Milli Eğitim Bakanlığı yayınladığı yazıda 12 Eylül rejimin temel hak ve özgürlükler karşısındaki tutumuna dört elle sarılmış görünmektedir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti 12 Eylül rejiminin temel hak ve özgürlükler karşısındaki tutumunu boşa çıkartan özgürlüklerin alanını genişletme noktasında önemli adımlar atmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı ve ona yön veren politikaların sahibi iktidar partisi ise bu yazıyla Türkiye’yi bir kez daha o karanlık günlere hatta o günlerin ötesine taşıma iradesini göstermektedir.
Öncelikle bilinmelidir ki iş bırakma eylemi, ulusal ve uluslararası hukuktan doğan meşru bir sendikal haktır. Anayasamızın 90. maddesi uyarınca, Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesi ve AYM kararları sendikal faaliyetler kapsamında iş bırakmanın bir hak olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Danıştay kararları da kamu çalışanlarının sendikal eylemler nedeniyle cezalandırılamayacağını defalarca tescillemiştir. Ancak MEB, hukuk dışı bir yaklaşımla öğretmenlere baskı kurmaya çalışmaktadır.
Bakanlık gönderdiği yazıda, eğitim hakkının engellenmesinden ve güvenlikten bahsetmektedir. Ancak asıl sorulması gereken şudur: Okulları temizleyemeyen, yeterli öğretmen atamayan, öğrencilerin en temel güvenliğini sağlayamayan kimdir?
Öğrencilerimizin hijyenik bir ortamda eğitim görmesini engelleyen, okullarda yeterli personel çalıştırmayan, kadrolu öğretmen atamak yerine güvencesiz istihdam modellerini dayatan, eğitimi piyasalaştıran ve niteliksizleştiren, eğitim emekçilerini açlık sınırında yaşamaya mecbur bırakan bizzat MEB’dir! Eğitim-İş olarak, eğitim hakkını gerçekten savunan ve koruyan tarafız. İş bırakma eylemimiz de işte tam olarak bu sorunlara dikkat çekmek, kamusal eğitimi savunmak ve eğitim emekçilerinin haklarını korumak içindi.
Milli Eğitim Bakanlığı, kendisini bir patron gibi konumlandırarak, öğretmenleri hizaya sokmaya çalışmaktan vazgeçmelidir. MEB, sendikal haklarımızı engellemeye çalışarak açıkça suç işlemektedir. Anayasal güvence altında olan haklarımızı kullanmamız nedeniyle tehdit edilmemiz, sendikal mücadelemizi baltalama girişimidir ve açık bir mobbingdir!
Eğitim-İş olarak bir kez daha ilan ediyoruz: Sendikal haklarımızı kullanmamıza engel olmaya çalışan hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğiz! Hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdürecek, eğitim emekçilerinin onurlu mücadelesinden asla geri adım atmayacağız!
Sendika HaberleriŞube HaberleriBilgi-Belge-TalepDayanışmaHukuk HaberleriEğitim Haberleri