Birleşik Kamu iş Genel Başkanı Hüseyin Kara, Hür Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu ve BASK Genel Başkanımız Mehmet Alper Öğretici basın açıklamalarını yaptılar.

Açıklama şu şekildedir;

Kıymetli Basın Mensupları

Ülkemizin yaşadığı ağır ekonomik buhran bütün vatandaşlarımızı derinden etkilemektedir. İşçi, esnaf, üretici, sanayici emekli, memur herkes ağır şartlar altında hayat mücadelesi vermektedir. Devletin her türlü hizmetini halka ulaştıran kamu çalışanları ve yıllarca çalışarak devlete hizmet etmiş emeklilerimiz bu ağır tablo karşısında sürdürdükleri mücadelede ocak ayında daha da ağır bir muameleyle maruz bırakılmıştır. 2025 Ocak ayı zammı olarak kamu çalışanları ve emeklilerine  %11.54,asgari ücrete %30,işçi ve emeklilerine %15.75 oranında bir artışla karşı karşıya kalınmıştır. Temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak bir maaşla hayata tutunmaya çalışan kamu çalışanları ve eğitimciler olarak  aç bırakma zammı karşısında iş bırakarak tepkimizi güçlü bir şekilde siyasi iktidara gösteriyoruz.

Sahte ve ısmarlama TÜİK rakamlarını baz alarak enflasyonun düşüş eğiliminde olduğunu yıllık enflasyonun %44.38 olarak gerçekleştiğini söyleyenler gıdaya %70, kiraya%58 vergi ve cezalara %44 zam yapmakta ve kamu çalışanlarının ve emeklilerin sırtından ekonomi oyunları oynamaktadır. Vergi yükünü  çalışanların ve emeklilerin sırtına yükleyerek, hayat şartlarını her geçen gün katlanılamaz hale getiren gerçek enflasyonun %90 ları bulduğu ortamda talimatlı TÜİK verileri ile maaş zammı belirleyen siyasi iktidar bilmelidir ki bizlere reva görülen bu hayat şartlarını hiçbir surette kabul etmeyeceğiz. 2023 Aralık ayı salkım domatesin hal çıkışı fiyatının 30 TL’den 2024 Aralık ayında 60 TL’ye arttığı, bir simit ile bir çayın yaklaşık 40TL’yi bulduğu, en büyük para birimimiz 200TL ile bir kalıp peynir alınamadığı bu dönemde gerçekler TÜİK’in sahte verileri ile örtülemez.

Bizler beş bana, bir sana zihniyetiyle yapılan ülkenin kaynaklarının paylaşımını kabul etmeyeceğiz. Bizler sarı sendikaların göstermelik sözlerle ve tavırlarla dostlar alış verişte görsün, bizim çarkımız dönmeye  devam etsin, düşüncesini kabul etmeyeceğiz. Bizler yetkilerini ve etkilerini kendi ikballeri için kullanan, üyesinin iradesini siyasetin koridorlarında harcamaktan   gocunmayan sendikal anlayışı kabul etmeyeceğiz.

Toplu sözleşme masalarında her seferinde istediği artış oranının yarısını bile alamayanlar, ellerindeki gücü kamu çalışanlarının değil siyasi iktidarın tembih ve telkinleri doğrultusunda harcamaktadırlar. Her Ocak ayında verilen zamlar önceki yılın kayıplarını bile karşılamaktan uzaktır. Vergi dilimi rüzgarı ile toz gibi darmadağın olan ve alım gücünün artmasına hiçbir katkısı olmayan zamlar, ters etki yapmakta çalışanların kayıplarını karşılamak bir tarafa kum bataklığına düşmüş gibi kamu çalışanlarını dibe çekmektedir.Bütün kamu çalışanları ve emekliler gibi eğitimciler de geçim sıkıntısının dipsiz kuyusunda nefes almaya çalışmaktadır. Ülkemizin geleceğinin emanet edildiği öğretmenlerimiz yoksulluk sınırına dahi ulaşacak maaşı alamamaktadır. Memur ve hizmetlilerimiz yok sayılmaktadır.

Hadi sende gel! Hadi sende gel!

Buradan siyasi iktidara sesleniyoruz

*Kamu çalışanlarına vergi geliri gözüyle bakmayı bırakmalıdır. Vergi adaleti sağlanarak  vergi dilimi oranlarını %15’e sabitlenmelidir.

*Ocak 2025’te kamu çalışanları ve emeklilere verilen açlık zammını sahte TÜİK enflasyonuna göre değil  gerçek çarşı pazar enflasyonuna göre güncellenmelidir.

*Maaşlara verilen ek ödemelerin taban aylığına ve emekliliğe  yansıtılması sağlanmalıdır.

*Yoksulluk sınırı altında kalan maaşları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.

*Alım gücünün artması için  ülke kaynaklarının adil paylaşımı gerçekleştirilmelidir. Zenginin daha çok zengin olduğu bir düzeni devam ettirmekten vazgeçilmelidir.

*Adaletin olmadığı yerde ekonomik istikrar da olmaz. Ülkemizde adalete olan güven en düşük seviyelerdedir. Adalet anlayışının ülkede yerleşmesi sağlanmalıdır.

*Kamu kurumlarında ücretsiz kreş açılmalıdır.

*Toplu sözleşme sürecinde sarı sendikalarla yapılan oyunlara son verilmeli, toplu sözleşmeler kamu çalışanının hayat şartlarını iyileştirmenin bir aracı haline getirilmelidir.

*Eşit işe eşit ücret politikasını hayata geçirilmelidir.

*Kamu çalışanlarına kira, ulaşım, eğitim yardımı için ödenek ayırmalıdır.

*Emeklilerimizle çalışanlarımız arasındaki her yıl uçuruma dönen maaş farklarına emeklilere ek zam vererek müdahale edilmelidir.

*Kamu çalışanlarının geçim standardının devletin de itibarı olduğu unutulmamalı ve kamu çalışanları hak ettikleri hayat standardına kavuşturulmalıdır.

Kıymetli Basın Mensupları

Bugün haykırdığımız bu gerçekleri  13 Ocak Pazartesi günü iş bırakma eylemi yaparak da siyasi iktidara iletiyoruz. Bu mücadele kamu çalışanı ve emeklilerle beraber hayat mücadelesi veren, ülkenin kaynaklarından payına düşeni alamayan herkesin mücadelesidir. Bu mücadele sarı sendikaların cesaret edemedikleri iş bırakma eyleminin nasıl yapılabileceğini ilan edenlerin mücadelesidir. Bu mücadele siyasetin güdümünde hareket edenlerin kamu çalışanlarını nasıl yüz üstü bıraktıklarını nların yüzlerine haykıranların mücadelesidir. Bu mücadele enflasyonun market boykotu çağrılarıyla değil, adil paylaşımla emeğin hakkının ödenmesiyle, adaletin sağlanmasıyla düşebileceğinin kamuoyuna ilanı mücadelesidir.

Örgütlü mücadelemiz kazanacak kamu çalışanları ve emekliler kazanacak.

Hepinize saygı ve selamlarımızı sunuyoruz.