Özellikle iş bırakma eylemlerine yönelik cezalandırma tehdidi içeren metin, sendikal hakların kullanımını engelleme suçu kapsamına girmektedir. Bakanlık, eğitim emekçilerinin sendikal faaliyetlerini yasa dışı ilan etmeye çalışmakta, anayasa, yüksek yargı kararları ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendikal hakları fiilen yok saymakta ve sendikaların almış olduğu karar sonucunda eyleme katılanları hukuki yaptırımlar uygulamakla tehdit etmekte, nihayetinde sendikaları işlevsiz kılmayı amaçlamaktadır.
MEB’in okullara gönderdiği yazı özü itibariyle tüm kazanımlarımızı yok saymaktadır. Eğitim emekçilerinin iş bırakma eylemlerine katılımını, geçmişte yaptığı gibi “öğrencilerin eğitim hakkını engelleme” olarak niteleyip, eğitim hakkı ile eğitim emekçilerinin özlük hakları karşı karşıya konumlandırmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatları, sendikal eylemlerin bir demokratik hak olduğunu ve temel hak ve özgürlüklerin ihlali olarak değerlendirilemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Oysa özlük ve ekonomik koşulların düzeltilmesine dikkat çekmek amaçlı eylem biçimlerinin eğitim hakkını engelleme kapsamında değerlendirildiğine ilişkin tek bir karar bulunmamaktadır. Eğitim emekçilerinin sendikal faaliyetlerini kullanmasını engelleyen veya baskı altına alan her türlü uygulama, sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
MEB Sendikal Faaliyeti Engelleme Suçu İşlemektedir
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 118. maddesi, sendikal faaliyetleri engelleye yönelik fiilleri suç saymakta, hapis cezası ile cezalandırmayı düzenlemektedir. Sendikal faaliyette bulunmasını engellemeye yönelik tehdit fiili anılan madde gereği suçtur.
MEB’in sendikal hakları kullanmak isteyen eğitim emekçilerine yönelik açık açık tehdit içeren yazısı, bu madde kapsamında açıkça suç teşkil etmektedir. İş bırakma eylemlerine katılan eğitim emekçilerini caydırmaya yöneliktir. Sendikaların etkinlik ve kararlarına müdahale ederek, on yılların mücadele birikiminin kazanımların yok sayılması anlamındadır.
MEB’in sendikal faaliyetleri baskı altına alma girişimi sadece eğitim emekçilerinin örgütlenme hakkını ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda demokratik toplumun temel dinamiklerine de zarar vermektedir. Eğitim emekçilerinin koşullarını iyileştirme ve eğitim sistemindeki sorunlara dikkat çekme amacı taşıyan faaliyetlerin engellenmesi, sendikal hakların ve sendikal mücadelenin yasaklanması anlamını taşımaktadır.
Sonuç olarak MEB’in sendikal faaliyetleri engelleme yönündeki uygulamaları, Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere ve demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Eğitim emekçilerinin sendikal haklarını özgürce kullanabilmesi için şu adımlar atılmalıdır:
Sendikal faaliyetleri engellemeye yönelik baskılar son bulmalıdır.
MEB, sendikal hakları ihlal eden uygulamalarına son vermeli ve sendika örgütlenme özgürlüğüne saygı göstermelidir.
Sendikal hakları engelleyen kamu görevlileri hakkında yasal süreçler işletilmeli ve sorumlular cezalandırılmalıdır.
Sendikal hakların korunması ve geliştirilmesi için ILO Sözleşmeleri ve AİHM kararlarına uygun düzenlemeler yapılmalıdır.
Yukarıda belirtilen adımların atılmaması halinde MEB’in baskıcı politikalarına karşı, eğitim emekçilerinin birlik ve dayanışması güçlenerek büyütülecektir. Eğitim emekçileri bütün baskı, tehdit ve yıldırma çabalarına rağmen sendikal hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edecektir.
Eğitim-Sen