Anayasa Mahkemesi 11/2/2025 tarihinde E.2025/39 numaralı dosyada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7524 sayılı Kanun’un 54. maddesiyle değiştirilen ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir. |
İtiraz Konusu Kural
İtiraz konusu kuralda, konusu ilk derece mahkemesince veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihte geçerli olan parasal değerin altında kalan idari davalarda bu mahkemelerce verilen karara karşı istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamayacağı öngörülmektedir.
Başvuru Gerekçesi
Başvuru kararında özetle; davayı açarken ya da davayı ıslah ederken davacının sonraki yıllarda belirlenecek yeniden değerleme oranını bilmesinin ve bu kapsamda kararın verildiği tarihteki parasal sınırı öngörmesinin mümkün olmadığı, dava tarihi veya ıslah tarihi itibarıyla istinafa veya temyize tabi olan bir davada verilen karara karşı -özellikle enflasyon oranının yüksek olduğu dönemlerde- yargılama sürecinin uzaması durumunda istinafa veya temyize başvurulamayabileceği, aynı tarihte açılan ve benzer nitelikli davaların kural nedeniyle farklı aşamalarda kesinleşebileceği, bu durumun belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik ile adil yargılanma ilkelerini ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesi, 4/12/2024 tarihli ve E.2023/182, K.2024/203 sayılı kararıyla dava konusunun değer ve miktar itibarıyla hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarların altında kalması hâlinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararına karşı istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamayacağını öngören ibareyi iptal etmiştir. Anılan kararda, kural gereğince parasal değer (kesinlik sınırı) güncellenirken dava konusu mal ya da alacağın değerinin güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamının davanın taraflarına yüklendiği belirtilmiş ve kişilere aşırı bir külfet yüklediği anlaşılan kuralla hükmün denetlenmesini talep etme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu kararda adli yargılamalara dair hüküm içeren kurala ilişkin değerlendirmeler yapılmış, itiraz konusu davada ise idari yargılamalar yönünden benzer nitelikli düzenleme içeren kural incelenmiştir.
İtiraz konusu kuralda, idari davalarda istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilmesi için nihai kararın verildiği tarihte geçerli olan parasal değerin esas alınması hüküm altına alınmaktadır. Dava konusu kural gereğince istinaf veya temyiz kanun yoluna başvuru açısından geçerli olan parasal sınır enflasyona göre güncellenirken dava konusu değer enflasyonun etkilerinden arındırılmamaktadır. Bu yönden idari işlem veya eylemin gerçekleştiği, idareye başvurulduğu ya da davanın açıldığı tarihte geçerli olan parasal sınırlara göre istinafa veya temyiz kanun yoluna başvurulabilecek bir karara karşı kural nedeniyle özellikle yargılamaların uzun sürdüğü durumlarda -ilk derece mahkemesinin veya bölge idare mahkemesinin karar verdiği tarihte geçerli olan parasal tutarlara göre- istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulması imkânı ortadan kalkabilecektir.
Bu itibarla kural yönünden Anayasa Mahkemesinin anılan 4/12/2024 tarihli ve E.2023/182, K.2024/203 sayılı kararından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |