KKTC’de “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” paneli düzenlendi

"Daha Adil Bir Dünya Mümkün" isimli videoyla başlayan etkinliğin açılışında, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri konuştu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un video mesajının yayımlandığı panel, uluslararası kurumların reformuna katkıda bulunmak ve Türkiye’nin daha adil bir dünya vizyonunu vurgulamayı amaçlıyor.

KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu konuşmasında, "Birleşmiş Milletler (BM) yapısının uluslararası camiada sorun çözen bir yapı olmadığı, tam tersine sorun yaratan bir yapı olduğu zaten yıllardan beri kanıtlanmış." ifadesini kullandı.

Ertuğruloğlu, gerek Filistin gerek Bosna Hersek konusunda, BM askerleri önünde katliamların gerçekleştiğini hatırlatarak, "Büyükelçi, Kıbrıs’ta da aynı şeyin yaşandığını söyledi ve bu doğru.” dedi.

1964'ün Mart ayında geçirilen 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına değinen Ertuğruloğlu, kararda yer alan ifadenin yanlış bir şekilde kaydedildiğini söyledi.

Ertuğruloğlu, "Bu hükûmet, Ada'ya barış gücü askerlerinin gelmesine onay vermiştir argümanını kullanarak, bu kararı geçirdiler." ifadesini kullandı.

Bu ifadeye itiraz eden Türk tarafının, İngilizlerin “kelimelerle oynamayalım, Ada’da ölen insanlar sizin insanlarınız, bir an önce asker gitsin, kanın durdurulmasını sağlayalım” yanıtıyla karşılaştığını aktaran Ertuğruloğlu, bu gerekçeyle bu kararın geçerli olduğunu söyledi.

"Adaya barışı getiren Türk Silahlı Kuvvetleri'nin caydırıcı gücü olmuştur"

Ertuğruloğlu, bu kararın geçerliliğine (KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı) Rauf Denktaş’ın izin verdiği gerekçesiyle eleştirilere maruz kaldığını söyleyerek, şunları kaydetti:

"Ben bunu siyasi cehalete yorumluyorum. Bu kararın geçmesini engelleyebilmek için BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinden biri olmanız lazım, veto hakkınız olması lazım. Bildiğiniz gibi, BM Güvenlik Konseyi’nde, 5 daimi üyeye ilaveten, 10 tane de geçici üye var. Ama 10 tanenin veto hakkı yoktur."

Barış gücü amfisinin akan Türk kanının durdurulması için gönderildiğini vurgulayan Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türkülerine yönelik katliamların ve zulmün BM Barış Gücü askerlerinin Ada’da bulunduğu 1964-1974 yılları arasındaki dönemde yaşandığına dikkati çekti.

Ertuğruloğlu, "Adaya barışı getiren Türk Silahlı Kuvvetleri'nin caydırıcı gücü olmuştur. O, BM temsiliyeti adada ve 186 sayılı karardan itibaren alınan tüm BM Güvenlik Konseyi kararları Maalesef Kıbrıs Türkü'ne yapılan haksızlığın, ayrımcılığın özünü oluşturmaktadırlar." dedi.

"BM sisteminin giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüştüğünü görüyoruz"

"Daha Adil Bir Dünya Mümkün" panel serisiyle tüm dünyayı ilgilendiren küresel yönetişime dair sorunların üzerinde durulmasının kıymetli olduğunu vurgulayan Başçeri, Lefkoşa'daki panellerde dile getirilecek görüşlerin gerek küresel ölçekte devam eden tartışmalara gerekse Türkiye'nin tutum ve politikalarının şekillendirilmesine önemli katkılar da bulunacağını söyledi.

Başçeri, 2. Dünya Savaşı sonrasında büyük emek ve umutlarla küresel refah, barış ve adalete hizmet etme amacıyla kurulan başta BM olmak üzere siyasi ve mali mekanizmaların, dünyadaki mevcut krizler karşısında yetersiz kaldığını belirtti.

"Derin bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Birleşmiş Milletler sisteminin kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kaldığını, giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüştüğünü görüyoruz. Mevcut küresel sistem sorunları çözemiyor, bilakis sorun üretiyor. Bu da şu gerçeği ortaya koyuyor, esasen sistemin kendisi başlı başına bir sorun artık. Bu gerçeğin en güncel ve dramatik örneğini Ukrayna ve Gazze'de yaşıyoruz. İsrail'in Gazze'de sürdürmekte olduğu ve bugüne dek binlerce Filistinli kardeşimizin hayatına mal olan soykırıma, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin dur diyememesi, küresel yönetişim krizinin ciddiyetiyle BM'nin reform ihtiyacının açık bir şekilde ortaya konduğu gerçeğini bize gösteriyor." değerlendirmesinde bulunan Başçeri, Srebrenitsa katliamının BM Barış Gücü'nün gözleri önünde gerçekleştiğine tanıklık eden biri olarak, bugün Gazze'de yaşananlara BM'nin seyirci kalıyor olmasını pek yadırgamadığını aktardı.

"BM Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir Müslüman ülke bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur"

Harvard Üniversitesi siyonist sansüre boyun eğmiştir Harvard Üniversitesi siyonist sansüre boyun eğmiştir

Başçeri, küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vaktinin çoktan geldiğini söyledi.

"15 Üyeli Güvenlik Konseyi'nin yapısının gözden geçirilmesi, BM reformu bağlamındaki en tartışmalı konudur." diyen Başçeri, merkezinde BM olmak üzere tüm uluslararası sistem mekanizmalarının esasında iş birliği, karşılıklı saygı ve dayanışmanın gerekliliği esasında daha kapsayıcı ve etkin bir yönetişime dönmesi gerektiğini vurguladı.

Başçeri, şöyle devam etti:

"Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslüman toplumlar hâlen karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmemektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir Müslüman ülke bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur. Maalesef 5 daimi üyenin adaleti esas alan bir güç paylaşımına gitmek yerine sorunları bastırmaya çalıştığını, değişim dalgasına direnildikçe sorunların nitelik ve nicelik olarak büyüyeceğinin idrakinde olmadıklarını da görüyoruz."

BM'nin gündeminde yer alan ve çözüme kavuşturulamayan Kıbrıs meselesine değinen Başçeri, geçen sene Ada'daki varlığının 60. yıl dönümünü kutlayan BM Barış Gücü'nün bir 60 yıl daha bu adada kalabilmek için çözümsüzlüğe hizmet etmeye devam eden bir görünüm sergilediğini kaydetti.

Ada'daki barış gücünün adadaki iki tarafa eşit davranma gibi BM'nin en temel ilkelerinden giderek uzaklaştığını üzülerek gözlemlediklerini belirten Başçeri, şunları kaydetti:

"Rum tarafının çok sayıda ara bölge ihlaline yıllar boyunca göz yumarken son derece insani bir proje olan Yiğitler-Pile Yolu'nun yapımını hakkaniyetsiz bir şekilde engellemeye çalışarak barışı koruma misyonlarından beklenen şekilde tarafsız olmadığını bir kere daha barış gücü ortaya koymuştur. Bu vesileyle arada adada Barış gücünün 1964'de tesis edildiğini bir kere daha hatırlatmak istiyorum.

1964'den 1974'e kadar Kıbrıs Türkü'nün bu adada ne yaşadığını aramızda bulunan büyüklerimiz çok iyi hatırlıyorlar. Adadaki barışın tesisi 1974'te mümkün olabilmiştir. Bunu da bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Kıbrıs adasında barışı tesis eden Türk silahlı kuvvetlerinin caydırıcı gücüdür. Bu barışın yılmaz koruyucu olmaya da devam edecektir.

Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun Kıbrıs Türk halkına başarısızlığı kanıtlanmış modelleri dayatarak başarısızlığın savunucusu olmaya devam etmesi artık kabul edilemez."

Açılış konuşmaları sonrasında düzenlenen panelde, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turgay Yerlikaya’nın moderatörlüğünde, Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neriman Sayılı, Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Murat Tüzünkan, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi KKTC Rektör Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Zeki Akçam, Kıbrıs Medya Grubu Koordinatörü Mete Tümerkan ve Doğu Akdeniz Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz İşçioğlu konuştu.

Panel serisi kapsamında ayrıca “Türkiye Yüzyılı” temalı bir de fotoğraf sergisi düzenlendi.