Anayasa Mahkemesi 24/9/2024 tarihinde E.2024/78 numaralı dosyada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “Kamuya yararlı dernek ve vakıflar,…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir. |
İtiraz Konusu Kural
İtiraz konusu kuralda, kamuya yararlı dernek ve vakıfların iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilecekleri düzenlenmek suretiyle bunların dışında kalan tüzel kişiler kategorik olarak adli yardım imkânının dışında bırakılmıştır.
Başvuru Gerekçesi
Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kural kapsamında özel hukuk tüzel kişilerinin adli yardımdan yararlanamamalarının meşru bir amacının bulunmadığı, kuraldan kaynaklanan bu sınırlamanın kişilerin mahkemeye erişimini aşırı derecede zorlaştırdığı hatta imkânsız hâle getirdiği, dolayısıyla kuralla adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirildiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
İtiraz konusu kural, gerçek kişiler için öngörülen adli yardım kurumundan tüzel kişilerden yalnızca kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanmalarına imkân tanımak suretiyle bunlar dışında kalan özel hukuk tüzel kişilerini kapsam dışında bırakmaktadır. Kamuya yararlı vakıf ve dernek dışındaki tüzel kişilerden mali imkânları yetersiz olanların iddia ve savunmada ya da icra takibinde bulunmalarını veya geçici hukuki korunma talep etmelerini kolaylaştıran adli yardım imkânından mahrum bırakılması bu tüzel kişiler yönünden mahkemeye erişim hakkını sınırlamaktadır.
Anayasa Mahkemesi, özel hukuk tüzel kişisi olan bir sermaye şirketinin idareye karşı açtığı tazminat davasında adli yardım talebinin reddedilmesi üzerine yaptığı bireysel başvuruyu mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelemiştir (Kemtaş Tekstil İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2020/22192, 17/5/2023). Anılan kararda, hak ve fiil ehliyetine sahip olan tüzel kişilere hukuk düzeni tarafından borç ve yükümlülük öngörüldüğü, bunlara aktif ve pasif dava ehliyetine sahip olarak iddialarını yargısal merciler önünde dile getirme imkânının tanındığı ifade edilerek yüksek miktardaki yargılama giderlerini ödemekten aciz olan özel hukuk tüzel kişileri açısından bu durumun dava açmayı zorlaştırabileceği hatta imkânsız hâle getirebileceği belirtilmiştir. Ayrıca ödeme gücünden yoksun olan bu tüzel kişilerin dava açmalarını kolaylaştırabilecek adli yardım kurumu dışında herhangi bir düzenlemenin ya da yargısal uygulamanın da bulunmadığı dile getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, söz konusu kararda hukuk düzenine göre gerçek kişiler gibi hak ve borçlara ehil olan özel hukuk tüzel kişilerinin -yargılama masraflarını ödeme gücü olmayanların- durumlarının dikkate alınarak söz konusu masraflardan muaf tutulmalarının nimet-külfet dengesinin sağlanması açısından zorunlu olduğunu belirterek kanundan kaynaklanan kategorik yasağın meşru bir amacının bulunmadığını tespit etmiş ve başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçüsüz olduğunu değerlendirmiştir.
Anayasa Mahkemesi, anılan kararda yer alan değerlendirmelerden hareketle kural kapsamında kamuya yararlı dernek ve vakıflar dışındaki özel hukuk tüzel kişilerinin Kanun’da öngörülen şartlar oluştuğu hâlde yalnızca tüzel kişi olmaları nedeniyle adli yardım kurumundan yararlandırılmamalarının meşru amacının bulunmadığı ve kuralla mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın ölçülü olmadığı sonucuna varmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.