pasaportu itibarlı, sözünün ağırlığı olan bir Türkiye’yle mutlaka ama mutlaka buluşturacağız. Biz buna ötekisiz Türkiye diyoruz. Kimsenin kendini öteki olarak hissetmediği kuşatıcı ve kucaklayıcı bir iklimi ülkemizde tesis ve tahkim etmek, milletimize karşı asli görevimizdir.

Son 22 yılda, demokrasi ve özgürlük hamleleriyle 28 Şubat döneminin ayrımcı, ötekileştirici, baskıcı uygulamalarına son verdik. Bırakın kamuoyunda rahatça konuşulmasını, neredeyse düşünülmesi dahi yasak olan birçok meseleyi çözüme kavuşturduk. İnancı, meşrebi, hayat tarzı ve kökeni ne olursa olsun 85 milyonun tüm mensuplarını devletin birinci sınıf vatandaşı haline getirdik.

Anayasa değişiklikleri, yargı reformları ve diğer hukuki düzenlemelerle siyaset kurumuna vesayet karşısında otonom bir alan kazandırdık. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle de sivil siyasetin bu özerk alanını alabildiğine genişlettik. Önümüzdeki dönemde AK Parti’mizin 8’inci Olağan Büyük Kongresi’nde kamuoyuyla paylaştığımız kapsamlı reformları peyderpey hayata geçireceğiz.

25-30 sene önce tek görevleri vesayet güçlerine sözcülük yapmak olanlar şimdi de sabahtan akşama CHP’nin yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlüklerini, belediyeleri bir sarmaşık misali saran yağmacılığını aklamakla meşguller.

Sayfasını, hesabını, köşesini ve kalemini ücreti mukabil kullanan gazeteci kılıklı kalemşorlar dün olduğu gibi bugün de varlar. Gazetecilik kurallarıymış, meslek ahlakıymış, dürüst davranmakmış… Bunların hiçbiri umurlarında değil. Eskiden de hakikatin ve millî iradenin karşısındaydılar şimdi de...

Eskiden de belli merkezlere payandalık yapıyorlardı bugün de parayı verenin düdüğünü öttürüyorlar. Devir değişti fakat CHP iltisaklı basın kuruluşlarının misyonu ve zihniyeti değişmedi. Hatta üzülerek söylüyorum; üslup, seviye, kalite ve yayın çizgisi açısından malum medya daha da trolleşti. Ama ne yapsalar boş, ne yapsalar beyhude…

Bu ülkenin asli ve tek sahibinin tüm kesimleriyle millet olduğunu er ya da geç kabullenecekler. Eninde sonunda 85 milyonun bütün fertlerinin eşit olduğu, eşit muamele gördüğü yeni Türkiye gerçeğiyle yaşamayı öğrenecekler.