DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatımoğulları Oruç, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına engelli vatandaşların sorunlarına değinerek başladı.
Bugünün Dünya Engelliler Günü olduğunu da anımsatan Oruç, ayrımcılığın, yoksulluğun olmadığı, engelli vatandaşları eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye'yi arzuladıklarını kaydetti.
Dünyadaki gelişmelere değinen Oruç, küresel hegemonya mücadelesinin giderek kızıştığını, bu kızışmaların birçok yerde sıcak çatışmalara dönüştüğünü belirtti.
Soğuk savaş döneminden sonra en sıcak günlere tanıklık ettiklerini vurgulayan Oruç, "Yaşanan kaosusun odağında tarihi kırılmaların yaşandığı Ortadoğu var. Bitmeyen savaşların oluşturduğu kırılmalar, her yerde taşları yeniden oynatıyor. Ortadoğu'da düzensizlik üzerine yeni bir düzen ikame edilmeye çalışılıyor. Her zaman olduğu gibi emperyalizmin savaşının bedelini bölgenin halkları en ağır şekilde ödüyor. Yeniden katliam, yıkım ve güç dalgalarıyla karşı karşıyayız." diye konuştu.
Oruç, İsrail ile Lübnan arasındaki anlaşmanın mürekkebi kurumadan Suriye'de savaş ve çatışmaların yeniden başladığını söyledi.
Beşşar Esed rejimi karşıtı silahlı grupların saldırılarına değinen Oruç, "Biz bu filmi 2011'de Suriye savaşı başladığı zaman izlemiştik. Şimdi bu filmin yeni sahnelerini izliyoruz. Bugün Ortadoğu'da, Gazze'den Hayfa'ya, Beyrut'tan Halep'e kadar aynı savaşın izdüşümleri yaşanıyor. 7 Ekim 2023'te başlayan Ortadoğu'daki savaş denklemi, daha da karmaşık bir hal almış durumda. Bugün Lübnanlaşma, Türkiye dahil bütün bölge ülkeleri için bir tehlikedir. Bölgeye fetihçi gözlerle bakan, kendi iç barışını öteleyen her yaklaşım 'Lübnanlaşmak' demektir. Türkiye'de iktidarın bu konuda dersleri çıkarmasını ümit ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütünün bütün dünyada terör örgütü olarak kabul edildiğini dile getiren Oruç, bu örgütün sadece Türkiye'ye değil herkese zarar vereceğinin bilinmesi gerektiğini kaydetti.
Oruç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ortadoğu'da şiddetin yayılışı hem Türkiye hem bölge için bir felakettir. 'Gelin bölgesel barış jeopolitiğini hayata geçirelim, içeride barış bölgede barış' ilkesini hayata geçirelim. Bu saldırılar hepimize ve geleceğimize dönüktür, bunları asla kabul etmiyoruz. Bölgede yaşanan kaosun hangi güçler tarafından çıkarıldığını, kimin kimden ne çıkar elde etmek istediğini, Ortadoğu'da neler olup bittiğini biliyoruz. Bizim safımız belli, biz demokrasi ve özgürlükten yanayız. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünden yanayız."
Oruç, Ortadoğu'nun yangın zeminine döndüğü bir ortamda Türkiye ekonomisi için de tehlike çanlarının çaldığını, Türkiye'nin resesyona girdiğini, vatandaşların günlük ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak hale geldiğini ileri sürdü.
Partisine bazı eleştiriler yapıldığını aktaran Oruç, "DEM Parti Kürt sorununun onurlu bir barış çerçevesinde, demokratik bir zeminde çözülmesinde taraftır, üzerine ne düşüyorsa yapmaya hazırdır. Asıl soruyu biz yöneltiyoruz. Var mı bir demokratik çözümünüz? Var mı onurlu barış projeniz? Bunu sadece DEM Parti değil, bütün Türkiye merak ediyor." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını anımsatan Oruç, şöyle konuştu:
"Öncelikle şunu söylüyoruz, tehdit dilinden vazgeçin. Bizleri tehdit edip durmayın. Tehdit ederek diyalog kurulamaz. Bizleri duymak isteyen kulaklar için tekrar ediyoruz. DEM Parti, inkarın karşısındadır. DEM Parti, farklılıklarımıza rağmen, Kürtlüğümüz, Türklüğümüz, Araplığımız, Ermeniliğimizle, bütün farklı halk ve inançların bir arada yaşayabildiği, kendi dili ve rengiyle bir arada yaşayabildiği bir Türkiyelilik kimliğini savunuyor. DEM Parti, sizden daha Türkiyelidir, bunu hepiniz bilesiniz. DEM Parti, Ankara ve Diyarbakır'dır, halkların bahçesidir. Biz asıl soruyu kendilerine sormak istiyoruz; Siz bu barış sürecinin neresinde duruyorsunuz? Barış, canınızın istediği anda onu aparat olarak kullanacağınız bir şey değildir. Barış sorunlarla hakiki bir yüzleşmeyi gerektirir."
Oruç, bazı belediyelere yapılan görevlendirmeleri de eleştirdi.