Anayasa Mahkemesi 4/12/2024 tarihinde E.2023/123 numaralı dosyada, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 538 sayılı Kanun’un 63. maddesiyle değiştirilen 134. maddesine 7343 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermiştir.

İtiraz Konusu Kural

İtiraz konusu kuralın birinci cümlesinde satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinin nispi harca tabi olduğu; itiraz konusu kuralın devamında da bu harcın yarısının talepte bulunulurken peşin olarak yatırılacağı, talebin kabulü hâlinde harcın başka kimseye yüklenmeyeceği ve istem hâlinde iade edileceği, talebin reddi hâlinde ise alınan harcın iade edilmeyeceği ve kalan kısmının talepte bulunandan tahsil edileceği öngörülmektedir.

12 Mart 2025 Tarihli ve 32839 Sayılı Resmî Gazete 12 Mart 2025 Tarihli ve 32839 Sayılı Resmî Gazete

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; ihaleye katılarak en yüksek pey sürmek suretiyle ihaleyi kazanan ihale alıcısıyla, ihalenin feshi talebinde bulunacak diğer kişilerin aynı konumda olmalarına rağmen itiraz konusu kuralla ihale alıcısı aleyhine farklı uygulamanın meydana getirildiği, kuralda ihalenin feshini talep etmede ihale alıcısının kategorik bir şekilde haksız ve kötü niyetli olarak kabul edildiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Hacizli bir malın cebrî icra yoluyla satılmasından sonra ihaleye hazırlık aşamasında veya ihale sırasında birtakım usulsüzlükler yapıldığı iddiasıyla icra mahkemesine yapılan fesih istemi takip hukukuna özgü bir yoldur. Bu itibarla ihalenin feshi talebinin nispi harca tabi olduğunu öngören itiraz konusu kuralla mahkemeye erişim hakkına sınırlama getirilmektedir.

Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir. Bu bağlamda yapılan incelemede, harç yükümlülüğü öngören kuralda harca esas değer, harcın oranı ve alınması usulünün herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralın kanunilik şartını sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan haksız ve kötü niyetli olarak yapılan ihalenin feshi taleplerinin önlenmesi amacına yönelik kuralın mahkemeye erişim hakkının sınırlandırılması bakımından anayasal anlamda meşru bir amacının bulunduğu anlaşılmıştır.

Kural kapsamında ihalenin feshi talebinde olağanın dışında nispi harç öngörülmesinin ihale sürecinin gereksiz başvurularla uzamasını önleme amacına ulaşma bakımından elverişli olduğu anlaşılmış, para cezasına ek olarak harç yükünün artırılması biçimindeki tedbirin de öngörülmesinin kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kaldığı ve gerekli olma koşulunu sağladığı kanaatine varılmıştır.

Kural uyarınca pey sürmek suretiyle ihaleye katılanlar tarafından ihalenin feshinin istenmesi durumunda, belirlenen harcın tamamının değil yarısının peşin alınacağı, ihalenin feshi talebinin kabulü hâlinde peşin alınan kısmın iade edileceği ve ekonomik gücü olmayanların 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesi uyarınca adli yardım kurumundan yararlanabileceği gözönünde bulundurulduğunda kuralla pey sürmek suretiyle ihaleye katılanlara aşırı bir külfet yüklendiği söylenemez.

Bu itibarla kural kapsamında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebi için öngörülen harç nedeniyle kişilerin mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın orantılı ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermiştir.