Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından 14-15 Şubat 2025 tarihlerinde Rami Kütüphanesi Konferans Salonu’nda düzenlenen “Türkiye Yayıncılık Zirvesi: 21. Yüzyıl Yayıncılığında Fırsatlar ve Meydan Okumalar” programı, akademisyenler, yazarlar, yayınevleri ve sektörden temsilcileri bir araya getirdi. İki gün süren zirvede, toplam 9 oturumda, 42 konuşmacıyla, küreselleşme ve dijitalleşme bağlamında dünyada yayıncılığın dönüşümü, Türkiye’de yayıncılığın hafızası ve geleceğine dair görüş ve öneriler kapsamlı bir şekilde masaya yatırıldı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Zirve’nin açılış konuşmasında sarfettiği “Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda, ülkemizi yayıncılık alanında küresel bir merkez hâline getirmek için çalışıyoruz,” ifadeleri, zirvenin temel misyonunu özetler nitelikteydi. Yayıncılık sektöründe Türkiye’nin çekim gücünü artırmak odağıyla düzenlenen zirve, yerel ve uluslararası aktörler arasında iş birliği ve diyalog ortamını destekledi.

Zirve kapsamında sunulan fikirler ve öneriler, yalnızca yayıncılık sektörüne değil, aynı zamanda Türkiye’nin entelektüel ve kültürel vizyonuna katkı sağlayacak bir rehber niteliği taşıyor. Uluslararası standartlarda bir yayıncılık ekosisteminin oluşturulmasına yönelik önemli önerilere sahne olan Türkiye Yayıncılık Zirvesi, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını dünya sahnesine taşıma hedefi doğrultusunda, yayıncılık dünyasına yön veren bir platform olarak hafızalarda yer etti.

Zirve kapsamında, Türkiye’nin zengin yayıncılık mirasını görsel malzemelerle aktaran “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yayıncılık Tarihimizden Fragmanlar Sergisi” ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekti. Hurufattan taşbaskıya, ilk matbu kitaplardan, ilk kitaphânelerin tarihsel belgelerine, latin alfabesine geçiş sürecini belgeleyen nadide gazete ve dergi örneklerden, ilk yayın kataloglarına ve afişlere kadar uzanan geniş ve zengin bir tarihsel malzemeyi bir araya getiren sergi, ziyaretçileri Türkiye’de yayıncılık tarihinde bir yolculuğa taşıdı. Fatih Ketancı’nın danışmanlığında hazırlanan sergide, Sahaf Nedret İşli, Sahaf Bahtiyar İstekli ve Mücellit Muhammed Furkan Ceylan’ın koleksiyonları yer aldı.

Yayıncılığın tarihsel dönüşümünü düzenlenen Sergiyle tarihsel olarak gözler önüne serildiği Zirve’de aynı zamanda yayıncılığın geleceğine damga vuracağı düşünülen “yapay zekâ”ya vurgu yapan bir atölye de gerçekleştirildi. “Yapay Zekâyla Çocuk Hikayesi Yazımı Atölyesi”nde üniversitelerin ilgili bölümlerinden katılımcılar, yapay zekâ destekli araçlar kullanarak hikâye yazma, karakter tasarımı ve görsel oluşturma süreçlerini deneyimleme fırsatı buldu. Atölye sonunda, yapay zekâ araçlarıyla kendi hikayelerini oluşturan katılımcılara sertifikaları takdim edildi.

İletişim Başkanı Altun: “Yayıncılık, Türkiye iletişim modelinin mütemmim cüzüdür”

Türkiye Yayıncılık Zirvesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yayıncılık Tarihimizden Fragmanlar Sergisi” açılışı ve ardından yaptığı açılış konuşmayla başladı. İletişim Başkanı Altun, konuşmasında, Türkiye’nin küresel adalet ve hakikat mücadelesindeki rolüne vurgu yaparak, yayıncılığın bilgi üretimindeki kritik önemine dikkat çekti. İletişim Başkanı Altun, konuşmasında şu ifadelere de yer verdi:

“Türkiye bugün sadece bölgemizde değil, tüm dünyada bir küresel adalet ve hakikat mücadelesi veriyor. Biz, bu iki mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğini ve ancak bu takdirde başarı elde edebileceğimizi düşünüyoruz. Zira adalet ve hakikat iç içe geçmiş iki temel değerdir ve adalet, hakikat için birlikte mücadele etmek de şerefli bir tavırdır.

Kocaeli İzmit'te karla mücadeleye esnaftan tam not Kocaeli İzmit'te karla mücadeleye esnaftan tam not

Kurumsallaştırmaya çalıştığımız Türkiye İletişim Modeli ile özgün pratikler ortaya koymaya gayret ediyoruz ve biz, yine bu çerçevede, kitap ve dergi yayıncılığını Türkiye İletişim Modeli’nin mütemmim bir cüzü olarak telakki ediyoruz. Ceberut, tepeden inmeci, topluma, millete, halka yukarıdan bakan bir kültürel hegemonya gelişimine karşı bizler, toplumuyla, tarihiyle, kültürüyle barışık, özgün bir modernleşme arayışı içinden çıkan bir kültürel çoğulculuğu ve demokratik temsil düzenini savunuyoruz.”

Yayıncılıkta faaliyet gösteren aktörlerin, bilgi üretim düzeninin ana aktörleri olduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, konuşmasına şöyle devam etti:

“En temel iddia hakiki, tahrif edilmemiş bilgi üretmektir. Ancak mevcut dezenformasyon yağmuru ve bunu besleyen medya düzeni, bu uğraşı ve gayreti gittikçe zorlaştırmaktadır. İletişim Başkanlığı olarak yayımladığımız eserlerle bir yandan kamuda, devlette, hükümette, her bir kitapta birer politika belgesi üretmeye çalışıyor, bir yandan da hem ulusal hem uluslararası kamuoyu için Türkiye’nin haklı tezlerini, haklı duruşunu ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi vizyonunu paylaşmaya gayret ediyoruz.”

Küresel Yayıncılığın Geleceği: Hegemonya, Etik ve Yeni Anlatılar

İletişim Başkanı Altun’un konuşmasının ardından, Leeds Üniversitesi’nden Prof. Salman Sayyid’in konuşmacı olduğu Özel Oturum ile programa devam edildi Küresel Yayıncılığın Geleceği: Hegemonya, Etik ve Yeni Anlatılar” başlıklı oturumda, Profesör Sayyid, küresel yayıncılık ağlarındaki Batı dillerinin hakimiyetinden, yayıncılığın sömürgesizleştirilme çabalarına ve etik yayıncılık standartlarının geliştirilmesine kadar geniş bir yelpazede önemli konuları ele aldı. Oturumda ayrıca, Müslüman entelektüellerin küreselleşen yayıncılık dünyasında karşılaştıkları zorluklar ve Türkiye’nin bu alandaki potansiyeli detaylı bir şekilde tartışıldı.

Küreselleşme ve Dijitalleşme Odağında Yayıncılık

Zirvenin ilk günü özel oturumun ardından küreselleşe ve dijitalleşme bağlamında yayıncılığın önündeki fırsat ve meydan okumaları derinlemesine ele alan iki oturumla devam etti.

“Dijitalleşen Yayıncılık ve Okuma Kültürünün Geleceği” başlıklı ilk oturumda, dijitalleşmenin yayıncılık sektörü üzerindeki etkileri, okuma kültüründeki değişimler ve dijital yayıncılığın sunduğu yeni fırsatlar tartışıldı. Konuşmacılar, özellikle bilgiye erişim süreçlerindeki dönüşümler ve doğru bilgiye ulaşma zorluklarına dikkat çektiler.

Dijitalleşmenin yazarlık sürecini ve okur-yazar ilişkisini nasıl değiştirdiği üzerine de önemli değerlendirmelerde bulunulan oturumda, teknolojik yeniliklerin yayıncılık sektörüne sunduğu avantaj ve zorluklar, influencer yazarlık, talep üzerine baskı (print-on-demand) gibi yeni modellerin sektöre olan etkisi de detaylı bir şekilde masaya yatırıldı.

Zirvenin ikinci oturumunda, Türk yayıncılığının uluslararası alandaki yeri ve yayıncılığın kültürel diplomasideki rolü tartışıldı. Dijitalleşmenin kültürel yayıncılığa sağladığı katkılar ve bu alandaki fırsatlar detaylı bir şekilde ele alınırken, Türk edebiyatının uluslararası alanda daha fazla tanıtılması için yapılması gerekenler de konuşuldu. Telif hakları ve çeviri stratejilerinin, Türk kültür ve edebiyatının dünyaya aktarılmasındaki rolü de panelin öne çıkan konularından biri oldu.

Zirvenin ilk günü, katılımcılara hem sektörün mevcut durumunu hem de geleceğini tartışma imkânı sunarak, yayıncılık dünyasına dair önemli fikir alışverişleriyle sona erdi.

Türkiye’de Yayıncılığın Hafızası ve Geleceği

Zirvenin ikinci günü, Türkiye’de yayıncılığın serüvenine odaklanan oturumlara sahne oldu. “Bâbıâli’den Günümüze: Türkiye’de Matbuat Dünyasının Dönüşümü” başlığıyla günün ilk oturumunda, Osmanlı’dan günümüze matbuat dünyasının geçirdiği dönüşüm, yayıncılık alanında köklü bir tecrübeye sahip isimler tarafından ele alındı. Konuşmacılar, geleneksel ve modern yayıncılık arasındaki geçiş sürecini ve yayıncılığın Türkiye’nin entelektüel ve toplumsal dönüşümündeki etkisini değerlendirdiler.

“Kamu Yayıncılığının Dünü, Bugünü ve Geleceği” başlıklı günün ikinci oturumunda, kamu yayıncılığının tarihsel ve güncel boyutları değerlendirildi. Oturumda, kamu yayıncılığının kültürel diplomasi ve dezenformasyon çağında doğru bilgi aktarımı açısından önemi konuları öne çıktı. Farklı kamu kurumlarının yayın stratejileri, akademik yayıncılığın tarihsel misyonu ve belediyelerin kamu yayıncılığına katkıları konuşuldu. Ayrıca, dijitalleşmenin kamu yayıncılığına getirdiği fırsatlar ve meydan okumalar detaylı bir şekilde tartışıldı.

“Yayıncılıkta Sınırları Aşmak: Erişilebilir Yayıncılık” başlıklı özel oturumda, erişilebilir yayıncılığın tanımı, Avrupa Erişilebilirlik Yasası’nın sektöre etkileri ve kamu-özel sektör iş birliği gibi konular ele alındı. Erişilebilir yayıncılıkta yapay zekânın rolüne dikkat çekerek, bu alandaki iş birliklerinin önemine vurgu yapıldı. Eğitim platformlarının engelli bireyler için nasıl daha erişilebilir hale getirilebileceği de oturumda tartışıldı.

“21. Yüzyılın Çocukları İçin Yazmak: Çocuk Yayıncılığında Yeni Yönelimler” başlıklı oturumda, çocuk edebiyatında geleneksel değerlerin aktarımı, dijital çağda çocuk edebiyatının dönüşümü ve çocuklara yönelik etik ve felsefi değerlerin işlenmesi konuları tartışıldı. Konuşmacılar, modern çocuk edebiyatında dijitalleşmenin sunduğu fırsatları değerlendirirken, bu sürecin çocukların medya tüketim alışkanlıklarını nasıl şekillendirdiğine dair görüşlerini paylaştılar.

Dijital Dönüşümün Odağında “Kitabın Endüstrisi” başlıklı oturumda ise, dijitalleşmenin kitap endüstrisi üzerindeki etkileri konuşuldu. Konuşmacılar, fiziksel mağazalar ile e-ticaret platformları arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceği, sesli kitap pazarının gelişimi ve geleneksel basılı yayınların geleceği gibi önemli konuları masaya yatırdı. Anadolu’daki geleneksel kitapçılara olan etkiler de oturumun önemli başlıkları arasında yer aldı.

Zirvenin Türkiye’de Yayıncılığın Hafızası: Tanıklıklar Oturumu başlıklı son oturumunda, Türkiye’de yayıncılığın bir fikir üretim merkezi olarak nasıl geliştiği konuşuldu. Özellikle 1960’lardan günümüze yayıncılık alanının kültürel ve ideolojik olarak çoğullaşması, entelektüel çeşitliliğin artışı ve çeviri faaliyetlerinin Türkiye’nin toplumsal ve ideolojik dönüşümüne etkileri tanıklıklar üzerinden tartışıldı.

İki gün süren Türkiye Yayıncılık Zirvesi, kamu ve özel sektör yayıncıları arasında diyalog ve tecrübe paylaşımı sağlamanın yanı sıra, yazarlar, yayınevleri ve okurların yayıncılık alanına dair birlikte fikir geliştirdiği bir müzakere zemini oluşturdu. Zirve Türkiye’yi yayıncılık açısından da “küresel bir çekim merkezi” yapma vizyonuyla tamamlandı.