Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinin Karma İstişare Komitesi üyesi sivil toplum kuruluşlarının yönetici ve temsilcilerinin katıldığı toplantıda, Türkiye Kamu-Sen’i Genel Başkanımız Önder Kahveci ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci temsil etti.
Göç, Engelliler için girişimcilik, Sosyal Konular, Yapay Zeka-Dijital beceriler ve Tarım başlıklarının masaya yatırıldığı toplantıda, Konfederasyon Genel Başkanımız Önder Kahveci, “Göç meselesi ve Yapay Zeka-Dijital Beceriler” konulu oturumlarda yaptığı konuşmalarda görüşlerini katılımcılarla paylaştı.
KAHVECİ: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE YANSIMALARI KİTLESEL GÖÇÜ TETİKLEYECEKTİR
Göç meselesi hakkında görüşlerinin dile getiren Genel Başkanımız Önder Kahveci, “Yakın gelecekte küresel iklim değişikliğine bağlı olarak görülmesi muhtemel kuraklık ve aşırı iklim hareketleri, kitlesel göçleri körükleyecek bir etki yaratacaktır” diyen Genel Başkan Kahveci, “Türkiye, konumu itibarı ile Doğu’dan Batı’ya ve Güney’den Kuzey’e yaşanan bu göçlerin kesişim noktası, çatışmaların tampon bölgesi ve sığınmacıların geçiş koridoru olması nedeniyle, yaşanan her türlü istikrarsızlıktan en fazla etkilenen ülkelerin başında gelmektedir” dedi.
Genel Başkan Önder Kahveci konuşmasında;
“Halihazırda dünyanın en büyük sorunlarından bir tanesi de göç olgusudur. Özellikle Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Kafkas bölgelerindeki siyasi istikrarsızlık ve çatışmalar nedeniyle büyük göç dalgaları yaşanmaktadır. Yakın gelecekte küresel iklim değişikliğine bağlı olarak görülmesi muhtemel kuraklık ve aşırı iklim hareketleri, kitlesel göçleri körükleyecek bir etki yaratacaktır.
Bilhassa kontrolsüz göçün, toplumları kültürel ve sosyolojik olarak değişime uğrattığı bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte sığınmacıların barınma, gıda, sağlık, eğitim, güvenlik gibi ihtiyaçlarını karşılamak, göç alan ülkelerde büyük bir ekonomik kaynak ihtiyacı doğurmaktadır. Sığınmacıların göç ettikleri ülkelere entegrasyonu uzun zaman almakta, kontrolsüz göç, ülkelerde büyük bir güvenlik sorunu da yaratmaktadır.
Türkiye, konumu itibarı ile Doğu’dan Batı’ya ve Güney’den Kuzey’e yaşanan bu göçlerin kesişim noktası, çatışmaların tampon bölgesi ve sığınmacıların geçiş koridoru olması nedeniyle, yaşanan her türlü istikrarsızlıktan en fazla etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. AB ülkeleri de Türkiye kadar olmasa da yaşanan göç dalgasının olumsuz etkilerden nasibini almaktadır.
2010 yılından beri Ortadoğu’da Arap Baharı adıyla başlayan, Rusya-Ukrayna Savaşı ile devam eden şimdi de Lübnan’a uzanmış bulunan, İsrail'in Gazze'ye müdahalesi ile yaşanan insanlık dramı ve soykırım ile zirveye ulaşan karışıklık ve çatışmalardan sonra en büyük göç alan ülke konumunda Türkiye bulunmaktadır. Bütün bu etmenlere küresel iklim değişikliğinin getireceği olumsuzluklar, temiz suya erişimin zorlaşması, istihdam imkânlarının azalması da eklendiğinde gelecek 10 yıl içinde Türkiye ve AB’nin göç sorununu çok daha derinden yaşayacağı ve sığınmacılar için yapılacak yatırımlarda finans kısıtına düşeceği açıktır.
Bununla birlikte sığınmacıların toplumsal ve kültürel entegrasyon sorununu nasıl çözeceğimiz de büyük bir soru işareti olarak karşımızda durmaktadır. Bu nedenle gelecekte en büyük sorunumuz haline gelme potansiyeli taşıyan göç olgusunu kontrol etmek ve en aza indirgemek için bölgede siyasal ve ekonomik istikrarın sağlanması zorunluluğu bulunmaktadır. AB ülkeleri başta olmak üzere tüm gelişmiş ekonomilerin küresel barışın sağlanması adına her zamankinden daha fazla girişimde bulunması, gerginlikleri tırmandıracak, çatışmaları körükleyecek politikalardan uzak durması gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkeleri de bölgenin istikrarı için gerekli samimi gayreti göstermeli, önümüzdeki sürecin bir kabusa dönmesinin önüne geçilmelidir” dedi.
KAHVECİ: YAPAY ZEKA İLE BİRLİKTE İŞ VE ÇALIŞAN KAVRAMI DEĞİŞECEKTİR
Yapay Zeka ve Dijital beceriler konusunda da görüşlerini katılımcılarla paylaşan Genel Başkan Kahveci, “Öyle görünüyor ki, akıllı teknolojiler ve yapay zekâ, Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan, bildiğimiz anlamdaki üretim, iş ve çalışan kavramını tamamen değiştirecektir” diyerek, Konfederasyonumuzun 2018 yılında ortaya koyduğu Sendika 4.0 projesine dikkat çekti.
Genel Başkan Kahveci;
“Elektrik gücünün yardımıyla seri üretime geçilmesi ve bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle otomasyona dayalı üretimi öngören gelişmelerin ardından, siber fiziksel sistemler, otonom davranış sergileyebilen yapay zekâ çalışmaları sonucunda, Sanayi Devrimi artık dördüncü aşamasına geçmiş bulunmaktadır.
Endüstri 4.0 süreci, hiç kuşkusuz ki yalnızca işletmeleri değil çalışma ilişkilerini de kökünden değiştirecek gelişmelere gebedir. Öyle görünüyor ki, akıllı teknolojiler ve yapay zekâ, Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan, bildiğimiz anlamdaki üretim, iş ve çalışan kavramını tamamen değiştirecektir.
Bu çerçevede artık kapımızdan içeri girmekte olan yapay zekânın, otonom sistemlerin, nesnelerin internetinin toplumumuza, kamu yönetimine, çalışma yaşamına, hukuk sistemimize, ekonomik ve sosyal politikalara nasıl yansıyacağının tespit edilmesi, fütürist bir yaklaşım olmaktan öteye hayati bir zorunluluktur.
Bu doğrultuda 2018 yılında Türkiye Kamu-Sen’in Sendika 4.0 olarak adlandırdığı bir altyapı projesi bulunuyor.
Bütün tahminler işsizliğin artması, ücretlerin düşmesi, birçok mesleğin ortadan kalkması ya da yapay zekânın eline geçmesi, toplumda devlet algısının değişmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Projemiz bu gerçeklerden yola çıkılarak;
• Eğitim sisteminin yeni üretim metotlarına entegrasyonu,
• Hukukî altyapının geleceğe dönük olarak revizyonu,
• Yeni istihdam programlarının oluşturulması,
• Yeni örgütlenme modellerinin geliştirilmesi,
• Farklı aksiyon planlarının belirlemesi,
• Yeni sosyal politika önerileri,
• İnsan odaklı bir istihdam piyasasının inşa edilmesi,
• Yok olacak mesleklerle yeni ortaya çıkacak mesleklerin, yeni imkânların araştırılması,
• Yapay zekânın toplumsal yapı üzerinde yaratacağı etkinin hesap edilmesi,
• Kamu yönetimi ve kamu hizmetlerinin geleceğinin tespit edilmesi gibi konuların,
Sosyal taraflar, uluslararası kuruluşlar, AB, Uluslararası Çalışma Örgütü gibi toplumun bütün kesimlerini içeren ve süreklilik arz eden bir platformda tartışılmasını, değerlendirilmesini, yapılacak akademik ve uygulama çalışmalarıyla bir yol haritası hazırlanmasını öngörmektedir.
Türkiye Kamu-Sen olarak, dünyadaki ekonomik ve toplumsal sistemleri köklü bir değişime zorlayacak olan sürecin, çalışma yaşamına, mevzuata, sendikacılığa, memurlara ve işçilere etkilerini ortaya koyacak, çalışma hayatının ve toplumsal kesimlerin, bu büyük dönüşüm sürecine zarar görmeden adapte olmasını sağlayacak bir altyapı hazırlanmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) Toplantıları, farklı konu başlıklarına ilişkin yapılacak oturumların ardından tamamlanacak.