Üniversite sınavından kontenjanlara, uluslararası eğitimden NEET oranlarına kadar kapsamlı analizlerin yer aldığı raporda, gençlerin geleceği için çözüm odaklı politikaların hayata geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
“Yükseköğretime geçiş, yükseköğretime erişim ve katılım, eğitimin çıktıları, öğretim elemanları, eğitim ortamları, yükseköğretimin finansmanı ile üniversitelerin akademik ve yenilikçilik performansı” bölümlerinden oluşan raporumuzda öne çıkan bulgular şunlar:
Üniversite kontenjanlarının belirlenmesinde ihtiyaçlar belirleyici olmalıdır
2024 yılı üniversite giriş sınavına lise son sınıf düzeyinde katılan adayların yüzde 67,3’ü herhangi bir programa yerleşememiştir. Devlet üniversitelerindeki kontenjanlar (açık öğretim hariç) yaklaşık 150 bin azaltılırken, lisans ve ön lisans düzeyinde toplam 119 bin 36 kontenjan boş kalmıştır. Baraj puanının kaldırılmasıyla başvuru sayısı artsa da mevcut kontenjanlar bu talebi karşılamaktan uzak kalmıştır. Gençlerin eğitim hayallerinin gerçekleşmesi için yükseköğretimde arz-talep dengesi sağlanmalı, kontenjanlar iş gücü ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir.
Kadınların yükseköğretime katılımı, erkeklere göre ciddi bir artış gösteriyor. 2023/24 öğretim yılında kadınların net okullaşma oranı yüzde 49 iken, erkeklerin oranı yüzde 36,7’ye geriledi. Ancak bu başarı, lisansüstü düzeyde tersine dönüyor. Her 100 erkek öğrenciye karşılık yalnızca 94 kadın öğrenci lisansüstü eğitime katılıyor. Kadınların bu alandaki katılımını artırmak için teşvik edici politikalar hayata geçirilmelidir.
Gençlerin istihdamına yönelik mesleki eğitim programları geliştirilmelidir
Türkiye, 18-24 yaş arasındaki gençler arasında ne eğitimde ne istihdamda olanların (NEET) oranında yüzde 31,1 ile OECD ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor. Kadın NEET oranı yüzde 41,4 gibi endişe verici bir seviyedeyken, erkeklerde bu oran yüzde 21,4. Gençlerin eğitimden ve iş gücünden uzaklaşması sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal kalkınmayı da tehdit ediyor. Bu nedenle, NEET oranlarını düşürecek mesleki eğitim programları geliştirilmelidir.
Uluslararası öğrenci sayısı artıyor, akademik kadrolara daha fazla yatırım yapılmalıdır
Türkiye, 336 bin uluslararası öğrenci ile dünya sıralamasında ilk beşe girmeye hazırlanıyor. Ancak uluslararası öğretim elemanı sayısında düşüş yaşanıyor. 2019’da 3 bin 325 olan uluslararası öğretim elemanı sayısı, 2023’te 2 bin 906’ya düştü. Türkiye’nin uluslararası eğitim merkezi olma hedefine ulaşması için akademik kadrolara daha fazla yatırım yapılmalıdır.
Türkiye’nin uluslararası yayın sayısı artış gösterse de nitelik açısından dünya sıralamasında geri planda kalıyor. 2023 yılında Türkiye’nin uluslararası yayınlarda dünya payı yüzde 1,87 seviyesinde kaldı. Üniversitelerin küresel sıralamalarda üst sıralara yerleşebilmesi için nitelikli akademik yayınları teşvik edecek mekanizmalar güçlendirilmelidir.
Öğrenci başına harcamalar artırılmalıdır
Satın alma gücü paritesine göre Türkiye, öğrenci başına yalnızca 11 bin dolar harcayarak OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyor. OECD ortalamasının neredeyse yarısı kadar olan bu harcama miktarı, yükseköğretimin niteliğini artırma hedefiyle uyumlu değil. Öğrenci başına düşen harcamaların artırılması, eğitimin kalitesini yükseltmek için kritik öneme sahip.
Öğretim elemanı açığı sorununa çözüm bulunmalıdır
OECD ortalamasına göre öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 16 iken, Türkiye’de bu oran 21’dir. Özellikle bazı üniversitelerde öğretim elemanı ihtiyacı ciddi seviyelere ulaşmış durumda. İhtiyaç karşılanacak şekilde öğretim elemanı alımı yapılmalıdır.
Mezunların iş gücü piyasasına entegrasyonu için eğitim programları sektörel ihtiyaçlarla uyumlu hâle getirilmelidir
Türkiye, yükseköğretimdeki öğrenci sayısıyla Avrupa’da birinci, dünyada ise altıncı sırada yer alıyor. 2023/24 öğretim yılında toplam öğrenci sayısı 7 milyon 81 bin 289’a ulaştı. Ancak bu nicel başarı, istihdam oranlarına aynı şekilde yansımıyor. Mezunların iş gücü piyasasına entegrasyonu için eğitim programları sektörel ihtiyaçlarla uyumlu hâle getirilmelidir.
Reform şart
Raporumuzda, Türkiye’nin yükseköğretim sistemindeki reform ihtiyacı açık bir şekilde ortaya konularak, gençlerin geleceğinin güvence altına alınması için eğitim sistemine yenilikçi ve sürdürülebilir bir vizyon kazandırılmasının gerekliliği vurgulanmakta; sorunları görmezden gelmenin, yalnızca bugünü değil, geleceği de riske atacağı ifade edilmektedir.
Yükseköğretime Bakış 2024: İzleme ve Değerlendirme Raporu, Türkiye’nin eğitim sistemindeki mevcut sorunları ve bu sorunların çözümüne yönelik önerileri kapsayan bir yol haritası sunuyor. Gençlerin eğitime erişimlerini kolaylaştıracak, uluslararası alanda daha güçlü bir konum oluşturacak ve toplumsal kalkınmayı hızlandıracak reformların hızla hayata geçirilmesi gerekiyor.
Yükseköğretime Bakış İzleme ve Değerlendirme Raporu -2024'e erişmek için buraya tıklayın.